Görüş

CHP’de kuşak yenilenmeden değişim olmaz

Kuşak yenilenmesi gerçekleşmeden parti ekonomik ve toplumsal değişimlere intibak edemiyor. Bu değişimlerin taşıyıcısı sınıflarla iletişim kuramıyor ve onları örgütleyemiyor. CHP için kuşak değişimi sorunu bütün yakıcılığıyla orta yerde duruyor.

chp'nin 35. kurultayı 16-17 ocak 2016'da toplanıyor. parti liderliği için orta yerde etkili bir muhalif hareket yok ve kurultaylar partisi chp'de yeni kurultaya giderken ciddi bir değişim beklentisi de bulunmuyor.

parti örgütünün sivil toplum kuruluşlarıyla, meslek örgütleriyle ve sendikalarla birlikte çalışma kültürü neredeyse yok. yerelde chp’liler için siyaset, particiler arasında dönmekte olan bir oyundan ibaret.

by Yunus Emre


ancak chp'nin ideolojik ve örgütsel olarak değişmesi gerektiği neredeyse tüm gözlemciler, hatta parti yöneticileri tarafından sıkça söyleniyor. peki, chp'nin değişimi hakkında bu kadar yaygın bir görüş birliği varken chp neden değişemiyor? niçin örgütsel ve ideolojik yenilenmeyi başaramıyor?

chp gibi neredeyse yüz yıllık bir tarihi olan bir partiyi değiştirmek oldukça güç. böylesi bir projeyi başarabilmek, uzun süreli bir hazırlığı ve daha önemlisi bu değişim için partinin içinden ve dışından büyük bir desteği gerektiriyor. oluşan yenilenmiş parti aslında yeni bir düzen demek. yeni düzen kurmanın zorlukları hakkında italyan düşünür niccolo machiavelli'den uzun olması pahasına aşağıya alıntıladığımız şu satırlar chp için çok önemli şeyleri açıklıyor:

yeni düzen oluşturmak kadar güç, başarı şansı az ve uygulanması tehlikeli olan başka bir şey yoktur. çünkü eski düzenden çıkarları olanların tümü düzeni değiştirenlerin düşmanıdırlar. yeni düzenden yararlanacak olanlar da sadece gevşek bir destek sağlarlar. … yenilik getirmek isteyenlerin ya bu işin altından kalkacak kadar kendi güçleri vardır ya da başkalarına dayanarak böyle bir ise girişirler. bu girişimleri için ya rica ve yalvarma yoluna ya da zora başvuracaklardır. rica ve yalvarma ile bu iş yürütülemez. yalnız kendi güçlerine dayanıp zor kullanabilen kişilerde başarısızlık ihtimali azdır. silahlı peygamberlerin başarıya ulaşmaları, silahsız olanların ise başarısızlığa uğramaları bu yüzdendir.

gerçekten de chp gibi bir partiyi yenilemek "güç, başarı şansı az ve uygulanması tehlikeli" bir proje. partinin mevcut durumundan çıkarı bulunanlar, değişim isteyenlere düşman, ama yenilenmiş partiden yararlanacak olanların desteği de bu projeyi başarmaya yetmiyor.

chp uzun bir süredir hizipler ve klikler arasındaki rekabetin partiye temel rengini verdiği bir örgüt. bu durum da ister istemez siyaseti chp'li politikacılar için olağanüstü kaygan bir zeminde ayakta kalabilme mücadelesi haline getiriyor. böyle bir partide yönetim değişim istese bile temel motivasyon zamanla tepedeki konumunu koruyabilmek haline geliyor.

machiavelli'nin sözlerinden yola çıkarsak, silahın temel siyaset aracı olmaktan çıktığı parlamenter politika düzleminde partiyi değiştirebilmek için hangi güç unsurlarını devreye sokmak gerekiyor?

değişimin önündeki iki büyük engel

günümüzde siyasal hayatı bu ölçüde etkileyen iki önemli unsurdan bahsedilebilir. ilki, siyaset sosyolojisinde "devletin kolonileştirilmesi" kavramıyla açıklanan bir olgu. siyasal partiler devletin farklı kurum ve organlarını koloniler gibi bölüşüyor ve buralardaki kamusal ayrıcalıkları kendi destekçilerine sunuyorlar. bu yolla da belli bir tabanın desteğini sürekli hale getirebiliyorlar. parti ile destekçileri arasında kayırmacılığa ve patronaja dayalı bir ilişki oluşuyor. türkiye’de bu durumun siyasi partilerce çok geniş bir biçimde kullanıldığı alan, belediye yönetimleri. siyasal yaşamda belediyelerde etkili olmak önemli bir güç unsuru olarak beliriyor.

siyasette güçlü olmayı mümkün kılan ikinci unsur ise, partideki etkili kesimlerin mobilize edilebilmesi için ortak bir kimliğin devreye sokulması oluyor. bu uygulama mezhep, bölge veya hemşerilik gibi enformel bir dayanışma örüntüsü etrafında gerçekleştiriliyor. ilgili alt kimlik grubu kendinden olduğunu düşündüğü insanları destekliyor. önemli konumlara gelen temsilciler de doğal olarak partinin ya da geniş seçmen tabanının değil, kendini oraya taşıyan kesimin temsilcisi haline geliyor.

bir süredir bu iki unsurun (belediye/alt kültür-alt kimlik dayanışması) iç içe geçtiği bir alan, chp'deki işleyişe hâkim. bu durum da partinin değişmesini zorlaştırıyor. bu güç unsurlarını şekillendiren ve onlar üzerinde etkili olan politikacılar değişse de bu unsurlar üzerinden örgütlenen anlayışın partide hâkimiyeti değişmiyor. chp'nin kurultayı öncesinde gerçekleşen ilçe ve il kongrelerindeki rekabet dinamiğinden ve seçim sonuçlarından bu durum açıklıkla görülüyor.

chp örgütü sivil topluma ve ekonomik yaşama uzak

chp’nin iç yapısından ve örgütlenmesinden kaynaklanan sorunları beş ilde yürüttüğümüz saha çalışmasına dayanan bir bilimsel araştırmada gözlemleme şansımız oldu. sorunların başında chp örgütünün sivil toplumla ve ekonomik yaşamın aktörleriyle bağlarının çok sınırlı olması yer alıyor. hemen her ilde chp’liler içinde emekliler ve özellikle emekli öğretmenler ağırlıklı.

parti örgütünün sivil toplum kuruluşlarıyla, meslek örgütleriyle ve sendikalarla birlikte çalışma kültürü neredeyse yok. yerelde chp’liler için siyaset, particiler arasında dönmekte olan bir oyundan ibaret.

bugün chp'yi yönetenlerin zihinlerini aslında 1960'larda oluşan kavramlar, kurumlar ve ayrımlar şekillendiriyor.

by Yunus Emre


parti seçmenleriyle üyeleri arasında var olan benzemezlik ya da karşıtlık sorunu da önemli. toplumsal kökenler itibarıyla partinin seçmenleri ve üyeleri örtüşmüyor. bu nedenle de chp yüzde 25 gibi azımsanmayacak bir oya sahip olsa da kendi seçmenini bile örgütleyemiyor.

alt kültür ve alt kimliğe dayalı dayanışma örüntüleri hemen her bölgede chp üye yapısını belirliyor. seçmenler chp’ye katılıp destek vermek isteseler bile bu desteklerini sunacakları alanlar bulmakta zorlanıyorlar. siyaset, particiler arasında bir oyun olduğu için sıradan yurttaşların katılımda bulunması için kanallar sunulmuyor.

kuşak sorunu

chp'de yenilenmenin başarılamamasında bir diğer önemli unsur ise kuşak sorunu. chp'de yönetimlerde isimler değişiyor ama partinin kaderine hâkim olacak yeni bir kuşak ortaya çıkmıyor. tarihçi mehmet ö. alkan'ın vurguladığı gibi “chp'de eski kuşağın ve yeni kuşağın bir türlü tam diyalog kuramaması ve kuşaklararası bir devir teslim yapılamaması söz konusu”.

jöntürk hareketinden çıkarak milli mücadele’yi örgütleyenlerin kurduğu chp, kabaca 1960'lara kadar bu hareketten gelen kuşağın denetiminde kalıyor. ardından 1960'larda bülent ecevit, turan güneş gibi chp'lilerin belirlediği merkez sol çizgiyle yetişen kuşaklar hâlâ parti içinde etkin. bugün chp'yi yönetenlerin zihinlerini aslında 1960'larda oluşan kavramlar, kurumlar ve ayrımlar şekillendiriyor.

parti ileri gelenleri de o günlerin dilini kullanmayı sürdürüyor. yeni kuşaklar türkiye'nin sorunlarına çok duyarlı ve chp içinde politika yapmaya çok hevesli olsalar da partiye desteklerini sunabilecekleri etkili kanallar ve alanlar bulamıyorlar. partinin ağabeyleri (ablaları diyemiyoruz çünkü chp'de gerçekten "kadının adı yok") geleneksel siyaset yapma biçimleriyle parti üzerinde ağırlıklarını sürdürüyor.

partide kuşak bakımından yaşanacak bir yenilenme, aslında 1960'lardan günümüze türkiye toplumunun ve ekonomisinin geçirdiği evrimin etkilerinin de partinin söylemine, ideolojisine ve örgütüne yansıtılmasını mümkün kılacak.

ekonomi dönüşünce

1960'lardan bugüne yaşanan değişimin temeli, ekonomi politikalarının toplumsal ve siyasal yaşamda yarattığı etkilerle ilgili. planlı kalkınma söyleminin etkili olduğu ve ithal ikameci kalkınma stratejisinin izlendiği bir dönemden piyasaların hâkim olduğu bir çağa, büyük sanayi yatırımlarından ziyade kobi'lerin önem kazandığı bir evreye geçtik. emek piyasasında hâkim unsur, büyük sanayi kuruluşlarında güvenceli çalışan emekçilerden taşeron şirketlerde güvencesiz çalışan işçilere doğru değişiyor. tarımın milli gelirdeki oranı azalırken sanayi üretiminin ve hizmetlerin payı genişliyor. beyaz yakalı çalışanlar emek piyasasında ciddi bir oran oluşturuyor. geçmişte görece daha güvenceli koşullarda çalışan beyaz yakalılar günümüzde oldukça güvencesiz koşullarda çalışıyor. kadınların ekonomik ve toplumsal yaşamda etkisi/gücü çok artıyor. aile baskısı, gelenek gibi unsurların kadınları sınırlayan etkileri önemli bir siyasal sorun haline geliyor.

yaşanan tüm bu değişim üzerinde çarpan etkisi yaratan bir nokta daha var. geçmişte ekonomik ve toplumsal faaliyetler büyük oranda ulusal ölçekle sınırlı bir çerçevede yürütülürken, günümüzde neredeyse bütün alanlar uluslararasılaşıyor. aslında kuşak değişimi de bu büyük toplumsal ve ekonomik değişimlerin siyasete taşınması demek.

kuşak yenilenmesi gerçekleşmeden parti bu ekonomik ve toplumsal değişimlere intibak edemiyor. bu değişimlerin taşıyıcısı sınıflarla iletişim kuramıyor ve onları örgütleyemiyor. chp için kuşak değişimi sorunu bütün yakıcılığıyla orta yerde duruyor.

2. dünya savaşı yıllarında chp genel sekreterliği görevini yürüten memduh şevket esendal, kemal tahir’in bozkırdaki çekirdek eserinde bir roman kahramanı olarak karşımıza çıkıyor ve dönemin chp örgütünün durumunu ve üye-parti ilişkilerinin halini şöyle özetliyor:

kırk yıl bir kazanda kaynasa yağı birbirine karışmaz adamı biz neden toplayıp biriktirmişiz partimize? osmanlı’da töredir, sıkışınca, yapan da bizden olacak, yıkan da... yalnız yapan bir şey yapmakta olduğunu bilmeyecek, yıkan da bir şey yıkmakta olduğunu... bir dolaptır dönecek, suyun nerden gelip nereye gittiğini çekenler değil, onları dolaba koşanlar bilecek!

dolap beygirlerinin ve onları dolaba koşanların kimler olduğu okuyucunun hayal gücüne bırakılmış. biz de chp için günümüzde bu durum ne kadar değişti diye soralım ve gerisini okuyucuya bırakalım.

doç. dr. yunus emre, istanbul kültür üniversitesi uluslararası ilişkiler bölümü öğretim üyesi. ayrıca sosyal demokrasi vakfı (sodev) üyesi, toplumcu düşünce enstitüsü kurucu üyesi ve cumhuriyet halk partisi (chp) gençlik kolları eski genel başkanı. türkiye’de siyasal hayat ve kurumlar, tarih yazımı ve karşılaştırmalı siyaset alanlarında çalışmalarını yoğunlaştırıyor. emre'nin 'chp, sosyal demokrasi ve sol' (iletişim yayınları, 2013) isimli kitabı, 2014 yılında 'the emergence of social democracy in turkey' başlığıyla ib tauris tarafından ingilizce basıldı.

twitter'dan takip edin: @yunusemre

bu makalede yer alan görüşler yazara aittir ve al jazeera'nin editöryel politikasını yansıtmayabilir.

Yunus Emre

doç. dr. yunus emre istanbul kültür üniversitesi uluslararası ilişkiler bölümü öğretim üyesi. ayrıca sosyal demokrasi vakfı (sodev) üyesi, toplumcu düşünce enstitüsü kurucu üyesi ve cumhuriyet halk partisi (chp) gençlik kolları eski genel başkanı. Devamını oku

Yorumlar

Bu sitede yer alan içerikler sadece genel bilgilendirme amacı ile sunulmuştur. Yorumlarınızı kendi özgür iradeniz ile yayınlanmakta olup; bununla ilgili her türlü dolaylı ve doğrudan sorumluluğu tek başınıza üstlenmektesiniz. Böylelikle, Topluluk Kuralları ve Kullanım Koşulları'na uygun olarak, yorumlarınızı kullanmak, yeniden kullanmak, silmek veya yayınlamak üzere tarafımıza geri alınamaz, herhangi bir kısıtlamaya tabi olmayan (format, platform, süre sınırlaması da dahil, ancak bunlarla sınırlı olmamak kaydıyla) ve dünya genelinde geçerli olan ücretsiz bir lisans hakkı vermektesiniz.
;