Görüş
Fenerbahçe'yi şampiyon yapan 10 faktör
Akşam Gazetesi Spor Müdürü Hakan Yaşar, Al Jazeera için Fenerbahçe'nin Süper Lig'de nasıl şampiyonluğa ulaştığını yazdı.
sistem istikrarı: kamuoyu fenerbahçe teknik direktörü ersun yanal’ın bilgisayarını, teknolojinin yeşil çime sunduğu nimetlerden ersun hoca’nın ne kadar faydalandığını konuşadursun asıl mesele 4-3-3’ün 34 hafta hiç vazgeçilmeden uygulanmasıydı. beş altı sakatlı haftalarda bile değişmeyen üçlü forvet hattı her zaman psikolojik üstünlük faktörü olarak rakiplerin üzerine bir kabus gibi çöktü. webo-emenike-sow-kuyt’tan oluşan dört silahşorların 42 gollü katkısını sağlayan da aslında bu sistemdi. galatasaray teknik direktörü roberto mancini’nin yap-bozları, beşiktaş'ın çalıştırıcısı slaven bilic’in değişmeyen ama yaratıcılıktan yoksun kadrosunun verdiği sistem arızası, aslında ersun yanal’ın tercihini daha değerli kılıyor.
kriz-savar lider: kim ne derse desin fenerbahçe başkanı aziz yıldırım’la çalışmak zordur. daha sezon başlamadan yaşanan kötü futbol travması sonrası “ben tartışılmam” demek zorunda kalan ersun yanal’ın bu meydan okuması fenerbahçe gibi ateşten gömlek bir koltukta çok da tartışılmadığı bir sezon geçirmesini sağladı. konya torku, karabük ile eskişehir-sivas deplasmanları sürecinde girilen krizden takımı çıkartmak da yanal’ın becerisiydi. terim ile mancini ve bilic’in takımlarına çift haneli puan farkı atmak süper lig tarihine altın harflerle yazıldı.
biyoniklik farkı: aslında üç büyükler’in sezonluk hali buldozer emenike, yorgun drogba, çelimsiz oğuzhan fotoğrafı gibiydi. siyahi turbo-man'leri ile güçlü fenerbahçe, yetenekli-bitik şöhretleriyle g.saray ve istikrarsız-zayıf güç elemanlarıyla beşiktaş önünde fark yarttı. 60 sakatlık veren beşiktaş, 20’yi geçen galatasaray ve 19’u bulan fenerbahçe. en sağlam, en atletik, en coşkulu takım olmanın meyvesi şampiyonluk oldu haliyle.
gökhan gönül-caner’in cafu-carlos’laşması: orta sahada sıkışan ve forvetlerin stoperlerin kelepçesinde kaybolduğu günümüz futbolunda fark yaratanlar iki bek oluyor. ama iki bekin uyumu da bir başka lezzet taşır. cafu-carlos’la dünya şampiyonu olmuş brezilya örneği ne kadar insanları keser bilinmez ama gökhan-caner ikilisinin fenerbahçe’nin çilingir yükünü çektiğini söylemek lazım. üç gollü (caner [üç], gökhan [gölü yok]) skor katkısı az gözükse de rakamların ölçemeyeceği bir güçten bahsetmek gerek.
bjk-gs etkisi: hiçbir detay fenerbahçe’nin şampiyonluğunu küçültmez belki ama stadı olmayan göçebe beşiktaş ile terim-mancini operasyonu yapmış galatasaray’ın parçalı bulutlu performansları da özellikle kriz anlarında itici güç oldu. beşiktaş’ın 4x4’lük sezon ve ikinci yarı başlangıçları, mancini’nin juventus zaferi sonrası geri dönüşleri fenerbahçe’yi ürkütmedi değil belki ama hiçbir zaman sonuna kadar zorlayıcı bir faktör de olamadı iki büyük. fenerbahçe, amansız şampiyonluk yarışında tecrübesiyle üstündü aslında. genç, ağabey karışımı kadro, yerli-yabancı küskünlüğünün hiç yaşanmadığı huzur ortamı, 12'nci adam'ın hiç bitmeyen desteği, avantajlarıydı fenerbahçe’nin. şükrü saracoğlu’nda sadece trabzon ve beşiktaş beraberlikleriyle çıkılan koca sezonun aslında özeti de bu seyirci gücü.
aziz-silin: fenerbahçeli futbolcular, “başkan ne zaman ne yapacağını biliyor” diyerek aziz yıldırım faktörünün adını koydu. gerek samandıra ziyaretleri gerek motivasyon konferansları gerek maç başı prim sistemi takımın trabzon deplasmanı öncesinde ayağa kalkması için ‘silin’ oldu örneğin. sahaya inen, soyunma odasından çıkmayan başkan modeli, teknik direktörünün gücünü küçültse de futbolcu üzerinde derin bir etki bırakan aziz yıldırım gerçeği, futbol gerçekleriyle anlatılamasa da olumlu sonuç veren bir kültür yarattı fenerbahçe’de. sivas deplasmanı sonrası yunus yıldırım ve tff’ye savaş ilanıyla başkan’ın yaşattığı kaos ve mağduriyet tablosu, kaostan beslenme geleneğinin her zaman garanti ettiği başarı gerçeğine işaretti aslında. üzüntüden kahraman yaratan bir toplumun belki de en sevdiği bu motive edici yönetim taktikleri, şampiyonluğun en övülen halkası olarak bir kez daha şampiyonluk öyküsünün en derin sayfalarında yer buldu.
transfer isabeti: herkes galatasaray’ın dokuz ara transferde bir tek alex telles’i oynatışını konuşurken f.bahçe’nin emenike, bruno alves, alper, kadlec, holmen’deki isabetini ıskalamamak gerek. cardoza mı, emenike mi diyerek yazı geçirip sezonun yıldızının emenike olması doğru transfer projesinin uç noktasıdır. en iyi yerli alper, en değerli yabancı stoper alves gerçekleri de keza umulanın üzerinde geri dönüş sağlayan isimler. holmen, kadlec 6+0+4 sistemine isyan edercesine aldıkları kısa sürelerde maradonalaşma becerisi gösterdi ki bu da “24 kişiyle şampiyon olduk” algısını boş çıkartmayan detaylardan birisi oldu.
pes etmeyen ruh: fenerbahçe özellikle ligin ilk yarısında bütün futbol şansını kullandı. klasikleşen 90+ golleri, ikinci yarı geri dönüşleri, pes etmeyen bir takım ortaya çıkardı. kaybedilmeyen ama kazanılamayan iki beşiktaş derbisi, kadıköy’deki galatasaray mesaisi, futbol açısından parlak olmasa da çılgın mücadele tarafıyla büyük maçların büyük performanslarını ortaya çıkardı. tt arena’ya final maçı değil de şampiyon duygusuyla giden bir fenerbahçe gerçeği de küçümsenir bir başarı değil.
özveriyle yazılan bir hikaye: 19'uncu kupanın hikayesi yazılıyorsa mutlaka bunun içinde bir özveri olmalı… o da derbiden üç gün önce kalbinde sorun çıkan teknik direktörün anjiyo olup üç stentle o maça çıkmasıdır. ersun yanal, kendisinin bile hesap edemediği şekilde kalbi onu zorladığında savaş ateşini hastane odasında açmıştı bile. “seni yeneceğim” dediği hastalığına inat derbiye çıkıp 2-0’lık galatasaray zaferiyle oyuncularını taçlandırdı. o günkü duygu seli kuyt’ın, emenike’nin, bruno alves’in, egemen’in, gökhan gönül’ün, caner’in, mehmet topal’ın, kısacası 24 futbolcunun kar, yağmur, çamur, sakatlık, ağrı demeden gösterdikleri günlerde de hep yaşandı. geriye ise şampiyonlukla biten 'mutlu son' kaldı.
hakan yaşar, 2010'dan beri akşam gazetesi spor müdürü. daha önce muhabir, editör ve yazar olarak milliyet, star ve vatan gazetelerinde de çalıştı.
bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve al jazeera'nin editöryel politikasını yansıtmayabilir.
Yorumlar