Görüş

2015, Avrupa'nın karar yılı olacak

AB yetkililerin euro birliğinin muhafaza edileceğine dair kati güvence vermesi üzerine finans piyasalarındaki hava sakinleşti. Ancak Güney Avrupa ekonomileri henüz durgunluk, deflasyon baskısı ve yüksek işsizlik oranı sarmalından çıkamadı.

2015 yılı hem euro bölgesinin, hem de genel olarak Avrupa Birliği'nin geleceği açısından kritik önem taşıyor. [Fotoğraf: AFP]

euro krizinin bittiği söyleniyor. avrupa birliği (ab) yetkililerinin – özellikle de avrupa merkez bankası'nın – para birliğinin muhafaza edileceğine dair kati güvence vermesi üzerine finans piyasalarındaki hava sakinleşti. ancak güney avrupa ekonomileri henüz darboğazdan kurtulabilmiş değil. euro bölgesi geneli de büyümede durgunluk, deflasyon baskısı ve kriz ülkelerinde bir türlü başa çıkılamayan yüksek işsizlik oranı gibi sorunlardan muzdarip.

yunanistan'da mucize eseri yeni cumhurbaşkanı seçilse veya syriza genel seçimleri kaybetse bile, bu durum ne yazık ki ab'de siyaset kaynaklı bir kriz çıkmasını ancak bir süreliğine geciktirebilir.

by Joschka Fischer

ab yetkilileri bu sorunları çözmekte bariz şekilde yetersiz kaldığından, pek çok üye ülkenin de doğal olarak tasarruf tedbirleriyle ilgili sabrı taşmak üzere. hatta kimileri siyasi bir karışıklık ile karşı karşıya.

karmaşa geldiğinde, bunun – euro krizinde olduğu gibi – yunanistan tarafından tetiklenmesi muhtemel. yunanistan, şimdilerde cumhurbaşkanlığı seçimleri ile uğraşıyor ama ortaya bir kazanan çıkacak gibi görünmüyor. şayet 29 aralık 2014 günü parlamentoda yapılacak üçüncü ve son tur oylamada yeni cumhurbaşkanı seçilemezse, parlamento feshedilerek erken seçim çağrısı yapılacak. bu durumda da aşırı solcu sosyalist syriza partisi'nin iktidara gelme riski söz konusu.

syriza, seçimleri kazanabilmek için ya seçmenlerini kendi sunduğu seçenekler konusunda yanlış yönlendirmek ya da (avrupa komisyonu, avrupa merkez bankası ve uluslararası para fonu'ndan oluşan) troyka'nın yunanistan'a dayattığı geri ödeme koşullarını yeniden masaya yatıracakları konusunda ısrar etmek durumunda. yeniden müzakere sürecinin başarı kazanmaması halinde ise tek taraflı hareket etme yoluna gitmesi gerekecek. ancak syriza'nın zaferini takiben ödeme koşullarının herhangi bir şekilde yeniden görüşülmesi, ab'nin güneyinde siyasi bir çığ etkisi yaratarak tasarruf gayretlerini yok edip euro bölgesi'nde krizin fitilini bir kez daha ateşleyecek.

elbette yunanistan küçük bir ülke olduğu için yaşadığı sorunların euro bölgesi'nde gerçek manada bir tehlike teşkil etmesi zor. fakat atina'dan çıkacak olası bir seçimin sonucu, finans piyasalarında paniğe yol açabilir. euro bölgesi'nin 3. büyük ekonomisi italya ve devamında da 2. büyük ekonomi konumundaki fransa'ya sıçrayabilecek bir kriz doğurabilir.

yunanistan'da mucize eseri oylamada yeni cumhurbaşkanı seçilse veya syriza genel seçimleri kaybetse bile, bu durum ne yazık ki ab'de siyaset kaynaklı bir kriz çıkmasını ancak bir süreliğine geciktirebilir. nitekim italya'da da hem tasarruf tedbirleri hem de euro üzerinde olumsuz etki yaratacak bir fırtınanın yaklaştığına dair işaretler var. italya bu fırtınadan payını aldıktan sonra sıradaki ülke fransa olabilir.

milliyetçi güçler yükselişte

tasarruf tedbirleri ile ilgili anlaşmazlık, almanya ve italya – daha da kötüsü, 60 yıldır avrupa entegrasyonuna güç veren almanya-fransa ikilisi – arasında bir ihtilafa dönüştüğünden siyasi açıdan son derece tehlikeli bir hâl almış durumda. üstelik tüm bunların, avrupa karşıtı ve milliyetçi güçlerin almanya parlamentosunda ve yerel meclislerinde – ve sokakta – yer edinmeye başladıkları bir süreçte yaşanıyor olması, başbakan angela merkel'in taviz payını ciddi şekilde daraltıyor. dolayısıyla tasarruf taraftarları ile karşıtları arasındaki mücadele, sadece euro bölgesi'ni değil, ab'nin bütünlüğünü de tehdit ediyor.

euro bölgesi'ndeki kriz ve büyümeyi yeniden canlandırmak için gerçek anlamda avrupalı bir yaklaşım içine girilmemesi, ab sınırları içinde milliyetçiliğin yeniden doğmasında – tek başına olmasa bile ciddi şekilde – etkili oldu. bu siyasi eğilimin gücü, avrupa karşıtı popülistlerin mayıs 2014'teki avrupa parlamentosu seçimlerinde elde ettikleri başarıyla iyice belirginleşti. milliyetçilik eğilimi, o tarihten beri hız kesmeden yoluna devam ediyor.

bir açıdan bakılırsa ortada tuhaf bir durum söz konusu. sonuçta avrupa'nın mevcut ya da gelecekteki sorunlarını ab bünyesinde ve uluslar üstü bir siyasi topluluk çerçevesinde çözmek, bu sorunlarla tek başına ve ulusal düzeyde mücadele etmekten daha kolay. esasında avrupa'nın demografik gerçeklerini göz önüne alacak olursak, milliyetçiliğe dayalı yabancı düşmanlığı son derece saçma kalıyor. zira nüfusu giderek yaşlanan kıtanın daha az değil, tam tersine acilen daha çok göçmene ihtiyacı var.

ab'nin şu anda hem içeriden hem de dışarıdan gerici bir milliyetçilik tehdidi altında olduğunu söylersek mübalağa etmiş olmayız. işte bu yüzden bir sonraki euro krizi, siyasi bir kriz biçiminde tezahür edecek.

by Joschka Fischer

ab'nin yeni ve eski milliyetçilerinin rusya'dan destek görmesinin avrupa'da pek öyle kayda değer bir sansasyon yaratmaması da dikkat çekici. örneğin, devlet başkanı vladimir putin liderliğindeki rus hükümeti, fransa'da ulusal cephe'yi bir rus bankasından milyonlarca euro kredi kullandırarak finanse etti. belli ki, otoriter değerler ve milliyetçi dünya görüşleri (güçlü bir amerikan karşıtlığı ile beraber) bağlayıcı ilişkiler yaratıyor.

ab'nin şu anda gerek içeriden gerek dışarıdan gerici bir milliyetçilik tehdidi altında olduğunu söylersek mübalağa etmiş olmayız. işte bu yüzden bir sonraki euro krizi, siyasi bir kriz biçiminde tezahür edecek. peki o zaman berlin, brüksel ve diğer ab başkentlerindeki yetkililer, zaten kötü olan durumu besbelli daha da kötüleştiren politikalarını niçin hâlâ değiştirme gereği duymuyor? ab'ye dışarıdan bakmak, istasyonda anonsu yapılan bir tren kazasını yavaş çekimde izlemek gibi bir şey.

bunların dışında bir de ab çatısı altından çıkma yolunda kararlı bir biçimde adım adım ilerleyen ingiltere meselesi var. 2015 sonrasına sarkacak gibi görünen bu tehlike, yine de yaklaşan ab krizinin genel fotoğrafında önemli bir parça. ingiltere en nihayetinde siyasi olarak kıtadan ayrılsa da ayrılmasa da, önümüzdeki yıl avrupa açısından bir dönüm noktası olacak.

joschka fischer, 1998-2005 yıllarında almanya dışişleri bakanı ve başbakan yardımcısı olarak görev yaptı. yaklaşık 20 yıl boyunca alman yeşiller partisi'ne liderlik etti.

bu makalenin ilk nüshası project syndicate tarafından yayımlanmıştır.

bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve al jazeera’nin editöryel politikasını yansıtmayabilir.

Joschka Fischer

Joschka Fischer

1998-2005 yıllarında almanya dışişleri bakanı ve başbakan yardımcısı olarak görev yaptı. yaklaşık 20 yıl boyunca alman yeşiller partisi'ne liderlik etti. Devamını oku

Yorumlar

Bu sitede yer alan içerikler sadece genel bilgilendirme amacı ile sunulmuştur. Yorumlarınızı kendi özgür iradeniz ile yayınlanmakta olup; bununla ilgili her türlü dolaylı ve doğrudan sorumluluğu tek başınıza üstlenmektesiniz. Böylelikle, Topluluk Kuralları ve Kullanım Koşulları'na uygun olarak, yorumlarınızı kullanmak, yeniden kullanmak, silmek veya yayınlamak üzere tarafımıza geri alınamaz, herhangi bir kısıtlamaya tabi olmayan (format, platform, süre sınırlaması da dahil, ancak bunlarla sınırlı olmamak kaydıyla) ve dünya genelinde geçerli olan ücretsiz bir lisans hakkı vermektesiniz.
;