Görüş

ABD inkarda: Afganistan’da dönüm noktası

Diplomatik açıklamalar, Taliban’ın kazandığı stratejik ve psikolojik mücadeleleri göz ardı ediyor.

Konular: Dünya, Afganistan
Afgan polisi parçalanmış bir otomobilin enkazını kaldırıyor.
Taliban’ın ülke çapında düzenlediği ve ağır hasara yol açan saldırılardan sonra normal hayatı tesis etme işi polise kaldı. [AFP]

önceki haftasonu, kabil ve afganistan’ın doğusundaki bazı şehirlere düzenlenen saldırıların ardından abd’nin verdiği ilk resmi tepkilerden biri, abd afganistan büyükelçisi ryan c. crocker’ın “taliban, açıklama yapmakta oldukça başarılı ama bilfiil savaşmakta o kadar iyi değil” demesiydi.

büyükelçi daha sonra, merkezi, afganistan ile pakistan arasındaki sınır bölgesinde yer alan hakkani şebekesini suçlayarak (veya onlara itibar ederek de denebilir) şunları söyledi: “şahsen taliban’ın yeterince iyi olduğuna ben inanmıyorum.”

yukarıdaki açıklamalar, isyancıların, (kabil’de en azından üç önemli nokta dahil) ülkenin en önemli yerleşim merkezlerindeki hassas öneme sahip tesisleri hedeflediği ve ülkede 11 yıl süren işgal sırasında düzenlenenler arasında en iyi şekilde tertiplenen ve en fazla dikkat çeken saldırılardan sonra yapıldı.

abd yönetimi, suçu pakistan sınırı üzerine atıp taliban’ın bir “bahar operasyonu” başlattığını ilan etmesini önemsizmiş gibi göstererek, çok açık bir şekilde, düştüğü kötü durum karşısında cesur görünmeye çalışıyordu.

abd dışişleri bakanlığı saldırılar için “korkakça” derken, afgan güçlerinin verdiği “hızlı ve etkili karşılıktan” övgüyle söz etti.

aynı zamanda, abd’nin ülkedeki güçlerini komuta eden general john r. allen da “olay yerine derhal intikal eden, çok iyi bir şekilde yönetilen ve koordine edilen… ve isyancıları büyük ölçüde frenleyen” afgan güçlerini övdü.

obama yönetiminin medya stratejisiyle birlikte, iyi koordine edilen ve hızla gelen resmi demeçlerin üzerinde yapılacak kısa bir inceleme, büyük olasılıkla, aslında, “açıklama yapmakta” taliban’ın değil, washington’ın daha başarılı olduğunu gösterecektir.

asimetrik savaş

büyükelçi crocker’ın, clausewitz’i hatırlatan taliban değerlendirmesini ve afganistan’daki duruma yönelik sözlerini (medyanın kullandığı yeni dilden uzaklaşmak suretiyle) ciddiye alıp düşünecek olursak, geçmişin konvansiyonel savaşlarına ait olduğu görebiliriz. (clausewitz'in savaş üzerine yazıları)

ancak, abd’nin başını çektiği güçlerin işgaline karşı konvansiyonel olmayan bir savaş yürüten taliban’ın, abd ve müttefiklerinin üstün ateş gücü karşısında, yüz yüze veya “adil” savaşması beklenmemektedir.

taliban saldırılarına “korkakça” demek son derece anlamsızdır. burada sadece isyancıların saldırıdan canlı çıkamayacaklarını bilmeleri gerçeğinden veya operasyonlarının kısmen nato tesislerine yönelik intihar saldırıları içermesinden de bahsetmiyorum.

taliban hakkında ne düşünürseniz düşünün, abd ve afgan güçleri karşısında sürdürdükleri savaş, etkili ve aynı zamanda etkileyici olmuştur. taliban’ın savaşı, önümüzdeki yıllarda abd ve diğer savaş akademilerinde ders olarak işlenecektir.

al jazeera muhabiri bernard smith’in kabil’den bildirdiğine göre, en son saldırılarda ölen sivillerin sayısı (üç intihar saldırısı yapıldığını düşünecek olursak) nispeten düşüktür. taliban, bu kez, çok çarpıcı bir mesaj göndermeyi denemiştir: “arzu edersek, başkentin merkezinde korku ve panik yaratbiliriz.”

bunun da ötesinde, asimetrik savaşlarda açıklamalar, ateş gücünden daha güçlü bir psikolojik etki yaratabilir.

taliban’ın, çok iyi planladığı komplike saldırıları için ‘bahar operasyonunun sadece başlangıcıydı’ demesi, ülke çapında çok büyük bir korku yaratmış olabilir. taliban, genel olarak, savaş ilan etme konusunda güvenilir olduğunu ve hatta bu konuda işgalci güçlerden daha güvenilir olduğunu geçmişte zaten göstermiştir.

abd önderliğinde afganistan’da süren savaş ve işgal, şu ana kadar, vietnam savaşı’ndan ve rusya’nın afganistan işgalinden daha uzun sürdü.

washington’ın savaş uzmanları, amerikalılara, abd işgalinin sovyetler’in işgaline ya da britanya’nın 19 ve 20. yüzyıllardaki birinci, ikinci ve üçüncü afganistan savaşlarına hiç benzemeyeceği konusunda güvence vermişti. ancak tümüyle haksız oldukları görüldü.

bu sürecin, abd’li “özgürleştiriciler” için bir çocuk oyuncağı olacağı ve “baskıcı taliban”dan kolayca kurtulacakları konusunda verdikleri güvenceler tamamen boş çıktı.

alınan haberlere göre, savaşçıların pakistan’dan dönmesiyle birlikte, geçtiğimiz haftalarda ülke çapındaki saldırıların sayısı önemli ölçüde arttı.

yakınlarda bir abd askerinin afganistanlı sivilleri kendi evlerinde katletmek suretiyle işlediği bir dizi cinayet de abd işgali karşısındaki desteğin yükselmesine yardımcı oldu.

obama yönetimi muharip birliklerini 2014 yılına kadar geri çekeceğini söylerken, yeni bir eğitimden geçmiş ulusal ordudakiler dahil birçok afgan’ın ülkede kalacak muharip güçte, yani taliban’da yer alacağı konusunda fazla şüphe duyulmuyor.

taliban’ın sırrı nedir?

afganistan’ın coğrafyası veya kültüründe, hiçbir yabancı süper gücün orada bir savaş kazanamamasına sebep olan özel bir şey mi var? belki.

bu sebep, afganistan toplumunun en büyük etnik grubunu oluşturan peştuların taliban’a büyük destek vermesi olabilir mi? yoksa, yolsuzluğun yaygın olduğu karzai hükümetinin ülkeyi yönetmekteki başarısızlığını veya insanlara temel hizmetleri sunamamasını mı suçlamak lazım? belki de nato güçlerinin yürüttüğü savaşta çok sayıda sivil kayıp olması etkili olmuş olabilir mi? en iyisi bu faktörlerin tümünü bir arada düşünmektir.

her şey bir tarafa, kırk yıl önce cumhuriyetin ilan edilmesinden sonra çektikleri bütün acılara rağmen, afgan halkının hâlâ savaşmaya devam ediyor olması insanı hayrete düşürüyor.

1970’lerde, komünistler, islamcılar ve diğerleri arasında iç çatışmalar yaşandı. 1980’lerdeyse, sovyetler’in dehşet verici işgali ve soğuk savaş manipülasyonları...

soğuk savaş’ın bıraktığı boşluk 1990’larda, ulusal ayrılıkları genişletmeye ve derinleştirmeye yol açan bölgesel güçler tarafından dolduruldu. 2000’lerde ise, afganistan, abd’nin “teröre karşı küresel savaşının” en önemli savaş alanı oldu.

ancak, afganlar, en önemlisi de taliban ve müttefikleri, vatanlarında yıkıma devam eden “yabancı ve batılı işgalciler” karşısındaki yavaş ve hesaplı direnişlerinde hiç gevşemediler.

taliban’ın dayanıklılığı, pakistan’dan gelen destekten, dini inançlara kadar birçok faktörle veya uyuşturucu trafiğine izin verilmesi/vergilendirilmesiyle açıklanabilir.

ancak, latin amerika’dan, afrika ve asya’ya kadar birçok başka bölgede de direnişi sürdürmek ve ona kaynak sağlamak için bölgesel desteğe bel bağlanmış ve hoş olmayan işlere başvurulmuştu.

taliban’ı özel kılan sebepler ise, bir ölçüde, israil’in lübnan işgalinde hizbullah’ın başarılı olmasını sağlayan sebeplere benziyor.

işgalci güçler karşısında, taviz vermeyi ve kendi değerleri, kanunları ve fikirlerinden uzaklaşmayı reddediyorlar. batılıların egemenliğindeki uluslararası kuruluşların mazeretlerine kulak asmıyorlar ve düşmanlarının “barış kampları” ile hiçbir şekilde dost olmuyorlar.

yabancı işgalinden özgürleşme amaçlı davalarına inanıyorlar, güçlü bir birlik oluşturmuşlar ve böylece nato’nun, kendi savaşçıları karşısında harekete geçmesine yol açabilecek türden istihbarat elde etmesine izin vermiyorlar. her şeyden önce de, çekilme koşuluna dayanmayan hiçbir diplomatik formülü kabul etmeyen taliban tek kutsal hedefinden asla şaşmıyor.

afganlar, deneyim, zeka veya içgüdüleriyle; ansiklopedik bilgilerden beslenen batı’nın göz ardı ettiği şu noktayı çok iyi biliyor: ne kadar güçlü olursa olsun hiçbir yabancı güç, geçtiğimiz yüzyılda yerel halkın yabancı yönetimlerden özgür yaşama konusundaki iradesi karşısında başarılı olamamıştır.

marwan bishara, al jazeera'nin baş siyaset uzmanı. 'palestine/israel: peace or apartheid: occupation, terrorism and the future' (2003) ve 'palestine/israel: peace or apartheid: prospects for resolving the conflict' (2001) kitaplarının yazarı.

twitter'dan takip edin: @marwanbishara

bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve al jazeera'nin editöryel politikasını yansıtmayabilir.

Marwan Bishara

al jazeera'nin baş siyaset uzmanı. Devamını oku

Yorumlar

Bu sitede yer alan içerikler sadece genel bilgilendirme amacı ile sunulmuştur. Yorumlarınızı kendi özgür iradeniz ile yayınlanmakta olup; bununla ilgili her türlü dolaylı ve doğrudan sorumluluğu tek başınıza üstlenmektesiniz. Böylelikle, Topluluk Kuralları ve Kullanım Koşulları'na uygun olarak, yorumlarınızı kullanmak, yeniden kullanmak, silmek veya yayınlamak üzere tarafımıza geri alınamaz, herhangi bir kısıtlamaya tabi olmayan (format, platform, süre sınırlaması da dahil, ancak bunlarla sınırlı olmamak kaydıyla) ve dünya genelinde geçerli olan ücretsiz bir lisans hakkı vermektesiniz.
;