Görüş

Brexit tartışmasının ardındaki asıl neden

Referandumun sonucu ne olursa olsun, halkın ana akım siyasi kurumlara yönelik hoşnutsuzluğunu yok etmeyecek.

Kenan Malik, Brexit tartışmasının her iki tarafı da meselenin özündeki gerçek sorunları ele alma niyetinde değil, diyor. [Fotoğraf: EPA]

23 haziran'daki brexit referandumundan ne sonuç çıkarsa çıksın kesin olan bir şey var: ne ingiltere ab karşıtı kampanyacıların referandumdan "evet" oyu çıkarsa olacağını söylediği gibi yağmacı türklerin istilasına uğrayacak, ne de avrupa birliği (ab) başkanı donald tusk'ın "hayır" oyu çıkarsa olacağından korktuğu gibi batı medeniyeti çökecek.

elbette siyasi ve ekonomik bir çalkantı yaşanacak, ama ingiltere dipsiz bir kuyuya düşmeyecek.

ancak brexit tartışmasının merkezindeki ana meselelerin hiçbiri de çözüme kavuşmuş değil.

demokrasi açığı

sadece ingiltere'de değil, avrupa genelinde görülen ab'ye yönelik düşmanlık, demokrasi ile ilgili hayal kırıklıklarından ve göç konusundaki kızgınlıklardan kaynaklanıyor.

ab bünyesinde kalma yanlısı kampanya, elinde pek az cevap olduğunun farkında olması hasebiyle, her iki meseleyi ele almaktan da büyük ölçüde kaçınarak neredeyse tamamen ekonomik argümanlara odaklanmış durumda. ab karşıtı kampanyacılar da demokrasi ve göç sorunlarını ele alış biçimleri bakımından aynı derecede oportünist bir yaklaşım sergiledi.

sorun şu ki ab ne zaman önemli bir krizle karşı karşıya kalsa, buna yönelik tepkisi nadiren kamu yararı sağlayan cinsten oldu. mesela göçmen krizinde, aylarca süren siyasi felç halinin ardından ab'nin adımı en sonunda kendisini sorumluluktan muaf tutmak oldu.

birçok ab taraftarı, birliğin anti-demokratik olduğu suçlamasını reddederek, avrupa parlamentosu üyelerinin tüm ab vatandaşları tarafından seçilerek göreve getirildiğine dikkat çekiyor.

bu, sadece ap üyelerinin birliğin politika oluşturma sürecine etkisini abartmak değil, aynı zamanda halkın neye öfkelendiğini de anlayamamak demek.

insanların ab'yi anti-demokratik olarak görmesinin nedeni, avrupa seçimlerinde oy kullanabileceklerini düşünmemeleri değil; oy vermelerine rağmen, hayatlarını şekillendiren önemli kararlarda çok az söz sahibiymiş gibi hissetmeleri.

diğer ab destekçileri, böyle elitist bir kurum olmadan iklim değişikliği ya da küresel ekonomik durgunluk gibi önemli krizlere etkin bir şekilde yanıt vermenin imkânsız olacağını öne sürüyor.

bu argümanın en azından dürüst bir yanı var. ab'nin değerinin, çoğunluğun yararı için demokratik süreci baypas etme becerisinde yattığını kabul ediyor.

siyasi felç

sorun şu ki ab ne zaman önemli bir krizle karşı karşıya kalsa, buna yönelik tepkisi nadiren kamu yararı sağlayan cinsten oldu.

mesela göçmen krizini ele alalım: aylarca süren siyasi felç halinin ardından ab'nin adımı en sonunda kendisini sorumluluktan muaf tutmak oldu.

türkiye ve sudan gibi ab üyesi olmayan ülkelerle bir dizi anlaşma yapan birlik, söz konusu ülkelere ab'ye göç etmesi muhtemel kişileri alıkoymaları için çok büyük miktarda para sözü verdi.

bu tür anlaşmaların etik dışılığından bıkan sınır tanımayan doktorlar örgütü, geçtiğimiz hafta her türlü ab fonunu reddettiklerini açıklayarak, "politikalarıyla bu denli zarara neden olan kurum ve hükümetlerden" para alamayacaklarını ifade etti.

ab'nin krizler karşısında sürekli başarısız olması, kimilerinin öne sürdüğü gibi birliğin demokratik sürecin tutsağı olmasından değil, kararları için gereken demokratik yetkiden yoksun ve çoğu zaman da siyaseten hareket edemez durumda olmasından kaynaklanıyor.

ancak ab anti-demokratik bir kurum olmakla beraber, birliği terk etmek tek başına demokrasi açığını kapatmaya yetmez.

günümüzde siyasi kurumlara karşı çok daha derin bir inanç kaybı mevcut. hem ulusal düzeyde hem de avrupa düzeyinde yaşandığı aşikar ve avrupa genelinde popülist partilere desteğin hızla artmasına neden olan bir inançsızlık…

ulusal egemenlik sorunları

bu hayal kırıklığının arka planında, bir zamanlar siyasetin karakterini oluşturan ideolojik ayrımların daralması var. siyaset artık toplumsal dönüşümden ziyade teknokrat yönetimle ilgili bir konu haline geldi.

insanların bu değişimi hissettikleri hususlardan biri siyasi temsil krizi; yani giderek seslerini duyurma fırsatından daha çok mahrum edildiklerini hissetmeleri. brexit, egemenlik duygusunun yeniden tesis edilmesinde etkili olabilir ama bu derin öfkeyi dindiremez.

demokrasi ve ulusal egemenliği bir noktada birleştirme problemi, en net bir şekilde göçmenlik tartışmalarında görülebilir.

ingiltere'nin geçtiğimiz yıl ve bu yüzyılda ab dışından aldığı göç, ab içinde aldığı göçten daha fazlaydı.

ab'den ayrılma taraftarları, birlik dışında kalınırsa ingiltere'nin sınırlarının kontrolünü elinde bulunduracağı ve böylelikle, ab karşıtı kampanyanın önde gelen ismi boris johnson'ın ifadesiyle, göçmen karşıtlarının “silahlarını etkisiz hale getirebileceğini” öne sürüyor.

ama öyle olmayacak. ingiltere, göç politikasının denetimini tamamen elinde bulundurduğu yerlerde bile göçmen akımını azaltamadı.

ingiltere'nin geçtiğimiz yıl ve bu yüzyılda ab dışından aldığı göç, ab içinde aldığı göçten daha fazlaydı. üstelik ab'den gelen göçü sınırlamakta başarısız olan hükümet, ab üyesi olmayan ülkelerden alınan göçü azaltmak için özellikle çaba gösterdiği halde durum böyleydi.

bu başarısızlık gösteriyor ki hükümet, ekonomiye gerçek manada zarar vermek istemiyorsa, göç üzerindeki denetimi de sınırlı.

asıl mesele, sınır kontrolünde değil, her türlü politika için demokratik yetkinizin olmasında yatıyor.

kamuoyunun göç konusuna mutlaka düşman olacak diye değişmez bir kaide yok. toplum içerisinde geniş kesimler göç düşmanı haline geldi, çünkü göçü kabul edilemez bir değişimle ilişkilendirir oldular.

sorunların gerçek nedeni

göç, her ne kadar kontrolden çıkmış bir dünyanın ve hayatlarını etkileyen politikalar üzerinde çok az söz sahibi olan insanların en kuvvetli sembolü haline gelmişse de, bugün birçoklarının katlanmak zorunda kaldığı toplumsal ve siyasi sorunların sebebi değil.

üretim sektörünün gerilemesi, kemer sıkma dayatmaları ve eşitsizliğin artması gibi ekonomik ve toplumsal değişiklikler, sendikaların gücünün erozyona uğraması ve sosyal demokrat partilerin dönüşümü gibi siyasi değişikliklerle birleşerek, seçmen kitlesinin bazı kesimlerinde bir öfke duygusu yarattı.

göç ise bu değişikliklerin büyümesinde neredeyse hiçbir rol oynamadı. ancak pek çok kimse, bu değişiklikleri göç vasıtasıyla algıladı ki bunun da nedeni siyasetçilerin göç meselesini temel bir toplumsal sorun olarak yansıtmasıydı. bu, ab karşıtları için olduğu kadar ab taraftarları için de geçerli. hatta ab'nin kendisi için de öyle.

ab, sınırları içerisinde serbest dolaşımdan yana olabilir, ama bu tür bir özgürlüğün bedeli de göçe karşı ileri teknoloji ürünü bir denetim sistemiyle gözlenen, tel örgüler ve savaş gemileri ile korunan bir sığınak, yani avrupa kalesi oldu.

ab politikaları kuşatma altında bir kıta imajı verirken, göçmenlere karşı bu denli yaygın bir düşmanlık beslenmesi şaşırtıcı mı?

brexit tartışmasının her iki tarafı da, meselenin özündeki gerçek sorunları, yani sadece ab'ye karşı değil, genel olarak ana akım siyasi kurumlara karşı düşmanlığı tetikleyen konuları düzgün bir şekilde ele alma niyetinde değil.

23 haziran'da sonuç ne olursa olsun, o düşmanlığın yatışması olası değil.

kenan malik, hint asıllı ingiliz yazar, akademisyen ve sunucu. 

twitter’dan takip edin: @kenanmalik

bu makalede yer alan görüşler yazara aittir ve al jazeera’nin editöryel politikasını yansıtmayabilir.

Kenan Malik

Kenan Malik

hint asıllı ingiliz yazar, akademisyen ve sunucu. Devamını oku

Yorumlar

Bu sitede yer alan içerikler sadece genel bilgilendirme amacı ile sunulmuştur. Yorumlarınızı kendi özgür iradeniz ile yayınlanmakta olup; bununla ilgili her türlü dolaylı ve doğrudan sorumluluğu tek başınıza üstlenmektesiniz. Böylelikle, Topluluk Kuralları ve Kullanım Koşulları'na uygun olarak, yorumlarınızı kullanmak, yeniden kullanmak, silmek veya yayınlamak üzere tarafımıza geri alınamaz, herhangi bir kısıtlamaya tabi olmayan (format, platform, süre sınırlaması da dahil, ancak bunlarla sınırlı olmamak kaydıyla) ve dünya genelinde geçerli olan ücretsiz bir lisans hakkı vermektesiniz.
;