Görüş

CHP'nin geleceği var mı?

Tayyip Erdoğan'ın yükseliş trendinin böyle devam etmeyeceği, objektif koşulların daha müsait olduğu önümüzdeki döneme hiç vakit kaybetmeden şimdiden hazırlanmak gerekir. Başarıyı yeni program ve katılımcı, gençlere - kadınlara açık yeni örgütlenme modeli getirecektir, sağa açılma politikaları, ödünç - devşirilmiş adaylar değil.

CHP'nin raporunda altın ihracatı, cari açık ve para girişleriyle ilgili tespitler var. [Fotoğraf: AA / Arşiv]

son yerel seçimlerde, chp'nin bir türlü yüzde otuzlar bandına tırmanmayı başaramaması bu partinin, seçmen tabanının yüzde yirmilerle sınırlı olup olmadığı ve bu tabanın genişletilmesi imkanının bulunup bulunmadığı sorularını haklı olarak gündeme getirmiş bulunmaktadır. bu sorunun yanıtını doğru olarak verebilmek için, her şeyden önce, son seçimlerdeki tartışmasız başarısızlığın, strüktürel mi , konjonktürel mi olduğuna bakmak gerekir. başka bir deyişle, chp son seçimlerde doğru bir strateji ve taktik uygulamış olmasına karşın, kendi oy potansiyelinin bu kadarla sınırlı olmasından mı, orada kalmıştır? ayrıca sorulması gereken bir başka soru da,bugünkü koşullar altında, yerel seçimleri de, kişisel bir plebisite çevirmiş olan recep tayyip erdoğan'ın geriletilmesi mümkün olduğu halde mi bu başarılamamıştır? yoksa bugünkü koşullar içinde, erdoğan'ın sürmekte olan yükselme trendini durdurmak mümkün değil miydi?

bir çok gözlemci, tayyip erdoğan'ın şaşırtıcı derecede uzun sürmüş olan popülaritesini, ancak ekonomik etkenlerin etkileyebileceğini, şu anda da öyle bir durumun söz konusu olmadığını ileri sürmektedirler. ayrıca, 2014 yerel seçimlerinde chp'nin stratejisinin pek doğru olmadığı da, geniş seçmen kitllerinin, her hangi bir ekonomik krizin de olmadığı ortamda, yolsuzluk iddialarından etkilenmediklerini göstermiştir. kısacası chp'nin 2014 seçimlerinde başarısız olmasını hem sübjektif hem de objektif nedenlerde aramak gerekmektedir. bununla birlikte bütün kamuoyu yoklamalarının halkının çoğunluğunun sağda olduğunu gösterdiği türkiye'de chp'nin de değişmek zorunda olduğu gerçeğini işaret ettiği  de inkar edilemez.

chp değişime açık mı, kapalı mı?

değişimin gerekli olduğunu düşündüğümüz zaman da şu soruyla karşılaşıyoruz: acaba chp değişime açık mı, değişim geçirebilir mi?

kimileri bunun mümkün olmadığını, chp'nin tek parti döneminden kalma hantal bir yapı olduğunu ileri sürseler de partinin geçmişi pek öyle olmadığını  düşündürüyor. saltanattan cumhuriyete geçiş gibi büyük bir değişimin altında imzası olan chp'nin, cumhuriyet'in ilanının üzerinden az bir süre sonra bu sefer tek partili rejimden çok partili rejime geçişin hazırlayıcısı olması da partinin birbirini izleyen yeniliklere açılmasının kanıtıdır.

acaba chp değişime açık mı, değişim geçirebilir mi? kimileri bunun mümkün olmadığını, chp'nin tek parti döneminden kalma hantal bir yapı olduğunu ileri sürseler de partinin geçmişi pek öyle olmadığını  düşündürüyor.

by Ali Sirmen

kurucu üyesi ve ikinci genel başkanı olduğu partisini böyle bir hareketin öncüsü yapan ismet inönü'nün iradesinin çok partili yaşama geçişte oynadığı rol tartışma götürmez. tek partili bir yapı olarak dizayn edilmiş partinin, 1950 – 60 yılları arasında başarılı bir şekilde muhalefet sınavı vermesi de, değişime uyum kapasitesini gösterir. bu dönem zarfında chp aynı zamanda çoğunlukçu demokrasiden, çoğulcu demokrasi görüşüne yönelmiştir.

1960'lı yıllarda türkiye'nin de gelişmesine paralel olarak chp  ilk kez ortanın solu olarak tarif ettiği sosyal demokrasiyi benimseyerek, bir kez daha değişim rüzgarları doğrultusunda davranmıştır. partinin, 12 eylül'den başlayarak, dirençli bir demokratik muhalefet ortaya koymasına rağmen büyük bir yenilik ve değişim göstermediğini, 12 eylül'de yediği ağır darbeden sonra, örgüt olarak bir daha eski dinamizmine kavuşamadığını da belirtmek gerek. yalnız, 12 eylül sonrasında, chp'nin o günkü hali olan shp'nin 1989 kürt raporu'nun kullandığı dil, yaptığı saptamalar ve getirdiği öneriler açısından  büyük bir yenilik olduğunu da belirtmek gerekir.

 sağa açılım denemeleri

çok partili rejime geçiş girişimleri ciddiyet kazanınca, partinin değişim geçirmesi görüşü de 1947 kurultayında, 'daha dindar görünelim' ifadesiyle dile getirildi. hamdullah suphi tarnıöver ve sinan tekelioğu'nun öncülük ettiği akım, etkili de oldu. ilkokullara seçmeli din dersi bu girişimin sonucu olarak chp tek parti döneminin bir edimidir. ne var ki, bu girişim, 1950 seçimlerindeki yenilgiyi önleyemedi.

chp'nin menderes'in önlenemez trendini kırması ilk kez, ilk hedefler beyannamesini yayınladığı, topluma 1960'dan sonra yaşama geçecek, kimisi anayasal hüküm haline gelecek olan  yeni önerilerini sunduğu 1957 seçimlerine rastlar.

son dönemde de chp, seçmenin sağda olduğu saptamasına bağlı olarak yine sağa açılmaya uğraştı. geçmişte olduğu gibi, bugün de bu çabalar beklenen sonuçları vermedi, buna karşılık partide başlangıçta, bir kafa karışıklığı sonra da bir kimlik bunalımı yarattı.

ecevit'in büyük başarısı, liderin karizmasının yanı sıra, söyleyecek yeni şeylerinin olması ve de, dağa taşa her tarafa “başbakan ecevit” yazabilecek kadar ülkenin her yanında var olan ve enerjik kalan bir örgüt yapısıyla mümkün olmuştur.

by Ali Sirmen

partinin iktidar adayı olduğu veya sandıktan birinci çıktığı dönemler, her zaman yeni programlar önerilerle ortaya çıktığı zamanlara rastlar. nitekim, yerel ve genel seçimlerde birinci parti olunduğu dönemler, karaaoğlan efsanesinin etkili olduğu, “su kullananın, toprak işleyenin” gibi yeni söylemlerin getirildiği zamanlar olmuştur.

chp ne yapmalı?

ulus devlet kavramının dorukta olduğu bir dönemde kurulmuş olup, altı oku içinde ilk ortaya atıldığında fazla yadırganmayan ve gelişmiş kimi başka ülkelerde de, örnekleri bulunan devletçilik ilkesinin de bulunduğu chp, küreselleşen dünyada bir sosyal demokrat partinin nasıl olabileceği konusunda zaten kafa yoruyor.

chp'nin yeni programının oluşmasında en önemli husus, hiç kuşkusuz ki, çağımızın gereksinimlerine ve sosyal demokrat parti gereklerine uygun olan, kararların gerçekten tabanın katkısıyla tabandan demokratik müzakere yöntemiyle oluşturulduğu, liyakata dayalı katılımcı, genç nüfuslu bir ülkenin nüfus dağılmını iyi yansıtan bir örgütlenme modeline ulaşması zorunluluğudur.

yeni programın da aynı şekilde, partinin geniş kitlelere açılmasıyla tabandan tartışılarak oluşturulması, politikaların oluşturulmasında yerel örgütlerin daha geniş katkılarının sağlanması, hatta sorunların kaynağında politikaların tartışılıp oluşturulması yöntemlerinin benimsenmesi şarttır.

unutulmamalı ki, ecevit'in büyük başarısı, liderin karizmasının yanı sıra, söyleyecek yeni şeylerinin olması ve de dağa taşa her tarafa “başbakan ecevit” yazabilecek kadar ülkenin her yanında var olan ve enerjik kalan bir örgüt yapısıyla mümkün olmuştur. chp'nin yapması gereken, bu örgüt yapısını yeniden kurmak ve onun katkısıyla yeni programını oluşturmaktır.

tayyip erdoğan'ın yükseliş trendinin böyle devam etmeyeceği, objektif koşulların daha müsait olduğu  önümüzdeki döneme hiç vakit kaybetmeden şimdiden hazırlanmak gerekir. başarıyı yeni program ve katılımcı, gençlere - kadınlara açık yeni örgütlenme modeli getirecektir, sağa açılma politikaları, ödünç - devşirilmiş adaylar değil.

bu hususlar dikkate alındığı, takdirde, bir kentli yüksek eğitimli partisi olan chp'nin önce yüzde 30'lar bandına uzanması sonra da iktidar alternatifi olarak siyaset sahnesinde başa güreşmesi mümkündür.bu yapılamadığı takdirde ise, chp önce marjinal bir parti olacak, sonra da tarihe karışırken, kendisine umut bağlayan kitlelerin demokrasi  özlemlerini karşılayacak yeni oluşum çıkacaktır.

altı ok neden kazanamıyor?

chp'nin çok az oy aldığı 8 şehirde yapılmış halk röportajları, bu şehirlerin chp il başkanlarının görüşleri, akademisyenlerin konuyla ilgili makaleleri, interaktif haritalarla chp'nin oy yoğunluğu ve değişimi için tiklayiniz.

cumhuriyet gazetesinde "dünyada bugün" köşesinin yazarı olan ali sirmen, aynı zamanda hukukçudur. 12 eylül döneminde barış derneği davası sanığı olarak tutuklanmış ve yazılarını "samim lütfü" mahlasıyla sürdürmüştür. 12 mart ve 12 eylül dönemleriyle ilgili yazılarını 12'den 12'ye türkiye adlı kitapta bir araya getiren sirmen, tutuklu olarak kaldığı sağmalcılar cezaevi ile ilgili anılarını da cumhuriyet gazetesinde dizi olarak yayımlamıştır. 

bu makalede yer alan görüşler yazara aittir ve al jazeera’nın editöryel politikasını yansıtmayabilir.

Ali Sirmen

cumhuriyet gazetesi yazarı ve hukukçu. 12 eylül 1980 darbesinin ardından 'barış derneği davası' sanığı olarak tutuklandı ve yazılarını samim lütfü mahlasıyla kaleme aldı. Devamını oku

Yorumlar

Bu sitede yer alan içerikler sadece genel bilgilendirme amacı ile sunulmuştur. Yorumlarınızı kendi özgür iradeniz ile yayınlanmakta olup; bununla ilgili her türlü dolaylı ve doğrudan sorumluluğu tek başınıza üstlenmektesiniz. Böylelikle, Topluluk Kuralları ve Kullanım Koşulları'na uygun olarak, yorumlarınızı kullanmak, yeniden kullanmak, silmek veya yayınlamak üzere tarafımıza geri alınamaz, herhangi bir kısıtlamaya tabi olmayan (format, platform, süre sınırlaması da dahil, ancak bunlarla sınırlı olmamak kaydıyla) ve dünya genelinde geçerli olan ücretsiz bir lisans hakkı vermektesiniz.
;