Görüş

Türkiye'nin Hamas politikasının belirleyici unsurları

Türkiye'nin Arap ve İslam dünyasıyla bağlantılarını iyileştirme eğilimi, Filistin Sorunu'nun çözümünü desteklemesi, Hamas ile ilişkilerini geliştirmesi ve hatta 2010'da Mavi Marmara gemisine yönelik İsrail saldırısından kaynaklanan büyük siyasi kriz dahi, iki ülkenin ticari ilişkilerini pek etkilenmedi.

Başbakan Erdoğan, başta Halid Meşal olmak üzere, Hamas yetkilileriyle birçok defa biraraya gelerek dünyaya Gazze hükümetini tanıma çağrısı yaptı. [AA-Arşiv]

türkiye, israil oluşumunu, kurulmasının ardından hemen tanıyan ve onunla tam diplomatik ilişkiler kuran ilk müslüman ülkeydi. ordunun desteklediği sıkı laik rejim, uzun yıllar boyunca bu ilişkileri muhafaza etti.

lakin necmettin erbakan liderliğindeki islami eğilimli refah partisi'nin 1996 yılında iktidara gelmesi bunu değiştirdi. erbakan hükümeti, türkiye'nin doğuya yönelme politikası, arap ve islam dünyasıyla ilişkileri etkinleştirmesi ve başta filistin sorunu olmak üzere bölgenin sorunlarına önem gösterilmesine dayalı bir vizyonun benimsenmesine zemin hazırladı.

bu ilişkiler, adalet ve kalkınma partisi'nin (akp/ak parti) 2002'de iktidara gelmesiyle gelişti. ak parti, türkiye'nin etkili bir bölgesel rol oynamasına çalıştı. 'komşularla sıfır sorun' stratejisi kanalıyla türk dış politikası bu rolü ifade etti.

ilişkilerin belirli unsurları

türkiye'nin filistin islami direniş hareketi (hamas) ile ilişkileri, özellikle de hamas'ın 2006 başlarında filistin yönetimi'nin yasama meclisi seçimlerini kazanmasından itibaren büyük bir iyileşmeye sahne oldu. tarafların islami arka planı, bu ilişkinin derinleşmesine katkıda bulundu.

akp iktidarında hamas'a (genel şekliyle filistin sorunu'na) yönelik türk politikasına belirli bir dizi unsur hakim oldu. bu unsurların en önemlileri şunlardır:

türkiye'nin hamas'la ilişkileri özellikle de hamas'ın filistin yönetiminin yasama meclisi seçimlerini kazanmasından itibaren büyük bir iyileşmeye sahne oldu. tarafların islami arka planı bu ilişkinin derinleşmesine katkıda bulundu.

by Muhsin Salih

1) islami kimlik şuuru, tarihi miras ve türklerin filistin davasını destekleme yönündeki halkçı eğilimine olumlu yanıt verilmesi, dolayısıyla filistin'in siyasi ve insani dosyasının desteklenmesi suretiyle filistin halkına arka çıkan ve israil oluşumuna karşıt olan türklerin birleştirilmeye çalışılması.

2) ak parti'nin islami ve muhafazakar arka planının (parti programı ve iç şartlara, bölgesel ve uluslararası ilişkilere olumsuz yansımaması şartıyla) gözetilmesi.

3) türkiye'yi kuşatan bölgesel çevrede etkin rol oynamak için filistin sorunu ile arap ve orta doğu bölgesinin ana kapısı temelinde bir ilişki kurulması.

4) filistin davasını ele alırken resmi arap çıtasının gözetilmesi, israil ile barışçıl çözüm ve normalleşme amaçlı arap girişiminin benimsenmesi, ramallah'taki örgüt ve yönetimle filistin halkının resmi yönetimi olarak ilişki kurulması ve iyi ilişkilerin muhafaza edilmesi.

5) türkiye'de iktidardaki partinin iç şartlarının direnci ve sağlamlığı ile uyumlu olarak siyasi tutumlar alma ve destekleme gücü olacak şekilde tedriciliğin gözetilmesi.

6) türkiye'nin abd'nin başını çektiği nato'daki üyeliğinin gözetilmesi, iktidar partisinin türkiye'nin avrupa birliği (ab) üyeliği eğiliminin korunması ve dolayısıyla bu güçlerle ilişkilerin bozulmasına yol açacak politikaların veya kırmızıçizgilerin çıtasının aşılmaması.

7) türkiye'nin israil ile olan ekonomik, siyasi ve askeri alanlardaki resmi ilişkilerinin gözetilmesi. tedrici olarak ilişkilerin seviyesi düştü veya bozuldu yahut israil'e sert tutumlar alındı. ama bunlar, iktidardaki partinin içerideki konumunu sarsmadı veya ülkeyi batı ile doğrudan çatışma içine koymadı.

8) akp, laik siyasi sistemin gölgesinde, demokrasi ve seçim sandıklarıyla yönetilen bir çevrede çalıştığının, yerel sahada birçok rakibi bulunduğunun, keza batı dünyasının farklı nüfuz araçlarına sahip olduğu ve imaj lekelenmesi veya krizler çıkarmak suretiyle onu seçim yoluyla devirmeye çalışacağının farkında.

dolayısıyla partinin siyaset oyununun şartlarını, iç cephenin ve halk tabanının sağlamlık boyutunu gözetmesi gerekiyor. ak parti liderliğindeki türk hükümeti; hamas ile ilişkisinde yukarıda sayılan unsurları gözetecek, barışçıl çözüm sürecini destekleyecek, filistin direnişine açıktan destek vermeyip batılı güçler ve israil oluşumu ile açık bir mücadele içinde olmamaya özen gösterecektir. ancak türkiye, 'gri alanda' oynayacak; dahili, bölgesel ve karmaşık uluslararası hesaplar çerçevesinde çıtasını tedricen yükseltecektir.

hamas'ın ve meşruiyetinin desteklenmesi

türkiye, filistin'de hamas'ın zaferiyle sonuçlanan 2006 seçim sonuçlarını kabul etti, filistin halkının kararına saygı gösterilmesini istedi ve batı ile israil'in muhalefetine rağmen hamas ile erkenden temaslar kurdu. mart 2006'da halid meşal liderliğindeki bir heyet ankara'yı ziyaret etti. aynı ay içerisinde türk hariciyesi, hamas hükümetine kendisini ispatlaması için fırsat verilmesi çağrısında bulunduğu ve uluslararası toplumdan da hamas hükümetine karşı olumlu tutum almasını talep ettiği bir bildiri yayımladı.

türk yönetimi, hamas'ın kurduğu hükümetin maruz kaldığı ablukayı kınadı. filistin'in bölünmüşlüğü baş gösterdiği ve hamas, gazze şeridi'ni ele geçirdiğinde başbakan recep tayyip erdoğan liderliğindeki akp hükümeti, gazze'de işlerin yürütülmesi için hamas hükümetiyle ilişki kurmaktan çekinmedi. türkiye, israil'in 2008 sonu ve 2009 başında gazze'ye düzenlediği saldırıyı şiddetle kınadı.

türkiye arap dünyasının yaşadığı devrimler ve değişimler ışığında bölgesel rolünü yeniden tanımladı ve türkiye'nin bu devrimlerin yanında yer alması sonrası 'sıfır sorun' politikası türk dış politikasına hakim değil artık.

by Muhsin Salih

israil'in gazze ablukasını kırma amaçlı özgürlük filosu gemilerine 31 mayıs 2010 sabahı gerçekleştirdiği ve 9 sivil türk'ün ölümüne yol açan olay, türk-israil ilişkilerinde keskin bir viraj oluşturdu. israil'e yönelik ciddi halk ve resmi türk tepkisine sebebiyet verdi.

türkiye, israil tarafına karşı siyasi ve medya seferberliğine eşlik olarak hamas ile ilişkilerini güçlendirme planı içinde hareket etti. türkiye'nin 2010 sonbaharında israil cezaevlerinden serbest bırakılan hamaslı bir grup tutukluyu kabul etmesi ve dolaşımlarını kolaylaştırmak için türk pasaportu vermesi bu ilişkinin gelişmesinin göstergesiydi.

türk dışişleri bakanı ahmet davutoğlu, aralık 2011 ortasında türkiye'nin politikasının israil'in tecrit edilmesi ve bölgede diz çöktürülmesi olduğunu açıkladığı zaman gayet netti. hatta özgürlük filosu'ndaki mavi marmara gemisine saldırısından dolayı israil, 22 mart 2013 günü türkiye'den özür dilemek zorunda kaldı. yine de türkiye, israil'in gazze ablukasını bir türlü sonlandırmaması nedeniyle hâlâ memnun değildi.

diğer yandan ankara, 2011 başından itibaren arap dünyasının yaşadığı devrimler ve değişimler ışığında bölgesel rolünü yeniden tanımladı. türkiye'nin bu devrimlerin yanında yer alması sonrası 'komşularla sıfır sorun' stratejisi, türk dış politikasına hakim değil artık. ankara'nın tercihi, türkiye'nin suriye rejimi ve elbette, seçilmiş cumhurbaşkanı muhammed mursi'ye yönelik askeri darbenin ardından, mısır rejimi ile ilişkilerini olumsuz yönde etkiledi. ayrıca farklı şekillerde iran, suudi arabistan ve birleşik arap emirlikleri ile ilişkilerine de yansıdı.

suriye'deki olaylar bir şekilde türk yönetimi ile filistin dışındaki temel varlığı suriye'de bulunan hamas arasındaki ilişkilerin iyileşmesine katkıda bulundu. suriye'den çıkmaları ve mısır'da kısıtlanmaları karşısında türkiye, bazı hamas liderlerinin karargahı oldu.

hamas'ın türkiye ile ilişkileri, 2012 ve 2013 yıllarında somut gelişmeler yaşadı ve taraflar arasında görüşmeler arttı. gazze'deki hükümetin başbakanı ismail haniye, 2012 başında türkiye'yi ziyaret etti. dışişleri bakanı davutoğlu'nun ziyaret hakkındaki açıklaması dikkat çekiciydi. 6 ocak 2012 tarihli zaman gazetesine göre davutoğlu, haniye'nin ziyaretinin 'filistin yolunun türkiye'den geçtiğinin kanıtı' olduğunu belirtti. keza meşal ve haniye, hamas'tan bir heyetin başında, türk başbakanı erdoğan ile görüşmek için 18 haziran 2013'te ankara'yı ziyaret etmişlerdi.

türk diplomasisi, israil'in 14-21 kasım 2012 tarihlerindeki saldırıları karşısında hamas ve gazze'yi desteklemek amacıyla etkin şekilde çalıştı. bölgesel ve uluslararası platformlarda, özellikle de mısır ve katar ile işbirliği içinde, saldırıların durması ve ablukanın kaldırılması için baskıda bulundu.

gazze şeridi bunun sonucunda, israil'in hesaplarını karıştıran ve sonunda tel aviv'i, saldırıların durması için direnişin koştuğu şartlara boyun eğmek zorunda bırakan büyük bir hükümet ve halk desteği gördü. çatışmalar kızıştığı zaman erdoğan, 17 kasım 2012'de kahire'ye gitti ve dönemin mısır cumhurbaşkanı mursi ile bir araya geldi. ayrıca katar emiri ve meşal ile de görüştü. hamas'ın ve direniş güçlerinin talepleri dinlendi. bu talepler benimsendi, bölgesel ve uluslararası diplomasiler, taleplerin destek bulması yönünde etkin şekilde çalıştı. dışişleri bakanı davutoğlu, 20 kasım 2012'de arap ülkelerinin dışişleri bakanları heyetlerinin katılımıyla israil'in saldırısı sırasında gazze'yi ziyaret etti.

bölgesel ve uluslararası hesaplar

belirleyici unsurlar içinde işaret ettiğimiz üzere erdoğan hükümeti, bölgesel ve uluslararası şartları gözetti. konuyu tüm yönleriyle ele alacak kadar geniş yerimiz olmamasından dolayı bir örnek bağlamında ilerliyoruz. ve ak parti hükümetinin; hamas ile diyalog kanalları açılması, filistin sorunu'na çözüm bulunması için siyasi ve diplomatik sürece alınması çağrısı yapan resmi tutumu benimsediğine işaret ediyoruz.

27 ocak 2009'da yani gazze saldırısından sadece bir ay sonra, dönemin türk dışişleri bakanı ali babacan, hamas'a çağrıda bulunarak 'amaçlarını gerçekleştirmek için silahlı mücadele yerine barışçıl bir siyaset izlemesini' istedi. cumhurbaşkanı abdullah gül de, "arap barış girişimini destekliyoruz ve bölge sorunları için en iyi çözüm olduğunu düşünüyoruz." diyordu.

türkiye'nin ramallah'taki filistin yönetimi ile olumlu politikaları da sürdü ve mahmud abbas 29 şubat 2012 ve 4 haziran 2012 tarihlerinde türkiye'yi ziyaret etti. türkiye, 2012 ve 2013 yıllarında kudüs, halil, gazze, tulkarim, nablus, tubas ve başka kentlerde birçok projeyi hayata geçirdi.

şimdi türkiye-israil ilişkileri tamamen kopmayacak.türkiye filistin ve hamas hareketine ' hesap edilmiş destek' ve gazze şeridinden ablukanın kaldırılması talebi içinde politikalarını ve ramallah'taki yönetimle olumlu ilişkilerini sürdürecek. 

by Muhsin Salih

diğer yandan akp yönetimindeki türkiye, israil ile ticari ilişkilerinde pragmatist bir tutum izledi. türkiye'nin arap ve islam dünyasıyla bağlantılarını iyileştirme eğilimi, filistin sorunu'nun çözümünü desteklemesi, hamas ile ilişkilerini geliştirmesi ve hatta 31 mayıs 2010'da mavi marmara gemisine yönelik israil saldırısından kaynaklanan büyük siyasi kriz dahi, iki ülkenin ticari ilişkilerini pek etkilenmedi.

siyasi ilişkilerin gerginleşmesi ve taraflar arasındaki ticari ilişkilerin iyileşmesi arasında görülen zıtlaşma halinin bir parçası, ilişkilerini siyasi ilişkilerden uzaktan idare eden çıkar ağlarının bulunmasından kaynaklanıyor. söz konusu zıtlık, ak parti hükümetinin, laik ve açık ekonomi ortamında (ankara, ticari ilişkilerin inşasında ab kriterlerine uymaya çalışıyor) bu ağlara kendi nüfuzu ve politikalarını dayatamamasına veya türk ordusunun israil askeri ürünleri ve teknolojisine duuyduğu ihtiyacını dikkate alan bazı ilişki şekillerine de dayanıyor.

nitekim türkiye-israil ticaret hacmi, 2011'de 2010'a kıyasla yaklaşık yüzde 29,3 oranında arttı. ticaret hacmi yalnızca 2012'de yüzde 10 oranında düştü fakat 2013'te hızla iyileşti. 2013'te ticaret hacmi 2012'ye oranla yüzde 25 ve 2011'e oranla yüzde 13 arttı. bu istatistikleri tarafların pragmatist tutumlarını gösteriyor. şöyle ki türkiye, 2013 yılında dünya standartlarında 5 milyar dolara ulaşan ticaret hacmiyle, israil'in 8. büyük ticari ortağı oldu.

son olarak türkiye'nin; filistin davasına resmi ve halk sevgisi ile erdoğan ve akp'nin 30 mart 2014 yerel seçimlerdeki büyük başarısı ortada. buna rağmen ankara'nın hem nato üyesi olup ve ab üyeliğine çabalayıp hem de aynı zamanda israil'e açık düşmanca politikalar izlemesi zor.

bu yüzden hali hazırdaki şartlarda türkiye-israil ilişkilerinin tamamen kopması beklenmiyor. türkiye, filistin ve hamas'a 'hesap edilmiş destek' ve gazze şeridi'nden ablukanın kaldırılması talebi sınırları dahilinde, mevcut politikalarını ve ramallah'taki filistin yönetimi ile olumlu ilişkilerini sürdürecek. 

muhsin salih, 1960 doğumlu filistinli yazar ve akademisyen. doktorasını modern tarih alanında yaptı. malezya'daki uluslararası islam üniversitesi'nde modern tarih dersleri verdi. filistin siyaseti, islami hareketler, filistin direnişi ve tarihiyle hakkındaki makale ve kitap çalışmalarıyla tanınıyor.

bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve al jazeera’nın editöryel politikasını yansıtmayabilir.

Muhsin Salih

1960 doğumlu filistinli yazar ve akademisyen. doktorasını modern tarih alanında yaptı. malezya'daki uluslararası islam üniversitesi'nde modern tarih dersleri verdi. filistin siyaseti, islami hareketler, filistin direnişi ve tarihi hakkındaki makale ve kitap çalışmalarıyla tanınıyor. Devamını oku

Yorumlar

Bu sitede yer alan içerikler sadece genel bilgilendirme amacı ile sunulmuştur. Yorumlarınızı kendi özgür iradeniz ile yayınlanmakta olup; bununla ilgili her türlü dolaylı ve doğrudan sorumluluğu tek başınıza üstlenmektesiniz. Böylelikle, Topluluk Kuralları ve Kullanım Koşulları'na uygun olarak, yorumlarınızı kullanmak, yeniden kullanmak, silmek veya yayınlamak üzere tarafımıza geri alınamaz, herhangi bir kısıtlamaya tabi olmayan (format, platform, süre sınırlaması da dahil, ancak bunlarla sınırlı olmamak kaydıyla) ve dünya genelinde geçerli olan ücretsiz bir lisans hakkı vermektesiniz.
;