Görüş

Türkiye'nin tarımsal üretimi potansiyelinin altında kalıyor

Tarımsal potansiyeli yüksek bir ülkede, 4,1 milyon hektar tarım arazisi boş dururken birçok ürünün ithal edilmesi, yanlış politikaların sonucudur. Tarımı destekleyip ekonomiye katkısını artıracak politikalar üretilemiyor.

Konular: Türkiye, Ekonomi, Tarım
Türkiye'de 2014 ilkbaharı başlarında yaşanan don hadisesi, özellikle meyve ve yemiş üretiminde düşüşe yol açtı. [Fotoğraf: AA/Arşiv]

türkiye’de 2014 yılında gerçekleşen kuraklığın etkisiyle birçok tarım ürününde üretim düştü. ilkbaharda yaşanan don felaketi de geleneksel ihraç ürünlerinden fındık ve kayısı başta olmak üzere ceviz, elma, kiraz gibi meyvelerde büyük zarara neden oldu.

türkiye istatistik kurumu (tüik) tahminlerine göre, 2013’e göre buğday üretimi yaklaşık yüzde 14, arpa üretiminde yüzde 20,3 oranında azaldı. baklagillerden nohut üretimi yüzde 11 oranında azalırken, kırmızı mercimeğin üretimi yüzde 16,5 oranında düştü. en sert üretim düşüşü meyvede yaşandı. elmada yüzde 21, kirazda yüzde 10, kayısıda yüzde 65 oranında üretim azaldı. türkiye'nin en önemli ihraç ürünü olan fındıktaki üretim düşüşü yüzde 25 olurken, cevizde yaklaşık yüzde 14 oranında gerileme kaydedildi.

ülke tarımını olumsuz etkileyen nedenlerin başında yüksek girdi maliyetleri geliyor. mazottan gübreye, zirai ilaçtan tohuma ve hayvancılıkta en önemli maliyet kalemini oluşturan yeme kadar tarımsal girdilerde türkiye büyük oranda dışa bağımlı.

by Ali Ekber Yıldırım

tarımsal üretimin azalması, büyüme verilerini olumsuz etkiledi. üretimdeki düşüşe bağlı olarak birçok üründe artan fiyatlar enflasyonu körükledi. bu nedenle hem hazine müsteşarlığı hem de merkez bankası yetkilileri, yıl boyunca tarımın büyüme ve enflasyona olumsuz etkilerinden yakındı. tüik verilerine göre, 2013 yılında yüzde 3,5 oranında büyüyen tarım sektörü, 2014'ün ilk 9 aylık döneminde yüzde 3 küçüldü. aynı dönemde ekonomideki büyüme yüzde 2,8 oldu. özellikle yılın 3.çeyreğinde tablo çok daha ağırlaştı. tarımdaki küçülme yüzde 4,9'a ulaştı. ekonomideki büyüme ise yüzde 1,7 olarak gerçekleşti.

tarımdaki gerilemenin tek sebebi iklim koşulları değil

peki ama tarımsal hasıla bakımından dünyada 7. ve avrupa'da 1. sırada yer alan türkiye’nin tarımındaki küçülme sadece olumsuz hava koşulları ile açıklanabilir mi?

son 10 yıllık döneme bakıldığında, 2014’i dışarıda tutarsak, kuraklığın 2003 ve 2007 yıllarında etkili olduğu görülüyor. 2003’teki kuraklık sonucu tarım sektörü yüzde 2,2 küçülmüştü. son yılların en şiddetli kuraklığının yaşandığı 2007 yılında tarım yüzde 7 oranında küçüldü. kuraklık başta olmak üzere don, dolu, aşırı yağışlar ve sel gibi doğal afetler, tarım sektörünü her zaman olumsuz etkiler. fakat bugün türkiye’de tarımda yaşanan sorunları sadece olumsuz hava koşullarına bağlamak ne kadar gerçekçi bir yaklaşım? bunun üzerinde durulması gerekir.

ülke tarımını olumsuz etkileyen nedenlerin başında yüksek girdi maliyetleri geliyor. mazottan gübreye, zirai ilaçtan tohuma ve hayvancılıkta en önemli maliyet kalemini oluşturan yeme kadar tarımsal girdilerde türkiye büyük oranda dışa bağımlı. uygulanan tarım politikaları, bu bağımlılığı azaltmak bir yana her geçen yıl daha da artırıyor. üretim yapmak cazip olmaktan çıkıyor. çünkü birçok üründe üretim maliyeti, ürünün fiyatından daha yüksek olabiliyor.

tarımda temel iki girdi olan gübre ve mazot fiyatlarının seyrine bakıldığında, maliyet sorunu daha iyi anlaşılabilir. gıda, tarım ve hayvancılık bakanlığı verilerine göre 2002 yılı başında mazotun litresi 94 kuruş civarındaydı. bugün 4 lira düzeyinde. gübrede de durum farklı değil. çiftçilerin en çok kullandığı gübre çeşitlerinden yüzde 26 can gübresinin tonu 2002 yılında 176 liraydı. bugün aynı gübrenin tonu 753 liradan satılıyor. aynı dönemde üre gübresinin tonu 237 liradan 1039 liraya, dap gübresinin tonu ise 354 liradan 1392 liraya çıktı. ama tarım ürünlerinin fiyatı bu oranda artmadı. bu nedenle türkiye’deki tarım üreticisinin rekabet gücü her geçen gün zayıflıyor. buğday, arpa, tütün, pamuk, yağlı tohumlar, bakliyat ürünleri, canlı hayvan ve et başta olmak üzere bir çok üründe önceleri ihracatçı olan türkiye, bugün büyük oranda ithalatçı konumunda.

türkiye gibi tarımsal potansiyeli çok yüksek bir ülkede, 4,1 milyon hektar tarım arazisi boş dururken çeşitli ürünlerin ithal edilmesi, yanlış politikaların sonucudur. tarım, geçmişten beri hükümetler tarafından yeterince önemsenmiyor. hatta genellikle ekonominin sırtında yük olarak görülen tarımı destekleyip  ekonomiye katkısını artıracak politikalar üretilemiyor. ithalata dayalı tarım politikaları benimseniyor. üreticileri ve artan gıda fiyatlarını "ithalatla terbiye etme" yöntemi uygulanıyor. fiyatı artan her tarım ürünü, ithalatla kontrol altına alınmaya çalışılıyor. et fiyatı artınca et, buğday fiyatı artınca buğday, pirinç fiyatı artınca pirinç ithal ediliyor. geçen yıl kuru fasulye fiyatı arttı diye fasulye ithal edildi.

tarımsal destekler ve dış ticaret

bu kadar kolay başvurulan ithalat silahı karşısında, yüksek girdi maliyetleri nedeniyle tarımsal üretim cazibesini yitiriyor. ancak üretim maliyeti ile dünya fiyatı arasındaki farkın destek olarak ödenmesi ile tarım üretimi yeniden cazip hale getirilebilir.

tarım destekleri, aynı zamanda üretim planlamasının en önemli aracıdır. fakat bu araç türkiye’de amacına uygun kullanılmıyor. tarıma verilen desteğin bir amacı, hedefi yok. bütçeye konulan para adeta dağıtılıyor, desteğin sonucuna bakılmıyor. avrupa birliği (ab) 7 yıllık, abd 5 yıllık tarım bütçesi yapıyor. avrupalı çiftçi 2020 yılına kadar hangi ürüne ne kadar destek alacağını şimdiden biliyor. türkiye'de 2015 yılında verilecek destekler bile daha belli değil. avrupa ve amerika'da olduğu gibi tarım destekleri en az 5 veya 7 yıllık dönem için açıklanmalı. üreticilerin girdi maliyetlerini düşürecek önlemlerin mutlaka alınmalı. örneğin; mazottan alınan özel tüketim ve katma değer vergileri kaldırılarak veya düşürülerek maliyetler aşağı çekilmeli.

hollanda'dan kilo hatta gram ile domates tohumu alan türkiye, büyük emek ve maliyetlerle ürettiği domatesi tir'larla ihraç ediyor. oysa domates tohumunu üreten hollanda daha çok para kazanıyor.

by Ali Ekber Yıldırım

türkiye’de hayvancılıkta yılda ortalama 7 milyon ton yem hammaddesi ithalatı karşılığında 3 milyar dolar döviz ödeniyor. yem bitkileri üretimi desteklenerek üretimin artması sağlanıp maliyetler aşağı çekilebilir. bu şekilde et ve süt fiyatında istikrar sağlanabilir, böylece tüketici de korunmuş olur. fiyat arttıkça et veya canlı hayvan ithal etmenin çözüm olmadığı, son 4 yıldaki uygulamalarda görüldü. bu dönemde et fiyatını düşürmek için 4 milyon baş hayvan ithal edilip 4 milyar dolar döviz ödendi. ama bakıldığında et fiyatı yine aynı yerde duruyor.

uluslararası standart ticaret sınıflaması’na göre; tarımsal hasıla bakımından avrupa 1. türkiye'nin 2013 yılı tarımsal ürün ihracatı 17,7 milyar dolar, ithalatı ise 16.9 milyar dolar. son 10 yılda ithalattaki artış oranı ile ihracattaki artış oranı aynı. türkiye gibi tarım potansiyeli çok yüksek olan, bir kaç tropik bitki dışında her ürünün yetiştiği iklim ve toprağa sahip bir ülkenin ihracatını çok daha fazla artırması, ithalatını ise düşürmesi beklenir. doğru politikalarla bu sağlanabilir.

her fırsatta dile getirildiği gibi yüzölçümü konya kadar olan hollanda'nın yıllık tarım ihracatı 80 milyar dolar. almanya'nın gıda ihracatı 64 milyar avro. bu ülkeler türkiye'den farklı olarak ne yapıyor?

hollanda elbette türkiye kadar sebze üretmiyor fakat yüksek teknoloji ile tohum üretiyor ve onu satıyor. hollanda'dan kilo hatta gram ile domates tohumu alan türkiye, büyük emek ve maliyetlerle ürettiği domatesi tir'larla ihraç ediyor. oysa domates tohumunu üreten hollanda daha çok para kazanıyor. türkiye ağırlıklı olarak tarım ürünlerini hammadde olarak ihraç ediyor. hollanda, almanya ve diğer avrupa ülkeleri ise katma değeri yüksek teknoloji ürünü ihraç ediyor. avrupa ülkelerinin ürettiği tohum, sanayi ve teknoloji ürünü kabul ediliyor. hollanda veya almanya tarımsal hasılada türkiye'nin gerisinde görünüyor. ama iki ülkenin de tarımdan elde ettiği katma değer ve ihracat geliri türkiye'den çok daha fazla.

özetle, türkiye, tarımsal potansiyelinin yüksekliğine rağmen bunu yeterince değerlendiremiyor. üretim maliyetlerinin düşürülmesi, desteklerin doğru ve amacına uygun kullanılması, orta ve uzun vadeli istikrarlı politikalarla tarımda çok büyük hedeflere ulaşılabilir.

ali ekber yıldırım,dünya’ gazetesi tarım yazarı ve ‘4 mevsim tarım’ dergisi yayın yönetmeni. ege üniversitesi basın yayın yüksek okulu gazetecilik bölümü'nden mezun oldu. dünya gazetesinin çeşitli kademelerinde görev yaptı. 1996'dan beri çalışmalarını tarım alanında yoğunlaştırarak bu konuda uzmanlaştı. türkiye gazeteciler cemiyeti ve nezih demirkent özel ödülü dahil olmak üzere ekonomi gazeteciliği ve tarımla ilgili yazılarından dolayı çok sayıda ödül aldı.

twitter’dan takip edin: @tarimyazari

bu makalede yer alan görüşler yazara aittir ve al jazeera’nin editöryel politikasını yansıtmayabilir. 

Ali Ekber Yıldırım

dünya gazetesi tarım yazarı ve 4 mevsim tarım dergisi yayın yönetmeni. ege üniversitesi basın yayın yüksek okulu gazetecilik bölümü'nden mezun oldu. dünya gazetesinin çeşitli kademelerinde görev yaptı. 1996'dan beri çalışmalarını tarım alanında yoğunlaştırarak bu konuda uzmanlaştı. Devamını oku

Yorumlar

Bu sitede yer alan içerikler sadece genel bilgilendirme amacı ile sunulmuştur. Yorumlarınızı kendi özgür iradeniz ile yayınlanmakta olup; bununla ilgili her türlü dolaylı ve doğrudan sorumluluğu tek başınıza üstlenmektesiniz. Böylelikle, Topluluk Kuralları ve Kullanım Koşulları'na uygun olarak, yorumlarınızı kullanmak, yeniden kullanmak, silmek veya yayınlamak üzere tarafımıza geri alınamaz, herhangi bir kısıtlamaya tabi olmayan (format, platform, süre sınırlaması da dahil, ancak bunlarla sınırlı olmamak kaydıyla) ve dünya genelinde geçerli olan ücretsiz bir lisans hakkı vermektesiniz.
;