Görüş

Hükümet - Cemaat kavgası ve AKP seçmeni

Bu dönem, Türkiye siyaseti için muhatabını siyasi rakip değil “düşman olarak” değerlendirdiği ilk dönem değil. Ama bugünün diğer dönemlerden farkı, ilk kez çatışmaları dışarıdan bir müdahale olmadan çözmek durumunda kalıyor gibi görünmesidir.

Yolsuzluk ve rüşvet soruşturmalarında adı geçen 3 bakan 25 Aralık'ta istifa etti. Egemen Bağış 26 Aralık'taki kabine revizyonuyla bakanlıktan ayrıldı. [AA]

30 mart 2014 yerel seçimlerine üç- dört ay kala ortaya atılan yolsuzluk iddiaları ve bunun üzerine türkiye’nin yargı ve iç güvenlik teşkilatının geniş ölçüde yeniden düzenlenmesi, türkiye’yi çok kritik gelişmelerin eşiğine sürüklemiştir. bu olaylara yönelik genelde halkın, özelde de ak parti seçmeninin göstereceği tavır sadece yerel seçim sonuçlarını değil, türkiye’nin uzun dönemli geleceğini de etkileyecek önemdedir.

son zamanlarda artık bahsedilmese de, türkiye’de siyasetin her 10 yılda bir krize girdiği ve askeri darbeleri yaşadığı söylenegelir: 1960 askeri darbesi, 1971 askeri muhtırası, 1980 askeri darbesi ve 1997 yılında postmodern darbe de denen 28 şubat müdahalesi hemen akla geliveren örnekler. bütün bu darbelerde hep askeri bürokrasi suçlanmış,  belki de askeri darbe dönemlerinin kötü hatıraları nedeniyle, darbeler öncesinde var olan siyasetin polarizasyonu ve ülkenin “yönetilemez” hale gelmesi ihmal edilmiştir. 1960 darbesi sonrasında başbakan ve iki bakanın idam edilmesi trajedisinin ağırlığı altında, türkiye halkı, kanaat önderleri ve siyasetçiler, darbe öncesinde ana muhalefet partisi lideri ismet inönü’nün toplantı yapmak üzere kayseri’ye gitmesinin engellenmesini tartışamamıştır. dahası her türlü toplantıyı ve siyasal eylemi yasaklama hakkı olan ve tümüyle dp üyelerinden oluşan tahkikat komisyonları’nın kurulmuş olması, bu konu ile ilgili meclis görüşmelerinin yayınlanmasının bile yasaklanması;  askeri ve sivil yargıç ve savcıların bütün yetkilerini haiz olan bu komisyonların diğer muhalefet parti milletvekilleri ile beraber ana muhalefet parti liderine de 12 meclis oturumuna katılmama cezası verebilmiş olması kamu vicdanında tartışılıp mahkûm edilememiştir.  

aynı şekilde 1980 askeri darbesi öncesinde, siyasetin türkiye’de pek çok problem karşısında aciz kalmasına ilaveten, görev süresi dolan cumhurbaşkanı fahri korutürk’ün yerine yeni bir cumhurbaşkanını 114 oturum yapmasına rağmen seçememiş olmasının garipliği de, askeri darbe sonrasının feci olaylarının gölgesinde kaldığı için tartışılmamış konulardır.

ak parti’ye yönelik yolsuzluk iddiaları, sonrasındaki adli ve idari alt üst oluşlar, daha önce beraber hareket etmiş olduğu cemaate yönelik suçlayıcı ifadeleri ve cemaatin karşı hamleleri arasında kalan ak parti seçmeni için tek bir seçmen tavrından bahsedemeyiz.

by Fatma Bostan Ünsal

yukarıdaki birkaç örneğin gösterdiği gibi, bu dönem türkiye siyaseti için muhatabını siyasi rakip değil “düşman olarak” değerlendirdiği ilk dönem değil. ama bugünün diğer dönemlerden farkı, ilk kez çatışmaları dışarıdan bir müdahale olmadan çözmek durumunda kalıyor gibi görünmesidir. askeri müdahaleler sorunları belki kısa vadede çözüyor gibi görünüyor, ama uzun vadede toplumun bu krizleri doğal yollarla çöz(e)memiş olmasının, türkiye toplumunun ve siyasetinin olgunlaşmasına engel olduğu artık açıkça görülüyor. işte bu dönemde genelde tüm toplum ve seçimler siyasetin en belirgin mekanizmalarından olduğu için özelde seçmenler ve bilhassa 2011 seçim sonuçlarına göre % 49.83 oy alan ak parti seçmeninin göstereceği tavır, türkiye’nin geleceğini belirleyecek önemdedir.

seçmenlerin muhtemel tavırlarına yönelik nicel yöntemleri kullanma imkânımın olmamasına ek olarak, seçim yasaklarının başladığı ve seçime yönelik kamuoyu anketlerinin yasaklandığı bu vasatta nitel yöntemleri kullanarak seçmen tercihleri ile ilgili eğilimlerden söz edebilirim. ak parti’ye yönelik yolsuzluk iddiaları, sonrasındaki adli ve idari alt üst oluşlar, daha önce beraber hareket etmiş olduğu cemaate yönelik suçlayıcı ifadeleri ve cemaatin karşı hamleleri arasında kalan ak parti seçmeni için tek bir seçmen tavrından bahsedemeyiz.

seçmenin algısı ve sandıktaki tavrı

bir kesim ak parti seçmeni, olayları tamamıyla ak parti gözlükleri ile değerlendirdiği, yani yolsuzluk iddialarını “sivil müdahale” olarak algıladığı ve seçimleri de varlık savaşı olarak gördüğü için hiç kuşkusuz ak parti’yi destekleyecektir. hangi oranda ak parti seçmeninin bu tavrı göstereceğini tahmin etmek kolay değil ama yarısından çoğu bu savunmacı davranışı gösterecek gibi görünüyor. daha az bir oranda ak parti seçmeni olayları bu şekilde değerlendirmese bile “alternatifi” olmadığı için ak parti’yi destekleyecek gibi görünüyor. tabii bu tavırda ak parti’ye alternatif olabilecek muhalif siyasi partilerin şimdi farklı bir pozisyonda durmaya özen göstermesine rağmen, uzun yıllar halkın taleplerini dikkate almaması ve hatta kamuoyunun % 80 gibi bir çoğunluğunun desteklediği başörtüsü gibi bazı hususlarda halkla kavga edercesine politikalar yürütmüş olmasının büyük payı var.

bir kesim ak parti seçmeni de kendileri cemaatten olmamakla beraber ak parti’nin, yolsuzluk iddiaları öncesinde işbirliğinde bulunduğu cemaate yönelik “terör örgütü” gibi suçlayıcı ifadeleri nedeniyle büyük infial duymaktadır. pek çoğu, birebir ilişkide bulundukları “komşu” ve “dostları”na yönelik bu ifadeler yaralayıcı olduğu için, bu süreçte ak parti’ye mesafeli durmaktadır. bu kesimin hangi partiye oy vereceğini kestirmek güç ama söylemleri nedeniyle ak parti’ye oy vermeyecek gibi görünüyor. yine cemaatten olmayan başka bir kesim ak partili, bu yolsuzluk iddialarını inanılır bulmasa bile bu iddialara gösterilen reaksiyonu, yani türkiye’de var olan kurumların bu kadar alt üst edilmesini uygun bulmadığı için ak parti’ye mesafeli duruyor. hükümetin yolsuzluk iddialarına gösterdiği tavır, en azından medya desteği açık olan bu soruşturmaları engelleyebilme gücü, böyle bir destekten mahrum bir savcının asla bu soruşturmalara başlayamayacak bir zayıflıkta bulunduğunun kanıtı olarak görülüyor. evrensel siyasi tecrübe, siyaset bilimi’ndeki nadir kanunlardan biri olan, her iktidarın bozulmaya uğrayacağı öngörüsünden hareket ederek iktidarın bozulmasını önleyecek denge mekanizmaları üretmiştir. kuvvetler ayrılığı gibi denge mekanizmaları yerine bozulmaların gözden kaçırılmasına yönelik bu tavırları tehlikeli gören ayrıca siyasi kutuplaşmanın had safhada olmasını ve bu alt üst oluşları türkiye siyaseti için tehlikeli gören bu kesim de oyunu ak parti’ye vermeyecek görünüyor.

bu grup son derece açık bir şekilde ak parti’ye oy vermeyeceklerini belirtiyor ve sadece ak parti’ye oy vermemekle kalmıyor, tek tek şehirlerde hangi partinin ak parti için tehdit olduğu araştırmasını yapıp, halkı o partiye yönlendirmeye çalışıyor.

by Fatma Bostan Ünsal

ayrıca yine cemaatten olmayan bazı ak partili seçmen, yolsuzluk iddiaları ve buna ak parti’nin gösterdiği tepkiler nedeniyle “müslümanların” büyük bir güven kaybı yaşadığına inanmakta ve bu yüzden de daha kuvvetli bir şekilde ak parti’ye muhalefet etmektedir. “müslüman” grupların her zaman örnek olarak aldıkları hz. muhammed’in müşrikler tarafından bile “el-emin” sıfatı ile anıldığı, hz. ömer’in, “kendi işini görürken kamu mumunu” kullanmama ile gösterdiği ihtimamı sürekli referans olarak kullanan bu kesim, ak parti’nin vermiş olduğu bu görüntüden büyük rahatsızlık duymaktadır. hatta bazıları bu olaylarla müslümanların yüz yıllık emeklerinin heba olduğuna inanmaktadırlar.

bir de daha önce ak parti’ye oy vermiş ve sadece oy vermekle kalmayan son derece etkin sosyal ağları kullanarak ak parti’ye başkalarının da desteğini almak üzere çalışmış ve bu süreçte düşman kampta yer almış cemaatçiler var. sayıları konusunda net ifade olmasa bile (% 1 olduğu söyleniyor) gerek oluşturdukları ve çok iyi kullandıkları etkin toplumsal ağlar, gerekse geleneksel ve sosyal medyayı çok iyi kullanmaları nedeniyle sayıları ile mütenasip olmayan bir etkinlikte olacakları düşünülebilir. bu grup son derece açık bir şekilde ak parti’ye oy vermeyeceklerini belirtiyor ve sadece ak parti’ye oy vermemekle kalmıyor, tek tek şehirlerde hangi partinin ak parti için tehdit olduğu araştırmasını yapıp, halkı o partiye yönlendirmeye çalışıyor. eğer stratejileri başarılı olursa yerel seçimlerde pek çok yerde ak parti’yi zorlayacağa benziyor.

türkiye’nin sorunlarını “sivil siyaset”le çözme tecrübesinde bir ilk olacağa benzeyen bu ortamda tüm toplum çeşitli şekillerde “siyasi çözüm” mekanizmaları bulacaktır. bu çözümün ilk mekanizması da yerel seçimlerde 2011 seçimlerinde % 49.5 oy alan ak parti seçmeninin çok farklı bir yelpazede oyunu kullanması gibi görünüyor.

 

fatma bostan ünsal, muş alparslan üniversitesi'nde öğretim görevlisidir. kadın hakları ve insan hakları aktivisti olan ünsal, başkent kadın platformu'nun yönetim kurulu üyesidir.

bu makalede yer alan görüşler yazara aittir ve al jazeera’nın editöryel politikasını yansıtmayabilir.

Fatma Bostan Ünsal

fatma bostan ünsal, muş alparslan üniversitesi öğretim görevlisi. başkent kadın platformu yönetim kurulu üyesi. kadın hakları ve insan hakları aktivisti. Devamını oku

Yorumlar

Bu sitede yer alan içerikler sadece genel bilgilendirme amacı ile sunulmuştur. Yorumlarınızı kendi özgür iradeniz ile yayınlanmakta olup; bununla ilgili her türlü dolaylı ve doğrudan sorumluluğu tek başınıza üstlenmektesiniz. Böylelikle, Topluluk Kuralları ve Kullanım Koşulları'na uygun olarak, yorumlarınızı kullanmak, yeniden kullanmak, silmek veya yayınlamak üzere tarafımıza geri alınamaz, herhangi bir kısıtlamaya tabi olmayan (format, platform, süre sınırlaması da dahil, ancak bunlarla sınırlı olmamak kaydıyla) ve dünya genelinde geçerli olan ücretsiz bir lisans hakkı vermektesiniz.
;