Görüş

Bağımsız Kürdistan'ın vakti geldi

Mesut Barzani’nin bağımsız Kürdistan söylemi bölgede yaşanan realitenin bir sonucudur. Bölgesel, küresel ve ulusal dinamikler bağımsız bir Kürdistan’ın ortaya çıkmasını sağlamanın ötesinde bunu zorlamaktadır.

Mesut Barzani'nin "Bağımsızlık için referandum planlıyoruz" açıklaması Erbil'de coşkuyla karşılandı. [Fotoğraf: AFP/Getty Images]

kürtlerin bağımsız devlet kurma talebi uzunca bir döneme dayanmakla birlikte bölgesel, küresel, ulusal ve kürtler arasındaki ilişkilerden dolayı günümüze kadar bu gerçekleşmedi. şeyh mahmut berzenci’nin birinci dünya savaşı sonrasında ilan ettiği kürdistan devleti'nin (1922-1924) ingilizlerin askeri müdahalesiyle yıkılmasının ardından irak kürtleri günümüze dek süren bir mücadele içinde yer aldılar.

2003 irak işgali ile birlikte kürtler, ilk kez sykes-picot anlaşması'nda gedik açmayı başarmış olsalar da bağımsızlık için koşulların uygun olmadığı açıktı. irak’ı işgal eden amerikan ve ingiliz güçleri kürtlerin bağımsızlığına karşıydılar. ancak 2003’ten 2014’e gelindiğinde bölgede ve küresel sistemde çok büyük değişimler yaşandı.

abd’nin irak ve afganistan’daki askeri başarısızlıkları uluslararası sistemde bir güç boşluğunun oluşmasına yol açarken, bu süreci arap isyanlarının etkisiyle ortadoğu ve kuzey afrika’daki devlet sistemlerinin çöküşü izledi. söz konusu iki temel gelişme siyasal, askeri ve güvenlik açısından bakıldığında ciddi bir güç boşluğunun oluşması anlamına gelmekteydi.

irak ise 2003’ten sonra kendi içsel dinamiklerinden kaynaklanan krizlerle baş etmeye çalışmaktaydı. bir yandan şii iktidarın sünni karşıtı politikaları, diğer yandan da sünni arapların bölgede iran etkisinden kaynaklanan rahatsızlıkları, kürtler üzerindeki baskıların ve ittifakların çözülmesine yol açtı. suriye iç savaşı bölgedeki dinamikler açısından artık kaosun ve güç boşluğunun had safhaya ulaştığı nokta oldu. şii ve sünni güçlerin bloklaştığı bir döneme girilirken, birdenbire müslüman kardeşler ile selefi-vahabi kesimler arasında kanlı bir rekabet başladı. israil yönetimi de uzunca bir aradan sonra ilk kez suudi arabistan’la aynı derecede büyük bir yok oluş tehdidini hissetti.

araplar kendi aralarında irak’ı parçalarken söz konusu parçalanmadan bağımsız bir kürdistan’ın çıkması kaçınılmaz hale gelmiştir.

by Veysel Ayhan

bu kapsamda sünni ve şii güçlerin aktif olarak birçok cephede yaşanan iç savaşlara müdahil olmaları, sünnilerin kendi içinde selefi ve ihvancı diye ayrışmaları abd, rusya ve avrupa’nın askeri müdahalelerdeki yetersizlikleri bölgede yeni bir alt üst oluşun güçlü işaretleri oldu. dolayısıyla bölgesel ve uluslararası sistemde yaşanan çelişkilerin derinleşmesi ve çatışmaya dönüşmesi kürtlerin bağımsız bir devlet olması önündeki tüm engellerin aşındığı anlamına da geliyor.

küresel düzeyde bağımsız bir kürt devletinin oluşumunu engelleyecek büyük güçlerin yetersizlikleri, bölgesel düzeydeki kürt karşıtı işbirliği ve ittifakın dağılması, kürtler arasındaki işbirliğinin halk nezdinde sağlanması ve ulusal düzeyde de irak ve suriye’nin kendi içinde mezhepsel ve ideolojik bölünmeler yaşaması deyim yerindeyse kürtlerin bağımsız bir devlet olarak tarih sahnesine çıkmasını zorunlu kılıyor.

diğer bir deyişle irak ve suriye’nin bir devlet olarak varlığını sürdürmesi yaşanan ayrışmalardan ve karşılıklı katliamlardan dolayı mümkün olmaktan çıkarken, söz konusu devletlerin yok oluşuna son darbeyi katliamcı ancak akıllı bir stratejiye sahip olan irak şam islam devleti (işid) güçleri vuracak. irak’ın 1920’lerde birliğini ingilizlerin desteğiyle askeri güç kullanarak sağlayan sünni araplar, iktidarı kaybetmelerinin üzerinden 11 yıl geçtikten sonra işid öncülüğünde ayrılma kararı verdiler. özellikle şiileri hedef alan katliamlar da iki toplum arasındaki birlikteliğin sona yaklaştığını göstermektedir.

şii ve sünni din adamlarının birbirlerine karşı cihat çağrısı yaptığı bir dönemde iran rejimi de müdahale açıklamaları yapmaktaydı. ancak tahran’ın irak’ta kırmızı çizgilerinin olduğu açıkladığı günlerde suudi arabistan da 30 bin askeri irak sınırına yığarak savaşa hazır olduğu mesajını verdi. kürtler ise bir yandan iran’ın diğer yandan da körfez ülkelerinin yanına çekmeye çalıştığı bir güç haline dönüşmekteler. bu durumda her iki gücün de bağımsız kürdistan’a karşı çıkması oldukça güç.

türkiye’nin pozisyonuna gelecek olursak ankara, mısır’daki politikaları ve iran’la ilişkilerinden dolayı suudi arabistan ve abu dabi ile doğrudan karşı karşıya gelmiştir. musul olayı türkiye’nin sünni arap dünyası içindeki etkisinin sınırlarını ortaya koydu. suudiler açık bir şekilde irak ve suriye cephesinin hamiliğini üstlenirken abd yönetimi de suudi arabistan liderliğindeki ülkelerle bölgedeki çıkarlarını korumaya yöneldi.

bu bağlamda bölgesel, küresel ve ülkesel dinamiklerde yaşanan değişimlerden dolayı bağımsız kürdistan olgusu ve realitesi hiç olmadığı kadar yakın bir tarihte gerçekleşecek gibi durmaktadır. kürdistan önündeki engellerin başında abd’den ziyade bölgesel ülkelerin ve halkların ittifakı gelmekteydi. amerikan yönetiminin bağımsız bir kürdistanı engelleme kapasitesi ve gücünün oldukça sınırlı olduğu; aksine batı kamuoyunun bu süreçte kürdistan fikrine sıcak baktığı açıktır. batı kamuoyu açısından kürtleri işid veya şii din adamlarının yönettiği bir devletle yaşamaya zorlamak kabul edilebilir bir durum değildir.

bağdat açısından ise nuri maliki bir kez daha başbakanlıktan vazgeçmeyeceğini açıklarken kürtleri de açıkça tehdit etmekten çekinmemiştir. maliki yönetimi iki dönemdir başbakanlıkta ve bu süreçte doğrudan kendine bağlı bir iktidar oluşturdu. ordudan, adalet sistemine kadar lidere bağlı bir yapı oluşturduğundan iktidardan çekilmesi durumunda büyük bir karışıklığın çıkmasından çekinmektedir. yaşanabilecek bir iktidar boşluğunda sünni arapların daha agresif saldırılar gerçekleştirerek etkinliklerini artırma olasılığı gündemdedir. bundan dolayı maliki ve iran yönetimi kürtler üzerindeki baskısını artırarak, kürt güçlerini savaşın içine sürüklemeye çalışmaktadır.

ancak kürt yönetimi, sünni veya şiilerin safında bir savaşa sürüklenmek yerine referandum ile kendi geleceğini belirleme siyasetini hayata geçirmeyi daha doğru bir strateji olarak benimsemiştir. bundan dolayı mesut barzani, kürdistan parlamentosu'na referandum için tüm hazırlıkların yapılması çağrısında bulunmuştur. kerkük ve diğer bölgelerde referandum yapılması önünde yıllardır herhangi bir yasal engellin bulunmamasına karşın yukarıda belirttiğimiz koşulların oluşmamasından dolayı kürtler de bunda ısrarcı olmamıştı. dolayısıyla irak anayasası'nda açıkça kabul edilen 140. maddenin son aşaması olan referandumun doğrudan uluslararası gözlemciler heyeti ile kısa sürede gerçekleştirileceği görülmektedir.

türkler ile kürtlerin stratejik ittifakı

bu bağlamda türkmenlerin ve türkiye’nin pozisyonu önem kazanmaktadır. irak kendi içinde parçalanırken türkmenlerin de kaderlerinin kürtlerden farklı olmadığı açıktır. saddam hüseyin öncesi ve sonrası dönemde türkmenler de kürtler gibi bağdat’ın baskılarıyla karşı karşıya kaldılar. telafer ve tuzhurmatu’da işid’in saldırıları sonucu yaşanan insanlık dramı türkmenlerin toplu göçünü de beraberinde getirdi. erbil ve dohuk’tayken görüştüğüm onlarca türkmen işid’in saldırılarından son anda kurtulduklarını anlatırken kürt yönetiminde güvende olduklarını ifade ettiler. kerkük’teki türkmenlerin referandum sırasında işid veya şii iktidarlar yerine yüzü türkiye’ye dönük olan kürtlerle kader birliğine yönelecekleri öngörülmektedir.

türkiye’nin özellikle erbil ile geliştirdiği ekonomik, siyasi ve diplomatik ilişkiler iki tarafın da güvenilir bir ortaklık kurabildiğini göstermiştir. nitekim 1920’lerde de mustafa kemal ve silah arkadaşlarının yaklaşımı kürtlerin, türkmenlerin ve bölgedeki aşiretlerin türkiye ile ittifakı üzerine kuruluydu. lozan sonrası dönemde mustafa kemal liderliğinde türkiye’nin ingilizlere karşı kullandığı temel argüman kürtlerin irak’ın parçası olmadığıydı. 90 yıl sonra geldiğimiz nokta kürtlerin irak’ın parçası olmadığının dünya tarafından anlaşılmasıdır.

sonuç olarak araplar kendi aralarında irak’ı parçalarken söz konusu parçalanmadan bağımsız bir kürdistan’ın çıkması kaçınılmaz hale gelmiştir. günümüzde irak ve suriye’de yaşananları eski bakış açıları ve paradigmalarıyla analiz etmemiz mümkün değildir. mesut barzani’nin bağımsız kürdistan söylemi bölgede yaşanan realitenin bir sonucudur.

lozan sonrası dönemde mustafa kemal liderliğinde türkiye’nin ingilizlere karşı kullandığı temel argüman kürtlerin irak’ın parçası olmadığıydı. 90 yıl sonra geldiğimiz nokta kürtlerin irak’ın parçası olmadığının dünya tarafından anlaşılmasıdır.

by Veysel Ayhan

bölgesel, küresel ve ulusal dinamikler bağımsız bir kürdistan’ın ortaya çıkmasını sağlamanın ötesinde bunu zorlamaktadır. elbette bunun kürtlerin yaşadığı diğer coğrafyaları da  etkileyeceğini ifade etmek gerekir.

bu durum suriye ve iran’da bir bölünme olarak algılanırken türkiye’de ise tarihle ve toplumla birleşme olarak yansıyabilir. nitekim irak’ta kürtler bağımsızlık yönünde adımlar atarken, suriye’de ise hem rejim hem de işid gibi muhalif örgütlerle yaşam savaşının içerisinde sürüklenmişlerdir. özellikle afrin ve kobani’nin geleceğini kürtlerin silahlı mücadelesi ve türkiye’nin politikaları belirleyecektir. bağımsız kürdistan olgusu suriye kürtlerinin özerk yönetimlerine olumlu etki edecektir. 

iran kürtlerine gelecek olursak, iran kürtleri 1946 yılında 11 ay süren bağımsız bir kürt devleti (mahabad kürt cumhuriyeti) kurmalarına rağmen, son dönemdeki gelişmelerden olumsuz etkilenen kesimlerin başında gelmektedirler. iran rejimi kürtlerin olası özerklik taleplerini engellemek için baskıcı politikalarını artırmıştır.

diğer yandan iran kürtleri uzunca bir dönem kültürel haklar talep ederken, irak kürtlerinin otonomi elde etmesinden sonra tezlerini değiştirmiş ve federasyon taleplerinde bulunmaya başlamıştı. dolayısıyla olası bağımsızlık ilanının doğrudan iran kürtlerini de olumlu etkileyeceğini belirtmek gerekir. iran’ın barışçıl talepler karşısında baskıya başvurması durumunda silahlı bir kürt muhalefetinin çok daha güçlü bir şekilde iran’da başlayabileceği öne sürülmektedir.

türkiye’deki kürtlere etkisine bakacak olursak hiç kuşkusuz bağımsız kürt devleti türkiye kürtlerinin de etkileyecektir. hâlihazırda kürtlerin selahattin demirtaş liderliğinde türkiye’nin cumhurbaşkanlığı için yarışmaları oldukça anlamlı ve üzerinde durulması gereken bir gelişmedir. başlı başına cumhurbaşkanlığı adaylığı bile türkiye kürtlerinin ayrışmadan değil, birleşmeden yana olduğuna işaret etmektedir. bununla birlikte tbmm kabul ettiği müzakere süreci de türkiye’deki karar alıcıların kürt sorunun çözümünde demokratik yöntemleri benimsediğini göstermektedir.

dolayısıyla ben bir kez daha türk ve kürtlerin stratejik bir ittifaka doğru evrildiği yönünde güçlü işaretlerin verilmeye başlandığını düşünmekteyim. stratejik ittifakın kalıcı hale gelmesi için kürtlerin siyasi, idari, ekonomik ve kültürel haklarının tanındığı bir süreç yaşanacaktır. aynı zamanda kürtler de türkiye’nin irak kürtlerine olduğu kadar suriye kürtlerine de sahip çıkacak politikaları hayata geçirmesini beklemektedir. söz konusu gelişmeler türkiye’nin bağımsız bir kürdistan devleti ile yan yana ve barış içinde yaşamaya hazırlandığına işaret etmektedir. 

doç. dr. veysel ayhan, uluslararası ortadoğu barış araştırmaları merkezi (impr) başkanı ve abant izzet baysal üniversitesi öğretim üyesi ortadoğu ve kuzey afrika ile ilgili "arap baharı: isyanlar, devrimler ve değişim" adlı kitabın yanı sıra farklı dillerde yayınlanmış birçok makale ve kitabı bulunmaktadır. 

twitter'dan takip edin: @veysel_ayhan

bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve al jazeera'nin editöryel politikasını yansıtmayabilir.

Veysel Ayhan

uluslararası ortadoğu barış araştırmaları merkezi (impr) başkanı ve abant izzet baysal üniversitesi öğretim üyesidir. ortadoğu ve kuzey afrika ile ilgili "arap baharı: isyanlar, devrimler ve değişim" adlı kitabın yanı sıra farklı dillerde yayınlanmış birçok makale ve kitabı bulunmaktadır. doç. dr. Devamını oku

Yorumlar

Bu sitede yer alan içerikler sadece genel bilgilendirme amacı ile sunulmuştur. Yorumlarınızı kendi özgür iradeniz ile yayınlanmakta olup; bununla ilgili her türlü dolaylı ve doğrudan sorumluluğu tek başınıza üstlenmektesiniz. Böylelikle, Topluluk Kuralları ve Kullanım Koşulları'na uygun olarak, yorumlarınızı kullanmak, yeniden kullanmak, silmek veya yayınlamak üzere tarafımıza geri alınamaz, herhangi bir kısıtlamaya tabi olmayan (format, platform, süre sınırlaması da dahil, ancak bunlarla sınırlı olmamak kaydıyla) ve dünya genelinde geçerli olan ücretsiz bir lisans hakkı vermektesiniz.
;