Görüş

Filistin Sorunu ve Türkiye'nin sınırlı rolü

Reel düzlemde Hamas'ın üzerindeki Tahran etkisi artıyor, Ankara'nın da Fetih'in doğal ve geleneksel müttefiki Kahire ve Riyad ile arası bozuk. Bu ortamda Türkiye'nin her iki fraksiyon nezdinde etkisi sınırlı kalacaktır.

27 Aralık 2014'te AK Parti Konya 5. Olağan Kongresi'ne Başbakan Davutoğlu ile birlikte katılan Hamas Lideri Halid Meşal, bir de konuşma yapmıştı. [Fotoğraf: EPA]

ortadoğu'daki birçok problem gittikçe derinleşiyor. sağduyu ve makul düşüncenin yerini çok daha bariz bir kutuplaşma ve ötekileştirme alıyor. alt aidiyetler daha görünür hale gelirken, birleştirici ulusal kimlikler yoğun bir erozyona uğruyor. bu anlamda suriye ve irak ilk akla gelen ülkeler elbette. devlet otoritesinin zayıfladığı ve hatta yok olduğu, halka hizmet sunmanın ayrımcı yaklaşımlara dayanmaya başladığı bu ülkelerde gelinen nokta ortada. devlet eliyle sağlamlaştırılan toplumsal kutuplaşmalar, şiddete ve radikalleşmeye zemin hazırlıyor. halklarını makule davet edebilecek basiretli lider/elit kadrodan yoksun olunması da, duygusal savrulmalara teşne toplumların farklı mecralara kaymalarını kolaylaştırıyor. vizyonsuzluğa duçar mevcut liderlerin ise bu olumsuz gidişata dur diyebileceğini düşünmek çok gerçekçi durmuyor.

arap halkları için çok şey ifade eden türkiye, bölgeyi kasıp kavuran fırtınalı sürece, dış politikası oldukça hasar almış biçimde giriyor. hayati merkezler (kahire, tel aviv, riyad) ile an itibarıyla kurulan (kurulamayan) ilişkiler, hiç olmaması gereken bir zamanda hiç olmadığı kadar kötü.

by Osman Bahadır Dinçer

filistin sorunu da gelinen nokta itibarıyla yukarıda çizilen tablodan çok ayrı düşünülemez. elbette irak ve suriye'deki yapısal özellikler, filistin ile kıyaslanamaz ancak benzer bazı problemlerin filistin özelinde de var olduğunu görmek durumundayız. nitekim filistin halkı da gittikçe artan kutuplaşmadan, otoritenin hizmet sunmamasından ve vizyonsuz liderlerden mustarip. keza filistinli farklı gruplar arasındaki sürtüşme, haziran 2014'te birlik hükümeti kurulmasına rağmen henüz bitmiş değil. üstelik 6 aylık dönemin sona ermesi dolayısıyla hükümette karşılıklı suçlamalar gittikçe ivme kazanıyor.

sadece batı şeria'da değil gazze’de yaşayan filistinlilerin de liderlerine inancı büyük ölçüde yara almış vaziyette. insanların tepkisi artıyor; eğitim ve sağlık sistemindeki problemler ve işsizlik, filistin halkının en çok şikâyet ettiği konular arasında. ekim 2014'te ürdün'ün başkenti amman'da düzenlenen ve filistin'in farklı şehirlerinden kanaat önderleri ile akademisyenlerin de katıldığı bir toplantı ve ardından kudüs'te yaptığım görüşmelerden edindiğim izlenim, genel olarak filistin halkının hem hamas hem de fetih liderlerinden memnun olmadığı yönünde.

ortadoğu'da değişen konjonktür ve türkiye'nin konumu

böylesi kaotik bir durumda arap halkları için çok şey ifade eden türkiye, bölgeyi kasıp kavuran fırtınalı sürece, dış politikası oldukça hasar almış biçimde giriyor. normal şartlarda bile bölgede etkin olabilmek adına iyi ilişkilere sahip olunması hayatiyet arz eden merkezler (kahire, tel aviv, riyad) ile an itibarıyla kurulan (kurulamayan) ilişkiler, hiç olmaması gereken bir zamanda hiç olmadığı kadar kötü. iran ile retorikte var olan iyi ilişkilerin reel planda sıfır toplamlı bir oyun olduğunu belirtmeye gerek dahi yok. uzun süredir neredeyse türkiye'nin tek dostu diyebileceğimiz katar ile de ilişkilerin zayıfladığı biliniyor. kabaca tasvir etmeye çalıştığımız bu jeopolitik denklem içinde türkiye'nin, ortadoğu'nun her geçen gün kronikleşen sorunlarının çözümünde etkin rol oynayabilmesi gerçekten zor.

müslüman kardeşler (ihvan) hareketinin, cumhurbaşkanı muhammed mursi ile birlikte mısır yönetiminde etkinlik kurması, hamas için adeta bulunmaz bir fırsattı. hamas liderleri, mısır'da ihvan ve türkiye'de adalet ve kalkınma partisi (akp) iktidarının varlığını, kendi pozisyonlarını güçlendirme adına önemli bir dayanak noktası olarak görüyorlardı. mursi'nin en güçlü olduğu 2012'nin son ve 2013'ün ilk aylarında kahire ve gazze'de hamas yöneticileri ile yaptığım onlarca görüşmede buna bizzat şahit olmuştum. temel varsayım ve kanaat, o gün içinde bulunulan denklemin kusursuzca ve uzun zaman boyunca devam edeceği yönündeydi. fakat 2 yıl gibi kısa bir süre zarfında bölgede yaşanan gelişmeler, çok farklı bir denklem meydana getirdi.

bugün filistin açısından bakıldığında, bir tarafta ihvan'ın düşman, hatta terörist ilan edildiği yeni bir mısır yönetimi ve destekçisi körfez ülkeleri varken, diğer tarafta etkinliği ve prestiji tartışmalı hale gelen bir ankara yer alıyor. hamas ile fetih'in bir uzlaşı hükümeti kurma noktasında anlaşmaya varmalarının işte böylesi bir sürece denk geldiğini unutmamak lazım. hal böyle olunca, aslında birlik hükümetinin kuruluşundaki dinamiklerin sağlam zemine oturmadığını iddia edebiliriz.

hamas, mısır'daki yönetim değişikliği yüzünden ihvan'ın, suriye meselesindeki tavrı nedeniyle ise iran'ın desteğini kaybetmesinden dolayı biraz da mecbur kaldığı için uzlaşıya sıcak bakmıştı. fetih'in ise mısır ve suudi arabistan gibi ihvan'a duydukları tepkiyi her ortamda sözle ve fiilen ifade etmekten çekinmeyen ülkelerin telkinlerinden bağımsız hareket edeceğini beklemek rasyonel değil. kaldı ki siyasal islam'a yönelik tepkinin büyüdüğü böylesi bir iklimde, hamas'ın kazanım elde edebilmesini beklemek de gerçekçi değildi.

başarısız bir birlik hükümeti denemesi daha

hamas-fetih birlik hükümeti, sahada karşılığını tam bulamadı. yeni hükümetin, gazze'yi kucaklamakta geciktiği, hatta kucaklayamadığı söylenebilir. israil'in 8 temmuz-26 ağustos 2014 tarihlerinde gazze'ye düzenlediği saldırılar ve üçüncü tarafların baskılarının da bunda etkisi bulunduğu muhakkak. israil saldırılarının ardından eylül 2014'te gazze'nin yeniden inşasını da içeren yeni bir anlaşmaya varılsa da fetih'in, gerek gazze’ye yeteri kadar özen göstermemesi gerekse de hamas'ın gazze'deki tekelini kırma olasılığından duyulan rahatsızlık, hükümet programında yazılanların somut çıktıya tahvil edilmesini engelledi.

bugüne kadar gazze'deki memurların maaşlarının ödenmesi, sisteme entegrasyonu ile gazze ve batı şeria'daki kamu kurumlarının tek çatı altında toplanması konularında önemli bir mesafe kat edilebilmiş değil. özellikle gazze halkı, kelimenin tam anlamıyla, kimin hükümet olduğunu anlayamadı. hükümetin kurulmasını takip eden 6 ay içerisinde seçimlerin yapılması, filistin kurtuluş örgütü'nün (fkö) yapısının diğer grupları içine alacak şekilde yeniden düzenlenmesi gibi iç uzlaşıyı kurumsallaştıracak konular, süreç içinde tartışılamadı bile. filistin'de en son parlamento seçimlerinin 2006 yılında yapıldığını düşünürsek, bölünmüşlüğün giderilebilmesi için seçimlerin adil bir şekilde ve en kısa zamanda yapılmasının önemi ortaya çıkıyor. halkın beklentisi de bu yönde.

hamas'ın siyasi süreç dahilinde tutulması ve muhatap alınması çok önem taşıdığı için ankara-hamas temasını önemsemek gerekir. ancak bunu stratejik ve sessiz şekilde, başkasının eline malzeme vermeden yapmak daha isabetli olacaktır. 

by Osman Bahadır Dinçer

 türkiye ne kadar etkili?

geçtiğimiz yıllarda bozulan tahran-hamas ilişkileri, yeniden iyileşme eğilimine girmiş gibi duruyor. hamaslı yetkililer, 2 yıl önce gazze ve kahire'de gerçekleştirdiğim görüşmelerde, "biz iran ile aynı ideoloji ve yaklaşımlara sahip değiliz; mecbur kaldığımızda, bize başka el uzatan olmadığında ancak tahran'a teveccüh ederiz." diyorlardı. aynı hamas yetkililerinin yeniden iran'a yaklaşmaları, başka yerden somut destek alamadıkları anlamına geldiği gibi tahran'ın hamas üzerinde, tıpkı eskisi gibi, yeniden etki kurabileceği manasına da içeriyor.

diğer taraftan filistin meselesinde mevcut şartlarda asıl söz sahipleri, her halükarda araplar ve israil'dir. hamas-fetih birlik hükümetinin kurulmasında bile esas rolü, mısır'daki askeri yönetim oynamıştır. bu durum tabii ki türkiye'nin tamamen etkisiz olduğu anlamına gelmez. fakat ankara'nın, bir yandan meselenin asli unsurları olan araplar ve israil ile ciddi sıkıntı yaşadığı, diğer yandan hamas'ı kayırdığına dair iddiaların sıklıkla dillendirildiği bir ortamda filistin'de çözüm denklemine girebilmesi pek mümkün gözükmüyor. zaten reel düzlemde hamas'ın üzerindeki tahran etkisi artıyor, ankara'nın ise fetih'in doğal ve geleneksel müttefiki kahire ve riyad ile arası bozuk. bu şartlarda türkiye'nin her iki fraksiyon nezdinde etkisi sınırlı kalacaktır.

meşal ve abbas'ın ziyaretleri

peki, durum böyleyken türkiye'nin aralık 2014'ün son günlerinde hamas liderlerinden halid meşal'i ve 12 ocak 2015'te filistin yönetimi başkanı mahmut abbas'ı konuk etmesi nasıl değerlendirilebilir? türkiye, hâlihazırda bütün sıkıntılara rağmen, filistin davasına katkı sunmak adına samimiyetle bir şeyler yapmak istiyor olabilir. ama bu kadar yalnızlaşan ve tepki çeker duruma gelinen bir ortamda atılan adımların çok sınırlı kalacağı ve ayrıca gayet hassas kurgulanması gerektiği hesaba katılmalı.

hamas'ın siyasi süreç dahilinde tutulması ve muhatap alınması çok önem taşıdığı için ankara-hamas temasını önemsemek gerekir. ancak bunu stratejik ve sessiz şekilde, başkasının eline malzeme vermeden yapmak daha isabetli olacaktır. mısır dâhil birçok ülke, hamas ve benzeri gruplar ile temas halindeyken ankara-hamas ilişkilerinin böylesine görünür biçimde icra edilmesi, türkiye'yi hedef haline getirebilir.

meşal'i 27 aralık 2014 günü konya'daki akp kongresi'nde gövde gösterisi yaparcasına ağırlamak, türkiye aleyhine son dönemde artan olumsuz algıyı pekiştirebilir. dış politika ve diplomaside algılar gerçeklerden her zaman daha etkili ve önemlidir. dolayısıyla bu süreçte türkiye'nin filistin sorunu bağlamında, özellikle de hamas ve gazze konularında daha düşük profilli bir siyaset izlemesi her iki tarafın da yararına olacaktır.

osman bahadır dinçer, uluslararası stratejik araştırmalar kurumu (usak) ortadoğu araştırmaları merkezi’nin arap dünyası araştırmaları masası başkanı’dır. 

twitter’dan takip edin: @bahadirdincer

bu makalede yer alan görüşler yazara aittir ve al jazeera’nin editöryel politikasını yansıtmayabilir.

Osman Bahadır Dinçer

osman bahadır dinçer, uluslararası stratejik araştırmalar kurumu (usak) ortadoğu araştırmaları merkezi’nin arap dünyası araştırmaları masası başkanı’dır. Devamını oku

Yorumlar

Bu sitede yer alan içerikler sadece genel bilgilendirme amacı ile sunulmuştur. Yorumlarınızı kendi özgür iradeniz ile yayınlanmakta olup; bununla ilgili her türlü dolaylı ve doğrudan sorumluluğu tek başınıza üstlenmektesiniz. Böylelikle, Topluluk Kuralları ve Kullanım Koşulları'na uygun olarak, yorumlarınızı kullanmak, yeniden kullanmak, silmek veya yayınlamak üzere tarafımıza geri alınamaz, herhangi bir kısıtlamaya tabi olmayan (format, platform, süre sınırlaması da dahil, ancak bunlarla sınırlı olmamak kaydıyla) ve dünya genelinde geçerli olan ücretsiz bir lisans hakkı vermektesiniz.
;