IŞİD

'IŞİD Türkiye’den insan devşirmek istiyor'

Güvenlik konularında çalışmalar yapan, IŞİD'i de yakından takip eden TOBB Üniversitesi Öğretim üyesi Haldun Yalçınkaya, IŞİD’in Türkiye’den insan devşirmek istediğini ve bu nedenle eylemlerini seçerek yaptığını söylüyor. Yalçınkaya’ya göre Batı, Türkiye’yi IŞİD’e karşı kara harekâtına zorladı, ama Türkiye bunu tercih etmedi.

tobb üniversitesi öğretim üyesi doç. dr. haldun yalçınkaya, işid ve yabancı savaşçılar konusunda çalışan bir akademisyen. kara harp okulu mezunu yalçınkaya, oxford üniversitesi’nde, abd harp okulu’nda (west point) ve florida üniversitesi’nde akademik çalışmalar yaptı. orsam’da güvenlik çalışmaları koordinatörlüğü görevini yürüten yalçınkaya ile sultanahmet’te turistlerin ölümüne yol açan bombalı saldırıyı gerçekleştiren işid’i konuştuk. işid’in türkiye’yi karşısına almak istemediğini söyleyen yalçınkaya, amacının türkiye’den insan devşirmek olduğu görüşünde. işid’i yakından takip eden yalçınkaya’ya göre işid türkiye’deki hedeflerini stratejik aklı ile planlıyor ve seçici davranıyor.

işid neden sultanahmet meydanı’nında turistleri hedef alan bir intihar saldırısı düzenledi?

işid, türkiye’deki eylemlerinde türkiye nüfusunun tamamının tepkisini alacak eylemlerden hep kaçınıyor. kendisine seçici hedefler buluyor, örgütün bir stratejik aklı olduğunu kabul etmemiz lazım. türkiye’yi, türkiye’deki tartışmaları çok yakından takip ediyor. ne zaman, nereye dokunabileceğini iyi hesap ediyor, hedef seçme yeteneği çok yüksek.

sultanahmet saldırısı hangi stratejik aklın ürünüydü?

sultanahmet bombası hedef seçiciliğine oturuyor. türkleri değil, turistleri hedef aldı. esasen türkiye’de eylem yapabildiğini göstermek istiyor. işid, türkiye’den istediği oranda sempatizan ve devşirme yapabilmiş değil. düşünsenize 75-80 milyonluk nüfusunun yüzde 99’u müslüman ama işid’lilerin sayısı binlerle ifade edilen bir ülke türkiye. dolayısıyla türkiye’den insan devşirme peşinde.

"işid türkiye’ye bulaşırsa hayatta kalmayacağını biliyor"

yabancı savaşçıları ve işid’i konu aldığınız bir makalenizde, "işid türkiye’yi karşısına alacak eylemlerden kaçınıyor" tezini öne sürmüştünüz. hâlâ aynı görüşte misiniz?

bence işid hâlâ aynı tavrını sürdürüyor. çünkü işid kendisini terör örgütü olarak görmüyor, devlet olma iddiasında. onun için bu kadar sayıda insanı çekiyor. "ileride devlet olursam burada yaşamaya devam edeceğim" ve "nato üyesi olan bir türkiye, benim bulaşmak istemeyeceğim bir devlet" diyor. başka bir ifadeyle işid’in stratejik aklı, türkiye’ye bulaşırsa hayatta kalamayacağını biliyor.

türkiye bir şey yapmıyor mu? sanki yapıyor gibi?

türkiye, sultanahmet bombasının ardından 48 saat işid’i bombaladı, 200 işid’linin öldürüldüğü açıklaması yapıldı. aslında türkiye’nin işid’den algıladığı tehdit, müttefiklerine göre kat be kat fazla. bu kapsamda, türkiye işid’e karşı temkinli bir strateji uyguluyor. gerektiği anda limiti artırarak misilleme yapıyor. türkiye, işid’e "benim temkinli bir stratejim var, sakın bana bu bataklığı bulaştırma. sen bana bir eylem yaparsan, ben bunun karşılığını misliyle her seferinde veririm" mesajı veriyor. onlar sınırda bir türk askerini öldürdü, türkiye sığınaklarını bombaladı ve beş işid’li öldürüldü. ankara bombalamasından sonra hatırlarsanız, türk hava kuvvetleri uçakları işid hedeflerini bombalamıştı. bakınız; işid’in kendi belgelerine göre stratejisi, önce güneye arap yarımadası, mısır vs… inmek. bunu 2020’ye kadar yapmayı hedefliyor. bu hedefine ulaştıktan sonra ise kuzeye dönüp roma’ya ilerlemeyi planlıyor. bu gidiş esnasında istanbul’u alma hayali kuruyor. bu bir ütopya tabii. kendi açıkladığı stratejisi bu. yani, teoride, 2020 yılına kadar; pratikte ise bölgede konsolide olup roma’ya ilerleme aşamasına kadar, türkiye’yi karşısına alacak eylemlerden kaçınacak. tüm toplumu etkileyecek şekilde hedef gözetmeksizin, sözgelimi, aynı gün beş ayrı yerde eylem yapıp bütün türk halkının kendisine tepki gösterdiği bir savaş açılmasını istemez. bu olursa gelecek planları yatar. bu nedenle tüm nüfusun tepkisini çekecek eylemler yapmadığını düşünüyorum. eğer yaparsa bunun anlamı “devlet kurma ideali”nden vazgeçtiğidir. 

"işid türkiye’den istediği seviyede devşirme yapamadı"

işid’in türkiye’deki eylemlerini üstlenmemesinin nedeni de bu mu?

işid, kendini bir terör örgütü olarak görmüyor. bir devlet yapılanması olduğunu iddia ediyor. bir toprak kontrol ettiğini ve orada bir düzen kurduğunu iddia ediyor. kendi bakış açısıyla terör örgütü mantığı içinde hareket etmediği iddiasında. dolayısıyla eylem yapıp bunu üstlenmek gibi bir derdi yok.

fransa eylemini üstlenmedi mi?

örgüt anlamında bir üstlenme yok. övgü yaptı. el bağdadi zaten sürekli konuşan biri değil. kendi belgelerinde, "ben islam devleti’yim, dar-ûl sulhun içindeyim. dar-ûl harbin olduğu yerler var, mürtedler var" diyor. böyle bir söylem ve sürekli savaş halinde. savaşta olan bir devlet savaş alanlarındaki her harekâtını üstlenmez, buna gerek duymaz. işid’in da bu bakış açısına göre hareket ettiğini düşünüyorum.

"teori bize işid’e katılımın türkiye hizbullahı’ndan olacağını söylüyor"

işid’in türkiye’den insan devşirme beklentisi içinde olduğunu söylediniz. şu anda devşirilmiş kişi sayısı hakkında bir bilginiz var mı?

şu anda istediği seviyede değil. bir çok spekülatif rakam var, ama ben 2000’lerle ifade edilen rakamı daha gerçekçi buluyorum.

türkiye’den işid’e gidenlere ilişkin bir profil ya da kesim tanımlanabilir mi?

bununla ilgili teorik bir değerlendirme yapabilirim. şöyle ki; işid’e destek verecek kesimlerin iki özelliği olması lâzım: daha önce şiddete bulaşmış olmaları ve dinî referanslı hareket etmeleri gerekir. bu çerçevede sol örgütler dinî referanslı hareket etmediklerinden, onlar analizimiz dışında kalıyorlar. o hâlde "türkiye’de sol örgütleri bir tarafa bırakırsak şiddete bulaşmış hangi örgüt var?" diye baktığımızda karşımıza türkiye hizbullahı çıkıyor. dolayısıyla teori bize, "onlar arasından şiddete bulaşmış olanların bu tür yapılanmalara katılması söz konusu olabilir" diyor. şiddetin bulaşıcılığından yola çıktığınızda, hiçbir pratik bilgi olmadan teorik olarak türkiye hizbullahı'ndan katılım olabileceğini söyleyebiliriz. bu teorik çerçeve, türkiye’den işid’e katılımlar üzerine medyada çıkan haberler üzerine oturtulduğunda pratik ile örtüşüyor gibi görünüyor. bu söylediğim bir hipotez; tabii datalarla yanlışlanabilir de. ama işid bunun ötesine geçerek, türkiye’de sadece şiddete bulaşmış olanlardan değil, nüfusun geneline hitap ederek geniş bir kesimden insan devşirmek istiyor. kendisinin terör örgütü değil, idealleri olan devlet kurma yolunda olan, politik bir grup olarak tanıtması için hedeflerinin de seçici olması gerektiğini biliyor.

insanlar neden işid’e katılıyor?

batı’da şöyle bir algı var, "paris’in gettolarında entegre olamadılar; rap yaptılar olmadı; rock yaptılar olmadı; uyuşturucu aldılar olmadı; tamam o zaman ben artık gidip işid’e katılayım." ben bunun çok eksik ve sakat bir bakış açısı olduğunu düşünüyorum. işid açısından baktığımızda ise şöyle bir resimle karşılaşıyoruz, "bir devlet kuracağım, benim inancıma göre dünyadaki mükemmelliğe ulaşacağım, barışa ulaşacağım, gerçek barış budur" diyor. aslında bir ütopya sunuyor; o inanışta olan insanlar için bir ütopya sunuyor. insanlar oraya bu ütopyaya katkı için bir anlamda göç ediyor. işid infazlarına bile baktığınızda belli bir norm vardır. benim hukuk kurallarım var ve bunları bir kural içinde uyguluyorum; onun gerektirdiğini yapıyorum mesajını vermeye gayret ediyor. insanların başlarını keserek ya da yakarak bize göre dehşet infazlar yapıyor; ama 50 kişi bir kişinin üzerine üşüştüğü bir görüntüyü çoğunlukla vermiyor. infazlarından belli bir düzene göre yapılan görüntüleri sosyal medyada yayımlamaya çalışıyor. biz işid’i terör örgütü olarak algılıyoruz, doğrudur; ama kendilerinin vermek istedikleri mesaj ise bu kapsamda.

"batı türkiye’yi işid’e müdahaleye zorladı"

türkiye sınırındaki bu oluşuma ne kadar tahammül etmeli?  ya da etmemeli mi? ne dersiniz?

2011’de başlayan suriye iç savaşı sonrası 2013’de işid bir devlet iddiası ile ortaya çıktı. aynı dönemde 2014’te abd’nin yeni stratejik doktrini ortaya çıktı. özetle "havadan saldırırım, ama kara askerinin politik maliyeti var bunu yapmam" dedi. o andan itibaren batı şunu istedi, "nasıl libya'da fransa liderliği aldı, oraya müdahale etti, türkiye de buraya müdahale etsin."  kanımca uzunca bir süre türkiye’nin kara orduları ile buraya müdahale etmesi istenmekteydi. ama türkiye bunu tercih etmedi, çünkü orası bir bataklık.

türkiye buna zorlandı mı?

evet. hatta "türkiye işid’e destek veriyor söylemleri" bu çerçevede düşünülmelidir. türkiye’nin oraya kara birliği göndermesi dünyanın geri kalanının işini çok kolaylaştıracaktı. ama, eğer bu bataklığa girseydik, biz sizinle bu söyleşiyi kum torbalarının arkasında yapıyor olurduk. türkiye işid’in üzerine yürüseydi, ülkemizin her tarafı terörize olurdu. türkiye’nin menfaati girmemekti, doğru olan yapıldı. türkiye işid’e şu mesajı hep veriyor: "bu coğrafyada şiddetin bana bulaşmaması adına başıma gelen her eyleme misliyle karşılık vereceğim ve bunda kararlıyım." tabii iran ve rusya’nın bölgedeki varlığı düşünüldüğünde türkiye’nin bu coğrafyaya müdahalesi kısıtlıdır ki bu da türkiye’yi bataklıktan uzak tutmaktadır.

"şiddetin yayılma ihtimali var"

peki, işid askeri anlamda bitirilebilir mi? rakka, musul geri alınabilir mi?

elbette mümkün; askeri anlamda hedefler belirlenir, harekât yapılır. ama maalesef kısa sürede bu muhtemel değil. iran ve rusya’nın işin içinde olması önemli. onlar bu bataklığa girdiler. ne olacağını göreceğiz. mamafih, tek başına işid’i yok etme hedefi şiddeti tamamen ortadan kaldıramaz. şiddeti ortadan kaldırabilmek için işid ile beraber yabancı terörist savaşçılar olgusu da ele alınmalı. yoksa vücuttaki kötü huylu bir tümörün patlatılıp içindeki zehirin tüm vücuda yayılması gibi şiddetin her yere yayılma ihtimali var. sorunun kalıcı çözümü işid’in tek başına bitirilmesi değil el nusra gibi diğer selefist cihatçı örgütlerin de bitirilmesi gerekiyor. tabii bu sadece fiili olarak bitirme değil; bu düşünceyle de mücadeleyi kapsaması gerekir. bunu bu teröristlerin ve bu düşüncenin dünyanın geri kalanına yayılmasını engelleyecek şekilde yapmak gerekir. tüm dünyanın hazırlık yapması gerekir. kapsamlı düşünmek gerekir. yoksa dünyanın her yerinde büyük eylemler olabilir. bunları hesaba katınca en az 10 yıllık bir süreç gerektiği tezine katılmamak elde değil.

Yorumlar

Bu sitede yer alan içerikler sadece genel bilgilendirme amacı ile sunulmuştur. Yorumlarınızı kendi özgür iradeniz ile yayınlanmakta olup; bununla ilgili her türlü dolaylı ve doğrudan sorumluluğu tek başınıza üstlenmektesiniz. Böylelikle, Topluluk Kuralları ve Kullanım Koşulları'na uygun olarak, yorumlarınızı kullanmak, yeniden kullanmak, silmek veya yayınlamak üzere tarafımıza geri alınamaz, herhangi bir kısıtlamaya tabi olmayan (format, platform, süre sınırlaması da dahil, ancak bunlarla sınırlı olmamak kaydıyla) ve dünya genelinde geçerli olan ücretsiz bir lisans hakkı vermektesiniz.
;