Blog

İsrail'de 'neo-nazizm'

İsraili yazar Amos Oz'un 'neo-nazi' olarak tanımladığı radikal Yahudi yerleşimcilerin Filistinlilere karşı işlediği suçlar genellikle cezasız kalıyor. Radikal yerleşimciler İsrail hükümetine kızdıkça, Filistinlileri hedef alan 'fiyat etiketi' saldırıları düzenliyor, Filistinlilerin evlerini, arabalarını yakıyor.

Yerleşimcilerin Filistinlileri hedeflemesi yeni değil ama bu saldırılarda 'fiyat etiketi' imzasının kullanılması yeni. [Fotoğraf: AP]
[[Fotoğraf: İsrail ordusu]]
 

en iyi arap ölü arap’tır. bu sefer binalar, bir dahaki sefere insanlar” yazıyor bu duvarda ibranice. etrafta filistinlilere ait arabalar da yakılmış. 

bu grafiti israil ordusu’nun arşivine göre, 1 ocak 2013’te el halil yakınlarındaki filistin köyü beit umar’daki bir duvarda yer alıyor. 

duvarda eylemi yapanların imzası da var; tag mehir yani 'fiyat etiketi…'

“fiyat etiketi” ya da “her şeyin bir bedeli var

'fiyat etiketi' saldırılarını radikal yahudi yerleşimciler düzenliyor.

cami, ev, araba yakıyorlar, filistinlilerin ağaçlarını söküyorlar, su kaynaklarını kirletiyorlar.

güvenlik devleti israil bu tip eylem düzenleyen kişilerin sayısının yüz civarında olduğunu tahmin ediyor.

uluslararası hukuka göre, işgal kuvvetlerinin işgal ettikleri toprakları kendi vatandaşlarının yerleşimine açması, yani koloni kurması yasak. ancak israil bunu batı şeria’yı işgal ettiği 1967’den beri yapıyor.

"israil hükümetinin yerleşimci karşıtı eylemlerinin bedelini de filistinliler ödesin"

yahudi yerleşimcilerin sayısı yarım milyon civarında. bunların bazılarının filistinlilere karşı işlediği suçlar da yeni değil ama bu saldırılara duvar yazısıyla 'fiyat etiketi' imzasının atılması görece yeni.

israil hükümetleri, yerleşimleri planlı bir biçimde büyütse de, bazen de kendilerini israil devletinin bekasının savunucusu olarak gören, yerleşim birimlerinde yaşayarak ulusları adına fedakârlık yaptıklarını düşünen radikal unsurlar, gidip filistin topraklarına hükümetle koordine etmeden yerleşiyor. bir gecede kurdukları konteynerler bazen güvenlik güçlerince kaldırılıyor, bazen de istedikleri bir hizmet kendilerine sunulmuyor ya da hükümetin herhangi bir politikasından memnun kalmıyorlar. işte o zaman 'fiyat etiketi' saldırısı yapıyorlar.

onların mantığına göre, mademki hükümet onların istediğini yapmıyor, öyleyse bunun için bir bedel ödenmesi gerekiyor. filistin topraklarındaki konteynerin başına maliyetin yüksek olmasını neden göstererek asker dikmedi mi hükümet? o halde evi yanmış filistinlinin derdiyle uğraşmak zorunda kalsın da görsün maliyeti! evinin yanmasına kızacak filistinlinin sabrının taşmasının getireceği sorunlarla da uğraşsın.

ceza yok, aslında cezalandırma niyeti de yok

mantık bu olsa da, pek işe yaramadığı aşikâr, israil güvenlik güçleri bu saldırıları yapanları yakalamak için hevesli davranmıyor.  

bm rakamlarına göre,  2013 yılında 399 fiyat etiketi eylemi gerçekleşti. ama faillerin önemli bir kısmı yakalanmadı.

abd dışişleri bakanlığı 2014 nisan ayında hazırladığı terörizm raporunda, ‘fiyat etiketi’ saldırılarına da yer verdi ve bu saldırıların büyük oranda cezasız kaldığına dikkat çekti.

israil iç istihbarat örgütü şin bet’in 1994-1996 yılları arasında başkanlığını yapmış carmi gillon da, devletin bu saldırıları durdurmaya niyeti olmadığını mart 2014’te söylüyordu zaten:

sonuç görmüyoruz, çünkü niyet etmiyoruz. şin bet bir meseleyle ilgilenmeye karar verirse, sonuç alır.”

israilliler de karşı

yerleşimciler arasında, fiyat etiketi eylemlerini “din dışı” olarak tanımlayanlar var. bu saldırıları kınayan dini liderlerin sayısı da az değil.

ancak, yerleşimlerine gidebilmeleri için onlara yapılan özel yollar bile filistinlilerin günlük yaşamlarını olumsuz yönde etkilemeye yetiyor, bu yerleşimler için batı şeria’nın başta su olmak üzere kaynaklarına el konuluyor.

“yahudi neo-nazizmi”

israil’in 1967’den sonra işgal ettiği topraklarda yaşayan filistinlilerle başlayıp, giderek israil güvenlik güçlerini, sonra israil vatandaşı olan filistinli müslümanları ve israilli barış savunucularını hedefleyen 'fiyat etiketi' saldırıları, papa’nın mayıs 2014’teki kudüs ziyareti sırasında hıristiyanları da hedef alınca batı medyasının ilgisini çekmeyi başardı.

israil’in en ünlü yazarlarından amos oz’a konu hakkında fikri sorulunca, oz da açtı ağzını, yumdu gözünü:

canavarın gözünün içine bakmalı ve gerçek adını söylemeliyiz. her zaman diğerleri gibi olmak istedik, ibrani bir fahişenin ya da ibrani bir hırsızın olacağı günleri umut ettik. işte istediğimiz oldu, artık neo-nazi gruplarımız var. avrupa’da neo-nazi grupların yaptığı her şeyi buradaki gruplar da yapıyor. bu konuda avrupa ile tek bir farkımız var, buradakiler birkaç milletvekilinin milliyetçi hatta ırkçı rüzgârından ve bu gruplara neredeyse dini temel hazırlayan hahamlardan faydalanıyor.”

muhammed hudayr'ı onlar mı yaktı?

önceki gün 16 yaşındaki filistinli genç muhammed ebu hudayr'ın kudüs'ün safat bölgesinde kaçırılıp, vahşice öldürülüp yakılması, bu neo-nazi grubu yeniden gündeme getirdi. ebu hudayr’ın kimler tarafından kaçırıldığına ilişkin henüz bir açıklama yok; tek bilinen, yerleşimcilere benzeyen ve gri bir araba kullanan kişilerce zorla bir arabaya bindirildiğinin görülmesi. ebu hudayr'ın ailesi, çocuklarının üç yerleşimci gencin intikamı için kaçırıldığına emin.

grup bu cinayeti 12 haziran'dan beri kayıp olan ve iki hafta sonra cesetleri bulunan üç yahudi gencin intikamını almak için mi yapmıştı? bu tezi güçlendiren, günlerdir israil medyasında filistinlilere karşı yürütülen nefret dili ve israil yönetiminin herhangi bir kanıt sunmadan filistinlilere yönelik gözaltıları olabilir. hamas’ı doğrudan suçlayan israil, yerleşimci gençleri bulma adına aralarında filistin meclis başkanı aviv duveyk’in de olduğu 639 filistinliyi gözaltına aldı, gazze bombalandı.

cesetlerin bulunmasından sonra 'fiyat etiketi' eylemlerine benzer gösteriler de başladı; küçük yahudi gruplar birkaç yerde filistinlilere saldırdı, güvenlik güçleri mensuplarının bazıları “araplara ölüm” yazdılar sosyal medya hesaplarına ve hatta siyasetçiler de…

netanyahu da kınadı ebu hudayr’ın öldürülmesini. ayrıca bir çağrıda da bulundu:

“kimse adaleti kendi elleriyle sağlamaya çalışmasın, burası hukuk devleti.”

ancak, kendi neo-nazilerine göz yuman israil’in filistin’e yönelik toplu cezalandırmaları, kendisi başlı başına bir şiddet olan işgal, adaletsizliği her geçen gün büyütüyor. bu da bir hukuk devleti görüntüsü vermekten çok uzak kalıyor.

 

Ayşe Karabat

1970 yılında ankara'da dünyaya geldi. orta doğu teknik üniversitesi siyaset bilimi bölümünden mezun oldu. 1995’den beri çeşitli dergi, gazete ve tv kanallarında muhabir olarak çalıştı. Devamını oku

Yorumlar

Bu sitede yer alan içerikler sadece genel bilgilendirme amacı ile sunulmuştur. Yorumlarınızı kendi özgür iradeniz ile yayınlanmakta olup; bununla ilgili her türlü dolaylı ve doğrudan sorumluluğu tek başınıza üstlenmektesiniz. Böylelikle, Topluluk Kuralları ve Kullanım Koşulları'na uygun olarak, yorumlarınızı kullanmak, yeniden kullanmak, silmek veya yayınlamak üzere tarafımıza geri alınamaz, herhangi bir kısıtlamaya tabi olmayan (format, platform, süre sınırlaması da dahil, ancak bunlarla sınırlı olmamak kaydıyla) ve dünya genelinde geçerli olan ücretsiz bir lisans hakkı vermektesiniz.
;