Görüş

'On numara bir hafta'

Spor yazarı Uğur Meleke'ye göre, Türk futbolunda haftanın kaderini 10 numaralar belirledi. Constant'ı ligin en formda oyuncusu olarak gösteren Meleke, Selçuk ve Burak'ın dinlendirilmesi gerektiğini söyledi.

Konular: Spor, Futbol
Constant, Milan'dan Trabzonspor'a transfer oldu. [Fotoğraf: AA]

türk futbolunda haftanın kaderini on numaralar tayin etti: halilhodzic'in santrfor arkasında yaratıcı mehmet ekici ya da soner yerine realist constant tercihi muazzam sonuç verdi. lider karakterli constant, şu anda belki de ligin en formda oyuncusu...

beşiktaş'ın on numarası oğuzhan'ın dönüşü kalite eksikliğini giderdi, tecrübe eksikliğini gideremedi. fenerbahçe'nin yeni on numarası diego'nun sahada henüz başı kesik tavuk gibi dolaşması doğal. çünkü bu takım iki yıldır on numarasız oynuyordu. galatasaray'ın on numarasıysa dünya kupası'ndan fiziksel olarak döndüyse de ruhen hâlâ tam olarak dönemeyince eksikliği çok ağır hissedildi... 

süper lig'de ikinci hafta oynanan 9 maçta alınan 7 beraberlik, izlenen kötü futbol, hafta içi avrupa kupaları mesaisi için de endişe vericiydi. ama gerek trabzon, gerek beşiktaş'ın futbollarını perşembeye kadar geliştirdiğini söyleyebiliriz rahatlıkla.
 

evet belki fantastik çalımlar atmıyor, belki sağa bakıp sola gol pası vermiyor. ama sorumluluk alıyor constant... ayak sokulması gereken yerde ayağını kaçırmıyor, gole gidilmesi gereken yerde geri durmuyor. 

by Uğur Meleke

özellikle beşiktaş, genç, enerjik ve grup bilinci yüksek bir takım olmasına rağmen kalite eksikliğini fena halde hissetmişti rize karşısında. asteras önünde takıma oğuzhan'ın eklenmesi hücum verimliliğini artırdı, milli futbolcunun tek bir sihirli topuk dokunuşu gereken golü de getirdi. ama sayısız pozisyona rağmen ikinci golün bulunamaması, beşiktaş'ın bu sezon oğuzhan kadar demba ba'ya da bağımlı olduğunu göstergesi.

yenen gol için sivok'a yüklenmenin doğru olduğunu düşünmüyorum, hayatta bunlar var. üstelik bu şanssız hataya rağmen iyi de bir maç çıkarmıştı sivok... esas sorun beşiktaş'ın 80'inci dakikaya 2-0'la 3-0'la değil, 1-0'la gelmiş olmasıydı.

trabzonspor'da da cardozo'nun dönüşü, özgüveni artırmış gibiydi...

beklenti öyleydi, ama realite bu yönde gelişmedi. cardozo belli ki sakatlığını henüz atlatamamış. lviv'deki çekingen görüntüsü nedeniyle, trabzon'un hareketli hücumlarını bitiremedi, bitireyazacak hamleleri bile yapamadı. cardozo'nun yokları oynadığı maçta sahneye beklenmedik bir kahraman, kevin constant çıktı. constant, takımın yeni on numarası. halilhodzic o bölgede soner'i denedi. mehmet ekici'yi denedi. iki oyuncunun da gerek dayanıklılıkları, gerek devamlılıkları sıkıntılı olunca liderlik rolü constant'a verildi. evet belki fantastik çalımlar atmıyor, belki sağa bakıp sola gol pası vermiyor. ama sorumluluk alıyor constant... ayak sokulması gereken yerde ayağını kaçırmıyor, gole gidilmesi gereken yerde geri durmuyor. lviv'de de bir gol bir asistle oynayıp trabzon'a bence liderliği getirecek maçı kazandırması tesadüf değil...

trabzon lviv'de belki daha önce izlemeye alıştığımız savunma tutarlılığı içinde değildi, özellikle 30'la 45 arası goller yiyebilirdi. ama 5 resmi maç sonunda geliştirilen kaybetmeme alışkanlığı, kötü dakikaları aşıp geri dönebilme cesaretini de getirmiş...

fenerbahçe'ninse trabzon karşısında topa sahip olmasına rağmen fazla pozisyon üretememesi eleştirildi...

trabzonspor, fenerbahçe'ye karşı metalist'e karşı olduğundan daha tutarlı bir blok savunma uyguladı. halilhodzic'in 4'lü savunması + 3'lü (medjani, salih, constant) orta sahası çok kısa sürede bütüncül durma konusunda çok aşama kat ettiler. fenerbahçe de bu bloğun arasına giremedi doğrusu.

tabii fenerbahçe'nin hücumdaki etkisizliğini sadece trabzon bloğu ile açıklamak yetersiz olabilir. diego gibi kaliteli bir oyuncu hücum hattına eklenmesine rağmen, bazen sahadaki kaliteli oyuncu sayısını artırmak toplam kalitenin artacağı anlamına gelmeyebiliyor.

fenerbahçe'nin iki yıldır hücum paylaşımı belli: kuyt-emenike(webo)-sow üçlüsü üçüncü bölgeyi kullanıyorlar. kenar adamları kuyt ve sow taç çizgilerine kadar inmiyor, eskiden alex'in kullandığı bölgeyi özgürce kullanıyorlar. dikey olarak son 30 metre, yatay olarak da iki taç çizgisi ortasındaki 30 metreyi dikkate alsak, hücum alanında etkili olabileceğiniz bir 900-1000 metrekare alan var. daha önce bu 1000 metrekareyi 3 adam rahatça paylaşıyor, yer değişiyor ve uyumlu biçimde kullanıyorlardı. şimdi o 1 dönümün tam ortasına yeni bir adam geldi: adı diego. işi de tam orada oynamak. gol atmak, asist yapmak. trabzon önünde deyim yerindeyse kuyt'la sow'un çöplüğüne bir adam daha girince alan paylaşımı-top paylaşımı konusunda sanki biraz bocaladılar.

bu sorun zamanla çözülür mü? bilinmez. ama en azından kısa vadede, diego'nun bu tartışmaya fazla mahal vermemesi için gol atması-asist yapması lazım.

geçen yıl gol-asist konusunda sıkıntı yaşamayan sneijder'se, bu yıl henüz kaleyi bile bulabilmiş değil...
 

selçuk'un, burak'ın, veysel'in hatta sneijder'ın kontratlarında her hafta 11'de oynar maddesi yoksa; artık bu oyunculara biraz kenardan izleme ve formayı özleme fırsatı verilmeli.

by Uğur Meleke

sneijder formsuz. dzemaili formsuz. veysel formsuz. telles formsuz. olcan formsuz. selçuk formsuz. burak formsuz. pandev hazır değil... bir takımda bu kadar çok formsuz varsa, bu kadar birey kötüyse, grubun iyi olmasını beklemek biraz safça sayılır zaten...

prandelli çok değerli bir teknik direktör. şüphesiz ki zamana ihtiyacı var ve bu zamanın henüz çok azını kullanma fırsatı bulabildi. ama anderlecht gibi 21 yaş ortalamalı, son yedi şampiyonlar ligi denemesinin tamamında grup sonuncusu olmuş bir dördüncü torba takımını istanbul'da yenemiyorsanız, hatta yenilgiden son anda kurtuluyorsanız üstünde konuşulması da doğal. zamana bırakamazsınız böyle bir fiyaskoyu…

rakibin sağ beki sağ açık najar, sol beki sol açık acheampong'ken galatasaray neredeyse hiç net pozisyon üretemiyor, anderlecht de bu arada farkı üç yapabilecek fırsatları bulabiliyorsa bazı yıldızların dinlenme zamanı gelmiş de geçiyor diyebiliriz sanırım.

selçuk'un, burak'ın, veysel'in hatta sneijder'ın kontratlarında her hafta 11'de oynar maddesi yoksa; artık bu oyunculara biraz kenardan izleme ve formayı özleme fırsatı verilmeli...

uğur meleke, milliyet gazetesi spor yazarı.

bu makalede yer alan görüşler yazara aittir ve al jazeera’nin editöryel politikasını yansıtmayabilir.

kaynak: al jazeera

Yorumlar

Bu sitede yer alan içerikler sadece genel bilgilendirme amacı ile sunulmuştur. Yorumlarınızı kendi özgür iradeniz ile yayınlanmakta olup; bununla ilgili her türlü dolaylı ve doğrudan sorumluluğu tek başınıza üstlenmektesiniz. Böylelikle, Topluluk Kuralları ve Kullanım Koşulları'na uygun olarak, yorumlarınızı kullanmak, yeniden kullanmak, silmek veya yayınlamak üzere tarafımıza geri alınamaz, herhangi bir kısıtlamaya tabi olmayan (format, platform, süre sınırlaması da dahil, ancak bunlarla sınırlı olmamak kaydıyla) ve dünya genelinde geçerli olan ücretsiz bir lisans hakkı vermektesiniz.
;