Görüş

Irak, IŞİD ve bölgenin seçenekleri

IŞİD başkent Bağdat’a ulaşmadan durdurulsa bile, bölgedeki hemen hemen tüm aktörleri bir yanıt arayışına sokmuş durumda. Uzlaşmacı bir yaklaşım, IŞİD’i yenmenin en iyi yolunun Suriye’deki rakip isyancı kesimleri güçlendirmekten geçtiğini öne süren, ABD’nin bölgedeki müttefikleri tarafından doğal olarak hoş karşılanmayacaktır

irak’ın siyasi takvimi ve haritası, birkaç gün içinde 10 yıl geriye gitti. irak ve şam islam devleti (işid), 800’den az üyesiyle 30 bin irak askerini birkaç saatte alt ederek, irak devletini çökme noktasına getirdi.

gücünü arttırıp konumunu güçlendirerek, vaktiyle çatı örgütü olan el kaide’ye biraz daha kafa tutan örgüt; suriye ve irak’taki muharebe sahaları arasındaki bağlantıyı sıkılaştırıp bir tarafta aldığı yenilgileri, diğer tarafta kaydettiği ilerlemelerle dengeliyordu.

işid artık bağdat’a 140 km. mesafedeki tikrit’i de kapsayan, cihat yanlısı bir proto-devlet oluşturmayı başardı. öyle görünüyor ki, şimdi de başkentin yanı başındaki bölgelere saldırarak ülkenin üçte birini kontrol altına almış durumda. 

bu dikkat çekici olaylar, hem irak’ın komşuları türkiye, iran, suudi arabistan ve suriye hem de abd’nin bölgeye ilişkin politikasının varsayımları ve sürdürülebilirliği açısından bir dizi sorun teşkil ediyor.

işid’in seçenekleri

işid kazandıklarını elinde tutabilir mi? büyük olasılıkla evet. musul’da abd tarafından sağlanmış yüklü miktarda askeri ekipmanı ele geçirdiler; gelen haberlere göre, kentteki bankalardan 400 milyon doların üzerinde para çaldılar; binlerce mahkumu serbest bıraktılar ki, bunların da ayaklanmaya katılması muhtemel.

ülkenin batısındaki felluce’de dört aydan uzun bir süre dayanıp yeterli hava gücü olmayan hükümeti, şehri gelişigüzel bombalama yoluna başvurmak zorunda bırakmaları, örgütün savunma kapasitesinin bir göstergesi. bununla birlikte işid’in dışarıdan ne kadar destek aldığı ise belirsizliğini koruyor.

iraklı eski baasçı subaylardan oluşan nakşibendi tarikatı ordusu gibi daha küçük çaplı militan grupların askeri saldırılarda işid’e yardım ettiğine de şüphe yok diyebiliriz. işid güçlendikçe, çatışma konusunda usta bu tür grupları kendisine bağlayıp erişim alanını genişletebilir. ancak diğer yandan zalim tutumunu sürdürdüğü takdirde bu çıkar müttefikleri ile anlaşmazlık yaşaması da olası.

peki işid’in bir sonraki adımı ne olacak? şu anda zaten toprak hakimiyetini tikrit’in ötesine taşımayı hedefliyor olsa da, örgütün başkenti ele geçirme kapasitesini de abartmamak gerek. hükümet, musul’ın savunmasını ihmal etmiş olabilir ama bağdat daha hazırlıklı. ayrıca başkentte musul, kerkük ve tikrit’e kıyasla şii nüfusun oranı çok daha yüksek olduğundan işid diğer yerlerde gördüğü üstü kapalı ya da gayri resmi desteği, buralarda aynı ölçüde göremeyecektir.

kısa vadede daha büyük tehlike arz eden şey ise işid’in şiilerin kutsal saydığı mekanlara ev sahipliği yapan samarra kentine girecek olması. nitekim işid’in atası el kaide, 2006 yılında samarra’yı bombaladığında ülke çapında iç savaş çıkmıştı. şiileri provoke edip mezhep şiddetini alevlendirmek, işid’in ideolojik hedeflerine hizmet edeceği gibi, savunmasız durumdaki iraklı sünnileri de örgütün kollarına itecektir.

bağdat’ın yanıtı

bağdat’ın yaşananlara etkili bir biçimde yanıt verebileceği son derece şüpheli. irak başbakanı nuri maliki, şii milisleri işid’e karşı silahlandırma tehdidinde bulundu. lakin bunun da aynı mezhepsel bölünmeleri daha da derinleştirme – ve iraklı sünnilerin büyük bölümünün hükümete dair uzun süredir yaşadığı memnuniyetsizliği daha da arttırma – riski var.

kaldı ki örgütün son dört aydır sünni nüfusun ağırlıklı olduğu bölgelerde işini kolaylaştıran da zaten irak'taki mevcut bölünmüşlük. maliki’nin acilen silah yardımına ihtiyaç duyduğu amerikan hükümeti bile, işid’in kazanımlarına, irak başbakanı’nı reformlar konusunda eleştirerek yanıt verdi.

işid’in ilerlemesi karşısında emrindeki kuvvetlerin dağıldığına şahit olan maliki yarı trajik bir portre çiziyor. petrol ihracatı ve federal gelirlerin dağıtımı konusunda bağdat ile anlaşmazlık yaşayan (ve 6 milyar dolar alacakları olduğunu iddia eden) yarı özerk statüdeki irak kürt bölgesel yönetimi’ne (ikby) bağlı peşmergelerden çaresizce yardım istedi.

yine de kürtlerin sürece müdahil olması da uzun vadede maliki açısından epey sıkıntı yaratacak. bilhassa da ikby ile pazarlık için elini zayıflatacak. kürt kuvvetlerinin iddiasına göre, kerkük halihazırda tamamen onların denetimlerinde. 

abd’den silah sevkiyatına hız verilecekse de, irak güvenlik güçleri, savaşın gidişatını değiştirebilecek bir süre içerisinde gelişmiş silah sistemlerini bünyesine katmakta zorlanacak. bu yüzden maliki daha mart 2014'te gizlice abd’den işid’i havadan vurmasını istemişti. işid’in daha fazla bölgeyi ele geçirmesi her ne kadar dayanılmaz bir baskı oluştursa da, washington şimdiye dek bu talepleri hep geri çevirdi.

irak hükümetinin 12 haziran 2014'te musul’a yaptığı hava saldırılarının etkisini değerlendirmek için henüz çok erken. fakat tüm bunların neticesi, irak istihbaratının doğruluk ve güvenilirliğine ve elbette işid’in elindeki hava savunma silahlarının niteliğine bağlı.

olayların türkiye’ye yansıması

türkiye açısından irak’taki çatışma sınırı aştı bile. işid, musul’u ele geçirdiği ilk gün 31 türk tır sürücüsü rehin alındı. ikinci gün, 11 haziran 2014'te ise ankara’nın musul konsolosluğu’nu basan işid, başbakan recep tayyip erdoğan’ın eski danışmanlarından olan başkonsolos öztürk yılmaz dahil 49 türk vatandaşını alıkoydu.

şu noktada işid elindeki rehineleri öldürmeye başlamadığı müddetçe türkiye’nin müdahalesi pek olası görünmüyor. zaten örgüt bunun yerine fidye isteyerek çok daha büyük kazanımlar elde edebilir ki, suriye'de bu stratejiyi gayet etkili bir şekilde uygulamıştı. gelen kimi haberlerde, rehinelerin olası bir serbest bırakma hazırlığı kapsamında, işid tarafından desteklenen musul valisi'nin konutuna götürüldüğü belirtiliyor.

işid, mart 2014'te suriye, halep'teki süleyman şah türbesi’ni tehdit edince nato’dan duruma müdahale etmesini istediği belirtilen ankara, son olaylar üzerine ittifakı acilen toplantıya çağırdı. türkiye sınır ötesinde tamamen bağımsız bir şekilde hareket etme kabiliyeti sınırlı olacağından, nato bünyesindeki müttefiklerini irak’taki durumu kendisi kadar ciddiye almaları yönünde ikna etmeye çalışacaktır.

iran zaten gergin

iran için batı sınırına radikal, ağır silahlı, cihat yanlısı sünni bir grubun yerleşerek kilit müttefiklerinden biri olan irak'ı tehdit etmesi, büyük endişe kaynağı bir mesele. iranlı bir milletvekili irak’ta, özellikle de kerbela, necef ve samarra’da şiilerce kutsal sayılan çok sayıda mekan bulunduğunu ve olası bir işid saldırısı hususunda bunların iran’ın “kırmızı çizgileri” kabul edileceğini söyledi. iranlı yetkililerin de aralarında bulunduğu bir diğer kesim de, (“ne pahasına olursa olsun”) irak’a doğrudan bir iran müdahalesi olasılığını defalarca dile getirdi.

kısa vadede iran’ın bölgeye asker konuşlandırma olasılığı son derece düşük. önce irak güvenlik güçlerine yönelik desteğini arttıracak, daha sonra devrim muhafızları bünyesinden az sayıda danışman gönderecektir. bununla birlikte tahran, şu anda pek çok cephede gerilim yaşıyor ve irak'ta daha fazla sorumluluk üstlenmesi karşılığında şam’a verdiği desteği azaltmak zorunda kalabilir.

lübnan'daki şii hizbullah grubunun da suriye’de birçok cephede önemli rol üstlendiği göz önüne alınacak olursa, iran'ın daha zayıflaması kuvvetle muhtemel. irak’ta anlamlı bir müdahale yürütebilmek için gereken insan gücünden yoksun olduğu da kesin. ayrıca irak’ın en büyük şii lideri ayetullah sistani’nin de iran’ın bölgedeki çatışmaya dahil olmasını eleştirerek, “iran harekete geçerse, bedelini arap şiileri öder” dediği belirtiliyor. bu açıklama iran’ın sürece katılımını pek ihtimal dışı kılmasa da, katılım biçimini etkileyecektir.

suriye nasıl etkilenir?

kısa vadede işid’’in kazanımları son dört aydır isyancı gruplar tarafından doğuya sıkıştırıldıkları suriye’deki çabalarını perçinleyecektir. lakin etkinin büyüğü, dış müttefiklerin hesabında yaşanabilir. iran da, suudi arabistan da, abd de işid’in artan gücünü kaygıyla izliyor.

beşşar esed yönetimi, işid’in daha ılımlı isyancı kesimleri zayıflattığı ve suriye muhalefetinin cihat yanlısı aktörlerin hamiyetinde olduğu yönündeki rejim mesajını pekiştirdiği varsayımıyla hareket ediiyor. suriye'nin baas rejimi, şimdiye dek örgütü hedef almayıp kilit bölgelerin kontrolünü elinde tutmasına izin verdi.

kesin olmamakla beraber tahran, suriye devlet başkanı beşşar esed üzerinde daha doğrudan ve etkili biçimde baskı uygulayabilir. yine de daha geniş bir açıdan bakıldığında işid’in büyümesi, esed’in kendi devleti ve rejiminin cihatçı gruplara karşı tek duvar olduğu yönündeki suni iddiasını kuvvetlendirir.

ancak gelişmelerin seyri büyük ölçüde abd, suudi arabistan, türkiye ve isyancıları destekleyen diğer güçlerin tepkisine bağlı. bu noktada en önemli sorular şunlar: sürecin abd’nin hesapları üzerindeki net etkisi ne olacak? acaba barack obama yönetimi süreci tersine çevirip işid’i kontrol altına almanın tek yolunun, abd’nin ılımlı isyancıları eski suriye büyükelçisi robert ford’un “[özgür suriye ordusu’na] satıhtan yüzeye füzeler de dahil, etkili bir gerilla savaşı yürütebilmesi için çok daha fazla destek ve eğitim verilmesi” önerisi doğrultusunda desteklemek olduğuna mı karar verecek?

diğer yandan abd, iran ve suudi arabistan’ın işid konusundaki ortak çıkarları, beyaz saray’ı cenevre iii başlığı altındaki konulara odaklayabilir. demokratik geçiş sürecinin yerini terörle mücadele hedeflerinin aldığı, yeni bir barış sürecinin gerekliliğine ikna edip abd'nin esed, iran ve rusya’nın lehine geçiş koşullarında daha ısrarcı olmasına yol açabilir.

abd ve iran son dönemde nükleer enerji konusunda üst düzey ikili müzakerelerde bulundu. nükleer anlaşma ihtimali ve beklentisi, suriye konusunda iran ile işbirliği yapmanın anlık cazibesini arttırabilir. suudi arabistan da iran’a yönelik tutumunu yumuşatıyor görünüyor ve cihatçılığın yeniden güçleneceğinden ciddi kaygı duyuyor. böyle uzlaşmacı bir yaklaşım işid’i yenmenin en iyi yolunun suriye’deki rakip isyancı kesimleri güçlendirmekten geçtiğini öne süren, bölgedeki amerikan müttefikleri tarafından doğal olarak hoş karşılanmayacak.

abd açısından üçüncü seçenek mevcut rotaya -yani küçük, güvenilir isyancı gruplara, az miktarda silah ve eğitim verme planına- sadık kalıp irak’taki tehditle de bağdat’a yardımı hızlandırmak suretiyle başa çıkmak olabilir.

durum kötüye giderken bu türden kademeli ve pasif bir yaklaşım benimsemenin tehlikesi ise işid’i kontrol altına almanın ve dağılan irak güvenlik güçlerinden geriye kalanları kurtarmanın giderek daha zor hale gelmesidir. obama yönetimi, irak’ta işid’e karşı sınırlı bir askeri operasyon yürütüp suriye stratejisini aynen koruyarak orta yolcu bir çözüme gidebilir.

el kaide’nin irak’taki iç savaş sırasında yıprandığı gibi, işid’in de azalarak yok olacağına inanmak güzel. ama bugün bölgede işid ile çarpışmak isteyen o sünni aşiretlerini koruyacak hiç amerikan askeri yok ve herhangi bir “yüksek gerilim” de beklenmemeli. işid başkente ulaşmadan durdurulsa bile, bölgedeki hemen hemen tüm aktörleri bir yanıt arayışına sokmuş durumda.

aaron stein, ekonomi ve dış politika araştırmalar merkezi (edam) silahsızlanma programı yöneticisi ve londra'da bulunan royal united services institute öğretim görevlisi. orta doğu'da silahlanma konusunda uzman olan stein, king's college'da (ingiltere) doktora çalışmalarını sürdürüyor. uluslararası medya organları için makaleler kaleme alıyor.

twitter'dan takip edin: @aaronstein1

shashank joshi, londra'da bulunan royal united services institute araştırmacısı ve harvard üniversitesi (abd) doktora öğrencisi. cambridge (ingiltere) ve harvard üniversiteleri'nden yüksek lisans derecesi alan joshi, güney asya ve orta doğu politikası üzerinde çalışmalarını sürdürüyor.

twitter’dan takip edin: @shashj

bu makalede yer alan görüşler yazara aittir ve al jazeera'nin editöryel politikasını yansıtmayabilir.

Aaron Stein

ekonomi ve dış politika araştırmalar merkezi (edam) silahsızlanma programı yöneticisi ve londra'da bulunan royal united services institute öğretim görevlisi. ortadoğu'da silahlanma konusunda uzman olan stein, king's college'da (ingiltere) doktora çalışmalarını sürdürüyor. Devamını oku

Shashank Joshi

londra'da bulunan royal united services institute araştırmacısı ve harvard üniversitesi (abd) doktora öğrencisi. cambridge (ingiltere) ve harvard üniversiteleri'nden yüksek lisans derecesi alan joshi, güney asya ve orta doğu politikası üzerinde çalışmalarını sürdürüyor.    Devamını oku

Yorumlar

Bu sitede yer alan içerikler sadece genel bilgilendirme amacı ile sunulmuştur. Yorumlarınızı kendi özgür iradeniz ile yayınlanmakta olup; bununla ilgili her türlü dolaylı ve doğrudan sorumluluğu tek başınıza üstlenmektesiniz. Böylelikle, Topluluk Kuralları ve Kullanım Koşulları'na uygun olarak, yorumlarınızı kullanmak, yeniden kullanmak, silmek veya yayınlamak üzere tarafımıza geri alınamaz, herhangi bir kısıtlamaya tabi olmayan (format, platform, süre sınırlaması da dahil, ancak bunlarla sınırlı olmamak kaydıyla) ve dünya genelinde geçerli olan ücretsiz bir lisans hakkı vermektesiniz.
;