Görüş

Ekonomide ‘geleceğe bakmak’ lazım

Yeni kabine, yeni hükümet, yeni bir ekonomi döneminin de başlaması demek aslında. Tartışmalar ekonominin dümeninde kimin olacağına odaklansa da, Türkiye ekonomisinin öncelikleri arasına eklemesi gereken önemli bir konu var: gelecek senaryoları. Kalkınma iktisatçısı Prof. Dr. Elif Çepni Al Jazeera için yazdı.

Konular: Türkiye
Elif Çepni, 2008 finans krizi gibi gerçekleşme olasılığı düşük ancak etkisi çok büyük olayların geleneksel yöntemlerle öngörülemediğini söylüyor. [Fotoğraf: Getty Images]

belki de artık yeni şeyleri tartışmalıyız. dünyada çok hızlı bir değişim var. biz bu değişimleri aynı hızda takip ederek yeni ve akılcı politikalar belirleyebiliyor muyuz? sosyal bilimler alanında artık geçmiş trendlere bakıp geleceği tahmin etmeye çalışmanın çok işe yaramadığı herkesçe kabul ediliyor.

birçok ülkede belirsizlik yönetimi ve değişim yönetimi alanlarında geleneksel tahmin metotları dışında yöntemler kullanılıyor artık. ekonomi okuryazarlığı ile entelektüel öngörüyü birleştirerek çok daha esnek ve değişen koşullara hızlı uyum sağlamamızı sağlayacak yöntemler kullanmaya başlamak mümkün. bu yöntemler sayesinde politika belirleme, uygulama ve sonuçlarını görme konusunda yaşanan gecikmeleri engelleyebiliriz. ortak akıl denilen yöntemi kullanarak hem uygulanacak politikalara herkesin daha çok güvenmesini hem de sahip çıkmasını sağlayabiliriz.

türbülanslarla dolu bir dünyada hâlâ sabit amaçlı plan, strateji ve politikalarla çalışıyoruz.

by Elif Çepni


belirsizlik altında karar almak çok zor bir şey. ekonomi literatürü artık giderek daha çok “öngörü illüzyonu”ndan bahseder oldu. etrafımız bilgi ile dolu ama bilgi bazen karmaşık, birbirine bağımlı ve çoğu zaman da doğrusal ve istikrarlı değil. risk analizi konusunda uzman ekonomist nassim nicolas taleb’in dediği gibi gerçekleşme olasılığı düşük fakat etkisi çok büyük olaylar (2008 krizi gibi) var ancak bunlar geleneksel yöntemlerle tahmin edilemiyorlar.

matematikçi benoit mandelbrot ise bir çalışmasında, 1916-2003 arasında dow jones industrial average endeksinin bir günde yüzde 7 değişim gösterdiği 48 gün olduğunu belirlemiş. bu verilere dayanarak yapılacak bir hesaplamayla böyle bir şeyin ancak 300 bin yılda bir kere olabileceği tahmin edilebilirdi.

2008’de goldman sachs’ın baş finansçısı s&p 500’de görülen yüzde 38’lik düşüş için “ortalamanın 25 standart hata ötesine düşen hareketler görüyoruz” demişti. bu, evrenin bilinen tarihi boyunca bir kez olabilecek bir şey anlamına geliyordu.

türbülanslarla dolu bir dünyada hâlâ sabit amaçlı plan, strateji ve politikalarla çalışıyoruz. 

klasik iktisadi düşünce okullarında ekonominin istikrarlı, adil ve dengeli dağılım yapan mekanizmasından bahsedilir. oysa david orell “ekonomit” adlı kitabında, ekonominin adaletsiz (gelir dağılımı bozuklukları), istikrarsız (petrol, altın ve diğer varlık fiyatlarının çok dalgalı olması) ve sürdürülemez olduğunu (iklim değişiklikleri, vs.) o yüzden de bilimsel bir devrime ihtiyacı olduğunu ileri sürüyor.

gelecek senaryolarını planlayabilmek

artık geleneksel yöntemlerin yerine uzun zamandır birçok ülkede ve bazı şirketlerde kullanılan “gelecek çalışmaları” adı verilen yöntemlerin ülkemizde de de daha ciddi şekilde ele alınması için hükümetin bir çalışma başlatması çok faydalı olabilir.

türkiye’de de artık yeni karar alma yöntemleri üzerine düşünme vakti geldi geçiyor galiba.

senaryo planlaması aslında oldukça eski bir yöntem. ilk kez abd’de herman khan “gelecek-şimdi” şeklindeki düşünme yöntemini kullanıyor. khan senaryo kelimesini hollywood’dan alıyor. önce askeri amaçlı senaryolar ve araştırmalar yapıyor. daha sonra amerikan hükümeti için bu tekniği kullanıyor. 1960’lı yıllarda kurduğu hudson enstitüsü’nde “düşünülemeyecek olanı düşünmek” fikrini kullanmaya başlıyor.

daha sonra firma düzeyinde ortak akıl yöntemi ile bu tür gelecek senaryoları üreterek geleceğe hazırlanma çalışmaları royal dutch shell şirketinde başlıyor. shell hâlâ bu yöntemi çok etkin kullanıyor. şirketler, bir yıldan uzun süren çalışmalarla çok uzun dönemli bakış açısı ile raporlar hazırlıyor. bu tür strateji raporlarının 30-80 yıl aralığında hazırlananları var. çok uzun dönem düşünülerek oluşturulmaları ve ütopik olmamaları gerekiyor.

burada amaç kesinlikle geleceği tahmin etmek değil. bunun mümkün olmadığı gayet iyi biliniyor. yöntem çok iyi bir entelektüel birikim gerektiriyor. çok uzağı görmeye çalışan bakış açısıyla bugünü düşünmek çok önemli bir farklılık ve zenginlik.

aslında bir bakıma bankacılıkta kullanılan “stres testi” yöntemi de buna benziyor. bu testlerde misal işsizlik, gsyih, borsa, faiz, petrol fiyatları, vb. değişkenlere bağlı olarak senaryolar üretiliyor. büyük bankalar 1990’larda piyasada yaşanabilecek olumsuz olaylara dayanıklılıklarını öngörebilmek için bu kriteri uygulamayı başladı. bugün merkez bankaları bu yöntemi yaygın olarak kullanıyor.

50-80 yıl sonrasını öngörmek

bu sistemler artık bazı devletlerce de kullanılıyor. bazı ülkeler ortaya çıkabilecek tahmin edilmesi zor olayları da hesaba katacak, yaratıcı fikirleri içeren ve 50-80 yıllık perspektifle hazırladıkları planları uygulamaya çalışıyor.

artık geleneksel yöntemlerin yerine uzun zamandır birçok ülkede ve bazı şirketlerde kullanılan “gelecek çalışmaları” adı verilen yöntemlerin ülkemizde de de daha ciddi şekilde ele alınması için hükümetin bir çalışma başlatması çok faydalı olabilir.

by Elif Çepni


ingiltere, finlandiya ve singapur ekonomi ve diğer politikaların belirlenmesinde “gelecek senaryoları” yöntemini değişik şekillerde çok aktif kullanıyor.

ingiltere’de hükümet bu konuda üç değişik çalışma hazırlatıyor.

bunlar, öngörü projeleri, gelecek politikaları projeleri ve ufuk taraması projeleri. öngörü projeleri, 20-80 yıllık geleceği kapsayan ve iki yıl kadar süren çalışmalar sonucu hazırlanıyor. gelecek politikaları projeleri ise 6-12 aylık çalışmalar ve mevcut politikalardaki anlayış farklılıklarını ortaya koymak ve açığı kapatmak için yapılan çalışmaları kapsıyor. ufuk planlaması ise daha kısa dönem yani 10-15 yıl içerisinde olabilecek meselelere odaklanan çalışmalar olarak biliniyor.

almanya da bu yöntemi kullandığı çalışmalar başlattı. hatta ingiltere ve abd gibi bazı ülkelerde üniversitelerin bu alanda lisansüstü programları bile var. oxford üniversitesi bunun örneklerinden biri…

türkiye’de durum ne?

türkiye, sovyetler birliği’nden sonra ekonomi planı uygulayan ikinci ülke. ilk beş yıllık sanayileşme planı (kalkınma değil) 1934-1938 arası uygulanıyor ve o dönemdeki kıt kaynakların etkin kullanımı için stratejiler belirleniyor. devlet planlama teşkilatı’nın kuruluş tarihi 1960. 1963’ten itibaren de uzun vadeli perspektifle 5 yıllık planlar oluşturulmaya başlanıyor. şu an yürürlükte olan ise 10. kalkınma planı (2014-2018).

türkiye'yi 21. yüzyıla hazırlamanın gerekli alt yapısını oluşturmak amacıyla hazırlanmış, 2001-2023 yıllarını kapsayan uzun vadeli gelişme stratejisi başlıklı bir çalışma var. hatta 2007-2013 dönemini kapsayan 9. kalkınma planı da bu çerçevede hazırlandı.

fakat bunlar, sabit amaçlı planlar ve değişik yol haritaları ortaya koyan senaryo planlamasından farklı yöntemle hazırlanıyorlar.

artık türkiye’de de geleceğin geçmiş verilerle tahmini gibi geleneksel yöntemlere yenilerini ekleme vakti geldi. karar alma sürecinin zorluklarını kabul ederek gelecek 50-80 yıllık süreçte yaşanabilecekleri tartışarak bugünkü politikaları oluşturmaya başlama konusunda önemli adımlar atılması, çok alternatifli gelecek programlamasını ve ortaya çıkabilecek beklenmeyen durumlarda daha esnek bir şekilde alternatif yol haritalarına geçmeyi sağlayabilir.

mesela ekolojik düşünme ya da sistem görüşü olarak adlandırılan, ekonomi, piyasalar, politika, kurumlar, teknoloji, yasal değişimler, ekoloji ve etik konularının birlikte ele alınarak planlandığı süreçler…

değişimi en iyi şekilde yönetmek için ortak aklı kullanmak bu kadar karmaşık bir dünyada çok etkili ve sağlıklı olabilir.

einstein’ın dediği gibi mantığımızı kullanmak bizi a noktasından b noktasına götürür oysa hayal gücümüzü kullanmak bizi nereye gitmek istiyorsak oraya götürebilir. yaratıcı düşünceleri dinlemek onları da karar alma sürecine dahil etmenin kimseye bir zararı olmaz ama çok büyük faydaları olabilir.

bahçeşehir üniversitesi iktisadi ve idari bilimler fakültesi öğretim üyesi ve akademik ve uluslararası ilişkilerinden sorumlu rektör yardımcısı. kalkınma ekonomisi üzerine uzman olan yazarın “ekonomik göstergeler ve istatistikler rehberi”, “the economy of turkey in retrospect” ve “kalkın kalkınalım” adlı kitapları bulunuyor.

twitter'dan takip edin: @elif_cepni

bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve al jazeera'nin editöryel politikasını yansıtmayabilir.

Elif Çepni

Elif Çepni

bahçeşehir üniversitesi iktisadi ve idari bilimler fakültesi öğretim üyesi ve akademik ve uluslararası ilişkilerinden sorumlu rektör yardımcısı. Devamını oku

Yorumlar

Bu sitede yer alan içerikler sadece genel bilgilendirme amacı ile sunulmuştur. Yorumlarınızı kendi özgür iradeniz ile yayınlanmakta olup; bununla ilgili her türlü dolaylı ve doğrudan sorumluluğu tek başınıza üstlenmektesiniz. Böylelikle, Topluluk Kuralları ve Kullanım Koşulları'na uygun olarak, yorumlarınızı kullanmak, yeniden kullanmak, silmek veya yayınlamak üzere tarafımıza geri alınamaz, herhangi bir kısıtlamaya tabi olmayan (format, platform, süre sınırlaması da dahil, ancak bunlarla sınırlı olmamak kaydıyla) ve dünya genelinde geçerli olan ücretsiz bir lisans hakkı vermektesiniz.
;