Görüş

İsrail'i durdurmak mümkün mü?

Araplar birbirleriyle savaşmayı bırakıp Gazze'ye destek için bir şey yapmadığı sürece, Gazze halkı da İsrail saldırılarının ve bölgeye yönelik ablukasının yol açtığı ahlaki ve siyasi trajedinin kurbanı olarak kalacaktır.

Dünyanın dikkatini Irak ile Ukrayna'ya verdiği ve Hamas'ın Mısır'ın desteğini kaybettiği şu dönem, İsrail'e Gazze'yi vurmak için fırsat oldu. [AP]

hamas ve israil arasındaki savaşı, son haftalarda israilli ve filistinli çocukların öldürülmesinin tetiklediği iddiası tamamen hayal ürünü. gazze'de devam eden askeri saldırının tek suçlusunun filistinli savaşçılar olduğu da bir efsane.

mevcut savaş, başarısız müzakerelerin yarattığı hayal kırıklığının ve aşırı kalabalık gazze şeridi üzerindeki boğucu ablukaya, sürekli yeni yerleşimler inşa edilmesine, filistin'deki ağaçların sökülmesine ve arazilere, evlere el konulmasına duyulan öfkenin doğal bir sonucu.

israil, savaşıyor çünkü savaşma gücü var. başlattığı kara harekatıyla hamas'a karşı yürüttüğü savaşın dozunu arttırdığı şu ortamda durdurulabilir gibi görünmüyor. bundan sonra ne olacak sorusunun yanıtı ise hamas'ın istekliliğine bağlı.

o hamas ki, mısır arabuluculuğunda hazırlanmış olup ne gazze üzerindeki kuşatmayı kaldıran ne de ona filistin ile ilgili tüm meseleleri fetih'e denk bir statüde uluslararası toplum ile müzakere edebilecek siyasi manevra kabiliyetini veren ateşkes önerisini reddetmişti.

israil'in gazze saldırısı, uluslararası diplomaside dikkatlerin (ukrayna ve irak gibi) başka bölgelerde tırmanan çatışmalara kaydığı bir dönemde gerçekleşiyor. öte yandan, 2012'deki son savaştan bu yana çok şey değişti. o zamanki kahire hükümeti, filistin davasına olumlu bakıyordu. artık o desteği kaybeden hamas, tıpkı müslüman kardeşler gibi, arap devletlerinin gözünde dosttan çok düşman sayılıyor.

aslına bakılırsa, israil, gazze'yi vurmanın tam zamanı olduğunu biliyordu.

kahire'nin desteğinin kaybedilmesi, hamas için artık avrupa birliği ve abd ile ilişki kurabileceği bir aracısının kalmaması demekti. 

by Larbi Sadiki

yeni gerçekler

2012'de israil'in gazze'ye yönelik askeri harekatı başladığında, dönemin mısır cumhurbaşkanı muhammed mursi, çatışmayı durdurma konusunda rol oynayabilecek konumdaydı ve nitekim oynadı da.

mısır, sadece gazze'ye insani yardım göndermekle kalmadı; o zamanki başbakan hişam kandil'i de üç saatlik bir ziyaret kapsamında bölgeye yolladı. kahire, bir ateşkese varılması için arabuluculuk yaparken, bölgesel ve küresel güçlerin desteğini arkasına alarak hareket etti. ateşkes pazarlıklarına, hamas ve gazze'deki diğer filistinli gruplar da dahil edildi.

şimdi ise durumun aynı olmadığı muhakkak. bölgesel ve küresel çıkarlar, mevcut şiddeti hafifletecek ciddi bir kampanyayı destekleyebilecek yönde bir uzlaşma içinde değil. dahası, cumhurbaşkanı abdulfettah sisi liderliğindeki kahire yönetimi, hamas'a karşı alenen hasmane bir tutum içinde.

bölgedeki en büyük arap devletinin başkentinde artık istenmeyen hamas, siyasi olarak bir kez daha ötekileştirilmiş oldu. kahire'nin desteğinin kaybedilmesi, hamas için artık avrupa birliği (ab) ve amerika birleşik devletleri ile ilişki kurabileceği bir aracısının kalmaması demekti. temmuz 2013'te mursi hükümetinin devrilmesini takiben mısır, gazze'ye yönelik ablukayı daha da sıkılaştırdı.

mısır dışişleri bakanı'nın (17 temmuz'da başlayan kara operasyonunun ardından) israil'in eylemlerini kınayan yorumları, nihayet çatışmayı durduracak bir ateşkes imzalanması yönünde bir gayrete dönüştü.

bu son diplomatik açılımda, (mısır cumhurbaşkanı'nın danışmanlığını üstlenen ingiltere eski başbakanı) tony blair'in sisi'yi daha aktif bir rol oynamaya teşvik etmesinin payı varmış gibi görünüyordu. blair, sisi ile israil başbakanı binyamin netanyahu arasında bir diplomasi elçiliği yapmaya soyunsa da, neticede varılan ateşkes, ne içinde bulunulan siyasi çıkmazı ne de gazze ablukasını kırabildi.

israil'in başlangıçtaki anlaşması, netanyahu hükümetinin, bir şeyler yapıyor gibi görünerek uluslararası meşruiyetini arttırmasına dayanıyordu. fakat hamas'ın ateşkes görüşmelerinin dışında bırakılması, sisi hükümetinin, filistin-israil çatışmasının tüm siyasi oyuncuları ile ilişki kurma konusundaki acziyeti ya da isteksizliğinin göstergesi oldu. oysa ki kahire'nin barış için çabalayan dürüst bir arabulucu olarak algılanabilmesi için çatışmanın tüm taraflarıyla temasta olması şart.

hamas'ın bölgedeki öteki seçenekleri de tükendi. iran'ın mali desteği önemli ölçüde azalırken, askeri yardımları tamamen kesildi. hizbullah ne dost ne de tam manasıyla düşman konumda. ve eskiden hamas'ın yurtdışındaki liderlerini barındıran suriye ile bütün ipler koptu.

israil'in, savunmasız durumdaki sivil halka karşı orantısız askeri güç kullanma stratejisi başarılı görünüyor, zira uluslararası toplumdan gördüğü kınama son derece sınırlı.    

by Larbi Sadiki

savaş durdurulabilir mi?

kâr-zarar analizi yapacak savaş teorisyenleri, bu savaşın taraflarının "rasyonel aktörler" olmadığını varsayacaktır. şu anda tırmanan gerilimin olası getirisi, hem israil hem de hamas açısından, yaşanan can kaybı ve yıkıma değecek büyüklükte olmadığı halde her iki taraf da bundan geri durmadı.

israil de hamas da siyasi kazanım peşinde. israil'in umudu, başarısız müzakerelerin ve abd-iran yakınlaşmasının ardından uluslararası platformda yalnız kalmamak. hamas ise ayrım yapmadan, orantısız bir kuvvetle ölüm saçan, durdurulamaz bir sömürgeci güce karşı verdiği savaşı uluslararası alanda meşru kılmaya çalışıyor.

islamcıların siyasette nasıl rol oynayabileceklerine dair derin görüş ayrılıklarının damga vurduğu arap-arap ilişkilerin (filistinliler arasındaki ilişkilerden bahsetmiyorum bile) pek de ümit vadetmediği düşünülürse, filistinlilerin yapabileceği en iyi şey, israil savaş makinesinin acımasızlığından kaçınmak. israil'e gelince, kara harekatını gazze şeridi'nden toprak kapmak ya da hamas'ın roket üretme ve fırlatma kapasitesini yok etmek üzere planladıysa, bu plan, getirisi bedelinden çok daha ağır bir kumar olabilir.

gazze halkını, özellikle de travma yaşayan gazzeli çocukları israil saldırılarından kurtaracak herhangi bir ateşkesi reddetmenin bedeli, filistin tarafı için çok ağır. netanyahu ve hükümeti açısından ise aşırı güç kullanımını, abd başta olmak üzere uluslararası topluma "meşru bir tepki" olarak kabul ettirme şansının azalacak olması riski de söz konusu.

bu koşullar altında israil durdurulabilirmiş gibi görünmüyor. çünkü siyasi liderleri, gazze işgalini, vazgeçecek kadar riskli bulmuyorlar. öte taraftan, filistin tarafı da karadan, havadan ve denizden bir saldırı karşısında, israil'i caydırabilecek denklikte bir askeri güçten yoksun.

israil'in, can kayıplarını hiç umursamadan, savunmasız durumdaki sivil halka karşı orantısız askeri güç kullanma stratejisi başarılı görünüyor. zira uluslararası toplumdan gördüğü kınama son derece sınırlı.

barack obama yönetiminin, israil'in gazze saldırısına verdiği tepkiye en iyi ihtimalle zayıf denebilir. konuyla ilgili açıklamada, "yaşanan trajik olaylar, israil'in sivil ölümlerini önlemeye yönelik standartlara uymak için mümkün olan her adımı atması gerektiğini açıkça ortaya koyuyor" ifadesini kullanan abd dışişleri bakanlığı sözcüsü jen psaki, devamında hamas'ın israil'e roket atmasını da kınadı.

israil, abd ve batı'dan baskı görmediği müddetçe gazze'yi bombalayıp, her türlü cezadan muaf şekilde, filistinlileri katletmeye devam edecek.

aynı şekilde, araplar da lübnan, libya, suriye, irak ve yemen'de olduğu gibi birbirleriyle acımasızca savaştıkları ve gazze'ye destek namına hiçbir şey yapmadıkları sürece, israil de öngörebildiğimiz kadarıyla saldırılarını büyük bir hevesle sürdürecek. talihsiz gazze halkı da ortadoğu'da, çağımızın en büyük ahlaki ve siyasi trajedisinin kurbanı olarak kalacak.

larbi sadiki, arap dünyasında demokratikleşme ile devrim ve geçiş süreçleri uzmanı. australian national, exeter, westminster ve katar üniversitelerinde öğretim üyesi olarak görev yapıyor. larbi'nin çalışmaları arasında 'arab democratisation: elections without democracy' (oxford university press, 2009) ve 'the search for arab democracy: discourses and counter-discourses' (columbia university press, 2004) isimli kitapları bulunuyor.

bu makalede yer alan görüşler yazara aittir ve al jazeera’nin editöryel politikasını yansıtmayabilir.

Larbi Sadiki

arap dünyasında demokratikleşme ile devrim ve geçiş süreçleri uzmanı. australian national, exeter, westminster ve katar üniversitelerinde öğretim üyesi olarak görev yapıyor. Devamını oku

Yorumlar

Bu sitede yer alan içerikler sadece genel bilgilendirme amacı ile sunulmuştur. Yorumlarınızı kendi özgür iradeniz ile yayınlanmakta olup; bununla ilgili her türlü dolaylı ve doğrudan sorumluluğu tek başınıza üstlenmektesiniz. Böylelikle, Topluluk Kuralları ve Kullanım Koşulları'na uygun olarak, yorumlarınızı kullanmak, yeniden kullanmak, silmek veya yayınlamak üzere tarafımıza geri alınamaz, herhangi bir kısıtlamaya tabi olmayan (format, platform, süre sınırlaması da dahil, ancak bunlarla sınırlı olmamak kaydıyla) ve dünya genelinde geçerli olan ücretsiz bir lisans hakkı vermektesiniz.
;