Enerji jeopolitiği

Enerjide 3 gelecek senaryosu

Dünya nüfusu artıyor, çevre sorunları büyüyor, ekonomik ve jeopolitik güç dağılımları yeniden şekilleniyor. Dünya Enerji Konseyi, bu konular çerçevesinde enerjinin geleceğine dâir üç önemli senaryo hazırladı. Bu senaryoların hiçbiri dünyaya gül bahçesi vaat etmiyor. Her senaryo tek tek incelendiğinde görünen o ki, “Dünyayı zor günler bekliyor”.

Yenilenebilir enerji gelecekte çok daha önemli bir başlık olacak. [Arsiv:Reuters]

1970’li yıllardan bu yana dünya, enerji talebinde daha çok fosil yakıtlarla karşılanan çok hızlı bir büyüme gördü. ancak gelecek çok farklı olacak. yeni dünyada daha düşük nüfus artışı, radikal yeni teknolojiler, daha büyük çevre zorlukları, ekonomik ve jeopolitik güç dağılımlarında değişiklikler bekleniyor. bu unsurlar enerji ekonomisini yeniden şekillendirecek. dünya enerji konseyi bu belirsiz yolculuğa, büyük geçiş adını veriyor.

konsey tarafından geleceğe ilişkin yazılan üç senaryo var. bu senaryolara "modern caz", "bitmeyen senfoni" ve "hard rock" adı verildi. her biri ismiyle uyumlu öngörüler içeriyor. bu üç senaryo, dünya için çok farklı gelecek tahminleri içerse de yaşanacağına kesin gözüyle bakılan değişime yön verecek 6 öngörü var:

1-      enerji talebindeki artış hızı yavaşlayacak. ama buna rağmen takvimler 2030 yılını gösterdiğinde enerji talebi dünyada tepe noktasına ulaşacak. bu süreçte daha önce eşi görülmemiş teknolojilerin kullanılmaya başlanması ve dünya devletlerinin daha sıkı enerji politikaları izlemeleri bekleniyor.

2-      elektrik talebi 2060 yılına gelindiğinde iki katına çıkacak. bu talebin, daha temiz enerji kaynakları ile karşılanması için kapsamlı altyapı yatırımları yapılması, sistemlerin entegre edilmesi ve bunun tüketiciye fayda sağlamasını beraberinde getirecek düzenlemelerin yapılması gerekiyor.

3-      güneş ve rüzgâr ile enerji üretimi tahmin edilemeyen bir boyutta olağanüstü artacak. bu, enerji sistemleri için yeni fırsatları ve aşılması gereken yeni engelleri beraberinde getirecek.

4-      gelecek enerji sistemlerinin karbon salınımının azaltılmasında, aşılması gereken en zorlu başlık ulaştırma olacak.

5-      global ısınmanın 2 dereceden daha fazla artmasını engellemek için sıradışı ve sürekli bir çaba gerekecek.

6-      global düzeyde işbirliği yapılması zorunlu olacak. sürdürülebilir bir ekonomik büyüme ve teknoloji inovasyonu enerji dengeleri açısından kritik unsurlar.

işte bu gerçeklerden yola çıkarak dünya enerji konseyi’nin “senaryolar departmanı” üç senaryo hazırladı. bunların her birinde dünya, enerji gerçekleri üzerinden bambaşka bir geleceğe yelken açıyor. bu senaryoları al jazeera’ye anlatan dünya enerji konseyi’nin enerji senaryoları çalışma grubu başkanı gerald davis, dünyanın gelecekte önündeki en büyük zorluğun iklim değişikliklerine odaklanmak olduğunu belirtti. üstelik, davis’e göre bu değişikliklere adapte olmak yetmeyecek, işbirlikleriyle bunlara katkı sağlamak da gerekecek.

Davis, İstanbul'daki Uluslararası Enerji Kongresi'ne de katıldı.

"modern caz: akıllı enerji sistemleri, akıllı şehirler"

davis ve ekibinin hazırladığı üç senaryodan ilkinin adı “modern caz”. davis, “modern caz” senaryosundaki gelecek öngörüsünü şu sözlerle anlattı.

“bu senaryoda enerjinin geleceğine tekno-ekonomik açıdan bakılıyor. teknoloji üzerinde çok fazla yoğunlaşmış ve daha çok talep kanadı tarafından yönlendiriliyor ama aynı anda tedarikçileri de etkiliyor. bunun bir örneğini konvansiyonel gazın yükselişi ile gördük. daha büyük sistemler olabilir. akıllı enerji sistemleri, akıllı şehirler gelişebilir."

enerji senaryosu çalışma grubu tarafından hazırlanan metinlerde eğer bu senaryo hayata geçerse dünyayı nasıl bir gelecek beklediğine ilişkin bazı öngörüler var.

yenilenebilir enerjide depolama fiyatları düşecek

"modern caz" senaryosunda şehir hayatı ağırlıklı, mobil ve teknolojiye yüksek oranda bağımlı bir gelecek tahmini öne çıkıyor. dünyanın tüm bölgelerindeki insanlar, teknolojinin gelişmesiyle birlikte internet üzerinden birbirlerine diledikleri zaman ve diledikleri kadar bağlanabilecek, karşılıklı iletişim içinde olabilecekler. konutlarda akıllı, yani sadece ihtiyaç duyulduğu zaman çalışan ısıtma ve soğutma sistemleri olacak. insanlar bunları zaman ayarlı çalıştıracak böylece enerjiden tasarruf edilecek.

gelişen teknolojiler enerji sistemlerinin çok kapsamlı çeşitlenme ihtiyacını da beraberinde getirecek. özellikle ulaşım sektöründe araçların benzin ve dizel yakıt ile birlikte doğalgaz ve elektrik gibi mekanizmaları kullanması artacak. teknolojinin hızlı gelişimi yenilenebilir enerji kaynaklarının maliyetlerinin düşürülmesini de sağlayacak. özellikle de bu, kaynakların depolama maliyetleri azalacak. bu fiyat düşüşü herkesin evinde güneş pili veya üretilen rüzgâr enerjisini depolama imkânını da beraberinde getirecek. böylece karbon salınımı azalacağı gibi maliyetler de tüketici yararına düşecek.

bu senaryonun hayata geçebilmesi için sadece tek bir ülkede değil tüm dünyada özel sektörlerin ekonomik ve yönetim açısından güçlü, sürdürülebilir, rekabetçi bir yapıda olması şart olarak görünüyor. diğerlerine göre daha pembe bir tablo çizen bu senaryonun beraberinde getireceği riskler de var.

 "terör artabilir"

teknolojiyle birlikte dünyada tüm ülkelerin neredeyse birbiriyle sınırsız iletişime geçtiği varsayılan bu durumda “silah trafiğinin kontrol edilmesinin zorlaşacağı, bununla birlikte 'terörün' daha da vahşi bir hâl alabileceği, dini ve etnik şiddetin artabileceği, yasadışı göçün önüne geçilemeyecek bir şekilde tırmanabileceği ve finansal dalgalanmanın da kaçınılmaz olabileceği” belirtiliyor. tüm bunlar, tahmin edilemeyecek ölçüde gelişecek teknolojinin dünyanın her neresinde olursa olsun insanlar arasında kontrol edilemeyen ve sınırsız iletişimi beraberinde getirmesinden kaynaklanıyor.

"bitmeyen senfoni"

bir diğer senaryoya ise “bitmeyen senfoni” adı verildi. gerald davis, “bitmeyen senfoni”yi şu sözlerle anlattı.

“bunun içinde tıpkı bir senfonide olduğu gibi insanlar işbirliği yapıyor, birlikte çalışıyor. ancak hayata geçmesi için çok iyi bir koordinasyon gerektiği unutulmamalı. adını 'bitmeyen' koymamızın nedeni ise ne yapılırsa yapılsın dilenen noktaya bir türlü gelinemiyor. her zaman katedilmesi gereken bir yol var.”

bu senaryoya göre ülkeler birlik içinde hareket edecek. iklim değişikliği konusunda etkili politikalar belirlenmesi ve uygulanması için sürekli biraraya gelinecek, karar alınacak. ekonomik büyüme ortalama bir hızda olacak. altyapı yatırımları hem çevre açısından hem de sosyal olarak eşit ölçüde dağıtılarak yapılacak.
tüm bunlar yapılabilse bu, dünyayı bekleyen en iyi seçenek gibi görünüyor. ama bunun hayata geçmesinin önündeki engeller ülkelerin birbirleriyle sürekli işbirliği yapma ihtimalinin çok düşük olması. adı üstünde tüm ülkelerin bir senfoni çalan orkestra gibi uyum içinde olması gerekiyor.

bu senaryo altında sorulan bir soru da var, "dünya 2. dünya savaşı'ndan bu yana en büyük göçmen krizi ile karşı karşıya. peki, ya iklim değişiklikleri (küresel ısınma) toplu göçlere sebep olursa dünya bunun altından nasıl kalkar?"

"hard rock"

adından da anlaşılacağı gibi dünyayı bekleyen en sıkıntılı gelecek öngörüsü bu. bu siyasi açıdan jeopolitik gerilimlerin en yüksek olduğu bir geleceğe işaret ediyor. doğu asya, avrupa, amerika birleşik devletleri arasında tansiyon yüksek ve uluslararası iletişim sistemleri en zayıf noktasında olacak. hükümetler iklim politikaları ve dünyanın enerji dengelerini dikkate almaksızın sadece milli çıkarlarına göre politikalar belirleyecek. bazı bölgeler "modern caz" senaryosuna, bazı bölgeler "bitmeyen senfoni"ye geçmiş olacak ve bu yüzden de dünyada birlikte hareket etmek imkansız hâle gelecek. üstelik bu senaryo asya yükselirken amerika birleşik devletleri ve avrupa’nın ekonomik olarak zayıfladığı bir gelecek öngörüsü içeriyor.
işbirliklerinin sadece bölgesel düzeyde kaldığı bu gelecekte iklim endişesi devam edecek. ancak milli çıkarların önde yer alması, zayıf ekonomik performans, küresel ısınmanın engellenmesi için adım atılmasını neredeyse imkânsız hâle getirecek.

tüm ülkeler milli çıkarlara daha çok odaklandığı için bir anlamda giderek muhafazakârlaşan bu yapılar, güvenlik endişesiyle ekonomiyi de etkileyecek. ekonomide kritik kurumlar özellikle de enerji şirketlerinin sahipliği özel sektörden devlete geçecek. özellikle de enerji güvenliği endişesi ön plana çıktığı için petrol ve gaz şirketlerinin tıpkı rusya’da olduğu gibi devletlere ait olmasının kaçınılmaz olduğu belirtiliyor.

bu senaryoda, avrupa birliği içinde de özellikle göçmen sayısının artmasıyla birlikte bölünmelerin ve kırılganlığın artacağı vurgusu da dikkat çekici.

içinde bu kadar zorluk barındıran bu senaryo, ülkelerin iklim değişikliği endişesini de listelerinde geri plana atmasına neden olacak. ancak ekonomik aktivitelerin azalması karbon salınımının her şeye rağmen düşme ihtimalini de beraberinde getirecek.

bu senaryoya ilişkin de değerlendirmelerde bulunan gerald davis’e göre, karamsar görünen bu öngörüde çin gibi gelişmekte olan ülkelerin büyümesi belirleyici olabilecek. davis, bu senaryoda yenilenebilir enerji sektörünün gelişme potansiyelini pozitif gördüklerini de belirtti.

davis karamsar

peki, bu senaryoları yazan dünya enerji konseyi senaryolar çalışma grubu başkanı olarak davis, “nasıl bir gelecek öngörüyor?” davis, bu soruya sadece şu sözlerle yanıt vermeyi tercih etti, “kendi geleceğimizi kendimiz yaratıyoruz. zor koşullarda da olsa olumlu bir gelecek yaratabiliriz. bu mümkün.”

davis, iklim değişikliğinin kontrol altına alınması konusunda ise karamsar:

“bir çok ülkenin çok fazla ayarlama yapması gerekiyor. geçmişe baktığımızda dünya ülkelerinin üzerinde anlaştığı çok az başlık var. örneğin, nükleer kullanımı konusunda 1950’li yıllardan bu yana bir takım çabalar var. ama büyük bir sonuç çıkarılıp çıkarılmadığı tartışılır. birleşmiş milletler ve çeşitli kuruluşlar da bu konuyla ilgileniyor ama sonuçta bölgesel ve ülkesel boyutlarıyla baktığınızda enerji ile ilgili bir çok konu milli hedeflere ve çıkarlara dayanıyor.”

hangi senaryo hayata geçerse geçsin, politik dönüşümün nasıl gerçekleşeçeği de bir diğer soru. davis de tıpkı bir çok uluslararası ilişkiler ve enerji uzmanı gibi “enerji ve uluslararası ilişkiler” başlıklarının karşılıklı olarak birbirini etkilediği görüşünde.

“enerjiye bağımlılık ve enerji üretimi siyasette çok belirleyici. bunu bir süre önce bir kez daha gördük. petrol üreticisi ülkeler biraraya geldi ve fiyatların istedikleri düzeye gelmesi için önlem aldı. oysa, bu çok karmaşık bir durum ama kendi çıkarları için bunu yaptılar.”

Yorumlar

Bu sitede yer alan içerikler sadece genel bilgilendirme amacı ile sunulmuştur. Yorumlarınızı kendi özgür iradeniz ile yayınlanmakta olup; bununla ilgili her türlü dolaylı ve doğrudan sorumluluğu tek başınıza üstlenmektesiniz. Böylelikle, Topluluk Kuralları ve Kullanım Koşulları'na uygun olarak, yorumlarınızı kullanmak, yeniden kullanmak, silmek veya yayınlamak üzere tarafımıza geri alınamaz, herhangi bir kısıtlamaya tabi olmayan (format, platform, süre sınırlaması da dahil, ancak bunlarla sınırlı olmamak kaydıyla) ve dünya genelinde geçerli olan ücretsiz bir lisans hakkı vermektesiniz.
;