Haber analiz

Köşk kulisinde 'terleten' hesaplar

Çankaya Köşkü için Erdoğan ve Gül dışında bir isim arayışı ihtimal dışı değil. Abdullah Gül ismi ise hem Çankaya Köşkü hem de başbakanlık için giderek zayıflayan bir ihtimal gibi görünüyor.

Erdoğan ve Gül haftalık görüşmelerini perşembe günü bu kez yemekte yaptı. [Fotoğraf: AA-Arşiv]

köşk senaryoları: ne erdoğan ne gül

12. cumhurbaşkanı ile 27. başbakanın isminin belirlenmesinde erdoğan’ın ‘tek seçici’ konumda olduğunda hemen herkes hemfikir. bu tespitte bir hata yok. erdoğan’ın istediği bir isim cumhurbaşkanı olacak ve onun istediği bir isim başbakan olacak.

bu tespitlerden hareketle yapılan yorum şu: çankaya köşkü’nün yeni sahibi ya erdoğan ya da yine gül olacak.

ama ankara’da esen hava o ‘tespit’ten bu ‘sonuç’un çıkmayabileceğini gösteriyor.

erdoğan’ın nihai kararını hangi faktörlere bakarak vereceği düşünüldüğünde ‘çankaya’da ya erdoğan ya gül’ tahmininin o kadar isabetli olamayabileceği anlaşılıyor.

ankara kulislerinde dolaşıp başbakanlık - çankaya köşkü hattındaki nabzı yakalamaya çalışınca görebildiğimiz tablo şu: erdoğan’ın nihai kararında biri diğeriyle bağlantılı iki faktör belirleyici olacak gibi: cemaat ile mücadelede kararlılık ve haziran 2015 seçimlerinde gösterilecek performans, yani seçimlerde oy kaybına uğramamanın garantisi.

cemaat ile mücadelede erdoğan, kendi arkadaşlarından bile yeterince destek göremediğinden yakınmıştı ancak bu mücadelede devlet içinde bazı kritik unsurların erdoğan’ın yanında yer aldığı anlaşılıyor. cumhurbaşkanlığı konusundaki kararında etkili olacak faktörlerden biri de bu kadrolar. başkentte ‘devlet aklı’ ile ‘hükümet hassasiyetleri’nin buluştuğu ender dönemlerden biri yaşanıyor. ankara’da gülen cemaati ile mücadeleyi ‘devletin varlık - yokluk’ yani ‘beka meselesi’ olarak algılayan unsurlar var ve bunlar erdoğan’a ciddi ‘istişare desteği’ veriyor.

Erdoğan’ın nihai kararında seçimlerde oy kaybına uğramamanın garantisi belirleyici olacak. [AA-Arşiv]

erdoğan’ın kararında asıl belirleyici: 2015 seçimleri

erdoğan’ın bu aşamada cumhurbaşkanlığına kimin çıkacağından daha fazla önem verdiği konu, haziran 2015 seçimlerinde adalet ve kalkınma partisi'nin (ak parti / akp) göstereceği performans. yani gülen cemaati ile mücadele sabitesinde gözlerin çevrildiği tarih 2014 cumhurbaşkanlığı seçimleri değil, haziran 2015’te yapılacak genel seçimler. zira ankara’da bütün aktörler gülen cemaati ile mücadelenin ‘birkaç aylık iş’ olmadığı hususunda görüş birliği içinde.

ak parti’nin 2015 genel seçimlerinde rahatlıkla yüzde 50’nin üzerine çıkabileceği bugünden görülüyor. bütün ciddi analizler bunu destekliyor. ancak akp’nin bu performansı gösterebilmesinin ön şartı erdoğan’ın partinin başında olması. bu tespitten hareketle hem erdoğan’ın hem de onunla istişare edenlerin kafasındaki soru şu: acaba erdoğan çankaya köşk’üne çıktığında ak parti'nin performansı yine de yüzde 50’nin üzerinde olur mu? erdoğan'ın dışında hangi isim veya isimlerle  aynı sonuç elde edilebilir? bu soruya verilen cevapta görüş farkı yok gibi: hiçbiriyle!...

erdoğan ile başbakanlıkta dördüncü döneme doğru

bu cevabı bir kenara yazdıktan sonra ikinci soruya geçiliyor. ak parti bir önceki genel seçimde (2011 haziran) yüzde 49’a yakın bir oy elde etmişti. hiçbir genel seçimde ak parti oylarında gerileme olmadı, tersine tamamında yükselme oldu. erdoğan’sız girilecek bir genel seçim yarışında partinin oy trendi ilk kez aşağı doğru yönelirse (birkaç puan bile olsa) bu tablo gülen cemaati ile mücadeleyi sekteye uğratmaz mı, ‘karşı cephe’ye umut ışığı yakmaz mı?

bu soruya verilen cevapta da ‘genel mutabakat’ var.

bu iki husustaki ‘genel mutabakat’ın erdoğan’ın çankaya köşkü kararında belirleyici olması kuvvetle muhtemel.

velhasıl, ‘terleyen, koşturan cumhurbaşkanı’ sözleri ‘kendisi çıkacak’ beklenti ve tahminlerini yükseltmiş olsa da tablo biraz daha farklı gibi. erdoğan’a yapılan telkin şu: ‘çankaya sizin hakkınızdır ama bu yöndeki kararınızı partinin en az 30 mart seçimleri kadar hayati önemde olan 2015 haziran seçimleri için yaratacağı ‘etki’yi göz önünde bulundurmadan veremezsiniz.’

Erdoğan’ın 2007’deki gibi cumhurbaşkanlığından bir kez daha ‘ferâgat’ etmesi şaşırtıcı olmayabilir. [AA-Arşiv]

bir başka deyişle erdoğan’ın ‘ikinci istiklâl harbi’ olarak gördüğü gülen cemaati ile mücadeleye verdiği önemin derecesi çankaya’ya çıkıp çıkmama kararını da belirleyecek gibi.

ezcümle erdoğan’ın 2007’de yaptığı gibi cumhurbaşkanlığından bir kez daha ‘feragat’ etmesi şaşırtıcı olmayabilir.

peki kimin lehine feragat?

bir kez daha gül’ün mü?

gül’ün solduğu akşam

bahar-yaz ayları gül mevsimidir. gelgelelim yukarıdaki mülâhazaların bir yansıması olarak ankara’da çankaya köşkü'nün bahçesinden gül kokusunun çekilmekte olduğunu söyleyebiliriz.en azından bugün görünen tablo bu.

2007’deki ‘kardeşim gül’ün aday gösterilmesinden sonra köprülerin altından çok sular akmış durumda. önce ‘gezi süreci’nde, ama asıl ‘cemaat ile mücadele’de ‘kardeşim gül’ü yanında görememiş olduğunu düşünmesi erdoğan’ın gül ile ilgili ciddi ‘bürûdet’bağlamasına yol açmış görünüyor. bu hâl ortadayken gül’e ‘halkın seçtiği ilk cumhurbaşkanı’ olma imkânını gümüş tepside sunması ihtimal dışı görünüyor.

daha açık söyleyelim ankara’da görünen o ki ‘gül’ün adı’ cumhurbaşkanlığı için erdoğan’ın aklındaki bir ‘ad’ değil. köşk bahçelerinden kokuları çekilen güller aynı sebeple başbakanlık bahçesinde tomurcuklanıyor da değil.

Abdullah Gül ülkeyi ‘yukarıdan talimatla’ yönetecek bir karakterde değil. [AA]

erdoğan başbakanlıkta kalmayacaksa bile o koltuğun yeni sahibi gül olamayacak gibi görünüyor. esasen erdoğan bunun işaretini azerbaycan’a giderken havaalanında ‘erken seçim asla’ diyerek vermişti. ‘erken seçim yok’ demek gül’ün cumhurbaşkanlığından ayrıldıktan sonra en az 10 ay milletvekili dolayısıyla başbakan olamaması demekti. bayburt formülü gibi arayışlar, ancak olağandışı siyasi şartlarda geçerli olabilecek bir durumdur. bunu yedi yıl cumhurbaşkanlığı yapmış bir ismi milletvekili seçtirebilmek için uygulamaya niyetlenmek onu istiskal etmek demektir. kaldı ki gül’ün yakınındaki bazı isimler bayburt formülüne kendisinin de hiç sıcak bakmadığını açıkça aktarıyorlar.

erdoğan’ın muhtemel cumhurbaşkanlığında kendisinin başbakanlığı, bazıları şaşırabilir ama gül’ün mesafeli durduğu bir seçenek. zira bunun ne kadar meşakkatli bir misyon olduğunun farkında. erdoğan gibi bir siyasi karakterin halk tarafından da seçilmiş ‘koşturan, terleyen cumhurbaşkanı’ olduğu bir tablonun ona ‘dikensiz gül bahçesi’ vadetmediği âşikâr. erdoğan, o tabloda ‘gül’ün dikeni’ olacaktır ve o dikenle yaşamak gül açısından katlanılabilir bir durum değil.

abdullah gül ülkeyi ‘yukarıdan talimatla’ yönetecek bir karakterde değil. bir yıldırım akbulut olmaya niyeti yok. erdoğan ile her gün kavga ederek ülkeyi yönetemeyeceğinin de farkında. dahası çankaya’da etrafındaki isimlerden birinin seçimden önce kullandığı ifadeyle ‘enkazı kaldırmak’ da cabası. artık ‘enkaz’ ile neyin kastedildiğini siz düşünün. ister bakanlarla ilgili yolsuzluk soruşturmalarının yükünü omuzlamak deyin, ister cemaat soruşturmalarının ödeteceği muhtemel bedelleri kabullenmek deyin, ister giderek âkıbeti belirsizleşen kürt meselesindeki çözüm sürecinin sorumluluğunu almak deyin...

bu sebeplerle abdullah gül, başbakanlıktan ziyade eğer mümkün olacaksa cumhurbaşkanlığını kendisi için ‘daha münâsip’ görmekte. erdoğan’ın başbakanlıkta kalması, kendisinin de cumhurbaşkanlığında devam etmesi onun için en makul seçenek.

kaldı ki halk tarafından seçilmiş bir cumhurbaşkanı her fâninin ‘almayayım kalsın’ diyebileceği bir mevki değil. mustafa kemâl atatürk’e bile nasib olmamış bir siyasi pozisyondan bahsediyoruz.

ama nihayet siyaset imkân sanatıdır ve ‘sihirli küre’ 2014 ve 2015 yıllarında gül için siyasi tabloda herhangi bir ‘mevki-makam’ göstermiyor.

 

Yorumlar

Bu sitede yer alan içerikler sadece genel bilgilendirme amacı ile sunulmuştur. Yorumlarınızı kendi özgür iradeniz ile yayınlanmakta olup; bununla ilgili her türlü dolaylı ve doğrudan sorumluluğu tek başınıza üstlenmektesiniz. Böylelikle, Topluluk Kuralları ve Kullanım Koşulları'na uygun olarak, yorumlarınızı kullanmak, yeniden kullanmak, silmek veya yayınlamak üzere tarafımıza geri alınamaz, herhangi bir kısıtlamaya tabi olmayan (format, platform, süre sınırlaması da dahil, ancak bunlarla sınırlı olmamak kaydıyla) ve dünya genelinde geçerli olan ücretsiz bir lisans hakkı vermektesiniz.
;