Bosna-Hersek

'Dayton şart değildi'

Dayton Anlaşması, Bosna Savaşı'nı durdurdu ama oluşturduğu bölünmüş siyasi yapı, ülkenin geleceğinin ayaklarına dolandığı ağır bir düğüm oldu. Anlaşmanın imzalandığı dönemde de eleştirilerini dile getiren ülkenin önemli tarihçilerinden Muhammed Filipoviç, "Sınırları dış güçler tarafından çizilen her halk bedbahttır" dedi.

1-21 kasım 1995 tarihlerinde amerika'nın dayton kentinde süren toplantıların ardından bosna-hersek'ten aliya izzetbegoviç, sırbistan'dan slobodan miloşeviç ve hırvatistan'dan franyo tucman 100 binden fazla kişinin öldüğü bosna savaşı'nı sonlandıracak ateşkes anlaşmasını imzaladılar. bu anlaşma bugün de geçerli olan bosna-hersek anayasasının temellerini oluşturdu.

'etnik kimlik' üzerine kurulan yeni sistemle bosna-hersek devleti iki ana siyasi birime (entiteye) bölündü; arazinin yüzde 49'u sırp cumhuriyeti, yüzde 51'de hırvat ile boşnakların ortak kullanımına sunulan federasyon bölgesi oldu. federasyon ayrıca ayrı hükümetleri olan on idari birime (kanton) ayrıldı.

beraberinde birçok düğümü getiren bu yapının değişmesi gerektiği yıllardır gündeme getiriliyor. bunun ne şekilde olabileceğini, annlaşmanın bosna-hersek'ten neler götürdüğünü boşnak bilim ve sanat akademisi başkanı tarihçi muhammed filipoviç ile konuştuk.

filipoviç, savaş döneminde ocak 1994'e kadar bosna-hersek cumhurbaşkanlığı konseyi'nde de görevliydi. daha sonra ise isviçre ve ingiltere'de büyükelçi görevinde bulundu.

dayton anlaşması’nı o dönemde imzalamak sizce şart mıydı?

değildi, çünkü savaşın sonuna gelmiştik. sırplar üç buçuk yılda tüm sahip oldukları teknoloji, silah üstünlüğü ve rusya, yunanistan ile diğer devletlerden aldıkları doğrudan yardımla bizi mağlup edemedilerse demek oluyor ki bizi hiç yenemeyeceklerdi. biz de, ‘kaybederiz’ baskısı altında her ne pahasına anlaşma yoluna girmemeliydik. kaybetme gibi bir durumumuz yoktu, çünkü dünya kamuoyu, anti-bosna, anti-müslüman siyasetini farketmişti. gücümüz vardı ancak o zamanki siyasi yönetim o durum için yeterli olgunluğa sahip değildi.

dayton anlaşması imzalanmadan önce değerlendirmelerde bulunmadınız mı, kısa süre içinde mi imzalandı?

o ortamda ben yoktum. sayın izzetbegoviç beni büyükelçi atadı, böylece ağızımı da kapamıştı. ben daha önce owen-stoltenberg planı’nın imzalanmasını engellemiştim. izzetbegoviç, bosna’nın bölünmesiyle ilgili o planı kabul ettiğinde istifasını istemiştim. savaş cumhurbaşkanlığı konseyi üyesi olduğum için meclisin toplanmasını talep etmiştim. o taktiksel bir şekilde bu plandan vazgeçti, beni ise büyükelçi atadı. sonrasında işe amerikalılar karıştı, arabuluculuk grubu kurdular ve kendi diplomasilerini yürütmeye başladılar. amerikan diplomasisi dayatma diplomasisidir; ‘bana katılmıyorsan görürsün sen şimdi’ der gibi.

dayton anlaşması’nın içeriğini ilk kez gördüğünüzde sizi en çok ne endişelendirdi?

her şeyden önce yabancıların hakkımızda karar vermesini kesinlikle reddediyordum. "sınırları dış güçler tarafından çizilen her halk bedbahttır" demiştim ve her zaman kendi aramızda anlaşmaya öncelik veriyordum. neden? çünkü sırplar ne kadarını isteyebileceklerini biliyorlardı. sırp nüfusu yüzde 30 kadardı, biz ise yüzde 50, bundan dolayı da biz müslümanları ortadan kaldırma savaşını yürütmüşlerdi. bu durum (aramızda müzakere yapmamız) devre dışı bırakıldı ve sahneye (richard) holbrook gibi kişiler geldi. şunu dedim, "bosna bir tepsi börek değil ki, holbrook gelip bize bir parça fazla, onlara bir parça az kessin. bu adalet mi oluyor?" bin yıllık bir devletle ilgili nasıl böyle bir müzakere yapabilirsiniz?

bugün biz neyiz? arazinin sadece yüzde 20'sine sahibiz. yüzde 49'unu sırplar kontrol ediyor. hırvatların kontrolü altındaki bölge de değerlendirildiğinde bizler yüzde 20'lik alandayız, ama nüfusumuz yüzde 50'nin üzerinde.

sırp entitesine, sırp cumhuriyeti adı verilmesini nasıl anlamlandırıyorsunuz?

bu, dayton anlaşması'nın utançlarından biridir. bosna-hersek cumhuriyeti'ni ortadan kaldırıp absürd bir 'federasyon' ismini bırakmıştır. sırplara, orada rahatça her istediklerini yapmaları için tahsis edilen bölgeye 'cumhuriyet' ismi verildi. eğer cumhuriyet ise o zaman devlettir de. hiç duydunuz mu ki devlet olmayan bir şeyin isminin 'cumhuriyet' olduğu. bununla beynimize vuruyorlar. bizi aptal yerine koyuyorlar.

dayton'la beraber gelen başka engeller nelerdir?

bloke bir durumda olduğumuz için hiç bir şeyi (yasayı) geçiremiyoruz çünkü eninde sonunda meclisin onaylaması gerekiyor, ama mecliste de 'entite' oylaması var. oylamanın yapıldığı alan bölünmüş ise devlet de bölünmüş demektir.

20 yıl sonra da bağımsızlık marşı sözlerine sahip olunamaması (üzerinde uzlaşılamaması) bu sebepten mi?

evet, hiç bir devlet sembolümüz yok. zambaklı bayrağımız vardı, hristiyanlığı rencide edici de değildi, ama uluslararası faktör soyut, saçma bir bayrak üzerinde ısrar etti. her türlü anlamdan soyutlaştırılması için. geleneğimiz, tarihimiz, her şeyimiz elimizden alınıyor.

bosna-hersek'teki siyasi yönetim değişim için neden adım atamıyor?

siyasetçilerimiz böyle iyiler. kendi devletçikleri var. bosna'nın bu küçük bölümünü 20 yıldır aynı insanlar yönetiyor. ulusalararası faktörler ilişkileri sadece 'de facto' olarak yürütmemizi istiyor.

peki bu durum nasıl değişebilir, yöntem ve araçlar sizce nelerdir?

içine sokulduğumuz durumda öncelikle mevcut karışıklık ve ekonomik çöküş durumunu değiştirirsek, ülkedeki genel ekonomik ve sosyal olanaklarını iyileştirmeye odaklanırsak değiştirebiliriz. neden? çünkü insanlar daha iyi yaşamaya başladıklarında daha rahat olacaklar, kendilerini korku yönetmeyecek. bugün bir sırba "bu sırp cumhuriyeti'ni ne yapacaksın, devlet olarak bosna yeterli" dediğinizde onu tehdit ettiğiniz düşünüyor. bu 'tehdit edilme' hissi sadece, bosna-hersek devletinin herkes için yarar sağlayabilen durumunda olduğunu gösterecek ekonomik, sosyal, kültürel bir ilerleme ile ortadan kaldırılabilir. bu şu anda tek yöntem var, eğer holbrook metodunu tekrarlamazsak. o da amerika'nın bugünkü siyasetçilerimizi çağırıp askeri bir üsse kapatarak, "lütfen şimdi her şeyi suya atın ve devletinizi, bir bütün olarak, nasıl yöneteceğinize karar verin“ demesi. 

Yorumlar

Bu sitede yer alan içerikler sadece genel bilgilendirme amacı ile sunulmuştur. Yorumlarınızı kendi özgür iradeniz ile yayınlanmakta olup; bununla ilgili her türlü dolaylı ve doğrudan sorumluluğu tek başınıza üstlenmektesiniz. Böylelikle, Topluluk Kuralları ve Kullanım Koşulları'na uygun olarak, yorumlarınızı kullanmak, yeniden kullanmak, silmek veya yayınlamak üzere tarafımıza geri alınamaz, herhangi bir kısıtlamaya tabi olmayan (format, platform, süre sınırlaması da dahil, ancak bunlarla sınırlı olmamak kaydıyla) ve dünya genelinde geçerli olan ücretsiz bir lisans hakkı vermektesiniz.
;