Görüş

Batı'nın üzerindeki aşırı gerilim

Bugün Ukrayna, Irak, Suriye, Gazze ve Libya gibi bölgelerde karşı karşıya olduğumuz kriz ve çatışmalara mukabil ABD’nin artık eskisi gibi dünyanın jandarmalığını yapacak gücü ve isteğinin kalmaması, Avrupa'yı Batı ve dünya istikrarının geleceğinde oynayacağı rolü tanımlamaya zorluyor.

Konular: ABD, Ortadoğu, Irak, Suriye, IŞİD
Artan kriz ve çatışmalar karşısında sadece Batı'dan harekete geçmesinin istenmesi, hem ABD hem de Avrupa üzerinde aşırı baskıya yol açıyor. [Fotoğraf: AFP-Arşiv]

pax americana (amerikan barışı) kavramının aşamalı aşama parçalanmasının kaotik sonuçları giderek belirginleşiyor. amerika birleşik devletleri, tüm kusur ve hatalarına rağmen genellikle asgari seviyede bir istikrarı temin eden küresel bir çerçevenin yetmiş yıl boyunca muhafızlığını yaptı. pax americana, en azından, batılı ülkelerin güvenliğinin çok önemli bir bileşeni oldu. fakat abd'nin dünyanın jandarmalığını yapmaya artık ne isteği ne de gücü kaldı.

bugün dünyanın ukrayna, irak, suriye, gazze ve libya gibi bölgelerinde karşı karşıya olduğu kriz ve çatışmalar, abd'nin yeni tutumu ile bağlantılı. küresel siyasetin bir diğer deprem alanı olan doğu asya'da da işler son raddesine varırsa, dünya, farklı farklı bölgelerde aynı anda yaşanan bu krizler yüzünden küresel bir felaket ile yüz yüze gelebilir. açıkçası böylesi bir felaket, kimsenin kontrol edebileceği ya da frenleyebileceği bir kriz olmayacaktır.

irak'taki kriz ve işid'in hem burada hem de suriye'de uyguladığı korkunç şiddetin nedeni, büyük ölçüde batı'nın suriye'deki iç savaşa müdahale etmemesi.

by Joschka Fischer

soğuk savaş döneminin iki kutuplu dünyası artık tarihe karıştı. başkan george w. bush, abd'nin tek gerçek süper güç olarak geçirdiği kısacık süreyi de boşa harcadı. ekonomik küreselleşme, şu ana dek küresel yönetim için bir çerçeve meydana getirebilmiş değil. belki yeni bir uluslararası düzen doğuracak, kaotik bir sürecin ortasında ya da daha büyük bir olasılıkla henüz başındayız.

gelecekteki küresel düzene dair tartışma, temel olarak batı'da, özellikle de kuzey amerika ve avrupa sahnesinde yaşanıyor. yükselen güçler, ekseriyetle stratejik pozisyonlarını ulusal niyet ve menfaatlerine uygun hale getirmeye çalışırken, yeni bir uluslararası düzene zemin teşkil etmesi gereken fikir ve bağlayıcı kuralları telaffuz etmekte isteksiz ya da aciz kalıyorlar.

örneğin; çin ya da hindistan'ın yeni bir küresel düzen formülü nasıl olur? (ukrayna'nın doğusundaki olaylar ışığında, rusya'nın görüşlerini çok yakından irdelememek daha iyi olabilir.) eski atlantik ötesi batı yani abd, bu bakımdan tek başına kalmış ve dolayısıyla da küresel istikrarın korunması açısından halen vazgeçilmez görünüyor.

dış politikada idealizm-gerçekçilik çatışması

bununla birlikte, krizlerin sıklığı, batı ülkelerinde idealizm ile gerçekçilik, ya da diğer bir deyişle değer temelli dış politika ile menfaate dayalı dış politika arasında geçmişten beri var olan, temel ve normatif çatışmayı da yeniden canlandırdı. batı politikalarının bunların her ikisine de yaslandığı uzun süredir ortada. lakin aradaki çelişki, ne kadar yapay da olsa, şimdi yeniden önem kazanmış durumda.

irak'taki kriz ve irak ve şam islam devleti'nin (işid) hem orada hem de suriye'de uyguladığı korkunç şiddet, büyük ölçüde batı'nın suriye iç savaşı'na müdahale etmemesinden kaynaklanıyor. dış politikanın "gerçekçileri", görünüşte idealist bir "insani" müdahaleye karşı çıktılar. bunun sonuçları ise ortada: bir insanlık felaketi ve son yüzyılda şekillendiği haliyle arap ortadoğu'suna karşı tehlikeli bir meydan okuma.

irak'taki durum düşünüldüğünde, avrupa'da kürtlerin silahlandırılması konusunda yaşanan anlaşmazlık tuhaf görünüyor. işid, anında müslümanlığa geçmeyen ya da kaçmayan tüm dini ve etnik azınlık mensuplarını gözümüzün önünde öldürmek veya köle yapmakla tehdit ediyor. dünya işid'in bu soykırım tehdidini izlerken, harekete geçmek ahlaki bir görev. "çatışmalar sona erdikten sonra, kürtlere verilen silahlar ne olacak?" gibi sorular şu anda ikincil önemde.

reel politik açısından bakılırsa, irak ordusunun işid'i yenme kabiliyetinden yoksun olduğu, oysa kürt milislerin modern silahlarla donatıldıkları takdirde bunu başarabileceği gerçeği de bu argümanı destekliyor. işid'in kuzey irak'ta, hatta irak kürt bölgesel yönetimi (ikby) başkenti erbil'de elde edeceği bir zafer, yalnızca eşi benzeri görülmemiş bir insanlık faciasına sebep olmakla kalmaz, aynı zamanda ortadoğu ve dünya barışı açısından da muazzam bir siyasi tehdit oluşturur.

avrupa, siyasi birliğini sağlamadığı müddetçe küresel düzen ve istikrar için daha fazla sorumluluk üstlenemez.

by Joschka Fischer

dolayısıyla değerler ile menfaatler arasında bir bağ olduğu aşikar. üstelik bu bağ, temel dış politika ilkelerine dair çatışmayı, özellikle de avrupa birliği (ab) açısından yersiz kılıyor. ortadoğu'nun göbeğinde, acımasız ve kontrolsüz bir terörist devletin bulunması, komşu avrupa'nın güvenliğine doğrudan bir tehdit. o zaman niçin irak'ta bu tehlike ile mücadele etme isteğine ve gücüne sahip olanlara yardım etmeyelim?

lakin karşı karşıya olunan krizlerin nicelik ve niteliğini dikkate aldığımızda, küresel düzeni koruma sorumluluğunu sadece batı üstlenirse, üzerinde aşırı baskı oluşmaz mı? bahsettiğimiz mücadelelerin çoğunu, devletler arasında geçen çatışmalar değil, asimetrik çarpışmalar oluşturuyor. batılı toplumlar ve hatta abd, bunun için gerekli donanıma sahip değil. yaşanan din savaşlarının acımasız yanı, tıpkı 16. ve 17. yüzyıllarda avrupa'da görülen benzerleri gibi, bu çatışmaları daha da körüklüyor. dolayısıyla evet; batı gerçekten de ciddi bir aşırı baskı riski ile karşı karşıya.

peki kaosu hızlandırmanın, güvenlik risklerini ve ardı arkası kesilmeyen insani felaketleri arttırmanın alternatifi nedir? batı ve bilhassa da avrupa açısından bu ikileme düşmemek imkansız.

günümüzde giderek artan krizler ve beraberinde abd'nin içine düştüğü stratejik yorgunluk, avrupa'yı açıkça batı ve dünya istikrarının geleceğinde nasıl bir rol oynayacağını tanımlamaya zorluyor. abd artık pax americana'nın yükünü kaldıramıyorsa, avrupa, kolektif güvenlik için daha fazlasını yapmalıdır. ancak avrupa, siyasi birliğini sağlamadığı müddetçe küresel düzen ve istikrar için daha fazla sorumluluk üstlenemez. ne yazık ki, birçok avrupalı lider bunu anla(ya)mayacaktır.

joschka fischer, 1998-2005 yıllarında almanya dışişleri bakanı ve başbakan yardımcısı olarak görev yaptı. yaklaşık 20 yıl boyunca alman yeşiller partisi'ne liderlik etti.

bu makalenin ilk nüshası project syndicate tarafından yayımlanmıştır.

bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve al jazeera’nin editöryel politikasını yansıtmayabilir.

Joschka Fischer

Joschka Fischer

1998-2005 yıllarında almanya dışişleri bakanı ve başbakan yardımcısı olarak görev yaptı. yaklaşık 20 yıl boyunca alman yeşiller partisi'ne liderlik etti. Devamını oku

Yorumlar

Bu sitede yer alan içerikler sadece genel bilgilendirme amacı ile sunulmuştur. Yorumlarınızı kendi özgür iradeniz ile yayınlanmakta olup; bununla ilgili her türlü dolaylı ve doğrudan sorumluluğu tek başınıza üstlenmektesiniz. Böylelikle, Topluluk Kuralları ve Kullanım Koşulları'na uygun olarak, yorumlarınızı kullanmak, yeniden kullanmak, silmek veya yayınlamak üzere tarafımıza geri alınamaz, herhangi bir kısıtlamaya tabi olmayan (format, platform, süre sınırlaması da dahil, ancak bunlarla sınırlı olmamak kaydıyla) ve dünya genelinde geçerli olan ücretsiz bir lisans hakkı vermektesiniz.
;