Görüş
Somali'nin kahramanı Erdoğan
Recep Tayyip Erdoğan'ın Somali'de bu denli popüler olmasının nedeni, BM ve bağlı kuruluşları eliyle Somali için toplanan yardımlar ülkeye altyapı projeleri anlamında hiçbir katkı sağlamazken, Erdoğan liderliğindeki ekibin uyguladığı Türk yardım modelinin, kısa sürede yollar, hastaneler, camiler ve okullar inşa edilmesini sağlayarak ülkeyi ölümün kıyısından kurtarması.
cumhurbaşkanı recep tayyip erdoğan'ın somali'de kahraman gibi karşılanacağına şüphe yoktu. erdoğan, 22 ocak 2015 perşembe günü başkent mogadişu'da bir otele düzenlenen bombalı saldırıya rağmen gezisini iptal etmeyeceğini açıkladı. daha sonrasında cumhurbaşkanlığı yetkilileri, ziyaretin suudi arabistan kralı abdullah bin abdülaziz el suud'un cenazesi nedeniyle birkaç gün ertelendiğini duyurdu.
buna rağmen, yaşanan ölümcül saldırı henüz bu kadar tazeyken afrika boynuzu adı verilen (etiyopya, somali, eritre ve cibuti'yi kapsayan) bölgeye gitme konusunda kararlılık göstermesi, erdoğan'ın popülaritesini daha da arttırdı. 25 ocak 2015 pazar sabahı mogadişu havalimanı'na inen erdoğan, somali cumhurbaşkanı hasan şeyh mahmud tarafından son derece sıcak bir şekilde karşılandı.
peki ama şimdilerde hem türk hem de batılı medya tarafından yolsuzluk yapmak, kendini olduğundan büyük ve önemli görmek, diktatörlük eğilimleri göstermek ve kutuplaştırıcı söylemlerde bulunmakla suçlanan biri, nasıl oluyor da somali'de böylesine gıpta edilecek bir statü kazandı?
işin aslı şu ki, erdoğan, somali için yıllardır hiçbir dünya liderinin yapmadığı kadar çok şey yaptı.
başbakanlığı döneminde ağustos 2011'de mogadişu'nun uzak durulması gereken bir yer olduğu yönündeki sözlere aldırmadan ailesi, üst düzey kabine üyeleri, sivil toplum kuruluşları temsilcileri ve iş adamlarıyla beraber bölgeye gitti.
erdoğan, açlık sorunuyla boğuşan başkent mogadişu'yu son 20 yılda ziyaret eden ilk afrika dışı lider olurken, ziyaretin ramazan ayında gerçekleştirilmesi de ankara'nın "müslüman kardeşlerini" yalnız bırakmayacağı yönünde bir mesajdı.
yeni paradigma
uluslararası toplumun baskılarına karşı çıkan erdoğan, bölgedeki uluslararası yolsuzluklara direndi.
1991-2011 yıllarında birleşmiş milletler ve – çoğunluğu komşu ülke kenya'nın başkenti nairobi'de konuşlanmış – bağlı uluslararası kuruluşları, somali için 55 milyar dolar civarında para topladı. ancak ne tuhaftır ki, adına bunca para toplanan somali'nin, bundan elle tutulur herhangi bir altyapı yatırımı veya sürdürülebilir herhangi bir proje kazanımı olmadı.
erdoğan'ın ekibinin önündeki talimat ise netti: türkiye kaynaklı toplam 500 milyon dolarlık yardımla somut, sürdürülebilir sonuçlar üretmek.
bu girişimi, ulus kurma yönünde son derece büyük çaplı, ikili bir çalışma süreci izledi: yollar, hastaneler, camiler, okullar yapıldı; havaalanı genişletildi; birçok iş ortaklığı kuruldu.
erdoğan'ın planı, inanılmaz derecede kısa bir süre zarfında somali'yi ölümün eşiğinden kurtardı.
bu gerçeği en iyi gözler önüne seren ise türk yardım modelinin ülke içinde yerlerinden edilmiş somalililer üzerinde yarattığı derin etki.
türk yardım modeli vasıtasıyla ülkede lezzetli yemekler sunan aşevleri, konforlu evler ve sağlık klinikleri kurulmasının yanında, yerinden edilmiş sıradan somalililer de ekonomik açıdan güçlendirilerek daha iyi bir yaşam standardına kavuşturuldular. sırf bu bile erdoğan'ı federal geçiş hükümeti cumhurbaşkanı şerif şeyh ahmed'den ve ülkenin şimdiki liderinden daha popüler hale getirdi.
öyle ki, şimdilerde ülkede yeni doğan bebeklere erdoğan'ın ismini vermek son derece moda.
afrika turu
erdoğan'ın somali gezisi, bir taraftan, türkiye'nin bir dizi afrikalı ortağı ile ekonomik ve diplomatik ilişkilerini pekiştirme amaçlı afrika turunun bir parçası.
diğer taraftan ise somali-türkiye arasındaki stratejik ortaklığın yeniden canlandırılması ve ankara'nın bu ortaklığa uzun vadeli olarak bağlı kalma sözünün bir kez daha ortaya koyulması amaçlanıyor.
afrika'nın 21. yüzyılın jeo-politik ve jeo-ekonomik ağırlık merkezi haline geldiğine şüphe yok. bu sebeple türkiye de stratejik açıdan yerini sağlamlaştırmak istiyor. türkiye açısından somali, hint okyanusu'nun tam kalbinde konumlanmış, ankara ile arasında derin tarihi bağlar olan ve gelişen bir pazar olarak yüksek potansiyel arz eden, kardeş bir ulus konumunda.
fakat bağışçı ülkeler arasındaki menfaat çatışmaları yüzünden türkiye-somali ilişkileri de belirli bir muhalefetle karşı karşıya kalmıyor değil.
tüm hükümet dostlarını kendisine düşman belleyen ve 22 ocak'taki bombalı saldırıyı üstlenen eş şebab örgütünün haricinde, uluslararası toplum bünyesindeki belli bazı unsurlardan kaynaklanan, gözden kaçmış, pasif husumetler de mevcut.
bunu da temel olarak iki sebebe bağlayabiliriz. birincisi; türkiye, somali'deki başarısını arttırdıkça, uluslararası yardım modelinin yetersizliği ve sistemsel yozlaşmışlığı daha çok ortaya çıkıyor.
ikinci ve belki daha da önemlisi; türkiye başarılı oldukça, modern hükümet anlayışı ile islami inanç ve değerlerin birleşiminden oluşan türki siyasi modeli de küresel açıdan öne çıkıyor.
islamcıları iktidara taşıyan zemin
son yıllarda arap baharı ile birçok arap ülkesinde islamcıların iktidara gelmesine zemin hazırlandı. türkiye'de adalet ve kalkınma partisi (ak parti) örneğinde olduğu gibi, islamcılar mısır ve tunus'ta da tüm seçimleri kazanarak siyasi açıdan en yüksek konumlara ulaştı.
bu durumdan son derece kaygı duyan bazı arap körfezi ülkelerinin liderleri, cevaben mısır'da darbe sonrası kurulan rejimle samimi ilişkiler kurma yoluna gittiler. ki, söz konusu hükümetin icra tarzını, "en iyi islamcı, ya toprağı boylamış ya da zindanlarda yavaş yavaş, acı çekerek ölmekte olandır." şeklinde özetlemek mümkün.
islamcıları sandıkta yenememe korkusu sadece araplara özgü değil. kimi batılı ülkelerin de, islami bir bilinçle hareket eden yönetimlerin yükselişinin, birçok farklı stratejik bölgede jeopolitik koşulları ve dolayısıyla güç dengesini etkileyeceğinden endişe duydukları ortada.
işte erdoğan'ın, kendi ismini taşıyan, milyonlarca dolar değerinde ve son teknolojiyle donatılmış bir hastanenin açılışını da gerçekleştirdiği mogadişu ziyareti böyle bir ortamda gerçekleşti. türk cumhurbaşkanı, ziyaret kapsamında somalili mevkidaşı ile özel bir toplantı da yaptı.
iki liderin gündeminin en önemli üç maddesi; somali ekonomisini destekleyecek önemli projeler, somali cumhurbaşkanı'nın mısır lideri abdulfettah sisi ile olan garip ilişkisi ve anlaşmazlık üzerine kurulu bölge politikalarını yumuşatmak amacıyla türkiye'nin etiyopya'da 3 milyar dolarlık yatırım yapma isteği oldu.
netice itibarıyla, erdoğan sağ duyulu bir biçimde somali'yi destekledi ve ülkenin son derece değişken ve kabileye dayalı iç siyasetinde tarafsız kaldı.
büyükelçi abukar arman, somali'nin eski abd özel temsilcisi ve dış politika analisti.
twitter'dan takip edin: @4dialogsk
bu makalede yer alan görüşler yazara aittir ve al jazeera'nin editöryel politikasını yansıtmayabilir.
Yorumlar