Görüş

AK Parti’de “yeni” dönem

Başbakan Yıldırım ve AK Parti için zorlu bir dönem başlıyor. En iyi senaryo kısa sürede Başkanlık sistemine geçilmesi, halefiyetin tamamlanması ve yapısal kriz görüntüsünden çıkılması. Bu durumda yeni dönemden söz etmek mümkün olur.

65. hükümet, Binali Yıldırım liderliğinde hazırlanan kabine listesinin Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından onaylanmasıyla göreve başladı. [Fotoğraf: AA]

siyasal gelişmeleri yorumlarken rasyonel bir planlama aramak bu işlerle uğraşanların kaçınamadığı yöntemlerden. ak parti özelinde tüm sürece yön verebilecek bir aktörün - cumhurbaşkanı erdoğan - mevcudiyeti bu tutumu cesaretlendiriyor. ak parti genel başkanı, parti yönetim kadroları, başbakan ve kısmen bakanlar kurulu’nun değişimi ile sonuçlanan süreç çoğunlukla cumhurbaşkanı erdoğan’ın tercihleri üzerinden okunuyor. daha az sayıda analiz ise bu süreç içerisindeki dinamik etkileşimlere, tercihlerin neden değiştiğine ve yapısal unsurlara odaklanıyor.

ak parti’nin son dönemini bir halefiyet süreci olarak görmek mümkün. üst üste seçim kazanan egemen parti kendi içinde bir değişim öngörerek parlamenter sistemden başkanlık sistemine geçmeye karar verdi. ak parti lideri erdoğan’ın cumhurbaşkanı olması bir halefiyet sürecini kaçınılmaz kıldı. halefiyetin iki muhtemel imkanı erdoğan’dan davutoğlu’na ya da erdoğan’dan erdoğan’a şeklindeydi.

erdoğan’dan davutoğlu’na tercihi, erdoğan’ın başkanlığını, arkasından davutoğlu’nun erdoğan’ın yerine geçecek lider olmasını öngörüyordu. emanetçi olmama vurgusu bu algıyı pekiştirdi. bu anlamda davutoğlu’nun misyonu erdoğan’ı başkanlığa taşımak, uyumlu bir ikinci adam konumunda olmak ve siyaseten sırasını beklemekti. ancak bu süreci yönetirken bir kongre, iki seçim geçirmiş, ülke yönetiminin en üst imkan ve sorumluluk makamı başbakanlık ve seçmenlerin yarısının oyunu alan ak parti genel başkanlığı görevlerini  üstlenmişti.

kopmanın asıl nedeni

bu çerçeve güçlü parti, icracı başbakan ve başkanlık sistemine kilitlenen bir siyasi strateji belirledi. bu strateji, erdoğan’ın davutoğlu’na duyduğu güven ve parti üzerindeki kontrolü ile uygulamaya kondu. reis-hoca kurgusu ak parti tabanının çabucak kabullendiği ve nihayetinde yüzde 49,5 oranında oya tahvil edilen bir uyumu oluşturdu. ancak iki olağanüstü kongre arasında bu stratejiye ulaştıracak siyasi manevralar üzerinde ayrılıklardan kaynaklanan bir kopma yaşandı.

içeride hedefler siyasette istikrar-güvenlik, ekonomide ise kalkınma-büyüme olarak ifade edildi. kürt meselesinde yeni kabine ve parti yönetimi tercihleri güvenlikçi bir yaklaşımın hakim olacağını gösteriyor.

by Bülent Aras

stratejilerin hayata geçirilebilme imkanını uygulama belirler. nitekim bu dönemde nihai hedefin doğru olduğuna dair kanaat değişmezken, nasılı üzerinde yeni bir bakış oluştu.

davutoğlu’nu dışarıda bırakan süreç hem başkanlığa geçiş, hem de halefiyet sorunu ile ilgili istenmeyen bir deneyim oldu. tadil edilen strateji ise erdoğan’dan erdoğan’a doğrudan bir halefiyet, erdoğan’ın görünür olacağı ülke yönetimi ve siyasetin tüm imkanlarının başkanlığa geçiş yönünde seferber edilmesi şeklinde özetlenebilir. hedeflerdeki değişiklik içeride, bölgede ve uluslararası ortamda yürütülen politikalarda yeniden kalibrasyon gerektiriyor.

içeride hedefler siyasette istikrar-güvenlik, ekonomide ise kalkınma-büyüme olarak ifade edildi. kürt meselesinde yeni kabine ve parti yönetimi tercihleri güvenlikçi bir yaklaşımın hakim olacağını gösteriyor. ak parti için kürt seçmenlerini korumak önemli, ancak lider kadro aynı zamanda pkk ile mücadeleyi sonuna kadar götürmeye kararlı gözüküyor. ekonomide büyük projelere girişilecek.

dış politikada ise hedefte temkinli bir düzeltme var. amerika ile ilişkilerin erdoğan-obama, daha sonra yeni abd başkanı ile zirve diplomasisi şeklinde götürüleceği, ab ile tatlı-sert kopmayacak bir ilişkinin sürdürüleceği söylenebilir.

bölgede ise iran’la ilişkileri geliştirme, rusya ile tansiyonun kontrolü, israil ile yakınlaşma, suriye’de ortak zemin arayışı, mısır’ın gündemden düşmesi, körfez’le derinleşme, enerji ve ekonomik işbirliği arayışları olacak.

başkanlık sistemine geçiş için gerekli aritmetiğin meclis içinde ya da seçimle sağlanması öncelik. aslında içeride, bölgede ve uluslararası alanda yapılması planlanan hamleler geçişin yumuşak olması, içeride oluşacak mukavemete ve/veya dışarıdan içeriye muhtemel olumsuz etkilere karşı ön almayı hedefliyor. bu açıdan davutoğlu dönemine göre içeride daha sert, dışarıda ise görece temkinli bir sürece giriyoruz.

yeni dönem ve riskler

ak parti genel başkanı ve başbakan binali yıldırım’ın vurgusu uyum, icraat ve başkanlık sistemi oldu. nasıl bir başbakan olacağının diğer işareti ise yıldırım’ın seçilmesi sonrasında ortaya çıkan heyecanda aranmalı. başbakan yıldırım’ın adı kongre öncesi başbakan spekülasyonlarında en üstte olmasına rağmen, böyle bir heyecanın beklenmediğini söylemek yanlış olmaz.

dönemin yeniliğini belirleyecek en önemli durum, başkanlık sistemine geçişin gerçekleşmesi olacak. sürecin uzaması erdoğan-erdoğan halefiyetinde yeni bir ara dönem oluşturabilir.

by Bülent Aras

değişik nitelemeler yapılsa da ekonomisi, bölgesel konumu ve uluslararası pozisyonu ile türkiye’nin başbakanlığı önemli ve ağırlığı olan bir konum. büyüme-kalkınma, istikrar-güvenlik vaatleri yıldırım’ın icracı bir role soyunduğunu gösteriyor. 2019 seçimi ya da erken seçim yıldırım’ın başbakan olarak başarıları üzerinden yürütülecek.

dönemin yeniliğini belirleyecek en önemli durum, başkanlık sistemine geçişin gerçekleşmesi olacak. sürecin uzaması erdoğan-erdoğan halefiyetinde yeni bir ara dönem oluşturabilir. başkanlık sistemine geçişin ve tabanı üzen davutoğlu’nun gidişinin sebebi olarak gösterilen iki başlılığın kendini yeniden üretme ihtimali ortadan kalkmış değil. sistemik arıza olarak görülen ve üstesinden gelinmesi düşünülen kriz halinin yeniden karşısına çıkması durumunda ak parti’nin başkanlık arayışları riske girebilir.

başbakan yıldırım’ın üstlendiği görev son seçimi yüzde 49,5 ile kazanan bir partinin genel başkanı olarak en kısa sürede parlamenter sistemi başkanlık sistemine dönüştürmek. bu sırada gerekirse erken seçime gitmek, 2019’a kalınması durumunda genel seçimde önceki başarıyı göstermek. bütün bunları yaparken güçlü bir başbakan imajı olmayacak, bütün kötülüklerin anası görülen ikili yapıya geçit verilmeyecek.

başbakan yıldırım ve ak parti için zorlu bir dönem başlıyor. en iyi senaryo kısa sürede başkanlık sistemine geçilmesi, halefiyetin tamamlanması ve yapısal kriz görüntüsünden çıkılması. bu durumda yeni dönemden söz etmek mümkün olur. en kötüsü ise yönetişimin bir tarafa bırakılıp, kendi içindeki krizler ve ülke yönetimindeki sorunlarla belirsiz bir geleceğe kilitlenmesi.

ilk senaryo daha muhtemel gözükse de, başkanlığa giden yol netleşmiş ve risklerden arındırılmış değil. yıldırım hükümeti ile bu açıdan yeni bir yönetim kadrosundan bahsetmek mümkün ancak yeni bir dönem için beklemek gerekiyor.

prof. dr. bülent aras, istanbul politikalar merkezi kıdemli uzmanı ve sabancı üniversitesi öğretim üyesi.

twitter'dan takip edin: @arasbulent

bu makalede yer alan görüşler yazara aittir ve al jazeera'nin editöryel politikasını yansıtmayabilir.

Bülent Aras

sabancı üniversitesi uluslararası ilişkiler bölümü'nde öğretim üyesi ve aynı kuruma bağlı istanbul politikalar merkezi'nde çatışma çözümü ve arabuluculuk projesi koordinatörü. Devamını oku

Yorumlar

Bu sitede yer alan içerikler sadece genel bilgilendirme amacı ile sunulmuştur. Yorumlarınızı kendi özgür iradeniz ile yayınlanmakta olup; bununla ilgili her türlü dolaylı ve doğrudan sorumluluğu tek başınıza üstlenmektesiniz. Böylelikle, Topluluk Kuralları ve Kullanım Koşulları'na uygun olarak, yorumlarınızı kullanmak, yeniden kullanmak, silmek veya yayınlamak üzere tarafımıza geri alınamaz, herhangi bir kısıtlamaya tabi olmayan (format, platform, süre sınırlaması da dahil, ancak bunlarla sınırlı olmamak kaydıyla) ve dünya genelinde geçerli olan ücretsiz bir lisans hakkı vermektesiniz.
;