Görüş

'Durun açıklayabilirim'

Spor yazarı Kaan Kural, NBA'de son bir ayda öne çıkan gelişmeleri değerlendirdi. Kural'a göre Rondo, Boston'dan Dallas'a neredeyse bedavaya gitti. Son 5-6 yılda net şekilde ligin en etkili oyuncusu olan LeBron da bu sezon farklı.

Konular: Spor, Basketbol
Kural: Rondo'nun kafası o kadar hızlı ve farklı çalışıyor ki bazen sahadaki en iyi oyuncu oluyor, bazen de kafa gidiyor. [Fotoğraf: AFP]

nba’de geçtiğimiz ay oldukça ilginç biraz da beklenmedik gelişmeler yaşadık. bazılarını anlamlandırmak zor olsa da nedenlerini açıklamaya çalışalım.

detroit pistons josh smith’i serbest bıraktı

geçen ayın değil belki de nba tarihinin en şaşkınlık yaratan gelişmesi oldu bu. bu sezondan sonra 2 yıl daha kontratı, detroit’den 36 milyon dolar alacağı olan josh smith bir gece ansızın gönderildi. daha doğrusu kovuldu. smith ligin all-star sınırında kalburüstü oyuncularından biri. zaten bu nedenle detroit kendisiyle şu anda devam eden böyle yüklü bir sözleşme imzalamıştı.

ilginç olan nokta şu. nba kuralları gereği bir oyuncuyu serbest bırakmak takımın yükümlülüklerini ortadan kaldırmıyor. o sözleşmedeki ücret tıkır tıkır ödenecek. dahası sözleşmenin takım üzerindeki sınırlandırmaları, ücret tavanında kapladığı yer vs. de aynı kalıyor (sadece biraz uzatılarak daha çok yıla yayılabiliyor ama bunun avantajı çok az). yani oyuncuyu bırakmanın yönetimsel açıdan hiçbir yararı olmadığı gibi ne olursa olsun belli bir değeri karşılıksız elden çıkartıyorsunuz.

smith’in oyununun verimsizliği hakkında çok şey yazıldı çizildi. felaket isabet oranlarına rağmen ısrarla şut atmayı sürdürmesi başta olmak üzere devamlılık sorunları vs teknik anlamda yeteneklerini nasıl verimsiz hatta zarar verecek şekilde sahaya yansıttığını gösteriyor. %24’le üç sayı kullanan bir oyuncu niye atmakta ısrar eder anlamak zor. bunun takımın genel disiplini üzerinde yaptığı olumsuzluk, kolektif sorumsuzluk havası yaratması, biriken “ben mi uğraşacağım abi adama bak neler yapıyor” atmosferi son derece zehirli elbette. detroit adeta kanserli hücreden kurtuldu. nitekim çok kesin bir gösterge olmasa da smith’le 28 maçta 5 galibiyet alabilen takım, o gittikten sonra 4’de 4 yaptı. takımın yetenek olarak en değerli parçalarından biri gidiyor ve takım daha iyiye gidiyor. şaka gibi. belki örnekleme miktarı az henüz maç sayısı olarak ama bu örnek basketbolun bir takım oyunu olduğunun bir başka ispatı belki de. iyi parçalar olmadan iyi yapı olmaz. ama uyumsuz parçalar varsa hiç olmuyor.

nba’de açıktan transfer olmadığı için her oyuncunun bir takas değeri var. ve smith de ne olursa olsun yetenekleriyle belli bir albenisi olan bir isim. detroit mutlaka onu takas etmek için her şeyi denemiştir.

by Kaan Kural

ancak işin teknik yanı bir tarafa idari olarak hakikaten anlamsız bir hamle bu. nba’de açıktan transfer olmadığı için her oyuncunun bir takas değeri var. ve smith de ne olursa olsun yetenekleriyle belli bir albenisi olan bir isim. detroit mutlaka onu takas etmek için her şeyi denemiştir. ama yapamadılar. demek ki olmuyor dememek gerek. hiçbir şey olmasa smith’in mali yükümlüğünü azaltabilirlerdi. bu gözler soyunma odasına silah getiren, takımın havasını mahveden gilbert arenas’ın bile takas edilebildiğini gördü. yeterince çaba ile her oyuncu takas edilebilir. detroit, smith’le yolları daha önce ayırmalıydı. ama zamanı geçti diye bu denli organizasyonel bir yük altına girerek “kovmak” yönetimsel açıdan hakikaten anlamsız.

serbest kalan smith için takımların nasıl bir kadroya katma yarışına girdiğini görmek bile öyle ya da böyle bir alıcısı olduğunu ispatlıyor. o yarışı kazanan takımın belki de tek 4 numarası terrence jones’u sakatlığı kurban veren houston oldu. batı’da zirveye oynayan rockets, smith’den önce 20-7’ydi. smith’le 2-3. maç sayısı az ama rakamlar da hoş değil.

rajon rondo neredeyse bedavaya dallas’a takas edildi

neredeyse bedavaya dememek gerekiyor. evet ligin asist kralının çok iyi bir yerde olmayacağı neredeyse kesin olan bir tane 1. tur draft hakkı ve brandon wright-jameer nelson karşılığında takas edilmesi oyuncu değeri açısından dengesiz. ama artık nba’de takaslar oyuncu değeri üzerinden yapılmıyor. uzun ve kısa vadeli hedefler üzerinden yapılıyor. boston uzun vadeli düşünen, draft hakları ve genç oyuncu depolayan, en az 2-3 sezon fazla beklentisi olmayan bir takım. rondo’nun sezon sonunda kontratı bitiyor ve boston zaten hedefleri doğrultusunda takımda tutmayı çok düşünmüyordu. rondo da kalmak istemiyordu muhtemelen. sezon sonunda zaten gidecek bir oyuncu için alabileceğini aldı.

dallas ise nowitzki’nin kariyerinin son 1-2 yılında bir adım daha çıkabilmek için bütün barutunu harcamaya kararlı. rondo gibi bir oyuncu alma fırsatı çıkınca balıklama atladılar.ancak rondo çok zor bir oyuncu. teknik olarak neredeyse josh smith kadar zor. her şeyden önce şutu çok istikrarsız ve modern oyunda şutu tehdit olmayan her dış oyuncu bir zarar demek. bu sezon %33’le faul atıyor. bu rakama kötü denmez. bu cidden kafaya taktığının ispatı. istesen bu kadar kötü atamazsın.

ayrıca rondo belki de nba tarihinin gördüğü en tuhaf karakterlerden biri. kafası o kadar hızlı ve farklı çalışıyor ki bazen sahadaki en iyi oyuncu oluyor. ama bazen de kafa gidiyor. hiç görünmüyor. üst düzey hedeflere bu kadar kopuk kopuk oynayan bir oyuncuyla yürümek çok zor. dallas’ın en güvendiği nokta nba’in oyuncu kullanma konusunda belki de en iyi koçu rick carlisle’a sahip olması. eğer carlisle da rondo’nun iyi taraflarını öne çıkartıp, zaaflarını saklayamaz, bastıramazsa kimse yapamaz. yaparsa da tadından yenmez.

michael malone kovuldu

sacramento webber-divaç-bibby-peja-hido’lu 2000’lerin başından beri nba’in paspası durumunda. maloof kardeşlerin diğer işlerinin bozulmasının ardından takımın iyiden iyiye pusulası şaşmıştı. hata üstüne hata derken takım nihayet satıldı ve yeni sahibi vivek ranadive ile sağlıklı bir rotaya girdi… deniyordu ki. aslında yeni takım sahibinin de maloof kardeşler kadar olmasa da başka türlü bir rol alacağı ama bunun da bazen sağlıksız olacağını gördük.

kings demarcus cousins’ı draft ederek nihayet etrafını işleyebileceği bir çekirdek oyuncu edindi. sonra hayli tartışmalı rudy gay gibi hamleler de geldi ama daha önce golden state warriors’ın asistanlığını yapan ve büyük övgü alan michael malone ile bu oldukça yetenekli ama uyumsuz görünen parçalardan nihayet bir bütün yaratmayı başarmıştı. başta cousins olmak üzere rudy gay, darren collison, derrick williams, reggie evans, ben mclemore yani kısacası rotasyonun tamamı teknik veya zihinsel belli zaafları olan biraraya getirilmesi zor bir grup. ama malone bu kadrodan sezon başı itibariyle müthiş bir sürpriz performans almayı başarmış, batı’nın dibinden çıkması beklenmeyen kings ilk 14 maçta 9 galibiyet aldı. sonra ne olduysa oldu. cousins viral menenjit’e yakalandı. 20 gün oynayamadı. 11 maçta 9 yenilgi aldı ve malone bir anda kovuldu.

ardından da bu kovulmanın hikayeleri ortaya çıkmaya başladı. malone’un zaten yönetim tarafından istenmediği, bir fırsat beklendiği söylendi. zaten malone, ranadive takımı aldıktan sonra genel menajer pete d’allesandro’dan önce göreve getirilmişti. bu baştan bir hata. genel menajer, beraber çalışacağı koçu seçmeli. d’alessandro onay vermeden, tercih etmeden beraber çalışacağı koçu ona tebliğ etmek doğru değil. keza gerek ranadive, gerekse d’alessandro’nun takımın çok daha süratli oynaması gerektiğini düşündükleri ama malone’un düşük tempo oynatmasından memnun olmadıkları söylendi. bunların hepsi normal ve doğal beklentiler. elbette yönetim belli bir fikir sahibi olmalı ve bunu uygulayacak yetki de onlarda olmalı aynı şekilde. ayrıca koç hak etti-etmedi, yazık oldu tartışmalarına çok girmeye gerek yok. profesyonel spor dünyasının fıtratında var bu durumlar. zaten o yüzden tazminat maddeleri var ve o yüzden belki tam karşılığı olmasa da ciddi bir mali tazmin sağlanıyor. burada tek eleştirilecek nokta madem böyle bir memnuniyetsizlik/fikir ayrılığı vardı, keşke bu değişim sezon başlamadan yaşansaydı denebilir.

ancak işin bir de yönetimin beklentileri tarafı var ki asıl sorun orada. ranadive-d’alessandro ikilisinin fikirleri/beklentileri son derece gerçekdışı. evet modern oyun daha yüksek tempo üzerinden oynanıyor ama daha modern demek daha iyi demek değil. elinizdeki kadroya en uygun olan, demode bile olsa o kadro için daha verimli olabilir. nitekim bu kings kadrosunun tempolu oynamaya çalışması getireceği yarardan çok daha büyük problemler barındırıyor. malone da eldeki kadroya en uygun basketbolu oynatarak kapasitesinin çok üzerine çıkarmıştı.

ranadive’nin ne denli illüzyonlara kapıldığını zaten sezon başında “benim ortaokuldaki kızımın takımı 4 kişi savunma yapıyor. biri ilerde bekliyor. topu alınca hemen veriyorlar. bunu deneyebiliriz” demesinden belliydi. pek ciddiye alınmadı, o da zaten “nba’de de yapalım” demedi ama “bu düşünülmeli” şeklinde konuştu. buna yanıt verme gereği bile duymadı çoğu kişi. çünkü biraz basketbol bilen herkes 4’e 4 hücum etmenin 5’e 5’den kolay olduğunu bilir. bir kişi savunmaya gelmiyorsa hücum da bir kişi eksik gelir zaten. yönetimin fikirleri var ama bunu uygulamaya koyma yöntemleri veya geçerli olup olmadığına dair fikirleri pek yok.

zaten sezon sonuna kadar takımı tyrone corbin’e emanet etmeleri, uzun vadeli olarak da vinny del negro’yu düşünmeleri gerçeklikten ne kadar kopuk olduklarının ispatı. “bir kişi beleş beklesin” bile corbin veya del negro’dan daha mantıklı.

cleveland’da kazan kaynıyor

maalesef takımın koç david blatt’le arasında sorun olduğu dedikoduları çıkmaya başladı. cleveland kötü değil şu aşamada ama iyi olmadıkları da kesin. maçlara çok iyi başlayıp bir anda dökülüyorlar. hiçbir devamlılık vs yok. bu takımın 3 süper yıldızla yola çıkarken yan kadronun çok dar olacağı zaten biliniyordu. üstelik anderson varejao da sakatlanıp sezonu kapatınca iyiden iyiye daraldılar. uzun rotasyonu nerdeyse kalmadı.

zaten yıldızları bir araya getirmek kolay değil. bir de yan kadro darsa, aralarında dion waiters gibi bir tamamen kendine oynayan adam varsa daha da zor işler. ama en zoru o süper yıldızların da sorun yaşaması. kyrie irving lige girdiği günden beri yetenekleriyle büyülüyor belki. özellikle all-star maçlarında iyice parlıyor. çünkü irving çok iyi oynuyor ama sürekli kaybeden bir takımda “maç yapmayı” hiç bilmeyen bir isim. oynamakla maç yapmak arasındaki farkı bilmek çok ayrı bir zihinsel olmuşluk gerektirir. benzer şeyler kevin love için de geçerli.

bu yaz irving’e iyi geldi. abd milli takımı deneyiminde biraz daha “maç yapmayı” öğrendi. ama aynı şeyler love ve lebron için geçerli değil. kilo veren love sezon başından beri ciddi anlamda gerilemiş görünüyor. leblebi gibi attığı üçlüklerde bu sezon sadece %35’de. sahadaki duruşu bile değişmiş. gerilemiş adeta.

en büyük sürpriz ise lebron. kimsenin söylemeye dili varmıyor ama lebron son 5-6 yılda net şekilde ligin en etkili oyuncusu lebron’dan farklı bir oyuncu bu sezon. halen çok iyi, halen rakamları oyunu çok etkili ama lebron seviyesinde değil.

by Kaan Kural

en büyük sürpriz ise lebron. kimsenin söylemeye dili varmıyor ama lebron son 5-6 yılda net şekilde ligin en etkili oyuncusu lebron’dan farklı bir oyuncu bu sezon. halen çok iyi, halen rakamları oyunu çok etkili ama lebron seviyesinde değil. en önemlisi lebron’u bütün diğer özelliklerinin ötesinde fark yaratan bir oyuncu haline getiren bitiriciliği azalmış durumda. pota yakınlarında en iyi pivotları kıskandıracak şekilde %75’le bitiren lebron bu sene %60’a kadar geriledi. artık potaya gidiyor ama her tür temasa zorluğa rağmen bitiren adam maalesef yok. bunun yol açtığı ikincil sorunlar ve yan etkiler olayı katlanarak büyütüyor.

görünen o ki cleveland bu sene beklendiği gibi iddialı olamayacak. işin en acı tarafı her gittiği yerde (efes hariç) çok olumlu bir basketbol oynatan harika koç david blatt’in ilk deneyiminin bu kadar hüsranla karşılaşması. sadece blatt için değil avrupa’da haklı şöhret yapan tüm koçlar için o referansların biraz nba açısından lekelenmesi demek bu. ama şu da bir gerçek ki pek çok nedeni olsa da sezon başlayalı 30 maç geçtikten sonra blatt’in de takıma bir şeyler vermesi gerekirdi. şu anda cavaliers’ın oynadığı oyun sokak basketbolundan hallice ne yazık ki. blatt belki hakkında çıkanların hepsini hak etmiyor ama ciddi anlamda başarısız olduğu da sahadaki oyunlar ortada.

kaan kural 1974 ankara doğumlu. robert kolej ve boğaziçi üniversitesi'ni bitirdikten sonra 1996'da yeni yüzyıl'da başladığı basketbol yazar ve yorumculuğu kariyerine sabah, vatan ve ntv'de devam etti. 

bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve al jazeera’nin editöryel politikasını yansıtmayabilir.
 

Kaan Kural

Basketbol yazarı ve yorumcusu Devamını oku

Yorumlar

Bu sitede yer alan içerikler sadece genel bilgilendirme amacı ile sunulmuştur. Yorumlarınızı kendi özgür iradeniz ile yayınlanmakta olup; bununla ilgili her türlü dolaylı ve doğrudan sorumluluğu tek başınıza üstlenmektesiniz. Böylelikle, Topluluk Kuralları ve Kullanım Koşulları'na uygun olarak, yorumlarınızı kullanmak, yeniden kullanmak, silmek veya yayınlamak üzere tarafımıza geri alınamaz, herhangi bir kısıtlamaya tabi olmayan (format, platform, süre sınırlaması da dahil, ancak bunlarla sınırlı olmamak kaydıyla) ve dünya genelinde geçerli olan ücretsiz bir lisans hakkı vermektesiniz.
;