Görüş

Meşru müdafaa

Türkiye'nin Suriye'de PKK ve YPG'ye müdahalesi ile ilgili en büyük sıkıntı, uluslararası toplumun ne söyleyeceğinden çok içerdeki desteğin ne olacağı. Ne yaşanacaksa yaşansın bunun ipi de, çözümü de bizim elimizde olacak.

Ankara'da 17 Şubat'ta bombalı araçla düzenlenen saldırıda 29 kişi hayatını kaybetti. [Fotoğraf: AA]

yaşanan terör olaylarının büyüklüğüne baktığınızda insanın aklına şu soru geliyor: “buna hangi medeni toplum katlanırdı?” bu soruyu cevaplaması gerekenler yalnızca siyasetçiler olmasa gerek. siyasetçilerin görevi, bu terör eylemlerini engelleyecek çözüm önerilerini üretmek ve sahada uygulanması için gereken hukuki ve maddi olanakları sağlamaktır. ya bu terör eylemlerinin çözümü yalnızca bu topraklarda yapılacak operasyonlar ve alınacak kararlarla olmuyorsa? o zaman toplum olarak alınacak kararların arkasında durabilecek miyiz?

dünyanın her yerinde uluslararası toplumların çizdiği sınırların içinde kalmak, devletlerin vazgeçilmez olarak gördükleri bir kuraldır. bu kurallar, devletlerin veya kurulan koalisyonun gücüne göre değişse de sonuçta uyulması gerekir. bu kurallara uymak kısa vadede kaybettiriyor gibi gözükse de uzun vadede uluslararası toplumdaki yerinizi de belirler.

türkiye pkk ve ypg krizini önce diplomasi ardından angajman kurallarını devreye sokarak yönetmeye çalışıyor. bundan sonraki seçenekler, türkiye’nin tercihinden çok muhataplarının uygulayacakları yöntemlere bağlı.

by Mete Yarar


peki, suriye tarafından uçağımızın düşürülmesi ile beraber türkiye’nin koyduğu angajmanın dışında uluslararası toplumun devletlere vermiş olduğu yetkiler yok mudur? bu yetkiler türkiye tarafından daha önce kullanılmış mıdır veya buna benzer tedbirlere uluslararası toplumun tepkisi nasıl olmuştur?

bunu en iyi açıklayacak örnek, türkiye’nin irak toprakları içindeki kandil’e, pkk terör örgütüne yönelik yapmış olduğu hava saldırıları ve değişik bölgelerde üs bulundurmasıdır. bu hakkı da irak devleti ile geçmişte imzaladığı anlaşmalardan, bölgesel yönetimle terörizmle mücadele adıyla yaptığı karşılıklı protokollerden ve uluslararası toplumun vermiş olduğu yetkilerden alır.

türkiye yurtiçinde terörle mücadele kapsamında vermekte olduğu mücadelenin bir benzerini geçmiş dönemde de vermişti. türkiye’de terör olayları şiddetlenerek artmış, büyük şehirler dâhil olmak üzere birçok bölgede can kayıpları meydana gelmişti. o dönemde de bugüne benzer bir şekilde pkk terör örgütü hem irak topraklarından hem de suriye’deki kamplarından militan ve malzeme geçişini sağlıyor, ayrıca örgüt elebaşları suriye topraklarında himaye ediliyordu.

“artık sabrımız kalmadı” konuşması

dönemin kara kuvvetleri komutanı orgeneral atilla ateş, 16 eylül 1998’de hatay’ın reyhanlı ilçesinde şu konuşmayı yapmıştı:

"türk devleti olarak komşularımızla iyi ilişkiler kurmaya çalışıyoruz. bu iyi niyetimize rağmen bazı komşularımız, özellikle ismini açıkça söylüyorum, suriye gibi komşular, iyi niyetimizi yanlış tefsir ediyorlar. apo denen eşkıyayı destekleyerek türkiye'yi terör belasına bulaştırdılar. türkiye, iyi ilişkiler konusunda gerekli çabayı gösterdi. türkiye beklediği karşılığı alamazsa, her türlü tedbiri almaya hak kazanacaktır. artık sabrımız kalmadı."

bu ve buna benzer konuşmalar, abdullah öcalan’ın ve 2 bin pkk’lı teröristin suriye dışına çıkarılmasına kadar sürdü. o dönemki kuvvet kullanımı, meşru müdafaa kapsamında birleşmiş milletler’in verdiği yetki ile gerçekleşecekti. yetkinin kaynağı olan birleşmiş milletler antlaşması'nın 51. maddesi şöyle diyordu: “bu antlaşma’nın hiçbir hükmü, birleşmiş milletler üyelerinden birinin silahlı bir saldırıya hedef olması halinde, güvenlik konseyi uluslararası barış ve güvenliğin korunması için gerekli önlemleri alıncaya dek, bu üyenin doğal olan bireysel ya da ortak meşru savunma hakkına halel getirmez. üyelerin bu meşru savunma hakkını kullanırken aldıkları önlemler hemen güvenlik konseyi'ne bildirilir ve konsey'in işbu antlaşma gereğince uluslararası barış ve güvenliğin korunması ya da yeniden kurulması için gerekli göreceği biçimde her an hareket etme yetki ve görevini hiçbir biçimde etkilemez.” bu maddenin kullanılmasına gerek kalmadan sorun çözüldü.

söz konusu örneğin üzerinden 18 yıl geçerken, sayın cumhurbaşkanı recep tayyip erdoğan da geçtiğimiz günlerde suriye’deki ypg unsurlarının türkiye’de yarattığı terör sarmalı nedeniyle uluslararası topluma şöyle seslendi:

"geldiğimiz yer artık bir meşru müdafaa durumudur. hiç kimse türkiye'nin kendisine yönelik terör eylemleri karşısında meşru müdafaa hakkını sınırlayamaz, bunu kullanmasına da engel olamaz. bunun, ülkelerinin toprak bütünlüğüne hâkim olamayan devletlerin egemenlik haklarıyla bir ilgisi kesinlikle yoktur. tam tersine bu durum, türkiye'nin egemenlik haklarına sahip çıkma iradesiyle ilgili bir durumdur. ülkemizin bu hakkını engellemeye yönelik tavırları, kimden gelirse gelsin doğrudan türkiye'nin varlığına yönelik bir girişim olarak kabul ediyoruz."

sayın cumhurbaşkanı’nın gündeme getirdiği konular, suriye’de pkk terör örgütü ve onun uzantıları olan ypg ye karşı yapılacak müdahalelerin kapsamının angajmanın ötesine geçen bir eylem planını içereceğini de gösteriyor. son ankara saldırısı sonrasında daimi beş üye ülkenin temsilcisinin dışişleri bakanlığı’na çağrılarak bilgilendirilmesinin de ikinci işaret olarak algılanması gerekir.

son günlerde terörle mücadelede hükümete destek artmasına rağmen, bu destek ülke sınırlarında kalma şartını içerir gibi gözüküyor.

by Mete Yarar


devletler krizlere karşı tedbir alırken en sert yöntemden değil, diplomasiyi devreye sokarak başlarlar. bu da onlara daha sonraki seçenekler konusunda daha fazla seçim hakkı doğurur. türkiye önce diplomasi ardından angajman kurallarını devreye sokarak krizi yönetmeye çalışıyor. bundan sonraki seçenekler, türkiye’nin tercihinden çok muhataplarının uygulayacakları yöntemlere bağlı olacaktır.

bu uygulamanın uluslararası toplum tarafından geçmişten daha farklı olarak algılanacağı konusunda eleştiriler söz konusu. pkk terör örgütünün uluslararası toplum tarafından terör örgütü kabul edildiği fakat ypg’nin bu pozisyonda olmadığı söyleniyor. bu fikri ileri sürenlerin gözden kaçırdıkları bir konu var. birleşmiş milletler’in ilgili maddesi meşru müdafaa için terör tanımlamasına ihtiyaç duymaz. bu nedenle de ypg’nin statüsünden çok türkiye’deki terör faaliyetleri ile illiyet bağının kurulması yeterli olacaktır.

şu andaki en büyük sıkıntı, uluslararası toplumun ne söyleyeceğinden çok içerdeki desteğin ne olacağıdır. son günlerde terörle mücadelede hükümete destek artmasına rağmen, bu destek ülke sınırlarında kalma şartını içerir gibi gözüküyor. uluslararası toplum da diplomatik kaynaklardan aldıkları bilgilerin bu yönde olmasından destek buluyor ve suriye politikasında değişikliğe gitmiyor.

aslında ne yaşanacaksa yaşansın bunun ipi de, çözümü de bizim elimizde olacak. ya ipi çekip kendimizi asacağız ya da çözüp ilerleyeceğiz. her zaman olduğu gibi seçim sizlerin olacak.

mete yarar, 1988’de kara harp okulu’ndan mezun oldu, 2004 yılına kadar türk silahlı kuvvetleri’nde çeşitli birimlerde görev yaptı. son görev yeri olan özel kuvvetler komutanlığı’ndan kendi isteği ve binbaşı rütbesi ile ayrıldı. o tarihten itibaren ortadoğu başta olmak üzere risk teşkil eden ülkelerde kendi kurduğu risk yönetim şirketi vasıtasıyla danışmanlık hizmeti veriyor. enerji yönetimi konusunda yüksek lisansını tamamlayan yarar, birçok sivil toplum kuruluşunda aktif olarak çalıştı. değişik medya mecralarında köşe yazarlığı, televizyon yorumculuğu, tv ve radyo program yapımcılığı ve sunuculuğu yaptı. son gün isimli kitabı 2014'te yayınlandı.

twitter’dan takip edin: @meteyarar

bu makalede yer alan görüşler yazara aittir ve al jazeera'nin editöryel politikasını yansıtmayabilir.

Mete Yarar

Mete Yarar

1988’de kara harp okulu’ndan mezun oldu, 2004 yılına kadar türk silahlı kuvvetleri’nde çeşitli birimlerde görev yaptı. son görev yeri olan özel kuvvetler komutanlığı’ndan kendi isteği ve binbaşı rütbesi ile ayrıldı. Devamını oku

Yorumlar

Bu sitede yer alan içerikler sadece genel bilgilendirme amacı ile sunulmuştur. Yorumlarınızı kendi özgür iradeniz ile yayınlanmakta olup; bununla ilgili her türlü dolaylı ve doğrudan sorumluluğu tek başınıza üstlenmektesiniz. Böylelikle, Topluluk Kuralları ve Kullanım Koşulları'na uygun olarak, yorumlarınızı kullanmak, yeniden kullanmak, silmek veya yayınlamak üzere tarafımıza geri alınamaz, herhangi bir kısıtlamaya tabi olmayan (format, platform, süre sınırlaması da dahil, ancak bunlarla sınırlı olmamak kaydıyla) ve dünya genelinde geçerli olan ücretsiz bir lisans hakkı vermektesiniz.
;