Görüş
FBI genç Müslümanları tuzağına mı düşürüyor?
FBI, terörle mücadele programı kapsamında her yıl milyarlarca dolar harcayarak binlerce muhbir görevlendiriyor. Büro, bu çalışmalar sayesinde kanlı terör saldırılarının önlendiğini öne sürse de, asıl amacın Müslüman Amerikalı gençleri terör komplosu tuzağına düşürmek olduğunu söyleyenler de var.

2 haziran'da abd'nin boston kentinde polis ve federal soruşturma bürosu (fbi), usame rahim isimli 26 yaşındaki siyah müslüman bir gence yaklaştı ve ardından rahim'i öldürdü.
fbi'ın iddiasına göre, vurulduğu esnada elinde büyük bir bıçak taşıyan ve bu nedenle de kamu güvenliği açısından mutlak bir tehdit teşkil eden rahim, işid gibi şiddet dolu bir eyleme imza atarak polis memurlarının kafasını kesmeyi planlıyordu. iddianamede rahim'in fbi terörle mücadele birimi tarafından kaydedilen bir telefon görüşmesinde ölümcül planından bahsettiği belirtiliyordu.
rahim olayı, fbi'ın son iki ay içindeki en az dördüncü sansasyonel terörle mücadele operasyonu.
büro, nisan ayında brooklyn'li iki kadını işid için çalışmakla, kansas'lı iki adamı orduya ait bir üsse intihar saldırısı düzenlemeyi planlamakla, philadelphia'lı bir kadını da işid'e katılmaya çalışmakla suçladı.
fbi şimdi de usame rahim'in terörle mücadele birimi tarafından tam zamanında durdurulan bir başka tehlikeli işid mensubu olduğunu söylüyor.
aile şaşkın
rahim'in "radikal" bir savaşçı olduğu yönündeki suçlamalarla şaşkına dönen ailesi, kapsamlı açıklama talebinde bulundu.
genç rahim'in ölümü, fbi'ın tartışmalı terörle mücadele operasyonlarını bir kez daha gündeme taşıdı.
kimi eleştirmenlere göre fbi, müslüman amerikalı gençleri "terör komplosu" tuzağına düşürmenin peşinde. son on yılda şiddet içerikli komploları daha gerçekleşmeden bozmak için aktif bir şekilde çalışan fbi, bunun için ülkenin dört bir yanında binlerce gizli muhbir görevlendirdi. bu muhbirlere, komploları öğrenip bildirmeleri için büyük paralar ödendi.
fbi muhbirleri tarafından henüz başlangıç aşamasında ortaya çıkarılan komploların hemen hemen hepsinde işin içinde rahim gibi genç müslüman amerikalılar vardı.
yapılan birçok araştırma, müslüman amerikalıların ortalama bir amerikalıdan daha tehlikesiz olduğunu gösterse de, fbi ve yerel kolluk ortakları, müslüman topluluklarını ayrımcı bir tavırla kanunsuz şekilde denetim altında tutmaya devam ediyor.
aslına bakılırsa, son on yılda sağ görüşlü aktivistlerin müslüman amerikalılara kıyasla çok daha tehlikeli olduklarını gördük.
yine de öyle görünüyor ki fbi, müslüman amerikalıların kahve içmek, yemek yemek ya da ibadet etmek için toplandıkları yerlerde muhbirlerin "terör" ile ilgili konuşmalara kulak misafiri olma ihtimalinin daha yüksek olduğu kanaatinde.
tehlikeli muhtemel saldırganlarla arkadaşlık kuran fbi muhbiri, genellikle şiddet komplosu gelişirken "gözlem yapıyor".
fbi kimi zaman bu şiddet operasyonunu desteklemek için para, sahte bomba ve silah tedarik ediyor.
muhbir, ortada bir saldırı niyeti olduğunu kanıtlamak adına, sözde savaşçıların saldırıda bulunmak istediklerini açık bir şekilde ifade ettikleri diyalogları gizlice kaydediyor.
tutuklama şovu
şüphelinin son bir hareketinin ardından, adeta sahte bir bombanın fitili ateşlenmişcesine, fbi ajanları içeri dalıp şov gibi bir tutuklama gerçekleştiriyor.
şüphelilerin tutuklandığını kamuoyuna duyurmak üzere düzenlenen basın toplantılarında söz alan yetkililer, sahte komplo gerçek olsaydı nasıl bir katliam yaşanacağını ayrıntılarıyla anlatıyor.
haberlerde müslüman bir gencin fotoğrafını görüyoruz; yanında da "terörist" yazıyor. fbi doğal olarak muhbirlerin oynadığı rolü vurgulamıyor. kısacası, medyada genellikle duyduğumuz tek şey korkunç bir saldırının daha fbi tarafından başarılı bir şekilde önlendiğine dair basit bir hikaye oluyor.
geçtiğimiz yıl konuyla ilgili 214 sayfalık bir rapor yayınlayan insan haklarını özleme örgütü (hrw), fbi'ın muhbir programını "aşağılayıcı" olarak nitelendirirken, bu şekilde amerikalı müslüman toplulukların "yabancılaştırıldığını" ifade etti.
benzer şekilde, 2012 yılında new york üniversitesi tarafından yapılan bir araştırma, fbi'ın yıllık 3 milyar dolarlık terörle mücadele bütçesini meşru kılmak adına kendi kendine saldırı komploları yaratıp sonra da sözüm ona bunları "önlediği" operasyonlarda 100'dan fazla insanın tuzağa düşürüldüğünü gösterdi.
fbi'ın "terör imalathanesi" hakkında bir kitap yazan araştırmacı gazeteci trevor aaronson, 11 eylül'den bu yana şüpheli amerikalı savaşçıların büyük çoğunluğunun bu programdan geldiğini ortaya koydu.
terör komploları
ted (teknoloji, eğitim, tasarım) konferansları kapsamında konuşan aaronson'a göre, "amerika birleşik devletleri'ndeki tüm kuruluşlar içinde terör komplolarında en fazla sorumluluğu bulunan, fbi".
fbi'ın programı, söz konusu çalışmaların dışında belgeselcilerin de dikkatini çekmeye başladı. hbo'nun newburgh operasyonu adlı belgeseli ve (t)error isimli bağımsız film, fbi'ın amerika'daki sivil özgürlükleri ne denli rahatsız edici şekillerde tehlikeye attığını gözler önüne seren çalışmalar.
bu eleştirilere rağmen fbi'ın programı hız kesmeden, üstelik de adalet bakanlığı'nın tam desteğiyle sürüyor.
2012 yılında federal bir hakim, fbi muhbirlerinin camilere girişini yasaklamaya yönelik bir davayı reddederken, karara gerekçe olarak kimi zaman "ulusal güvenlik uğruna bireysel özgürlükleri feda etmek" gerektiğini söyledi.
fbi tarafından tuzağa düşürüldüklerini öne süren az sayıdaki sanıktan hiçbiri jüriyi ikna etmeyi başaramadı.
özetle, rahim'in ölümüyle ilgili tartışmalara rağmen, fbi'ın bu programı sürecek gibi görünüyor. soruşturma devam ederken, rahim olayının tek örnek olmadığını hatırlamakta fayda var.
rahim'in işid ile beraber şiddet komplosu kurduğuna dair pek bir delil yok, ama fbi'ın rahim'e tuzak kurduğunu gösteren bol miktarda kanıt var.
erik love, pennsylvania dickinson college sosyoloji bölümü öğretim üyesi, medeni haklar savunucusu ve "islamophobia and civil rights" (islamofobi ve medeni haklar) isimli kitabın yazarı.
twitter'dan takip edin: @eriklove
bu makalede yer alan görüşler yazara aittir ve al jazeera'nin editöryel politikasını yansıtmayabilir.
Yorumlar