Spor

Düşünen Spor Dergisi: Socrates

İspanya'nın nasıl Panenka'sı, Libero'su, ABD'nin 8by8'i, Fransa'nın So Foot'u, Almanya'nın 11Freunde'si varsa Türkiye'nin de artık Socrates'i var. Değişen dergicilik anlayışında Türk sporu yeni bir yayınla tanıştı.

hayat spor, gelişim, spor&spor, süper futbol, fast break. türk sporu, birçok kaliteli içerik ve değerli isimle bu dergiler sayesinde tanıştı. bu dergiler, sporun mücadeleci ruhunu,  arka bahçesini, güzel insan hikayelerini ön plana çıkarmaya çalıştı.

'futbolla yatıp futbolla kalktığı' iddia edilen türkiye'de buna karşın futbol da dahil olmak üzere spor dergilerinin ömrü çok uzun olmadı. arkalarında büyük medya grupları bulunmasına karşın birçoğu iki seneyi bile görmeden rafa kalktı.

şu an türkiye'de 9 spor televizyonu, bir pazar akşamı aynı anda 20'den fazla spor programı, irili ufaklı çok sayıda spor sitesi, 3 spor gazetesi, yılda ortalama 3 spor kitabı ve  az sayıda spor dergisi var. bu dergilerin birçoğu da ya sadece bir spor dalına odaklanmış, bir anlamda sektörel dergiler ya da kulüp dergileri. iki adet de futbol dergisi var. 

türk spor dergiciliğinde çok önemli bir yeri olan four four two dergisi'ni bir dönem çıkartan ekipte yer alan banu yelkovan'ın "bu devirde en yapılmayacak iş nedir? spor dergisi çıkarmak mı? hah! tam da onu yaptılar işte!" dediği, kaide bozmak isteyen bir ekip, spor yayıncılığına farklı bir boyut kazandırmak için yola çıktı.

'düşünen spor dergisi' sloganıyla 'socrates' 8 nisan çarşamba günü yayın hayatına başladı. onlar da bu kadarını beklemiyordu. dergi çıktığı ilk gün tam 18 bin sattı. hemen ikinci baskıya geçtiler.  

can yayınları tarafından çıkartılan 'socrates'in başında eurosport'tan tanıdığımız caner eler var. ekip de genelde eurosport ağırlıklı. hepsi alanlarında uzman isimler. ilk sayıda da uğur yücel, onur ünlü, metin tekin, harun tekin, aydın örs, fernando muslera, gabriel garcia marquez, kaan kural, mehmet demirkol, tanıl bora ve ibrahim altınsay gibi isimleri dergide görebilirsiniz. 

genel yayın yönetmeni caner eler, dergi fikrinin nasıl doğduğunu şöyle anlatıyor: "biz gerek iş gerek arkadaş ortamında hep bu tarz işler üretmek güzel projeler hayata geçirmek istiyorduk. ama şu ana kadar somut bir adım atamamıştık. hepimiz de dergi okumayı seven insanlarız. benim abone olduğum birçok dergi var. sonra can yayınları'nın sahibi can öz, eurosport türkiye genel yayın yönetmeni bağış erten ile bu fikri paylaştı. spor tutkunu başka insanların da desteğiyle  dergi fikri daha da gelişti, büyüdü ve ortaya da 'socrates' çıktı"

derginin can öz ile birlikte projesini oluşturan spor yazarı bağış erten ise 'bu devirde dergi mi çıkar?' başlıklı giriş yazısında 'bu devirde asıl böyle dergi çıkar' demeye getiriyordu. 

artık sadece kaliteli içerik yetmiyor. yazının sunumu, derginin mizanpajı içerikle eşdeğer hale geldi. caner eler de aynı fikirde.  ona göre ekip, kendi okuma zevkini 'socrates'e yansıttı. derginin oluşumunda da uzaktan gelen destekler bile çok çok önemli:

"artık insanların yazıyı okurken görselinden de keyif alması yönünde bir kültür var ve ben bunu çok seviyorum. bizim ekibin de sevdiği dergiler genelde bu tarz dergiler. kendi zevkimizi de buraya yansıtıyoruz. dergi tasarımı artık içeriğin dengesi. çok kritik bir şey. buna reklam ajansı, tbwa destek verdi, onlarla konuştuk. bir yanda çok iyi bir görsel yönetmen olan oya çitçi ilgilendi. başka yerden insanlar bu projenin heyecanını hissettiler, katılmak istediler. bu bizi çok sevindirdi. motivasyon üzerine motivasyon ve enerji kattı. kendi okumak istediğimiz gibi bir şey olsun istedik. insanlara başka bir şeyin de mümkün olabileceğini göstermek istedik. mesela eurosport yayınlarında insanların gelip zamanında ilgilenmediği spor dalına 'biz de bir şeyler öğrenmek istiyoruz, biz de bu sporu sevmeye başladık' demesi benim için büyük mutluluk. bir kısmı burada da olabilirse ne güzel olur. sadece futbol değil spor dergisi yaptık. futbol ağırlıklı olabilir, sonuçta ülkenin en çok takip edilen sporu ama başka şeylerin de var olabildiğini hatta futbolda da başka şeylerin var olabildiğini göstermek için bir yola girdik. umarım güzel bir şekilde devam eder"

neden socrates?

socrates brezilyalı eski bir futbolcu. 1982 dünya kupası'nda unutulmaz brezilya kadrosunun en değerli isimlerinden biriydi. aynı zamanda bir doktor. 2011'de vefat eden futbol efsanesi, yeteneğinin yanı sıra entelektüel kişiliği, sözleri, ülkesindeki askeri diktatörlüğe meydan okumasıyla da ön plana çıkmış bir isimdi.

ekibin, derginin ismini socrates koymasında başka nedenler var mı?

'panenka var örneğin. (antonin panenka, euro 1976'da alman sepp maier'in kalesinin ortasına estetik bir şekilde havalandırarak penaltı atışını kullanan futbolcu) bir ispanyol dergisi. ispanyolların da kendi efsanevi futbolcuları var ama bir şey anlatmaya çalışıyorlar. yine ispanyolların lineker isimli bir dergisi var. bizde ekibin genç üyeleri fazla. belki canlı izlemedik ama socrates bir yandan da spor kültüründe farklı yeri olan bir isim. bu arada ismini de yunan filozof socrates'ten almıştır. onun hayatta başka bir tavrı var. bir şeyleri kasarak anlatmadan, daha rahat, biraz soğukkanlı, sakin. saha içinde de dışında da bir şeyleri daha güzel bir yolla ortaya koymaya çalışan bir adam. sadece sonuca odaklanmayan ama o sonuca giderken yolda başka şeyler anlatmak isteyen bir isim. sözlerine, röportajlarına bakın bunları anlayacaksınız. 1982 dünya kupası'ndaki brezilya, tarihin en iyi futbol oynayan takımı olarak gösterilir. kendisi bir başarı elde edememiştir belki ama socrates'li, zico'lu o takımın kalplerdeki yeri başkadır. bizim için de farklı değeri olan bir takım. biz socrates ismiyle farklı bir şey anlatmak istedik. o yüzden bu ismi koyduk' 

tiraj, bir derginin varlığını sürdürebilmesi için önemli. genel yayın yönetmeni caner eler'e göre socrates'in tabii ki bir tiraj kaygısı var ama asıl önemli olan okurun memnuniyeti.

"bu ay şunu satamazsak devam etmeyiz gibi bir durumla yola çıkmıyoruz. bir yandan da insanlara ulaşmak istiyoruz. nasıl bir rakam gelir düşüncesinden çok insanlara 'umarız iyi bir şey sunmuşuzdur' düşüncesindeyim. tiraja çok kafa yormamaya çalışıyoruz. ama tabii ki ileride ayakta kalabilmek için satmamız gerekiyor" 

'ali olmak isterken veli olduk'

derginin ilk sayısında 'ali olmak isterken veli olduk' diyen, sinemanın önemli isimlerinden uğur yücel, muhammed ali'yi, tanıl bora, futbol emekçilerini yazdı. mor ve ötesi'nden harun tekin beşiktaş'ın efsanevi oyuncularından metin tekin'le, onur erdem yönetmen onur ünlü ile caner eler de türkiye'nin en değerli başantrenörü aydın örs ile görüştü. ilk sayıda nasıl bir dergi okuduk ve ilerleyen sayılarda bizi neler bekliyor?

eler'e göre her yazı onun hisseden, hakkını verenler tarafından yazılacak. posterler ön planda olacak. kadınlar da dergiden hiç eksik kalmayacak.  

"bizim derginin bir editöryal kadrosu var. ama biz daha çok, iyi yazılar olsun istiyoruz. o konuyu gerçekten hissederek anlatacak yazarlar olsun istiyoruz. derginin konseptinde her ay bir ana konu var. bu bölüme 'merkez kort' diyoruz. ana konu derginin üçte birini oluşturacak. ilk bölümü 'kahramanlar'a ayırdık. çünkü bizim sporu sevmemizin nedeni onlar. bunlardan biri de socrates. onların sadece iyi yanlarını değil farklı yanlarını da gören, farklı özellikleriyle kahramanlaşan sporcuların hikayelerine yer verdik. kapakta jordan, maradona ve muhammed ali var. farklı dönemleri, farklı olayları simgeleyen üç farklı adam. mesela uğur yücel'i neden düşündük? biz bir muhammed ali yazısı yazabilirdik. hakkında birçok kitap, birçok film, birçok yazı var. okuyup bir şeyler kaleme alabilirdik. kim yazabilir diye çok kafa yorduk. uğur yücel'e ulaştık. muhammed ali onun kahramanıymış. ondan kahramanını anlatmasını istedik. ikisi birbirini çok iyi buldu. uğur yücel oyunculuğunun yanı sıra çok özel bir aydın. onun yazısı altın bir parça. onun dışında mehmet demirkol kendi kahramanları üzerinden bir yazı yazdı. ibrahim altınsay ünlü arjantinli teknik adam bielsa'nın analizi yaptı. sabit bölümlerimiz de var. ünlü aktör ve futbolsever nejat işler'in bu ay bir bölümü var. çok severek takip ettiğimiz bir kadın blogu olan 5 harfliler'in sabit bir yeri var dergide. ilk sayı 144 sayfa. tasarımcımız hüseyin sandık, görsel dili oluşturan kişi oldu. onun müthiş yeteneğiyle yaptığı posterler var. senna, federer gibi" 

üretmeyi seven bu ekip dergiyle sınırlı kalmayacak. bir platform olarak düşündükleri socrates, sosyal medya hesapları, web sitesiyle kendisini ayda bir değil her gün hissettirecek. web sitesinde podcastler, videolar, multimedyalar, özgün içerikler de olacak. web sitesi, derginin güncelliğe yetişemediği durumlarda can simidi görevini görecek. radyo programı, daha uzun vadeli dönemde de televizyon programı projeleri var. ama okuduğunuz bu dergi, her zaman amiral gemisi olacak.

kaynak: al jazeera
 

Yorumlar

Bu sitede yer alan içerikler sadece genel bilgilendirme amacı ile sunulmuştur. Yorumlarınızı kendi özgür iradeniz ile yayınlanmakta olup; bununla ilgili her türlü dolaylı ve doğrudan sorumluluğu tek başınıza üstlenmektesiniz. Böylelikle, Topluluk Kuralları ve Kullanım Koşulları'na uygun olarak, yorumlarınızı kullanmak, yeniden kullanmak, silmek veya yayınlamak üzere tarafımıza geri alınamaz, herhangi bir kısıtlamaya tabi olmayan (format, platform, süre sınırlaması da dahil, ancak bunlarla sınırlı olmamak kaydıyla) ve dünya genelinde geçerli olan ücretsiz bir lisans hakkı vermektesiniz.
;