Çözüm süreci

'Korucular iki ateş arasında'

Köy korucularıyla ilgili araştırma yapan siyaset bilimci Nesrin Uçarlar, korucuların devlet ve Kürt siyasi hareketince sahiplenilmediğini ve iki ateş arasında kaldığını söyledi. Koruculuğun, Kürt sorununun önemli bir ayağı olduğunu savunan Uçarlar, “Korucuları hiç konuşmadan, Kürt sorununu çözemezsiniz. Kürt hareketinin korucularla barışması şart” dedi.

Siyaset bilimcisi Nesrin Uçarlar'a göre, çözüm sürecinde koruculuk sorunu da ele alınmalı. [Fotoğraf:Burhan Ekinci/Al Jazeera Türk]

bilgi ve galatasaray üniversitesi uluslararası ilişkiler bölümü'nde dersler veren siyaset bilimci nesrin uçarlar, 2013 yılında diyarbakır siyasal ve sosyal araştırmalar enstitüsü'nün (disa) korucularla ilgili yaptığı araştırmada yer aldı. araştırma sonuçları "geçmişten günümüze türkiye’de paramiliter bir yapılanma: köy koruculuğu sistemi” adıyla kitaplaştırıldı.

çalışmanızda en çok dikkatinizi çeken neydi?

türkiye devletinin yeni kurulduğu 1920’lerde eşkıyalara karşı çıkarılan kanun canlandırılıyor. 18.03.1924 tarihli ve 442 sayılı köy kanunu’nda birkaç değişiklik yapılarak, köy koruculuğu oluşturuluyor. aslında bu, devletin acizliğinin kabulü anlamına geliyordu. aynı zamanda 60 yıl boyunca kürdistan’da hiçbir ilerleme kaydetmediğinin göstergesi. 1920’lerde devlet yeni kurulmuştu, ordusunun, jandarmasının henüz oturmadığı zamanlar. hırsızlara, eşkıyalara kaşı böyle bir sistem oluşturuluyor. aradan 60 yıl geçmiş. pkk’nin ilk saldırılarından hemen sonra bu kanun yeniden gündeme geliyor. köy koruculuğuyla devlet, ‘ben bu bölgede devlet olarak varlık gösteremedim’ diyor adeta. ilk etapta en çok dikkatimi çeken bu oldu.

sistemin başlatıldığı ve yaygınlaştırıldığı 1984-1991 arası dönemde egemen anlayışın “yerel güvenlik”, temel mekanizmanın ödül ve teşvik olduğunu; sistemin kalıcılaştırıldığı 1991-2000 arası dönemde ise, “kimliklendirme”, etnik kimliği siyasal kimlikten ayırma, yani kürt ama pkk’li değil, pkk kürtleri temsil etmiyor söylemleri; siyasal, askeri ve mali araçlarla türkleştirme yani, kürtlük=pkk, terör; türklük=devlet, güvenlik ve vatandaşlık anlayışının ve “alan hakimiyeti” amacının  egemen olduğunu, ceza, baskı ve zor mekanizmalarıyla zorunlu koruculuğun uygulandığını söyleyebiliriz. 2000 ve sonrasında ise sistemi yasallaştırma, kurumsallaştırma, normalleştirme, sistemden kurtulma çabası hakim. bu dönemdeki anlayış ise “ahde vefa”, yani korucuların silahlarını geri alıp, karşılığında kendilerine toprak, iş, maaş vererek ve işledikleri suçları cezalandırmayarak, bir dönemin üstünü sessiz sedasız kapatmaya çalışma. 

köylülere zorla silah verip korucu mu yaptılar?

‘ya silah alın, ya köyünüzü yakarız, sizi öldürürüz’ dediler. korucu olmaya direnen köylüleri pkk ile bir tutup cezalandırmayı seçtiler. hatta silahlarını teslim etmeye gelenleri tehdit edip, silahlarını almaya zorladılar. lice bilinen en önemli örnek… ‘silahlarınızı kullanmasınız bile sizde kalsın’ diyen bir devlet var. bu, meselenin sadece güvenlik sorunu olmadığını gösteriyor; pkk’nin temsil etmediği kürtler de olduğunu dünyaya göstermek istiyor devlet, aynı zamanda, ‘bakın tüm kürtler pkk’li değil, bizim verdiğimiz silahları aldılar, devletten yanalar’ mesajı vermek anlamına geliyordu.

korucu olmaların nedeni sadece tehdit ve zorlama mı?

birkaç sebep var. ekonomik sorun, zorlama ve karşıt güç oluşturma. geçim sıkıntısından, köyünü terk etmek istememe ve kavgalı olduğu aşiretlere, ailelere karşı kendini korumak için, koruculuğu kabul ediyorlar. ekonomik sebep de bir zorunluluk. iş yok, aş yok. savaş var.

devlete bağlılıktan dolayı gönüllü olarak pkk’ye karşı silahlanma yok mu?

çok az, sadece büyük birkaç aşiret lideri var. politik kürtlük kimliği oluşmamış, çoktan beri devletle işbirliği yapan bir takım aşiretlerin devamı olan insanlar bunlar. bu şahıslar şimdi barış sürecinde bile ‘devlet silah bırak dese ben bırakmam, pkk bitmediği sürece bırakmam’ diyen insanlar. aslında bu sisteme topyekun koruculuk sistemi dememeliyiz. koruculuk sistemi bir paramiliter örgütlenme, yapılanma…

nasıl yani?

iç çatışmaların yaşandığı tüm bölgelerde, paramiliter yapılanmalar suç örgütleridir. dünyanın pek çok ülkesinde “terörle mücadele eden” devletlerin kullandığı paramiliter yapılanmaların aynısını korucularda da görüyoruz. devletin düzenli ve resmi silahlı gücü dışında oluşturduğu bir silahlı güçten bahsediyoruz. buna da dünyanın her yerinde paramiliter güçler denir. türkiye’de de durum aynı. devletin resmi kolluk güçleri silah kullanabilir bunu da ülkeyi savunabilmek için yapabilirler. ama devlet ne yaptı, sivil insanları silahlandırdı. halkın bir kısmını, üstelik o halk adına mücadele ettiğini ilan eden örgüte karşı savaşsınlar diye silahlandırdılar. bu paramiliterliktir. düzenli ordunun yapamayacağı bazı keyfi suçların işlenmesi için de bu güçler kullanılıyorlar. kadın kaçırma, uyuşturucu, silah ticareti gibi suçlar…

korucular da bu suçlara karıştılar mı?

bunun için çok araştırma yapmaya bile gerek yok. meclis’te pek çok önerge var. dönemin içişleri bakanı meral akşenir’in 20 kasım 1996’da bir soru önergesine verdiği yanıt var. korucuların karıştığı suçlar şöyle sıralanıyor; 225 adam öldürme, 71 adam kaçırma, 64 kız ve kadın kaçırma, 65 uyuşturucu madde kaçakçılığı, 58 silah ve mühimmat kaçakçılığı. bunlar sadece 1996’ya kadar olan suçlar. resmi rakamlar. ki bu rakamlar bile korkunç.

suça karışan korucuların kim oldukları belli mi?

demin söylediğim ana akım türk siyasetine bağlı aşiret liderleri ya da kişiler, özellikle. ama benim daha çok üzerinde durduğum konu, zorunlu olarak korucu olanlar. bu insanları, suç işleyenlerle aynı tutamayız. bu, kürtlerin de kendi aralarında barışmasının önüne geçen bir durum.

nasıl yani?

yani korucuların hepsini bir suç örgütü gibi görmek yanlış. bu insanların çocukları var, eşleri var. babaları korucu olduğu için hiç mutlu olmayan, utanç duyan çocuklar var. nihayetinde koruculuk bir sistem olarak paramiliter bir sistem ama bunun içinde suç işleyenlerin yargılanması gerekir, suç işlemeyenlerin de yeniden topluma kazandırılması gerekiyor. bu ayrımın yapılması önemli.

topluma kazandırılmaları nasıl olacak?

öncelikli olarak silahsızlandırılacaklar. korucularla ilgili ‘bekçi, orman bekçisi, güvenlikçi yapılsın’ önerileri var. bakın, önerdikleri yine silahlı işler. silahlı bir istihdam alanı yaratmak, çözüm değil. bu rehabilitasyon değil. bu insanlar asker, profesyonel silah kullanan insanlar değil. bu kesinlikle yapılmamalı. silahla yapacakları herhangi bir iş olmamalı. silahları alınmalı ve bu insanlara bir istihdam alanı yaratılmalı. çünkü yıllardır koruculuktan para kazanıyorlar. başka iş yapmayı bilmiyor ya da yapamıyorlar. havyan ve tarımcılıkla ilgili istihdam alanları neden olmasın? bir takım güvencelerinin olması gerekiyor. bu konuda ak parti diğer hükümetlere göre ciddi iyileştirmeler yaptı. ama aslında, koruculuk sistemini sessiz bir şekilde lağvetmek için yapıyor. hükümet, sadece korucuların mağdurluklarını gidermek için değil, bu sistemden tümden kurtulmak istiyor ama kurtulamadıklarını da görüyoruz.

hükümetin korucularla ilgili kapsayıcı çözüm projesini şu ana kadar göremedik…

bu doğru ama ordunun vesayetinin olduğu yılları düşündüğümüzde, bu konuda en cesur adımı yine de ak parti hükümetinin attığını söyleyebiliriz. yasalar çıkarıyor, korucuların sosyal yaşamlarını iyileştiriyor. bu güvenceler istihdam yaratan değil, sosyal devlet olmanın gereği yardım etme oluyor. istihdam konusunda çözüm üretmek gerekiyor. diğer yandan, ‘silahtan kurtulmak istiyoruz’ diyen korucular var. bu insanları duymazlıktan gelmek yanlıştır. bu konuda da kürt hareketine sorumluluk düşüyor.

kürt hareketi ne yapmalı?

korucuların topyekûn bir grup olarak görülmesini önlemeli. ‘hainler’ şeklinde damgalanmalarına izin vermemeli. kürt hareketi bu konuda pasif, bir şey yapmıyor. devlet maaş bağlayarak, sosyal güvence sağlayarak, iş bularak, memur yaparak bir nebze kendi yarattığı suç örgütünü lağvetmek, meşrulaştırmak için silahsızlandırma anlamında değil ama yakınlarını çatışmalarda kaybedenler konusunda bir takım politikalar geliştiriyor. devletin parayla çözmeye çalıştığını görüyoruz.

alternatif çözümün kürt hareketinden gelmesi gerekiyor. hükümete, ‘türk toplumunu barışa hazırla’ diyoruz. buna gücü olduğu için, ‘türk toplumunu barışa hazırlayacak olan sensin, medyayı kontrol edip, dili barış diline dönüştürebilirsin’ talebinde bulunuyoruz. aynı şekilde kürt hareketi de korucularla ilgili dilini değiştirebilir, bu tür eğilimlere set çekmeye, hain söylemini değiştirmeye çalışabilir. bunu yapması da gerekiyor. 'tabanından çekindiği için bunu yapamıyor' demek, ‘ak parti öcalan’ı çıkaramıyor, türk milliyetçilerinden çekiniyor’ iddiasıyla benzer olur. ak parti barış istiyorsa, tüm toplumu buna hazırlaması gerekiyor. aynı şekilde kürt hareketi de iç barış istiyorsa, kürt toplumunu korucularla barışa hazırlamalı. benim gördüğüm, devlet de kürt hareketi de korucuların sorunlarının çözümünde bir şey yapma konusunda istekli görünmüyorlar.

bu durum bölgedeki iç barışı tehdit etmiyor mu?

ediyor tabii ki. bölgede güvenli bir yaşam için koruculara psikolojik, fiziksel güvenlikli bir ortam yaratılması gerekiyor. bu görev hem devlete, hem de kürt hareketine düşüyor. kürt siyasi hareketinin artık kürdistan’da iktidar olduğunu görüyoruz. bu yüzden sorumlulukları var.

korucular konfederasyonu başkanı ziya sözen, al jazeera türk'e verdiği röportajda, silahları alındığı takdirde kan davalarının çıkabileceğini söylüyor. böyle bir tehlike de var mı?

kürt hareketi, bu tür ihtimalleri bertaraf etmeye çalışabilir. silah bırakan koruculara yönelik saldırıları, şu an olduğunu sanmıyorum ama varsa böyle bir ihtimal bunu önleyebilir. korucuların, ‘bize saldırırlar’ sözlerini bir tehdit olarak değil, güvenlik talepleri olarak okuyorum. korucular, kürt hareketinden bu güvenceyi almak, duymak istiyorlar.

kürt hareketi ne demeli?

silah bıraktıkları takdirde güvenlikleri konusunda bir sorun yaşamayacaklarıyla ilgili demeçler verebilirler. bu korucularla görüşülebilir. suç işlemeyenlerle barışmaları şart zaten. sivillere yönelik suç işleyenler ise zaten yasalar var, yargı mekanizması devreye girmeli.

kürt sorunu çözülürse, koruculuk sorunu da çözülür mü?

kürt sorununun nasıl çözüleceğine bağlı. eğer kürt sorunu, kürtlerin de onayladığı, beklediği şekilde çözülürse içinde koruculuk da olacaktır diye düşünüyorum. koruculuk sorununu hiç konuşmadan, kürt sorununu çözemezsiniz. ‘çözüldü bitti’, diyemezsiniz. koruculuk meselesi de kürt meselesinin önemli bir ayağı. korucular hakkında da politikalar üretilmesi gerekiyor. o kadar silahlı insan var, onlarla nasıl yaşayacaksınız? bu silahların alınması gerekiyor tamam ama çocuklarının, ailelerinin toplumsal yaşam koşullarının iyileştirilmesi de gerekiyor. o insanların da düşünülmesi gerekiyor.

bir anda 70 bine yakın insanı silahsızlandırmak, yeni sorunlara yol açmayacak mı?

o yüzden söylüyorum, kürt hareketi koruculuk meselesini de kendi meselesi olarak görmeli. nihayetinde, devlet ilgilensin, ilgilenmesin, bu sorun kürdistan’ın önemli bir sorunu. devletin projesi olsun olmasın, kürt hareketinin mutlaka bir projesi, çözüm önerisi olmalı. devletin ne yaptığından bağımsız olarak düşünülmesi gerekiyor.

‘koruculuk lağvedilsin’ söylemi dışında pek bir şey göremiyoruz. lağvedilsin demekle sorun çözülür mü?

çözülmez elbette. şu ana kadar gördüğümüz en iyi projeler, aşiretlerin barıştırılması oldu. bunlar gibi şeyler de olabilir. büyük politikalar olmayabilir. sosyolojik bir araştırma yapılabilir, çıkan sonuçlardan bir proje üretilebilir. ‘koruculuk sistemi lağvedilsin’ derken söylenen şey sadece silahların alınmasıysa, bu sorunu bitirmez. kürt hareketi, ‘devlet onlara maaş bağlasın, emekli etsin’ diyor mu? kürt hareketinin koruculara yönelik kendi istihdam politikası var mı? belediyelerinde iş verecek mi? bu sorun, ‘devlet lağvetsin’ demekle çözülmez.

kürt hareketine yakınlık duyanlar, koruculara karşı tepkililer mi?

kürt hareketine katılan genç insanlarla konuşmalarımda edindiğim izlenimler var. korucuların hepsini hain olarak görüyorlar. ‘köyünden gitseydi, koruculuğu kabul etmeyebilirlerdi’ diyenler var. bu insanlara, ‘neden köyünüzü terk etmeyip, korucu oldunuz’ diye kızılamaz. böyle iç barış nasıl sağlanacak?

sorunu anlamaya çalışmayıp, direkt tepki mi veriyorlar?

çok kolaycı davrandıklarını düşünüyorum. hepsine ‘haindiler, kimse onlarla konuşmasın, ilişki kurmasın, dışlansınlar, kendi kaderlerine terk edilsinler, cezalarını çeksinler’ gibi düşünceler var. bu bir çözüm değil.

bu durum, korucu ailelerin üzerinde nasıl bir psikolojik etki yaratıyor?

babasının korucu olduğunu saklayan çocuklar var. istanbul’da, izmir’de okumaya gelmiş, kürt arkadaşlarıyla birlikte okurken, dışlanmaktan korktukları için bu gerçeği saklıyorlar. babaları korucu olmayı seçmişse çocuklarının ne suçu var? şu an babasının korucu maaşıyla okuyan çocuklar var. başka gelir yok.

korucuların eşleri özetle, “sokağa çıkamıyoruz, çıktığımızda rahat edemiyoruz. çocukları okula gönderirken başlarına bir şey gelir mi diye tedirgin oluyoruz”  diyorlar. bu tarz korku ve kaygıları var. en büyük psikolojik sorun da bu zaten.

ya korucular….

korucuların ise araftaki konumları sürüyor. ne bir zamanlar hizmet ettikleri kurum yani devlet, ne de kürtler tarafından sahipleniyorlar. iki ateş arasında kalmış insanlar. kendilerini nereye konumlandıracaklarını bilemiyorlar. korucu oldukları için arkadaşları, akrabaları kendileriyle görüşmeyen insanlar var. elbette özellikle suça karışmamış ve zorla korucu yapılmış olanlardan bahsediyorum. 

korucu ailelerin ne gibi sıkıntıları var?

fiziksel güvenlik, dışlanma, iş bulamama, kimliğinin var sayılmaması ve kabul edilmemesi gibi sorunlar var. babası korucu olduğu için kürdistan’da iş bulamamaktan kaygılanan var. batı’ya göç etmek ya da batı’dan dönmek istemeyenler var. araştırmamızda, bir kız çocuğu ‘ya biz de kürdüz, babam korucu oldu ama zorla oldu. niye, kürt olarak kabul edilmiyoruz’ diyor. kimlik açısından sorunlar var. kürt olduklarını diğer kürtlere sanki ispat etmek zorunda kalıyorlar.

savaşta, birçok korucu öldürüldü. babasını, eşini kaybetmiş aileler var. bu aileler de 1990’larda devlet terörünün mağduru kadar mağdur aileler. bu hiç görülmüyor. bunlara sanki hak etmişler gibi davranılıyor. devlet bu ailelere maaş bağlamış ama asıl önemli olan kürt toplumu tarafından itibar kazanmaları.

koruculuk sorununun tümüyle çözümü için neler yapılmalı?

en başta elbette koruculuğun tasfiye edilmesi gerekiyor.

ikinci olarak, imtiyazları geri alınmalı. bu önemli. çünkü koruculuk yasasında korucu olanların daha önce hiçbir suça karışmaması gerektiği vardı. ama bu görmezlikten gelindi, hatta ‘korucu olmayı kabul et, seni yargılamaktan kurtaralım’ diye ikna edilenler bile var. bu tür imtiyazlar ortadan kaldırılmalı, işlenen suçlardan yargılanmaları gerekiyor.

köy boşaltmaları sonrası işgal ettikleri ev ve toprakları boşaltmaları gerekiyor.

özlük hakları verilmeli, emeklilik yaşına gelenler emekli olmalı, gençlere ise istihdam olanakları sağlanmalı. silahları alınan korucular, silah taşımayı gerektirecek herhangi bir işte istihdam edilmemeli. silahtan kurtarılmaları, bu tür paramiliter yapıların yeniden hayata geçirilmemesi gerekiyor.

hem pkk ile korucular hem de korucularla diğer kürtler arasında barış sürecinde karşılıklı bir öç alma eyleminde bulunulmayacağına dair bir taahhüt anlaşması yapılmalı. illa ki, yazılı olması gerekmiyor. bir takım kültürel kodlar, geleneksel yollar kullanılabilir.

kaynak: al jazeera

Burhan Ekinci

gazeteciliğe 2002 yılında dicle haber ajansı’nda başladı. beş yıl taraf gazetesi'nde bir yıl da imc tv’de çalıştı. türkiye gazeteciler cemiyeti’nden 2010 araştırma dalı’nda ödül aldı. al jazeera'de muhabir olarak çalışıyor.  Devamını oku

Yorumlar

Bu sitede yer alan içerikler sadece genel bilgilendirme amacı ile sunulmuştur. Yorumlarınızı kendi özgür iradeniz ile yayınlanmakta olup; bununla ilgili her türlü dolaylı ve doğrudan sorumluluğu tek başınıza üstlenmektesiniz. Böylelikle, Topluluk Kuralları ve Kullanım Koşulları'na uygun olarak, yorumlarınızı kullanmak, yeniden kullanmak, silmek veya yayınlamak üzere tarafımıza geri alınamaz, herhangi bir kısıtlamaya tabi olmayan (format, platform, süre sınırlaması da dahil, ancak bunlarla sınırlı olmamak kaydıyla) ve dünya genelinde geçerli olan ücretsiz bir lisans hakkı vermektesiniz.
;