Görüş
11 saatlik sorgulama ve demokrasi
Cumhuriyetçi 12 milletvekili Kongrede, dönemin dışişleri bakanı Hillary Clinton’u 2012'de Bingazi'de yaşananlar hakkında 11 saat boyunca sorguladı. Bu ifade alma canlı yayınlandı. Haklı olanın çekinmeyeceği bir mücadele bu. Clinton kazanan taraf oldu. Asıl kazanan ise Amerikan demokrasisiydi.
22 ekim günü amerikan kongresinden dünyaya yayılan görüntüler büyük ilgi uyandırdı. manzara adeta bir duruşma salonunu andırıyordu. 12 milletvekilinden oluşan bir komite, biraz yüksekçe bir platformda dizili olarak oturuyordu. karşılarındaki ‘sorgu’ sandalyesinde birinci obama kabinesinin dışişleri bakanı hillary clinton vardı.
soruşturma komitesi, 2012'de bingazi'de aralarında abd’nin libya büyükelçisi’nin de olduğu 4 amerikalının öldürülmesinde ihmal olup olmadığı ve benzeri bir olay yaşanmaması konusunda önlemler alınıp alınmadığını araştırmak üzere 2014’te kurulmuştu. sabah 10.00’da başlayan sorgu oturumu tam 11 saat sürdü. peki, kongre çok üst düzey bir politikacıyı böylesine sorgulama gücünü nereden alıyordu?
başkanlığı değil, kongreyi devletin merkezine koyan anayasa
1787’de amerikan anayasasının yazımına katılan 55 temsilcinin en ortak özelliği, kendilerini ‘cumhuriyetçi’ olarak tanımlamalarıydı. bir kraldan yeni kurtulmuşlardı ve bu nedenle anayasayı yazarken öncelikli kaygıları bir kişi, zümre veya çoğunluk lehinde güç tekeli oluşmamasıydı. yeni kuracakları devlette demokrasinin yerini uzun uzun tartıştılar. cumhuriyetçiliğin geleneksel tarifi ile demokratik konsept arasındaki dengeyi bulmak için büyük çaba harcadılar. ortaya, başkanlığı değil, kongreyi devletin merkezine yerleştiren amerikan anayasası çıktı.
amerikan kongresinin gazeteciliğin geleceğinden benzin zamlarına, istihbarat kurumlarının yasadışı faaliyetlerinden beyzbolda doping kullanımına kadar geniş yelpazede sorunları sorgulaması işte bu anayasal konumundan kaynaklanıyor.
kongre, mevcut komitelerinden biri veya özel bir komiteye, ilgili herkesi davet edip ifadesine başvurabiliyor. amerikan siyasi literatüründe kısaca ‘hearing (ifadesini alma)’ deniyor bu oturumlara. bunlar teatral değil, ciddi sonuçlar doğuran oturumlar. bu nedenle de gerçekdışı veya yanlış yönlendirici bir beyanın yaptırımı var. kongreye yalan beyandan dolayı yargılanıp mahkûm olan çok sayıda yetkili var.
örneğin, bush yönetiminin içişleri bakan yardımcısı, abramoff skandalını araştıran komiteye gerçeği yansıtmayan bilgi verdiği gerekçesiyle hapse mahkum oldu. yine bir başka komite, istihbarat başkanı james clapper’ın, nsa’ın dinleme faaliyetleri hakkında kongreyi yanlış yönlendiren bir yanıt verdiği ortaya çıkınca suç duyurusunda bulundu. clapper, kongreden özür dileyerek soruyu yanlış anladığını belirtince savcılık soruşturmasından kıl payı kurtuldu.
çok sayıda devlet yetkilisinin mahkûm olmasıyla sonuçlanan 'hearing'ler de oldu. ronald reagan yönetiminin bazı üst düzey yetkililerinin abd’nin silah ambargosu uyguladığı iran’a gizlice silah sattığı ve bundan elde ettiği geliri de nikaragua’da rejim karşıtı kontra gerillalarına destekte kullandığı ortaya çıkmıştı. kongre soruşturma komitesinin canlı yayında ifadesini aldığı kişilerden biri de bütün bu ilişki ağının merkezindeki isim olan yarbay oliver north’tu. komite üyesi john nields'ın, ‘bu komite soruşturmasının temel amacı, gerçek ve şeffaflığın gizlilik ve yanıltmanın yerini almasıdır’ sözü ile yarbay north’un ‘buraya gerçekleri konuşmaya geldim. iyi, kötü ve çirkin gerçekleri’ yanıtı, kongre tarihinin en ünlü 'hearing' cümleleri arasına girdi. komite, reagan’ın bu yasadışı işten haberdar olduğuna dair bir delil bulamadı ama aralarında savunma bakanı caspar weinberger’ın da olduğu 14 yetkili hakkında dava açıldı, 11’i mahkûm oldu. ifadelerinde bazı bilgileri yanlış verdikleri tespit edilen ulusal güvenlik danışmanı john poindexter ile yarbay north hakkında ayrıca kongreye yalan beyandan da dava açıldı ve mahkûm oldular.
bir abd başkanını istifaya sürükleyen komite oturumları bile oldu. watergate skandalı koptuğunda kurulan watergate araştırma komitesinin sorguları, richard nixon yönetiminden 40’tan fazla üst düzey ismin mahkûm olup hapse girmesine, temsilciler meclisinin de nixon için azil sürecini başlatmasına yol açtı. istifa etmek zorunda kalan nixon, hapse girmekten selefi gerald ford’un affıyla kurtuldu. bu tarihi komitenin 319 saati bulan toplantılarını amerikalılar televizyondan soluksuz izledi. öyle ki komite hukukçusu jim hamilton, ‘gelmiş geçmiş en iyi televizyon dizisiydi’ nitelendirmesinde bulunacaktı. senatör howard baker’ın sorguladığı yetkililere yönelttiği, ‘başkan bu konuda ne biliyordu ve bunu ne zaman öğrendi?’ sorusu sonraki yıllarda kongre soruşturma literatürünün en ünlü sorgu klişesine dönüştü.
cadı avına dönüştüğü de oldu
'gerçeğin yalanın yerini alması’ amacı taşıyan komiteler gibi, 'paranoyanın gerçeğin yerini almasına' uğraşan komiteler de kuruldu. örneğin 1938’de abd'deki nazi faaliyetlerini araştırma gerekçesiyle kurulup, 1940'lı yıllarda hollywood'da bile komünist avına çıkan amerika karşıtı faaliyetleri araştırma komitesi (huac). yine bir döneme adını veren joseph mccharty'nın başkanı olduğu senato alt komitesi.
demokrasinin en önemli özelliği, sorunlarına kendi içinde çözüm üretebilen bir işleyiş olması. abd’yi mccharty komitesinin utancından kurtaran da bir başka kongre komitesi oldu. mccharty’nin ordu içinde de komünist avı başlatma çabası onu orduyla karşı karşıya getirmişti. krizi araştırmak için senatoda bir alt komite daha kuruldu. mccharty’den çok rahatsız olan ama halktaki yüksek popülaritesi nedeniyle sesini çıkaramayan dönemin senato lideri lyndon johnson ve abd başkanı eisenhower bunu bir fırsat gördüler. mccharty’nin sığ kabadayı karakterini amerikan halkının görmesi için komitenin ifade oturumlarının televizyondan canlı yayınlanmasını sağladılar. televizyondan canlı yayınlanan ilk ‘hearing’ oldu. mccharty’nin askeri hukukçu joseph welch’i sorguladığı 9 haziran 1954 günü yaşanan bir diyalog, düşüşünün başlangıcı oldu. mccharty, welch’in genç avukat asistanlarından birini de komünist ilişki ağına dahil etmeye uğraşınca, welch dayanamadı ve ‘ahlak duygusundan bu kadar mı yoksunsunuz efendim? hiç mi insafınız kalmadı?’ diye çıkıştı. bu çıkış ülkede büyük yankı uyandırdı. mccharty popülaritesini hızla kaybetti. anti komünist söylemini sürdürdü ancak artık senato'da boş koltuklara konuşuyordu. alkolik oldu. 1957'de 48 yaşında hepatit hastalığından öldü.
elbette ki kongre komitelerinin ifade oturumları sadece soruşturma amaçlı değil. her yıl farklı komitelerde binlerce ‘hearing’ yapılıyor. abd başkanı’nın, bakanlık, yargıçlık, büyükelçilik, genelkurmay başkanlığı, cia başkanlığı ve diğer federal kurumların tamamının başına yaptığı atamalarda, atanan kişi, ilgili senato komitesinde ‘ifade’ vermek zorunda. senatörler, kamuoyuna açık şekilde, atanan kişiye, liyakatını, bilgisini ve amaçlarını sorgulayan sorular sorar. sonra bu atamayı onaylama veya onaylamama yönünde oylama yapılır. yine her hangi bir yasa tasarısından önce de ilgili konuda uzmanlar, yetkililer ve etkilenecek vatandaş gruplarını temsilcileri ilgili komitede ifade vermeye davet edilir. bununla, yasanın herkesin ortak çıkarına en üst uyumu hedefleniyor. bu abd kongresine de özgü değil. bütün eyalet kongreleri ve belediye meclislerinde de benzeri uygulama var.
peki rutin bir uygulamaysa hillary clinton’ın katıldığı 'hearing' neden bu kadar yankı yaptı?
çünkü, clinton başkan adayı. önseçimlerin başlamasına yaklaşık 100 gün ve başkanlık seçimine yaklaşık 1 yıl var. asıl amaçlarının siyasi olduğunu açıktan söyleyen cumhuriyetçi liderler bile oldu. aslında bu tür kongre ifade oturumlarının çoğu, doğası gereği partizan. bunların partizan olmasında yanlış bir şey de yok. çünkü yürütme gücü üzerinde en güçlü denetim, onun işlerinde hata arayan muhaliflerince yapılır. bu, yürütme gücünü kullananları da işlerini yaparken daha özenli olmaya zorlar. herkes için bir kazançtır.
işte bu nedenle hillary clinton, seçim gezilerinde komiteye 'siyasi art niyet' ithamında bulunsa bile, ‘hearing’ sırasında buna hiç girmedi. komitenin tüm sorularına sabırla yanıt verdi.
cumhuriyetçilerin amaçları ne olursa olsun çabaları, gazeteci kevin drum’ın ifadesiyle ‘oyunun kuralına uygundu’. haklı olanın çekinmeyeceği bir mücadele bu. nitekim clinton 11 saatlik sorguya rağmen kazanan taraf oldu. asıl kazanan ise amerikan demokrasisiydi.
cemal tunçdemir, gazeteci ve yazar. uzun yıllardır abd'de ikamet eden tunçdemir, t24 sitesi için blog kaleme alıyor.
twitter’dan takip edin: @cemaltdemir
bu makalede yer alan görüşler yazara aittir ve al jazeera'nin editöryel politikasını yansıtmayabilir.
Yorumlar