Görüş

Cezayir yol ayırımında

Ülkede devrimden bu yana ilk defa devletin yeniden inşa edilmesi yönünde toplumdan gelen talepler ısrarlı bir şekilde dile getiriliyor ve cumhurbaşkanlığı seçimleri bu bağlamda yeni bir fırsat sunuyor.

Abdulaziz Buteflika destekçisi bir Cezayirli kadın.
Abdulaziz Buteflika, sağlık durumunun kötüye gitmesi nedeniyle yarışmaması gerektiği çağrılarına rağmen dördüncü kez cumhurbaşkanı adayı. [AFP]

cumhurbaşkanlığı seçimlerinin en önemli rakipleri ve taraftarları arasındaki seçim kampanyasının siyasi etkileşimleri, karşılıklı söylem birliği ve bazı propaganda mitinglerinin iktidarın adayına bazen şiddet yoluyla karşı çıkan protestolara dönüşmesi ve iktidarla ciddi halk etkileşimi olmayışı gibi tüm bu olaylar, iki irade ve hedef arasındaki uçurumun derinliğini yansıtıyor.

halkın istedikleri ve gerçekleştirmesini arzu ettikleri ile iktidarın istedikleri ve sürdürmeye çalıştıkları arasında seçim kampanyasına eşlik eden birçok rahatsızlık, sınırlı olmasına rağmen gelecekte artabilir ve sertleşebilir.

eşlik eden sosyal hareketliliğin ve bu hareketliliğin siyasi söyleme etkisinin, değişimin bir parçasını oluşturmaya ve genel siyaset sahnesinin önemli bir bölümünü çizmeye başladığı gözlemleniyor.

tüm medya çevreleri ve sosyal paylaşım alanlarını dolduran siyasi kutuplaşma hali, cezayir'in teorik olarak bağımsızlıktan beri yürüdüğü aynı ve tek yolun artık sonuna geldiğine, yol ayırımında durarak yeni yolun başında olması gerektiğine, pratik olarak yeni dönemi karşılamaya hazır olduğuna işaret ediyor. bu yeni dönemde cezayir, kendi bakış açısını belirleyecek, tüm siyasi, fikri ve sosyal güçlerin uzlaşma ve anlayış içinde katılımına ilişkin tercihlerini belirleyecek.

ilk defa toplum sahasından devletin gidişatının düzeltilmesi, kurumlarının inşa edilmesi, cezayir'in bugünün tekrar formüle edilmesi ve geleceğinin yaratılması yönünde bu kadar ısrarlı talepler geliyor.

varlığı, devletin kaynaklarını kontrol altına almaya ve eklemlerine nüfuz etmeye dayanan, toplumdaki hakim kültüre ve fikre düşman bir söylemi baz alan kültürel/ fikri/ideolojik 'azınlık' yönetiminin defterinin dürülmesi artık bir zaruret oldu. gerçi yönetim sistemindeki bazı 'güç merkezleri, sosyo-politik hareketliliğe yönelmeye katkıda bulundular ve bu sistemi, (kendilerini yeniden üretmek ve dayatmak için sahneyi altüst etme girişimi içinde) diğer tarafın aleyhine olacak şekilde belli bir taraf lehinde çalışarak beslediler.

cezayir 'devletinin' sorunları su yüzüne çıkmaya başladı. farklı seslerin şu minvalde tek bir mesajın ilan edilmesinde birleştikleri daha net görülüyor: halk iktidar söylemiyle ve yönetim manzumesiyle etkileşime giriyor ve gerçekçi bir değişim çağrısında bulunmanın iplerini eline almaya başladı.

ilk defa toplum sahasından devletin gidişatının düzeltilmesi, kurumlarının inşa edilmesi, cezayir'in bugünün tekrar formüle edilmesi ve geleceğinin yaratılması yönünde bu kadar ısrarlı talepler geliyor. bu yüzden 'siyasi cerrahi' operasyon, iktidarın söyleminin başarısızlığı, bu iktidarın devam etme ve bekasını pazarlama gerekçelerinin (güvenlik, istikrar, dış komplo ve milli çıkarlar ve diğer başlıklar altında önceliklerini formül etmeye çalışsa da) kabul edilmemesiyle birlikte elzem oldu.

ufuktaki zorluklar ve engeller

bu noktada iki temel engeli göz önüne almak gerekiyor. bu iki engel etrafında toplumsal veya uzlaşmacı bir bakış açısı yakalamak için ciddi tartışma yapılmadan ikinci cumhuriyete doğru güvenli bir geçişin veya başka bir isim altında değişimin imkanı yok. bu engeller meşruiyet sorusu ve değişim paradoksu ile askeri kurumun değişim düşüncesini onaylama boyutu.

meşruiyet sorusu özgürlükçü devrim kuşağının sona ermesi ve bağımsızlık dönemi kuşağının yönetimi teslim almasıyla birlikte bağımsızlıktan beri kurulu olan 'devrimci meşruiyet' mirasının geçişinde, bu iktidar geçişi mekanizmasının mahiyeti ve hangi grubun iktidara geleceği etrafında belirginleşiyor. acaba bu geçiş, seçim sandıkları kanalıyla 'meşruiyetin tahsis edilmesi' içinde halka seçme yetkisini verecek anayasa mekanizmasına göre mi yapılacak? yoksa geçiş, kurulu sistemden halef sisteme 'miras' yoluyla mı olacak? böylelikle güç mantığına dayanarak kurulu kurumların meşruiyeti devam etmiş olacak. halka düşen ise bağımsızlıktan bu yana yaşandığı gibi meşruiyetin tahsisi noktasında iktidarın seçeneğini onaylamak olacak.

cumhurbaşkanlığı adayları, anayasanın 'değiştirilmesinden' dem vuruyorlar, ancak bu değişimin nasıl bir mekanizma ile yapılacağına açıklık getirmiyorlar. bu değişim kurulu sistem tarafından gerçekçi ikinci cumhuriyeti kuracak şekilde anayasanın temellerine inen bir hibe biçiminde mi yapılacak? yahut bu değişim karar alma araçlarında köklü değişime, karar organındaki güç dengelerinin yeniden dağılımına, kurumların inşasına, devletin kaybolan dengesini sağlayan yeni siyasi, sosyal ve ekonomik hayatın tesisine götürmeyecek 'seçici' bir değişim mi olacak? veya değişim tüm siyasi, fikri ve sosyal güçlerin, oluşumuna katılma hakkının olduğu ve değişime götürecek uzlaşma yöntemiyle mi olacak?

ikinci engel ise şekli ve özü açısından aynı değişimin paradoksu. şekil itibariyle değiştirilmesi gereken nedir? başkan mı yoksa sistemin tamamı mı? değişimin yolu halkçı hareketle mi olacak, yoksa sosyo-politik baskıyla mı yahut iktidar sisteminin vereceği ödünlerle mi? değişimin niteliği sakin bir geçiş süreci kanalıyla değişim ufuklarını açan sivil ve barışçıl mı olacak, yoksa her şeyi bir anda koparıp atan şiddet yanlısı meydan okuyan bir şekilde mi olacak?

yirmi yıldır devlet sisteminin, karşı karşıya gelinmesi ve çözülmesine çalışılması yerine kriz 'yönetimi' mantığıyla yürütülmesi, rejimin devrinin sona geldiğinin, devlet yönetiminin taleplerinin sorunları gölgesinde yönetimin sonbaharını yaşadığının göstergesi.

by Zervak Nusayr

öz itibariyle değiştirilmekten kasıt nedir? tek bir seferde rejimin yapısının değiştirilmesi mi? yahut yönetim sisteminin aşamalı çözülmesi veya yönetimin belirli düzeyde değişimi mi? değişimin çıtası nedir? iktidar ve muhalifleri açısından minimum değişim oranı nedir? arap dünyasındaki deneyimler cezayir'deki değişim meselesini uzlaşma ve diyalogla yönetilmeye elverişli hale getiriyor.

yirmi yıldır devlet sisteminin, karşı karşıya gelinmesi ve çözülmesine çalışılması yerine kriz 'yönetimi' mantığıyla yürütülmesi, rejimin devrinin sona geldiğinin, devlet yönetiminin taleplerinin sorunları gölgesinde yönetimin sonbaharını yaşadığının, yönetimin araçlarının halkçı hareketlilikle etkileşim kuramamasının, hiç düşmeksizin artan baskılara rağmen üyelerinin yenilenme ve değişime karşılık vermekte aciz kalmasının göstergesi.

tabanı olmayan ve sadece kendilerini ve çıkarlarını temsil eden partilere verilen imtiyazlar ve mevkiler, gençlere yönelik üretken olmayan boş projeler, maaş ve ücretlerde hayali artışlar, buna karşın dinarın değerinde artış ve düşüş, zorunlu ve sıradan kalkınma projelerinin abartılması ve mucize olarak görülmesi, ulusal güvenliği tehdit eden tehlikelerin varlığına dair daimi korkutma ve değişim taleplerinin kolektif intihar olarak tasvir edilmesi, mali yolsuzlukla medyatik söylem bazında kalan mücadele ve esasında yolsuzluğun korunması, ekonominin küçük rakamlarla enerji sektörü dışında büyüdüğü yönünde verilen sahte güvenceler, sadakati teminat altına alacak sonuçları belli anayasa seçimleri gibi siyasi sahneyi yönetme ve harekete geçirme araçları rejime yardımcı olamaz, toplum sınıflarından ve aktif kesimlerinden minimum onay vermeyecektir.

kaçınılmaz değişimin nedenleri

aşağıdaki nesnel sebeplerden ötürü değişim ve yeni döneme geçiş kaçınılmazdır:

-  denetimin ve hesap sormanın yokluğu ve meclisin rolünün zayıflatılmasıyla birlikte devleti tek bir tarafın yönetmesi felaketi. bu durum mali ve idari yolsuzluk tufanına, kamu parasının harcanması noktasında şeffaflığın olmamasına, devletin gelirlerinin gerçek rakamlarının ve bütçe hedefinin bilinmemesine yol açtı.

-  aşırı siyasi düşüncenin hem renk olarak (sivil ve askeri) hem de adres olarak (laik ve islamcı) sahadan yok olması.

-  güvenlik kurumlarının (polis ve jandarma) kamu düzenini korumak ve suçla mücadele etmek gibi kendi doktrininden ve işlevsel rolünden saparak toplumsal ve işçi protestolarıyla mücadele etmesi, yönetimin başarısızlığının, yetkililerin acizliğinin ve bunları takiben devletin ve kurumlarının maddi ve manevi çöküşünün bu kurumlara yükletilmesi.

-   rejimin, şartların içyüzüne ilişkin fikri bir koma içinde olması sebebiyle gevşeklik ve durgunluğun vurduğu devlet üzerinde 'ağır bir yüke' dönüşmesi, olan biteni anlayamaması ve geleceği okuyamaması, yaklaşık 20 yıldır hiçbir yenileme yapmaksızın aynı siyasi ve idari yüzleri döndürmekle yetinmesi.

-   yüksek risklere sahip sosyal gerginlik (gardaya ve vurkla gibi güney sorunları) noktalarının kontrol altına almakta geç kalınması.

-    rejimin, toplumla ayrışmasının bazen kopukluk seviyesine girmesiyle birlikte siyasi ve sosyal olarak izolasyon içine girmesi. halkçı eleştiri ve reddin dozu arttıkça manevra alanı daraldı, gelişmelerle olumlu adaptasyon kurmanın zorluğu arttı.

-     partiler gibi rejimin de yeni yetenekler çıkarmakta aciz kalması ve iktidarla benzeşmek yerine farklılaşma içinde rolünü oynayan güçlü bir muhalefetin yokluğuyla birlikte yaklaşık 20 yıldır hiçbir yenileme yapmaksızın aynı yüzleri döndürmekle yetinmesi.

cezayir sahip olduğu servet, coğrafya, kaynaklar, yüzölçümü, nüfus ve tarihle birlikte içeride siyasi, sosyal, ekonomik ve fikri 'sefalet' halini sürdüremez ve 'afrika çerçevesinde' kalamaz.

by Zervak Nusayr

-     rejimin menfaatçiler grubunu ve çıkar sahiplerini içermesi, servet sahiplerinin iktidar çevrelerindeki nüfuzunun artması, yönetimde ve yüksek milli çıkarların korunmasında 'devlet düşüncesiyle' çalışmanın deforme edilmesi.

hiç kimse devleti 'ya bu ya da tufan' mantığına çekme hakkına sahip değil. cezayir bilfiil yol ayırımında duruyor, rotasını seçmekten ve yolunu belirlemekten kaçışı yok. kendisine has deneyimleri var ve etrafında da kendisini maceradan kurtaracak deneyimler bulunuyor. herkesin gelecek dönemin yol işaretlerini çizmek için minimum programlarda uzlaşma noktasında bir fırsatı var.

tarihin siyaset ve sosyolojide değiştirilmesi veya karşı durulması mümkün olmayan kesin yöntemleri vardır. cezayir'e tıpkı başka ülkelerde olduğu gibi tarihin yasaları ve kuralları hükmediyor.

cezayir sahip olduğu servet, coğrafya, kaynaklar, yüzölçümü, nüfus ve tarihle birlikte içeride siyasi, sosyal, ekonomik ve fikri 'sefalet' halini sürdüremez, bölgesel olarak 'afrika çerçevesinde' kalması doğru değil. cezayir devrimi bölgesel çevresinin bağımsızlığa kavuşmasının temel etkeniydi ve bu ülke uluslararası alanda 'sınırlı' kalamaz, uluslararası terörle mücadele etmek ve afrikalıların avrupa'ya göç akınını durdurmak gibi bir 'sınır jandarmalığına' razı olamaz.

zervak nusayr, cezayirli yazar ve akademisyen. cezayir msila üniversitesi hukuk ve siyasal bilimler fakültesi'nde öğretim üyesi. birçok araştırması yayımlanan nusayr'ın, "imam seyid kutub'un düşüncesinde islam şeriatı'nın amaçları" adlı bir kitabı bulunuyor.

bu makalede yer alan görüşler yazara aittir ve al jazeera'nın editöryel politikasını yansıtmayabilir.

Zervak Nusayr

cezayirli yazar ve akademisyen. cezayir msila üniversitesi hukuk ve siyasal bilimler fakültesi'nde öğretim görevlisi. 'birçok araştırması yayımlanan nusayr'ın, "imam seyid kutub'un düşüncesinde islam şeriatı'nın amaçları" adlı bir kitabı bulunuyor. Devamını oku

Yorumlar

Bu sitede yer alan içerikler sadece genel bilgilendirme amacı ile sunulmuştur. Yorumlarınızı kendi özgür iradeniz ile yayınlanmakta olup; bununla ilgili her türlü dolaylı ve doğrudan sorumluluğu tek başınıza üstlenmektesiniz. Böylelikle, Topluluk Kuralları ve Kullanım Koşulları'na uygun olarak, yorumlarınızı kullanmak, yeniden kullanmak, silmek veya yayınlamak üzere tarafımıza geri alınamaz, herhangi bir kısıtlamaya tabi olmayan (format, platform, süre sınırlaması da dahil, ancak bunlarla sınırlı olmamak kaydıyla) ve dünya genelinde geçerli olan ücretsiz bir lisans hakkı vermektesiniz.
;