Görüş

Suriye Kürtleri ve siyasi tercihleri

PYD, Özgür Suriye Ordusu (ÖSO) tugaylarının yanı sıra Irak ve Şam İslam Devleti (IŞİD) savaşçıları ile Suriye'deki Kürt bölgelerinde çatışmaya girdi. Sonrasında bölgede özerklik ilan etti.

Konular: Suriye, Kürt sorunu

osmanlı devleti, birinci dünya savaşı'nı (1914-18) kaybetmesi sonrası çöktü. araplar, arnavutlar, bulgarlar, rumlar ve ermeniler gibi tebaası olan halklar ve milletlerin çoğu osmanlı'dan koptu. sadece kürtler ona isyan etmedi.

kürt varlığı, (uzun yıllar) osmanlı-safevi ve osmanlı-rus çekişmesinin göbeğinde yer aldı. kürtlerin saltanat toprağının savunmasına (hamidiye kürt alayları olarak silahaltına alınmak suretiyle) yoğun şekilde katılımları, kendi bölgelerindeki saltanatın büyük nüfuzu içerisinde merkezi rol oynadı. 

yalnız saltanat topraklarının avrupalı sömürgeci ülkeler arasında taksim edilmesi ve kürtler hariç saltanat sınırlarındaki halklara yeni siyasi yapılar oluşturulması, kürtleri de celadet ali bedirhan liderliğinde siyasi bir hareketlenmeye sevk etti. 1920 - sevr antlaşması, türkiye’deki kürtlere kendi geleceklerini belirleme hakkı tanınmasını içeriyordu. sevr'in 64. maddesi, türkiye’deki kürtlere bir kürt devleti kurma ve irak kürtlerine de isterlerse bu devlete katılma hakkı veriyordu. 1923’te, sevr'deki kazanımları hayata geçirmek için bir ‘kürt bağımsızlık komisyonu’ kuruldu.

fakat mustafa kemal yönetimindeki türkler ile avrupa devletleri (fransa, britanya ve yunanistan) arasındaki savaşın gelişmeleri; mustafa kemal’in kazandığı zaferler ile rusya’daki bolşevik devletiyle temas kartını kullanması ve askeri destek almasıyla değişti. avrupa devletlerini, mustafa kemal’i yatıştırmaya ve kürtlere türkiye’de özel bir devlet kurma hakkı verme kararını geri çekmeye sevk etti. türkiye ile avrupa devletlerinin 24 temmuz 1923’te imzaladıkları lozan antlaşması, kürtlere sevr'de tanınan bu haktan vazgeçti.

yeni siyasi harita sıkıntılı bir durum yarattı. bölge ülkeleri bu haritaya karşı çıktılar ve herkes kendi özel yaklaşımını geliştirdi. lakin aynı zamanda bu yeni siyasi haritaya dokunmadılar.

araplar, kendilerini böldüğü ve topraklarının parçalarını kaybettirdiği için (filistin, iskenderun sancağı ve arabistan) hem bu yeni siyasi haritaya karşı çıktılar hem de ek toprak kayıplarından korkarak bu haritaya dokunulmasını istemediler.

türkler de kendilerinden zengin petrol yataklarına sahip musul vilayeti'ni çekip aldığı için haritaya mukavemet gösterdiler. britanya güçleri, 30 ekim 1918’de mondros mütarekesi yapılırken musul’un tüm topraklarını işgal etmemişti. britanya, musul’a 9 kasım 1918’de girdi ve bu durum türklere, musul vilayeti'nin türkiye’nin bir parçası olduğu iddiasında bulunma imkanı verdi. ancak milletler cemiyeti, musul vilayeti'nin irak’ın bir parçası olduğunu kararlaştırdı ve (1924'te brüksel'deki bir toplantıda çizilen ve musul ile hakkari'yi birbirinden ayıran) brüksel hattı'nı, irak ile türkiye'nin nihai sınırları olarak belirledi.

ayrıca türkler, araplar ve kürtler lehinde yeni toprakların kaybedilmesine yol açacağı gerekçesiyle de haritaya dokunulmasına karşı çıktılar.

iranlılar ise (bir kısmı irak ile arasındaki sınırı oluşturan suyolu) şattülarap’taki alanları ve adaları sınırları içine alma isteklerinden dolayı bu haritaya tepkiliydiler. diğer yandan araplar ve kürtlere yeni topraklar vereceği endişesiyle haritaya dokunulmasına da karşı durdular.

sadece kürtler, osmanlı saltanatının diğer halklarını örnek göstererek toprak ve devlet haklarını almak amacıyla bu haritaya karşı çıkıyor ve tekrar gözden geçirilmesini istiyorlar.

dolayısıyla kürtler için bir devletin kurulması; türkiye, iran, irak ve suriye sınırlarının gözden geçirilmesi anlamına geldi. ve adı geçen ülkeleri, kürtlerin hedeflerine ulaşmasını engelleme ve milli topraklarının parçaları üzerinde bağımsız bir kürt devleti kurulmasının önüne geçme hedefinde birleştirdi.

öte taraftan bu ülkeler, anayasal ve hukuki açıdan kürtlere kötü davrandılar. onlara; devletin kendi devletleri olduğuna, halkın bir parçasını oluşturduklarına, tüm vatandaşlar gibi (etnik ve kültürel özelliklerine saygı gösterilmesi ve bu özelliklerini ifade etme hakkı verilmesiyle birlikte) tüm haklarının bulunduğuna ikna edecek adil bir muamele göstermediler.

bu vakıa; türkiye, iran, irak ve suriye'de bir kürt sorunu yarattı. bölgenin kaynaklarında emelleri olan açgözlü bölgesel ve uluslararası güçlere, mevcut zıtlaşmalara oynama ve kürt sorunu'nu, adı geçen dört ülkeye siyasi-ekonomik baskı ve şantaj aracı şeklinde kullanma fırsatı sundu.

kürt sorunu ve uluslararası dengeler

kürtler, bölgesel ve uluslararası dengelerin esiri oldular. daha önce fransa (1921), britanya (1922) ve abd (1944-roosevelt ve 1973-kissinger) tarafından devlet vaadiyle isyana teşvik edildiler. ama 1991 yılına kadar somut bir destek alamadılar. 1991’de irak’ın kuveyt’i işgalinin sonuçları ve saddam hüseyin rejiminin abd’nin başını çektiği ittifak güçlerine yenilmesi sonrası yaşanan halk ayaklanmasını bastırması gölgesinde irak kürtleri, (32. paralel hattı üzerindeki uçuş yasağı vasıtasıyla) amerikan himayesi aldı.

kürtler, kendilerini oluşumunu tamamlamış (ki öyleler de zaten) bir millet olarak görüyor ve yeryüzünün diğer milletlerini örnek alarak etnik taleplerini gerçekleştirmelerinin hakları bulunduğunu düşünüyorlar. ancak bu talepleri somutlaştırma şekli etrafında kendi aralarında ayrılığa düşüyorlar.

nitekim kürtlerin bir bölümü (türkiye'de pkk örgütü), tüm kürtler için tek bir ulus devlet kurmayı benimsedi. bazı kürtler [irak'ta kürdistan demokratik partisi (kdp) ve kürdistan yurtseverler birliği (kyb)] ise ulusal federasyon seçeneğine yöneldi.

bir kısım kürtler de (suriye kürtlerinin çoğunluğu) taleplerini, yerel ve bölgesel güç dengesi ve bu taleplere yönelik uluslararası tutumla paralel şekilde sundu: tam vatandaşlık hakkı ve kendilerine yönelik ayrımcılığa son verilmesini talep ettiler. (suriye'de 5 ekim 1962’deki nüfus sayımında, kürtlerden çoğu vatandaşlıktan çıkarıldı. 1966’da suriye'nin türkiye ve irak’la olan sınır hatlarında yaşayan binlerce kürt ailesinin topraklarının ellerinden alınıp arap ailelere dağıtılması suretiyle kürtlerden boşaltılması amaçlı 'arap kemeri' planı uygulandı.)

ayrıca suriye kürtlerinin bir kısmı, irak kürtlerinin yarı devlet bir yapı elde etmekteki başarısının onları özerk yönetim veya federal sistem istemeye sevk etmesinden önce, kendilerine ülkede çoğunluğa sahip araplarla eşit düzeyde muamele edilmesiyle siyasi ve ekonomik kararlara katılabilmeyi talep ettiler.

suriye kürtlerinin siyasi haritası

suriye'deki kürt partilerinden 7'si, kürt demokratik cephesi (3 parti) ve kürt demokratik ittifakı (4 parti) blokları içinde toplandılar. bu partiler, toprak ve halk olarak birleşik suriye çerçevesinde kürt sorunu'na demokratik çözümün kabul edilmesi arka planında, 16 ekim 2005 tarihli demokratik ulusal değişim için şam deklarasyonu'na katıldılar. o partilerden bazıları da yine bu yaklaşım kapsamında 25 haziran 2011’de demokratik değişim için ulusal koordinasyon komitesi'nin (ukk) kuruluşuna dahil oldular.

kürtler, diğer milletleri örnek alarak etnik taleplerini gerçekleştirmelerinin hakları bulunduğunu düşünüyorlar. ancak bunları somutlaştırma şekli etrafında kendi aralarında ayrılığa düşüyorlar.

by Ali Salih Abdullah

suriye'deki kürt partilerinin sayısı sürekli artıyor. 2005 yılında mevcut kürt partisi sayısı 12 iken kopmalar sonucu bu sayı 2011’de 20’yi aştı. kopuşlar esasen bu partilerin gelişimlerinin durması, tarihi liderlerinin koltuklarını bırakmamaları ve tabanla ‘bağlılık’ kuralına göre bir ilişki kurarak iç değişimin engellenmesi nedeniyle yaşanıyor.

2011'de özgürlük ve saygınlık devriminin başlamasıyla birlikte suriyeli kürt partileri, siyasi verilerin değiştiği ve muhalefetin de temsil alanını, dolayısıyla da meşruiyetini genişletmek için onlara ihtiyaç duyduğunu gördüler. 12 kürt partisini içeren bir toplantı gerçekleştirdiler ve kürt ulusal konseyi'ni (kuk) kurdular. sonrasında yeni oluşumlar da kuk'a katıldı.

kuk üyesi partiler, arap güçleri ve partileriyle ittifak yapmak için bir dizi talep ve şartlar belirlediler. bu şartların en önemlileri; kürtlerin suriye’deki ikinci etnik yapı olarak tanınması, kürt sorunu'nun bir halk ve toprak meselesi olarak kabul edilmesi ve yeni suriye’de federal sistemin kurulması taahhüdünün verilmesiydi. dolayısıyla kürtler, şam deklarasyonu ve ukk'dan çekildiler. bu komitede sadece (demokratik birlik partisi) pyd kaldı. şam deklarasyonu, bu tutumu erken alınmış bir karar olarak gördü; yetkinin suriye ulusal konseyi (suk) ve yeni anayasayı yazması için seçilecek kurucu mecliste bulunduğunu belirtti.

suk ile kuk arasında, ikincisinin birincisine katılım yolunu açacak anlaşma girişimleri gündeme geldi. lakin suk’un kürtlerin haklarıyla ilgili makul bir belge ortaya koymasına rağmen süreç başarısızlıkla sonuçlandı. benzeri bir girişim, kuk ile suriye muhalif ve devrimci güçler ulusal koalisyonu (smdk) ile tekrarlandı. o görüşmelere pyd katılmadı ve başarısız birkaç girişim sonrası başarıyla taçlanan anlaşmayı kabul etmedi. müzakereler, kuk'un (aralık 2012'de) smdk’ya katılma kararı almasıyla sonuçlandı.

devrim ile rejim arasındaki çekişmenin sürmesi, rejimin devrimi bitirmek için devletin askeri ve güvenlik alanındaki tüm olanakları kullanmasının da etkisiyle çekişmenin boyut değiştirmesine yol açtı. yaşanan çekişmede (barışçıl mücadeleden silahlı mücadeleye geçilmesi açısından) yöntem ve araçlarının değişmesi, şu temel değişimin ortaya çıkmasına yol açtı: kürt bölgeleri de dahil, rejimin suriye topraklarının geniş alanları üzerindeki kontrolü zayıfladı. pyd, kürt bölgelerine el atıp oraları kontrol almak suretiyle, rejimden kalan boşluğu doldurmak üzere harekete geçti.

pyd ile suriye rejimi arasındaki işbirliği

rejim karşıtı gösterilere katılmış ve pyd'nin baskısıyla mücadele etmeden önce rejimin baskısına maruz kalmış gençlik hareketi (tevgera ciwanen), koordinasyonlar tarzında örgütlenmişti. pyd, kürtlerin devrim faaliyetlerine katılmasını yasaklamaya çalıştı. birçok kasabada ve özellikle de amuda'da pyd güçlerinin düzenlediği saldırılarda, gençlik koordinasyonlarından şehitler verildi.

kuk ile pyd arasında çeşitli anlaşma girişimlerine kalkışıldı. fakat pyd, halk desteği ve askeri kapasitesini arkasına alarak taleplerinin çıtasını yükseltti. örneğin; yerel koordinasyon komiteleri (ykk) sandalyelerinin yarısını istedi. hal böyleyken, rakipleri artık pyd’nin ortak olmak istemediğini açıkça gördüler. bu yüzden pyd, anlaşma girişimi başarısız kılmak için taleplerinin çıtasını daha da yükseltti. sonrasında irak kürdistan bölgesel yönetimi gözetimi altında erbil'de bir buluşma gerçekleşti. taraflar, 10 haziran 2012’de kürt yüksek konseyi'nin (kyk) kurulması ve hewler (erbil’in kürtçe adı) anlaşması'nın imzalanması noktasında anlaştılar.

bununla birlikte anlaşmanın ya hayata geçirilme sürecine bir türlü girilmemesi ya da kuk'un kabul etmediği bir biçimde uygulanması yüzünden uyuşmazlık bitmedi. taraflar arasında gerilim tekrar baş gösterdi. pyd, kuk partilerinden bazı isimleri tutukladı; keza bu partilerin askeri kadrolarının irak kürdistan’ında eğitim almaları sonrası ülkeye girişini engellendi, pyd'li olmayan birçok kürt aktivist kaçırıldı ve tutuklandı.

bu atmosfer içinde pyd’nin kontrolünde tuttuğu kürt bölgelerinde özerklik ilanı gündeme geldi. kürt partileri, rejim ile pyd arasında işbirliğinden bahsediyorlar. rejim güçleri, bazı bölgelerden tamamen çekildi ve buraların yönetimini pyd’ye teslim etti. rejimin elinde yalnızca kamışlı’daki istihbarat organlarının alt birimleri ve devriyelerinin yanında malikiye gibi sınır bölgeleri kaldı.

pyd ayrıca bu bölgelerde birçok siyasi güçle diyalog kurdu. özerklik projesini pazarlamak için bölgesel ve uluslararası düzlemde harekete geçti. pyd başkanı salih müslim birçok kez türkiye, iran, fransa ve britanya’yı ziyaret etti. türkiye ve iran tarafından kutlandığını öne sürdü.

türk medya organları, türkiye’nin müslim’e yaptığı 'türk ulusal güvenliğine zarar verilmemesi' yönündeki uyarıdan bahsetti. türkiye’nin kafa karışıklığı, rejime düşman cephenin (muhaliflerin) dağılması ve çekişmenin bu düşman cephenin içine taşınması çerçevesinde iran'ın da bu adımı (yani pyd'nin özerklik ilanını) kutlamış olması uzak ihtimal değil.

pyd, özgür suriye ordusu (öso) tugaylarının yanı sıra irak ve şam islam devleti (işid) savaşçılarıyla bölgede şiddetli çatışmalara girdi. sonrasında özerklik projesinin hayata geçirildiğini açıkladı. işid, kürt bölgeleri de dahil, kurtarılmış bölgelerde islam devleti kurma niyeti taşıdığını ilan etti. pyd ise özellikle sınır kapıları ve petrol kuyularını kontrol altına almak ve nusra cephesi'ni kürt bölgelerinden çıkarmak amacıyla sınır bölgelerinde harekete geçtiğini açıkladı.

pyd'nin karşı hamlesini, ilgili vilayetlerdeki araplar, asuriler/süryaniler ve kürtlerin bir bölümü temkinli karşıladı. pyd ile amaç birlikteliği yapanlar ve kyk'daki ortakları, pkk ve lideri abdullah öcalan’a yönelik tutumlarına karşı pyd'nin takındığı tavır ve içlerinden büyük bir kesimin irak kürdistan bölgesel yönetimi başkanı mesut barzani’ye eğilim göstermesinden dolayı bu adımı kabul etmediler. bu durum, bir kürt çekişmesinin patlak vermesine yönelik endişeleri artırdı.

türkiye ve abd, pyd'nin özerklik adımını eleştirirken, bunu geçici bir uygulama olarak gören ukk, atılan adımı kutlarken rejim hiçbir yorum yapmadı.

yerel, bölgesel ve uluslararası şartların dikkatli bir okuması, (dört devletin topraklarında) ortak veya kürdistan’ın bir parçasında bağımsız bir kürt devletinin kurulma şartlarının oluşmadığı sonucuna götürür. bu da suriye halkına, trajediden çıkmanın ve oluşumları arasında ortak payda bulmanın kaçınılmaz olduğunu gösteriyor.

ortak payda, etnik ve dini çoğulculuğa dayalı suriye ulusal sözleşmesi ile özgürlük, adalet ve eşitlik üzerine kurulu siyasi bir rejimi yerleştirerek, hak ve hukuk devletini derinleştirerek adil bir ilişki tesis edilmesidir.

böylesi bir sözleşme, tüm vatandaşların siyasi, ekonomik, toplumsal ve kültürel özgürlüğünü teminat altına almak suretiyle kaynakların ve hizmetlerin dağılımı, kürt sorunu'na (yeni suriye devleti içindeki ulusal denklemin taraflarının çıkarları ve taleplerini karşılayacak yönde) çözüm arayışı noktasında adaleti sağlayacaktır.

suriyeli muhalif bir yazar ve aktivist olan ali salih abdullah, 1950 yılında deyr ezzor’da doğdu. 1977'de lübnan'ın başkenti beyrut'a gitti ve orada filistin planlama merkezi'nde çalıştı. 2005 'demokratik ulusal değişim için şam deklarasyonu' girişiminin üyelerindendi. 17 aralık 2007 günü tutuklandı. ekim 2008'de, şam deklarasyonu’nun ileri gelenlerinden 11 kişiyle birlikte 2,5 yıl hapis cezasına çarptırıldı. 19 nisan 2010'da serbest bırakıldı. akabinde tekrar tutuklandı ve 17 temmuz 2010 tarihinde bir kez daha serbest bırakıldı.

bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve al jazeera'nın editöryel politikasını yansıtmayabilir.

Ali Salih Abdullah

suriyeli muhalif bir yazar ve aktivist olan ali salih abdullah, 1950 yılında deyr ezzor’da doğdu. Devamını oku

Yorumlar

Bu sitede yer alan içerikler sadece genel bilgilendirme amacı ile sunulmuştur. Yorumlarınızı kendi özgür iradeniz ile yayınlanmakta olup; bununla ilgili her türlü dolaylı ve doğrudan sorumluluğu tek başınıza üstlenmektesiniz. Böylelikle, Topluluk Kuralları ve Kullanım Koşulları'na uygun olarak, yorumlarınızı kullanmak, yeniden kullanmak, silmek veya yayınlamak üzere tarafımıza geri alınamaz, herhangi bir kısıtlamaya tabi olmayan (format, platform, süre sınırlaması da dahil, ancak bunlarla sınırlı olmamak kaydıyla) ve dünya genelinde geçerli olan ücretsiz bir lisans hakkı vermektesiniz.
;