Görüş
Popülistlerle nasıl mücadele edilmeli?
Popülizm Avrupa genelinde – hatta İsveç ve Hollanda gibi beklenmedik yerlerde bile – yeniden diriliyor. Avrupa kıtası artık Trump'ın kendisini gayet evindeymiş gibi hissedebileceği bir yer haline gelmişken, kendisinin temsil ettiği, Batı’yı birleştirmeyi amaçlayan yerleşik düzen karşıtı galeyana tepki göstermek şart oldu.
size bir şey itiraf edeyim: geceleri yatağıma uzandığımda ana akım siyasetin özlemiyle yanıp tutuşmuyorum. onun yerine fransa'nın güneybatısındaki evimde bir hafta geçirip kırlarda dolaşıyorum. sonbahar güneşinin sıcaklığını sırtımda, ağaçların yaprakları sararmaya başlamış, yerli çiftçiler bağ bozumuna hazırlanıyor. insan bunları nasıl sevmez?
siyaset dünyasında ise sevilmeyecek o kadar çok şey var ki… solda da sağda da iyi bir yıl geçiren ana akım lider sayısı çok az. aslına bakarsanız, dikkate değer bir başarı görebilmek için epey bir uğraşmanız lazım.
avrupa'nın popülizm çıkmazı
fransa'da önümüzdeki ilkbaharda seçime hazırlanan cumhurbaşkanı françois hollande, hasarlı ürünlere benziyor. fransız ekonomisi yüksek bir üretkenlik potansiyeli ve iyi eğitimli iş gücü avantajına sahip, ama sendikacılar ve hollande'ın sosyalist partisi’nin diğer üyeleri, güçlü büyümeyi yeniden sağlayacak tedbirlerin yolunu tıkıyor. diğer taraftan eski cumhurbaşkanı nicolas sarkozy ve eski başbakan alain juppé, hollande'a meydan okumak ve aşırı sağcı ulusal cephe'nin lideri marine le pen'in önünü kesmek için merkez sağ muhalefetin kontrolünü ele geçirmeye çalışıyor.
kamuoyu araştırmaları, le pen ile sarkozy veya juppé arasında ikinci tur bir çekişme olacağını gösteriyor. bu da sol, le pen'i alt edebilmek için geleneksel sağ kanattan bir adayı tercih etmek zorunda kalacak demek. le pen'in kazanma ihtimali düşük, ama çoğu kimse, haziran ayında birleşik krallık'ın avrupa birliği'nden ayrılması ile ilgili olarak yapılan oylama ve abd'de donald trump'ın cumhuriyetçi parti başkan adaylığı kampanyası hakkında da böyle diyordu.
avrupa'nın en önemli siyasetçisi almanya başbakanı angela merkel, mültecilere kucak açma konusundaki ilkeli politikası yüzünden seçmenlerin öfkesini çekmiş durumda. muhalefetteki sol parti, seçmen gücü anlamında pek muteber sayılmaz, ama aşırı sağcı almanya için alternatif partisi, göçmen karşıtı duyguları kullanıp yerel seçimlerde merkel'in memleketi mecklenburg-batı pomeranya dahil hükümet partilerine (yani merkel'in partisi hristiyan demokratlar ve merkez sol sosyal demokratlara) yönelik desteği yavaş yavaş törpülüyor.
italya'da başbakan matteo renzi, can çekişen ülke ekonomisini canlandırmaya çalışırken hırçınlaşıyor. eski başbakan silvio berlusconi liderliğindeki, sabit temelleri olmayan merkez sağ muhalefet siyasetin kalabalığında kaybolmuş durumda ve artık başlıca rakipleri, popülist beş yıldız hareketi ile ülkedeki siyaset müessesesine kibirden fazla bir şey sunmayan bölgesel politikacılar.
ispanya'da muhalefetteki ispanyol sosyalist işçi partisi'nden destek göremeyen, öte yandan ayrılıkçı katalanların devam eden bağımsızlık talebiyle karşı karşıya kalan merkez sağcı halk partili başbakan mariano rajoy, hükümet kurma mücadelesi içinde.
yaşlı ve dışlanmış, ağırlıklı olarak ingiltere'de yaşayan çalışan orta sınıf seçmenin brexit'e evet oyu çıkardığı birleşik krallık'ta yeni başbakan theresa may ise partisini bir arada tutmaya çalışıyor. bazı kabine üyeleri avrupa'dan tam bir kopuş isterken, kimileri de daha makul, orta yolcu bir yaklaşım göstererek ingiliz mal ve hizmetlerinin en büyük pazarı olan avrupa ile ticaretin sürdürülmesi için bastırıyor.
bu örneklerin de gösterdiği gibi, popülizm avrupa genelinde – hatta isveç ve hollanda gibi beklenmedik yerlerde bile – yeniden diriliyor. avrupa kıtası artık trump'ın kendisini gayet evindeymiş gibi hissedebileceği bir yer haline gelmişken, kendisinin temsil ettiği, batı’yı birleştirmeyi amaçlayan düzen karşıtı galeyana tepki göstermek şart oldu.
şüphesiz, 2008 küresel finans krizinden bu yana yavaşlayan ekonomik büyüme, seçmenin orta yolcu geleneksel partilere yönelik hevesini kırdı. sol ve sağ kesimden iktidar partileri, genellikle uluslararası işbirliği, serbest ticaret, kamu harcamaları ve vergi kesintileri gibi konularda anlaştı. bugünün cumhuriyetçi koruyucu azizi ronald reagan büyük kamu harcamaları yaparken, demokrat bill clinton refah yardımlarında kesintiye gitmiş ve bütçeyi dengelemişti.
popülizmin "öteki" arayışı
ancak günümüzün popülistleri ana akım fikir birliği kapsamının dışında basit – hatta aşırı basit – yanıtlar talep ediyor. geçimlerinin ve ekonomik imkanlarının zarar görmesinden dolayı küreselleşmeyi suçluyorlar ve yaşadıkları belirsizlik ve kötüye gidişten sorumlu tutabilecekleri bir düşman – bir "öteki" – arıyorlar.
popülist dünya görüşü, gri rengi kabul etmiyor. bu düşüncede orta yol diye bir şey yok. aksine, fikir birliği ve uyum arayışı, ihanetle eş değer sayılıyor. popülist siyasetçiler, kuru gürültü ve demagoji yaparak, zamanı batıl inanç ve bilgisizliğin görünüşte herkes için daha iyi olduğu, ampirik bilginin önemsenmediği bir döneme döndürüyor.
popülistlerin altın çağı elbette bir masal dünyası. peki ama bunca seçmenin kurmacayı gerçeklere tercih ettiği realitesi ile ne yapacağız? muhakkak ki, yapmamız gereken demokrasiden vazgeçmemek ya da batı'da trump gibi rusya devlet başkanı vladimir putin'in yarı despot vizyonuna hayranlık duyup özenenlerden taraf olmamak.
popülistlerle doğrudan mücadele edilmeli. şişirme argümanları madde madde çürütülmeli; hakaretlerine sakin, akılcı tartışmalarla yanıt verilmeli. ekonomik ötekileştirmenin sebeplerinin ele alınması, yani yoksul kesimlere daha iyi kamu hizmetleri sunulması ve eğitim, teknoloji ve yüksek nitelikli işlere yatırım yapılması da en az bu kadar önemli.
popülistlerden kaçar veya taktiklerini ve argümanlarını taklit etmeye çalışırsak, batı demokrasilerinin dayanağını oluşturan toplum sözleşmesinin temelini daha da sarsmış oluruz. ana akım siyasetçilerin önünde zorlu bir yol var. rehavete kapılmak ya da uzun süreli bir geri çekilme içine girmek yerine savaşçı bir ruh benimseyip davalarına güvendiklerinin işaretini vermeleri gerekiyor. bu, kazanılması gereken bir savaş.
chris patten, britanya'nın hong kong'taki son genel valisi ve avrupa birliği eski dış ilişkiler komiseri.
bu makalenin ilk nüshası project syndicate tarafından yayımlanmıştır
bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve al jazeera’nin editöryel politikasını yansıtmayabilir.
Yorumlar