Görüş

Güney Kafkasya’da İran ve İsrail rekabeti

Ortadoğu’nun en etkili güçlerinden İran ve İsrail’in rekabet alanlarından biri de, Güney Kafkasya bölgesi. İsrail Azerbaycan ile, İran da Ermenistan ile iş birliğini geliştirmeye çalışarak bölgede güçlerini artırmaya çalışıyor.

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, Aralık 2016'da resmi bir ziyaret kapsamında Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev ile Bakü'de bir araya geldi. [Fotoğraf: AA]

geçen yıl israil başbakanı binyamin netanyahu’nun azerbaycan’ı ziyaret etmesi ve iki ülke arasında 4,8 milyar dolarlık askeri iş birliği anlaşması olduğunu açıklaması ile 21 aralık’ta iran cumhurbaşkanı hasan ruhani’nin ikili temaslarda bulunmak üzere ermenistan’a resmi bir ziyaret gerçekleştirmesi yakın dönemlere denk geldi.[1]

bu gelişmeler, azerbaycan ile iran arasında uzun süredir yaşanan gerginliğin yeniden alevlenmesine neden oldu. söz konusu iki ülkenin meclislerinde karşılıklı olarak muhataplarını suçlayıcı çok sert açıklamalar yapıldı. bu sözlü sürtüşmeler, azerbaycan ile israil arasında yaşanan askeri ve stratejik iş birliğinin iran’ı çok rahatsız ettiği ve bunun karşısında bakü’nün de aynı şekilde iran - ermenistan münasebetlerinin gelişmesinden rahatsız olduğunun açık bir göstergesi olarak değerlendirilebilir.

iran yönetimi, seçilmiş abd başkanı donald trump döneminin, türkiye - israil arasındaki diplomatik ilişkilerin düzelmekte olduğu, tel aviv - bakü arasında askeri iş birliğinin derinleştirildiği ve bunların yanında washington’ın iran politikasında büyük sürprizlerin yaşanma ihtimalinin kuvvetlendiği bir zemine oturacağı endişesini taşıyor.

güney kafkasya’nın hassas dengeleri

büyük orta doğu’nun (bod) bir parçası olan güney kafkasya bölgesi komşular arasındaki gergin ilişkilerin sürekli bir şekilde canlılığını koruduğu bir coğrafya olarak göze çarpar. sovyetler’in dağılmasından sonra azerbaycan’ın türkiye, gürcistan ve israil ile tesis ettiği stratejik ilişkilerin yanında, ermenistan’ın rusya ve iran ile kurduğu benzer nitelikteki münasebetleri üzerinden oluşan bölgesel denge, güney kafkasya jeopolitiğini anlamak açısından da önem taşıyor.

2016 yılını bu bölgesel dengenin gevşediği ve krizlerin patladığı bir kırılma dönemi olarak değerlendirmek yanlış olmaz. iran’da hasan ruhani iktidarı döneminde türkiye’nin katkıları ile kurulan bakü - ankara - tahran arasındaki üçlü diyalog platformu, azerbaycan ile iran arasındaki gerginliğin azalmasına katkı sağladı. şubat 2016’da azerbaycan cumhurbaşkanı ilham aliyev tahran’a gitti ve mevkidaşı hasan ruhani ile iki ülke arasındaki ekonomik ve kültürel ilişkileri geliştirmek için görüştü.[2] bunun yanı sıra 8 ağustos’ta azerbaycan’ın inisiyatifi üzerine iran ve rusya ile birlikte uluslararası kuzey güney ulaştırma koridoru’nun oluşturulması için bakü’de hasan ruhani, vladimir putin ve ilham aliyev üçlü bir zirve gerçekleştirdiler.[3]    

sovyetler’in dağılmasından sonra azerbaycan’ın türkiye, gürcistan ve israil ile tesis ettiği stratejik ilişkilerin yanında, ermenistan’ın rusya ve iran ile kurduğu benzer nitelikteki münasebetleri üzerinden oluşan bölgesel denge, güney kafkasya jeopolitiğini anlamak açısından da önem taşıyor.

2-5 nisan 2016’da yaşanan “dört günlük karabağ savaşı”nda rusya’nın tarafsız bir tutum sergilemesi, moskova-bakü ilişkilerinin düzelme ivmesi yakalamasına katkı sağlarken aynı zamanda rus-ermeni ilişkilerinin test edilmesine neden oldu. dolayısıyla nisan ayındaki karabağ savaşı, rusya’nın güney kafkasya’da ağırlığının artmasına neden olmasının yanı sıra her iki ülke üzerindeki etkisinin derinleşmesini sağlaması açısından da önemli görülebilir.[4]

türkiye cumhurbaşkanı recep tayyip erdoğan’ın 9 ağustos’ta st. petersburg’a gerçekleştirdiği ziyaretinde ankara, bakü ve moskova işbirliği hattının oluşturulması yönünde yaptığı açıklama, muhatapların güney kafkasya’daki geleneksel jeopolitik eksen algısının dönüşmesi isteğinde olduklarını bir kez daha gösterdi.

rusya-ermenistan askeri iş birliği artıyor

fakat güney kafkasya’da yaşanan bu gelişmenin, moskova’nın erivan’dan vazgeçmesi anlamına gelmeyeceğini vurgulamakta fayda var. zira moskova, güney kafkasya’daki tek müttefiki olan ermenistan ile askeri ilişkilerinin derinleşmesine yardımcı olacak adımlar atarak, bölgedeki askeri varlığını ve politik etkinliğini sağlamlaştırıyor. hava savunma sistem radarlarına yakalanma ihtimalinin düşüklüğünün yanı sıra konvansiyonel ve nükleer başlık taşıma kapasitesine sahip olup, ermenistan’daki rus gümrü askeri üssü’ne yerleştirilen iskender füzeleri’nin aynı zamanda ermenistan ordusuna da verilmek istendiği hakkındaki haberler basında yer aldı. bu füzelerin verilme nedenini rusya devlet duması dış ilişkiler komitesi başkanı aleksey puşkov “müttefik olduğumuz ülkenin nato ile komşu olması”[5] olarak açıkladı. ermenistan ordusunun görece oldukça yüksek tahribat gücüne sahip füze sistemleri ile donatılması bölgedeki dengeleri elbette etkiliyor ve komşu ülkeleri tedirgin ediyor.

bunun yanında 23 aralık 2015’te rusya ile ermenistan arasında imzalanan ve 6 aralık 2016’da rus duma’sında onaylanan anlaşma çerçevesinde, iki ülke arasında ortak hava savunma sistemi kuruldu. aynı zamanda iki ülke arasında ortak askeri ordu gruplarının oluşturulmasını hedefleyen anlaşma metnine göre, idarenin ermenistan komutanlığı’na bağlı olması ama savaş durumunda komutanlığın yerevan’ın onayı ile rusya savunma bakanlığı’na bağlanması mümkün[6]. bu doğrultudan değerlendirildiğinde, dört gün karabağ savaşı’nın ermenistan - rusya arasındaki askeri iş birliğinin daha da derinleşmesiyle sonuçlandığı anlaşılıyor.

bu gelişmeler azerbaycan ile ermenistan arasında yukarı karabağ sorunundan dolayı gergin olan ilişkilerin daha da kötüleşmesini sağlayan sürecin bir parçası olup, diğer taraftan bakü’nün tel-aviv ve ankara ile var olan askeri ilişkilerini bir üst seviyeye taşımasına yol açtı.

azerbaycan’ın israil ile iş birliği arayışı ve iran

buna ilave olarak erivan’ın sürekli bir endişe taşımasının ekonomik gerekçeleri de var. rusya ve azerbaycan arasındaki askeri ve ticari iş birliği hacmi hiç de küçümsenemeyecek bir boyutta, 5 milyar dolar değerinde.[7] lakin erivan’a karşı özellikle politik çatışmalar noktasında moskova’yı yanında görmek isteyen bakü’nün her geçen gün artarak önem kazanan adımları, hiç de istenmeyen bir şekilde ermenistan’ı rusya’ya çok güçlü bir biçimde yaklaştırdı.

abd başkanı trump’ın iran politikası güney kafkasya’da dengeleri, gerginliklerin tırmanıp tırmanmayacağını veya yumuşamanın egemen olup olmayacağını kesinlikle etkileyecek. ama iran, rusya ve türkiye’nin ortak iş birliğiyle beklenen olumsuz gelişmeler önlenebilinir.

azerbaycan’ın askeri ticari anlaşmalar yoluyla israil ile ilişkilerini geliştirmeye çalışması, iran ile de ilişkilerinin bozulmasına neden oluyor. iran, israil ve azerbaycan arasında yaşanan yakınlaşmayı küresel politika boyutunda değerlendiriyor ve donald trump’ın başkanlık döneminde washington-bakü ilişkilerin daha da gelişmesi ve abd’nin azerbaycan’ı iran’a karşı kullanması ihtimalinden rahatsızlık duyuyor. zira 2006’dan itibaren abd ile iran arasındaki ilişkilerin gerginleşmesi[8], washington - bakü münasebetlerini olumlu yönde etkilemişti.

2016 biterken azerbaycan-israil ilişkilerinin gelişmesi üzerine iran meclisi dışişleri komisyon başkanı[9] ve savunma bakanı tarafından[10] yapılan tehditkar açıklamalar ve bunun akabinde azerbaycan milletvekili kudret hasankuliyev’in, iran’ın beş parçaya bölünmesi yönündeki açıklaması iki ülke arasındaki gerginliğin ne kadar vahim olduğunu ortaya koyuyor.[11]

sonuç olarak söylemek gerekiyor ki, seçilmiş abd başkanı trump’ın iran politikası güney kafkasya’da dengeleri, gerginliklerin tırmanıp tırmanmayacağını veya yumuşamanın egemen olup olmayacağını kesinlikle etkileyecek. ama iran, rusya ve türkiye’nin ortak iş birliğiyle beklenen olumsuz gelişmeler önlenebilinir.

türkiye, azerbaycan, iran, gürcistan, ermenistan ve rusya ile üçlü iş birliği diyalog platformların devam ettirilmesi ve birbirine alternatif olarak görülmemesi, tam tersi güven ve istikrarın sağlanması için fırsat olarak görülmesi lazım. bütün bu ülkelerin realpolitik haricinde ekonomik ve kültürel ilişkilere de önem vermesine ihtiyaç var.

orhan gafarlı, ankara üniversitesi uluslararası ilişkiler bölümünde doktora adayı. tarihsel perspektiften rusya’nın uluslararası hukuk yaklaşımlarını çalışan gafarlı, national interest ve the jamestown foundation'da türkiye-rusya ilişkileri, enerji politikaları üzerine analizler yazıyor. 2012-2014 yılları arasında bilgesam'da avrasya üzerine araştırmacı olarak çalıştı. 2015 yılında “avrasya çıkmazı: yeni büyük oyunu kim kazanacak?” başlıklı bir kitap yayınladı.

twitter'dan takip edin: @gafarli

bu makalede yer alan görüşler yazara aittir ve al jazeera’nin editöryel politikasını yansıtmayabilir.

 


 

Orhan Gafarlı

ankara üniversitesi uluslararası ilişkiler bölümünde doktora adayı. tarihsel perspektiften rusya’nın uluslararası hukuk yaklaşımlarını çalışan gafarlı, national interest ve the jamestown foundation'da türkiye-rusya ilişkileri, enerji politikaları üzerine analizler yazıyor. Devamını oku

Yorumlar

Bu sitede yer alan içerikler sadece genel bilgilendirme amacı ile sunulmuştur. Yorumlarınızı kendi özgür iradeniz ile yayınlanmakta olup; bununla ilgili her türlü dolaylı ve doğrudan sorumluluğu tek başınıza üstlenmektesiniz. Böylelikle, Topluluk Kuralları ve Kullanım Koşulları'na uygun olarak, yorumlarınızı kullanmak, yeniden kullanmak, silmek veya yayınlamak üzere tarafımıza geri alınamaz, herhangi bir kısıtlamaya tabi olmayan (format, platform, süre sınırlaması da dahil, ancak bunlarla sınırlı olmamak kaydıyla) ve dünya genelinde geçerli olan ücretsiz bir lisans hakkı vermektesiniz.
;