Görüş

AKP, 1 Kasım ve sonrası

"AKP’nin izleyeceği siyaset kanımca eskisinden daha çok Erdoğan’ın onayına/kararına, dolayısıyla Davutoğlu’nun onu ikna etmesine bağlıdır." Prof.Dr. Menderes Çınar Al Jazeera için yazdı.

Çınar’a göre, AKP’nin oylarını artırmasında Davutoğlu ve Erdoğan arasındaki uyum/insicam sorunlarının çözülmesi de etkili oldu. [Fotoğraf: AA]

7 haziran seçimlerinin tek kaybedeni olan akp ve onun adına kampanya yapan cumhurbaşkanı recep tayyip erdoğan, 1 kasım’da yapılan tekrar seçimlerde oylarını 4 milyondan fazla ve 9 puan artırarak yüzde 49,4 oy oranına ulaştı, tek başına hükümet kurma yetkisini aldı ve seçimlerin tek galibi oldu.

akp’nin bu şaşırtıcı başarısının mimarının geçen sürede inisiyatifi elinden hiç bırakmayan cumhurbaşkanı erdoğan olduğu söylenebilir.

seçimi tekrarlatma kararı

erdoğan’ın katkısı en başta akp’nin tek başına iktidar olmasına imkân vermeyen ve seçmenin akp’yi uyarmak isterken elinin ayarını kaçırdığı iddia edilen 7 haziran seçimlerini tekrarlatma kararlılığını göstermesi oldu. bakış açısına göre “risk,” “cesaret” veya tecelli etmiş olan milli iradeye saygısızlık etme anlamında “cüret” olarak değerlendirilebilecek bu karar, tekrar seçime gidilmesini doğru bulmayan müsiad da dâhil iş dünyası ve bazı akp çevrelerine rağmen alınmıştı.

akp’nin bu şaşırtıcı başarısının mimarının geçen sürede inisiyatifi elinden hiç bırakmayan cumhurbaşkanı erdoğan olduğu söylenebilir. 

erdoğan’ın tekrar seçim kararı akp’nin iktidarı kaybettiği durumda, muhalefet partilerinin inisiyatifi ele alıp bir varlık gösterememeleri sayesinde uygulanabildi. 7 haziran sonrasında akp’siz bir koalisyon hükümeti olamayacağının daha koalisyon görüşmeleri başlamadan anlaşılmasıyla, erdoğan cumhurbaşkanı yetkilerini ve akp üzerindeki etkisini tekrar seçim yönünde kullanma imkânına kavuştu.

öyle bir zorunluluğu olmamasına rağmen koalisyon görüşmelerini meclis başkanlık divanının oluşmasına bağladı ve görüşmeleri 45 günle sınırlandırdı. bu sırada, koalisyon hükümetlerine olumsuz baktığını ifade ederek akp teşkilatı ve seçmeni üzerindeki etkisini olası bir koalisyon aleyhine kullandı. chp ile koalisyon görüşmelerinin yapıldığı sırada verdiği “tabii ki kendi ilkeleri, kendi düşünceleri ile karşı düşüncenin örtüşmesi lazım … örtüşmüyorsa intihar edecek hali de yoktur” demeciyle, koalisyonun bir taviz ve uzlaşma süreci olduğunu göz ardı etti ve chp ile kurulacak olası bir koalisyonun akp’nin ilkelerine ihanet olacağını ima etti.

böylece koalisyon görüşmelerini yürüten davutoğlu’nun hareket alanı chp ile farklılıklarını keşfetmekle kısıtlandı. kırk günü geçirdikten sonra, erdoğan teamüllere aykırı olarak kılıçdaroğlu’nu hükümeti kurmakla görevlendirmeme inisiyatifini aldı ve erken seçim tarihini ilan etti.

erdoğan – davutoğlu’nun uyum sorununun çözülmesi

akp’nin beş ay gibi kısa sürede, üstelik siyasetinde ve söylemlerinde büyük değişiklikler yapmadan oylarını 9 puan artırmasında ise başlıca iki faktör etkili oldu. birincisi, 7 haziran öncesinde emarelerini gördüğümüz davutoğlu ve erdoğan arasındaki uyum/insicam sorunlarının çözülmesidir.

esasen 7 haziran seçimleri akp’ye, kendisini ve erdoğan ile ilişkisini gözden geçirme fırsatını vermiştir. ancak, akp uzunca bir süredir erdoğan’ın partisi olduğu için, 7 haziran’ın verdiği fırsatı değerlendiren de 12 eylül’de yapılan kongreye damgasını vuran erdoğan olmuştur.

istediği kimsenin listeye giremediği, kesinlikle istemediklerinin tümünün de listeye girdiği 12 eylül kongresiyle davutoğlu’nun hiyerarşik konumu kesinleşmiş, erdoğan’ın fiilen “partili cumhurbaşkanı” olması biraz daha kolaylaşmıştır.

böylece akp’nin birliğini koruması ve 7 haziran öncesindeki çift başlılığının olumsuz etkilerinden arınması mümkün olmuştur. bunun, daha iyi aday listeleri, daha bütünlüklü ve motive bir teşkilat yapısı ve daha koordineli bir seçim kampanyası ile sonuçlandığını söylemek mümkün.

akp 2011 seçimlerinden beri savunduğu istikrarın, huzurun ve hizmetin tek kaynağı olma iddiasını bu kez sadece sözel olarak ifade etmemiş, eylemleriyle de göstermiştir.

bunun dışında kongrenin bir siyasal/söylemsel yenilenme ile sonuçlandığını söylemek mümkün değildir. zira böyle bir yenilenme erdoğan’ın siyasal mirasını tartışmaya açabilme kapasitesini gerektirmektedir.  

“halkın hatasını düzeltmesi” sağlandı

akp 1 kasım seçimlerine giderken söylemini değiştirmemiştir, ancak (seçmenin tercihini oluşturduğu) şartları değiştirerek etkisini yitirmekte olan söylemini geçerli kılmış, “halkın hatasını düzeltmesini” sağlamıştır.

akp’yi 1 kasım seçimlerinde başarılı kılan ikinci faktör de bu şartları değiştirme pratiğidir. burada akp 2011 seçimlerinden beri savunduğu istikrarın, huzurun ve hizmetin tek kaynağı olma iddiasını bu kez sadece sözel olarak ifade etmemiş, eylemleriyle de göstermiştir. bu doğrultuda, yine sadece erdoğan’ın gösterebileceği bir cesaretle ve pkk’nın katkısıyla  “akp tek başına iktidar olmazsa, çözüm sürecinin ruhuna fatiha” ifadesinin doğruluğu gösterilmiş, böylece beyaz toros günlerine geri dönülebileceği iddiasının da boş bir iddia olmadığının iyice anlaşılması sağlanmıştır.

gelişen çatışma ve katliam ortamında, toplumdaki gerilim, korku ve endişe artmış, istikrarın akp iktidarı ile özdeşleştirilmesi kolaylaşmış ve seçimler istikrar hakkında bir referanduma dönüştürülebilmiştir.

“gayr-ı milli güruh” söylemi

çözüm sürecinin sona erdirilmesiyle gelişen tedhiş ortamı ve akp iktidarının sallantıda olması, akp çevrelerinde uzunca bir süredir gördüğümüz bir anlayışı da güçlendirmiştir. akp’yi partilerden bir parti olarak değil de milletin kendisi olarak değerlendiren, dolayısıyla muhalefeti “akp/erdoğan düşmanlığı” yaparak “milletin aleyhinde ne varsa onun yanında yer alan” iç işgalci, islamofobik, hain veya şer güçlerin istediği gibi hareket eden “gayr-ı milli güruh” olarak konumlandıran bu söylem muhalefeti demokratik siyasetten diskalifiye ediyordu.

bu anlayış, seçim sath-ı mailinde akp destekçisi olmayan ve akp’nin seçim başarısında etkide bulunma ihtimali olan tüm özerk kurum ve kuruluşların fiili ve sembolik şiddete maruz kalmasıyla sonuçlandı. hürriyet gazetesine, ahmet hakan’a, oy ve ötesi’ne yönelik saldırılar bu bağlamda değerlendirilmelidir.

çalışma şartları en çok değiştirilen ise “seni başkan yaptırmayacağız” diyerek “tahrik”te bulunan ve bu nedenle yükselen gerilimin nedeni olarak gösterilen hdp olmuştur. sahip olduğu oy/sandalye sayısından daha büyük bir etkide bulunma kapasitesi gösteren hdp’nin çözüm sürecinde pek sorun edilmeyen pkk ile ilişkisi, çözüm sürecinin bitirilmesiyle bir çeşit handikapa dönüştürülmüş ve şeytanlaştırma nedeni olmuştur. pkk’nın da sivil siyasete kredi vermeyerek kolaylaştırdığı bu süreçte, hdp’nin kendisi, liderleri, teşkilatı ve hatta seçmeni, fiziki ve sembolik şiddete maruz bırakılarak hareketsizleştirilmiştir.

yaşanan gelişmeler akp’nin esas gücünün, kendi iktidar stratejisi doğrultusunda, daha önce izlediği politikalarla çelişen adımlar atabilme, böylece konjonktürü değiştirebilme ve yaptığının doğruluğu/yerindeliği konusunda halkı ikna edebilme kapasitesinden kaynaklandığını göstermiştir ki, bu da istikrarın ve istikrarsızlığın akp’ye bağlı olduğu kanısını güçlendirmiştir.

muhabbettin değil, mecburiyetin partisi

1 kasım seçimlerinden önemli bir sayı üstünlüğü ile çıkan akp’nin, seçimin yapıldığı şartlar dikkate alındığında bir kısım seçmeni nezdinde dahi muhabbetin değil, mecburiyetin partisi haline geldiği söylenebilir. akp’nin resmi lideri davutoğlu’nun seçim gecesi yaptığı balkon konuşmasında gerginliği, gerilimi ve kutuplaşmayı düşürme yönünde ifadeler kullanması hem bu durumun, hem de demokratik meşruiyetin sadece sayıdan ibaret olmadığının farkındalığının işareti olarak okunabilir.

buradan yola çıkarak, akp’nin kendisini desteklemeyenleri “batıcı yabancılar” diyerek gayr-ı meşrulaştırmaktan vazgeçeceği, daha yumuşak ve uzlaşmacı bir dil kullanacağı ve böylece demokratikleşme için bir zemin hazırlayacağı umulabilir.

davutoğlu’nun böyle bir niyeti olsa bile bu niyetini gerçekleştirme kapasitesinin olup olmadığı merak konusudur. zira 1 kasım seçimlerindeki başarı, “ustalığını” bir kez daha gösteren erdoğan’ın da başarısıdır.

üstelik gerek seçim sonuçları gerekse akp üzerindeki pekişen etkisi nedeniyle erdoğan, 7 haziran’da reddedilen başkanlığını, 1 kasım’da fiili başkanlık veya partili cumhurbaşkanlığı olarak yeniden kazanmıştır. akp’nin izleyeceği siyaset kanımca eskisinden daha çok erdoğan’ın onayına/kararına, dolayısıyla davutoğlu’nun onu ikna etmesine bağlıdır.

prof. dr. menderes çınar, başkent üniversitesi iktisadi ve idari bilimler fakültesi siyaset bilimi ve uluslararası ilişkiler bölümü öğretim üyesi. doktorasını bilkent üniversitesi’nde tamamladı. avrupa üniversitesi enstitüsü, floransa ve boston ve harvard üniversitelerinde misafir araştırmacı olarak bulundu. birçok akademik makaleye imza atan çınar'ın vesayetçi demokrasiden “milli” demokrasiye (birikim, 2015)  başlıklı kitabı geçtiğimiz günlerde yayınlandı.

bu makalede yer alan görüşler yazara aittir ve al jazeera'nin editöryel politikasını yansıtmayabilir.

Menderes Çınar

prof. dr. menderes çınar, başkent üniversitesi iktisadi ve idari bilimler fakültesi siyaset bilimi ve uluslararası ilişkiler bölümü öğretim üyesi. doktorasını bilkent üniversitesi’nde tamamladı. Devamını oku

Yorumlar

Bu sitede yer alan içerikler sadece genel bilgilendirme amacı ile sunulmuştur. Yorumlarınızı kendi özgür iradeniz ile yayınlanmakta olup; bununla ilgili her türlü dolaylı ve doğrudan sorumluluğu tek başınıza üstlenmektesiniz. Böylelikle, Topluluk Kuralları ve Kullanım Koşulları'na uygun olarak, yorumlarınızı kullanmak, yeniden kullanmak, silmek veya yayınlamak üzere tarafımıza geri alınamaz, herhangi bir kısıtlamaya tabi olmayan (format, platform, süre sınırlaması da dahil, ancak bunlarla sınırlı olmamak kaydıyla) ve dünya genelinde geçerli olan ücretsiz bir lisans hakkı vermektesiniz.
;