Görüş
En çok gelişim gösteren 10 adam
NBA sayesinde yakından tanıdığımız bir ölçümleme modelidir bu. 30’luk oyuncuyu bile tekrar motive edebilen değerli bir ödüldür bence. Eğer Süper Lig’de de böyle bir unvan dağıtılsaydı, 10 kişilik kısa listeye kim kalırdı, ödülü kim alırdı diye düşündük biz de...
10) cenk gönen (beşiktaş)
beşiktaş eski sportif direktörü önder özen, ispanyol kaleci antrenörü jose sambade’yi basına tanıtırken, onun çalışma metotlarının vereceği iyi sonuçlar hakkında gözleri parlıyordu. belki ilk aylarda çok fazla anlayamadık özen’i. ama iki sezonun sonunda gerek günay’ın çıkışı, gerekse cenk’in gelişimi, bence önder hoca’yı haklı çıkaran cinsten.
günay güvenç, tolga ile cenk’in her ikisinin birden zamansız sakatlığı sonrası beşiktaşlılar’ı uzun vade için umutlandıran çok iyi bir giriş yaptı süper lig’e. gerek karşı karşıyalardaki sakinliği, gerekse oyunu iyi okuyup yaptığı iyi çıkışlarla.
cenk’in çıkışı da neredeyse günay kadar beklenmedikti. çünkü artık 27 yaşına gelmiş bir kaleci, hele de son bir-iki yılda özgüven öldüren maçlar yaşadıysa, tekrar toparlanması çok kolay olmuyor. cenk’in başardığı bu yüzden çok daha değerli. sezonu 3-5 türkiye kupası maçıyla kapatacağını zannederken, kendini partizan-liverpool-brugge gibi hayati maçlarda kalede buldu. özellikle liverpool’un elenişinde önemli rol oynadı, büyük maç baskısını kaldırabileceğini gösterdi. cenk’in hikayesi bu yıl bir kez daha yeniden başlıyor bence.
9) mehmet topal (f.bahçe)
a milli takımın düzenli bir oyuncusunun bu kategoride listede olması şaşırtıcı tabii. ama mehmet, sınırlarının belli olduğunu sandığınız bir yılda sınırlarını bu kadar zorlayınca, caner’i-sow’u-gökhan’ı-alper’i sayısız yıldızı olan bir takımda sezonun en iyisi olmayı hak edince, onun gelişimini de görmezden gelmek mümkün değildi.
pirlo 2006’da 27 yaşında zirveye çıktığı sanılan, 32 yaşında milan tarafından sona geldiğine inanılan bir oyuncuydu. oysa o 35’inde yeniden zirve yapabilecek harika bir sporcu olduğunu gösterdi juventus’ta. o yüzden 29-30 yaşlarında bir sporcunun da pirlo’yu örnek alıp, gelişmekten geri durmaması gerek. artık daha dik duran, daha zor vazgeçen, rakip kalede arka direkte daha fazla biten, daha fazla gol arayan mehmet de bu alanda başarılı bir rol model.
8) tunay torun
mehmet ekici, tunay torun, sercan sararer gibi bazı gurbetçi oyuncuların önemli bir dezavantajı var bu ülkede. abdullah avcı tarafından biraz erken a milli takım 11’ine adapte edilmeye çalışıldılar. kamuoyu da onları biraz erken “bu seviye oyuncusu değil” ilan etti. sonra 2-3 yıl içinde geliştiler ama milli takım şansını erken kullandıkları için kamuoyuna kendilerini tekrar ispat etmeleri biraz daha zor oldu.
tunay, bu yıl kasımpaşa’da yeniden doğdu adeta. on numara şımarıklığında değil, kenarda defansif-ofansif işlemek için elinden geleni yapıyor. galatasaray’a-beşiktaş’a gol atarak, bursa’ya karşı 3 asist yaparak tekrar büyük maçta kader belirleyici olabileceğini gösterdi bu sene. o da, önder özen’in aşırı revizyonunun kurbanı oldu, ama yeni sezonda süper lig’de ya da bundesliga’da muhakkak gelişimini sürdüreceğini düşünüyorum ben.
7) erdem şen (g.antep)
aslında geç sayılabilecek bir yaşta, 26’sında ilk kez en üst ligde oynama şansı bulmuş bir gurbetçi oyuncu. ama bu şansı öyle iyi değerlendirdi ki, artık hiç kimse onun birkaç yıl önce belçika üçüncü kademesinde olduğunu, rizespor tarafından beğenilmediğini hatırlamıyor. savunma sorumluluğu olan bir ön libero olmasına rağmen, daha ilk sezonunda süper lig’de bu kadar skor yapması takdire şayan.
6) fatih candan (karabük)
aslında onun da hikayesi erdem şen’e benziyor: ocak 2014’te karabükspor’a almanya’nın dördüncü kademesinden, bölgesel ligden transfer oluyor. doğal olarak karabük’te kendini kabul ettirmekte zorlanıyor, 2014-15 sezonuna da kumbela-akpala-viola gibi marka forvetlerin çok arkasında başlıyor. nisan ayına kadar ligde tek bir dakika bile oynamamışken, yılmaz vural’ın tercihiyle galatasaray karşısında bir anda kendini 11’de buluyor. vural’ın birinci santrfor tercihini, çalışkanlığı, takım oyunculuğu ve kuvveti ile kazanıyor. ptt 1. lig’de bu seviyeyi koruyabilir mi bilinmez, ama birkaç ayda gösterdiği gelişim saygıdeğer.
5) fatih çiplak (sivas)
sivas’ın sol beki adeta kutsal bir pozisyon. hayrettin o bölgenin yarı tanrısıydı, ziya erdal’ın ondan formayı alması hiç kolay olmadı. ziya formayı alınca taraftarın yeni sevgilisi o oldu, zira sivas altyapısının tek ürünü gibiydi genç oyuncu. 2014-15 sezonuna a2 takımında başlayan, ziya ve berk’in arkasında sol bekte düşünülmeyen fatih, sergen yalçın’ın göreve gelmesiyle kendini bir anda sivas formasıyla süper lig’de buldu. hiç de fena gitmedi fatih’in işleri doğrusu.
1994 doğumlu genç sol bek, bence bu sezon adından daha fazla söz ettirebilecek özelliklere sahip.
4) ali şaşal vural (eskişehir)
ali şaşal’ın bu listede üstlerde olma nedeni, kararlılığı. aslında genç yaşta altay’da parladı, henüz 22 yaşında beşiktaş’ın transfer listesinde olduğu yazıldı. ama işleri yolunda gitmedi, altay’ın 2. lig’e düşüşüyle o da gözden kaybolma riskiyle karşı karşıya kaldı. bu sezonun başında eskişehir’e gelişi, üstelik önünde boffin ve sinan da varken kaleyi devralışı muazzam bir gelişim. 32’nci haftadaki trabzon maçında da bir başyapıt koydu adeta ortaya. milli takıma seçilmeyi de sonuna kadar hak etti.
3)güray vural (akhisar)
güray’ın potansiyelinden herkes haberdar. ama onun potansiyelinden söz ederken yaşı da 27’ye erişti artık. iyi bir anadolu takımı topçusu mu, yoksa istanbul öncesi turlarında mı olduğunu kısa süre içinde göstermek zorundaydı güray... geçtiğimiz sezonki sorumluluk alan performansıyla bence bir istanbul şansı yakalayabileceğini de gösterdi.
bazen sol bekte, bazen sol açıkta, hatta bilal olmadığında ana pas istasyonu olarak çok iyi bir sezon geçirdi milli futbolcu. kaleye daha fazla gitti, özellikle ligin ikinci yarısında tabelaya daha fazla adını yazdırdı. zaman zaman sağ kanada geçişi de bir roberto carlos dokunuşu. oradan içeriye kat edip şut atma fırsatları yarattı ona bu dokunuş.
2)yasin öztekin (g.saray)
9 aralık 2014 akşamı, hamza hamzaoğlu onu arsenal karşısında sağ bek oynatmak için oyuna aldığında, sanırım hamzaoğlu için de yasin için de olumlu düşünen insan sayısı çok azdı. hatta kimileri, yasin’in o takımda ne işi olduğunu sorguluyordu o gece.
sadece 3 ay sonra... 14 mart 2015 akşamı hamzaoğlu onu başakşehir karşısında son yarım saatte oyundan aldığında bu kez taraftarın hisleri farklıydı: “yasin’siz nasıl olacak bu takım” diye sorguluyorlardı bu kez. gurbetçi oyuncunun bu kadar kısa sürede büyük bir takımda bu kadar etkili bir rol alması, herhalde sezonun en büyük çıkışlarından biri.
aslında daha önce trabzonspor’da da şans bulmuştu ama sağ tarafta oynamak istemediği için iyi performans verememişti. hamzaoğlu’nun ona güvenmesi ve sol açıkta şans vermesi adeta yeniden doğumunu sağladı yasin’in... ve eğer volkan şen bu kadar dipten sıçramış olmasa, sezonun en çok gelişim göstereni de o olacaktı rahatlıkla...
1)volkan şen (bursa)
volkan’ın bir numarada olma nedeniyse dibe yol alırken yönünü değiştirebilmiş olması. sırasıyla, bursa’da çıkış yapmış, a milli takım forması giymiş, şampiyonluk yaşamış, büyük takıma transfer olmuş, tekrar bursa’ya dönmüş ama orada eski sempatiyi bulamamıştı volkan...
artık çalım deneyip duvara çarpması homurdanmalara neden oluyordu tribünlerde. o yüzden bu yıl sempatisini kaybettiğini tribünleri tekrar kazanabilmesi, daha büyük bir övgüyü hak ediyor bence. tabii ki onun bu sempatiyi tekrar kazanabilmesinde, şenol güneş üniversitesi’ne 28 yaşında tekrar kaydolma şansı bulmasının büyük etkisi var. topla ne zaman buluşacağını iyi bilen bir oyuncuya, topla ne zaman vedalaşması gerektiğini de öğretti güneş. ve volkan, yıllar sonra bir kez daha a milli takım’ın ilk 11 oyuncusu oldu türkiye’de. gelişimiyle de bence düşüşe geçen ve toparlanamayacağını zanneden birçok yetenekli eski yıldıza ilham verdi volkan...
uğur meleke, milliyet gazetesi spor yazarı.
bu makalede yer alan görüşler yazara aittir ve al jazeera’nin editöryel politikasını yansıtmayabilir.
Yorumlar