Türkiye

Alevi reformu neden hayata geçirilmiyor?

Hükümetin 3 aylık eylem planında gerçekleştirileceği sözünü verdiği cem evlerine hukuki statü konusu hâlâ yerine getirilmedi. Başbakan Davutoğlu en son 8 Nisan tarihinde çalışmaların sonuna gelindiğini açıklamıştı. Ancak 21 Mart 2016 tarihine kadar gerçekleştirilmesi vaat edilen reformun hangi noktada tıkandığı konusunda AK Parti kaynakları net açıklama yapmaktan kaçınıyor.

[Fotoğraf: AA]

avrupa insan hakları mahkemesi (ahim) büyük dairesi türkiye’yi cem evleri ve alevilerin din adamı olarak çalıştırılması konularında haksız bulan kararını 26 nisan’da açıkladı. izzettin doğan ve 202 kişinin 31 ağustos 2013’de aihm'e başvurması ile başlayan sürecin sonunda verilen kararda alevi inancından olanların din adamı olarak çalıştırılması ve kamu kaynaklarından ücretlerinin ödenmesi konusunda da yapılan başvuru haklı görüldü. aihm kararında, "devletin dini inançlara karşı tarafsızlık ilkesine aykırı davrandığı ve dini kamu hizmeti alanının ihlal edildiği" ifade edildi.

reform vaadinin üzerinden 4 ay geçti

oysa aihm’in türkiye’yi haksız bulduğu konu, 64. hükümetin de gündemi.

hükümetin 10 aralık 2015 tarihinde açıkladığı eylem planı’nda 6 numaralı reform vaadi “geleneksel irfan merkezleri ile cem evlerine hukuki statü tanınması” olarak yer aldı. eylemden sorumlu kuruluş olarak olarak başbakanlık,  eylemle ilgili kurum ve kuruluşlar olarak adalet, içişleri, maliye bakanlıkları ile diyanet işleri başkanlığı ve ilgili stk’lar belirlendi. 21 mart 2016 tarihinde tamamlanacağı sözü verilen reform çerçevesinde “geleneksel irfan merkezleri ile cem evlerine hukuki statü tanınacak ve bu mekânların ihtiyaçlarını karşılayacak şekilde gerekli mevzuat düzenlemesi yapılacaktır” denildi.

başbakan ahmet davutoğlu son olarak 8 nisan 2016’da istanbul’da eylem planı’nda gelinen noktaya ilişkin kapsamlı bir açıklama yaptı. üç aylık reformların yüzde 70’ini, 6 aylık reformların da yüzde 30’unun gerçekleştirildiğini söyledi. davutoğlu bu toplantıda konuyla ilgili olarak şu açıklamayı yapmıştı:

"geleneksel irfan merkezleri ve cem evlerine hukuki statü tanınmasını sağlayacak ve bu kurumların ihtiyacını karşılayacak bir kanun hazırlığı için çalışmaların sonuna gelmiş bulunuyoruz, istişareler sonucunda inşallah bu süreci tamamlayacağız."

geçen 4 ay içerisinde konuyla ilgili kurumlar nezdinde çalışmalar yapılmış olmasına bu süreçte davutoğlu da bazı alevi dernek temsilcileri ve dedeler ile bir araya gelmiş de olmasına karşın hâlâ son nokta konularak, düzenleme meclis’e sevk edilmedi.

tıkanma nereden kaynaklanıyor?

ak parti’de konu ile ilgili kaynaklar resmi bir açıklama yapmaktan kaçınıyor. birçok kaynak, son aşamaya gelindiğini söylemekle yetiniyor. ancak kulislerde tıkanma noktasının aslında en önemli nokta olan, cem evlerinin ne şekilde tanımlanacağında olduğu konuşuluyor. yani cem evleri için alevilerin beklentisi olduğu gibi ibadethane tanımı mı yoksa kültür evi, kültür merkezi gibi bir tanımlama mı yapılacak?

al jazeera’nin edindiği bilgiye göre ibadethane olarak tanımlama yapılması beraberinde başka birçok konuyu da gündeme getiriyor. bunların başında da diyanet işleri başkanlığı’nın fonksiyonunun ne olacağı geliyor.

2009-2011 yılları arasında alevi açılımı koordinatörlüğü yapan , alevi çalıştayları nihai raporu'nu yazan, başbakan ahmet davutoğlu’nun da başdanışmanlığı görevine getirilen  dr. necdet subaşı da  daha önce  al jazeera’ye  verdiği röportajda buna dikkat çekmişti. sorunun anahtar öğelerinden birisinin cem evleri olduğunu söyleyen subaşı, “aleviliği bir din olarak mı, bir kültür olarak mı, bir mezhep olarak mı, bir ideolojik fraksiyon olarak mı değerlendirebileceğimiz sorusu yeterince tartışılmış değil. bu konu tartışıldığı zaman haklı olarak aleviler “bizi tanımlamayın”, “bizim içeriğimize yönelik dışarıdan ahkâm kesmeyin” gibi çok farklı gerekçelerle itirazlarda bulunuyorlar. ben bu itirazları anlıyorum ama bir yandan da dinsel olanla kültürel olanın, kültürel olanla ideolojik olanın, ideolojik olanla mezhebi ya da başka gerekçelerle ayrışmış yapıların talepler kataloğunu takip ettiğinizde cami nerede duruyor, cem evi nerede duruyor gibi içinden çıkılamaz kıyaslamalara, karşılaştırmalara fırsat veren garip bir gerilim oluşuyor” demişti.

cevap bekleyen sorular

diyanet işleri başkanlığı islam’ın kendi içinde çok farklı söylemler, mezhepler, görüş ayrılıkları doğurabileceğini ancak her durumda dinsel mekânın tek yani cami olduğunu kabul ediyor. bu noktada cem evinin ibadethane olarak tanımlanması çelişki yaratıyor. aynı zamanda bu tanımlamayı yapmak diyanet işleri başkanlığı’nın kendi içinde nasıl bir organizasyonun gerekeceği sorusunu da  beraberinde getiriyor. benzer şekilde alevilerin diyanet işleri başkanlığı ile ilişkiyi ne ölçüler içinde kabul edeceğini.

hükümetin reform kapsamında yaptığı ‘geleneksel irfan merkezleri’ tanımı ise kapatılan dergâh ve ocaklara karşılık geldiği belirtiliyor. bunların yeniden açılması çerçevesinde cem evlerinin dergâh veya ocakların içinde faaliyet göstermesinin de tartışıldığı konuşuluyor. ancak burada da  nerenin cem evi, nerenin ocak, kimin dede olup olmadığına nasıl karar verileceği ne karar verilmesi gerekiyor.  ‘diğer mezhepler ve tarikatlardan’ gelebilecek taleplerin bir soru işareti olarak durduğu belirtiliyor.

cem evlerini kültür evi, kültür merkezi olarak tanımlamak ise kültür bakanlığı ile bağlantılandırmayı gündeme getiriyor ki, aleviler buna karşı çıkıyor.

bir başka cevap bekleyen soru alevi toplumunda birer rehber olarak algılanan dedelerin hukuki konumlarının ne olacağı. bazı aleviler dedelerin devletten maaş almasında sorun görmüyor. bir kısmı ise kesinlikle karşı. aynı şekilde dedelerin  formasyonlarının nasıl tanzim edileceği, devlet katında nasıl tanımlanacağı ya da tanınacağı da cevap bekleyen bir konu.

hükümetin imar kanunu, belediye kanunu ve elektrik piyasası kanunu’nda değişiklikler yapmayı planladığı ise biliniyor. bu değişiklikler ile ruhsatı olmayan cem evleri sorunun çözülmesi, yıkılma tehlikesi altında olanların korumaya alınması, cem evlerinin elektrik ve su ücreti ödememesi hedefleniyor.

konu çerçevesinde din dersleri de bir başka başlık.  aihm’in bu konu da da verdiği kararlar var. milli eğitim bakanlığı bünyesinde düzenleme gerekiyor. alevi inancına sahip öğrenciler için ayrı bir ders mi olacak yoksa zorunlu din dersinin içeriği mi güncellenecek?

kaynak: al jazeera

Yorumlar

Bu sitede yer alan içerikler sadece genel bilgilendirme amacı ile sunulmuştur. Yorumlarınızı kendi özgür iradeniz ile yayınlanmakta olup; bununla ilgili her türlü dolaylı ve doğrudan sorumluluğu tek başınıza üstlenmektesiniz. Böylelikle, Topluluk Kuralları ve Kullanım Koşulları'na uygun olarak, yorumlarınızı kullanmak, yeniden kullanmak, silmek veya yayınlamak üzere tarafımıza geri alınamaz, herhangi bir kısıtlamaya tabi olmayan (format, platform, süre sınırlaması da dahil, ancak bunlarla sınırlı olmamak kaydıyla) ve dünya genelinde geçerli olan ücretsiz bir lisans hakkı vermektesiniz.
;