Haber analiz

'Memogate' ve Pakistan siyasetinin gelişimi

Pakistan’ın çatışma halindeki devlet kurumları hiç görülmedik bir değişimden geçiyor.

Konular: Dünya

pakistan’da iktidarı elinde bulunduran pakistan halk partisi (php) birçok açıdan kriz noktasında. yargı sistemi hükümete tahammül edemediğini açıkça belli ediyor; sözünü sakınmayan muhalefet parlamento seçimlerinin erkene alınması için gürültü çıkarıyor; sivil-asker uçurumu büyüyor ve washington’la ilişkilerde rüzgar daha çok soğuk esiyor.

bütün bunlara rağmen, uzmanlar, pakistan’ın karmaşık siyasi dinamikleri arasında ilgi çekici ve tümüyle olumsuz olmayan bir değişim gerçekleştiğini söylüyor.

2012'nin ilk günlerinde kesişen en son kriz dalgasında, pakistan devlet kurumları karşı karşıya kaldıkları zorluklar karşısında bir tür evrimden geçiyor izlenimi verdi.

örneğin, yüksek mahkeme bağımsız bir aktivist rolü üstlenirken, ordu geri planda kalmayı tercih etti. siyasi muhalefet, iktidar partisini hedefleyen eleştirilerle (kimi zaman iğneleyici sözlerle) sesini yükseltmesine rağmen, geçmişte yaşanan askeri darbeler gibi demokratik olmayan bir geçişe açık kapı bırakmadı.

durum oldukça karmaşık. ancak elimizdeki verilere nasıl bakarsak bakalım php’nin işi zor görünüyor.

hukuki karşı koymalar

yüksek mahkeme, hükümetle iki cepheden uğraşıyor ve her ikisi de başbakan rıza gilani’nin parlamentonun lideri olarak meşruiyetine karşı çıkmak olarak yorumlanabilir.

bunlardan ilki, ekim 2011'de ortaya çıkan “memogate” skandalı ile ilgili olarak yüksek mahkeme’de sürmekte olan dava.

pakistan’ın abd eski büyükelçisi hüseyin hakkani’nin, usame bin ladin’in 2 mayıs 2011’de abbottabad’da öldürülmesiyle sonuçlanan abd baskınının sonrasında, olası bir askeri darbenin önüne geçmek için amerika’dan yardım isteyen bir not yazdığı iddia ediliyor. (orijinal ingilizce bilgi notu).

yazıldığı iddia edilen bu bilgi notunda, pakistan hükümetinin abd desteği karşılığında, ulusal güvenlik düzenini abd politikaları doğrultusunda revize etmeyi kabul ettiği öne sürülüyor.

yüksek mahkeme’nin önündeki ikinci dava, tartışmalı ulusal uzlaşı kararnamesi’ne (uuk) odaklanıyor. 2007 yılında kabul edilen kararname, php’nin liderleri aleyhine açılan yolsuzluk davalarına yönelik genel af içeriyordu. bu kişiler arasında, aynı yıl bir intihar saldırısında hayatını kaybeden eski başbakan ve partinin o zamanki genel başkanı benazir butto da vardı.

yüksek mahkeme, daha sonra anayasaya uygun olmadığı için kararnameyi lağvetmiş, ancak başka üst düzey yetkililerle birlikte php’nin eş başkanı (ve şimdiki pakistan cumhurbaşkanı) asıf zerdari aleyhindeki davalar başta gelmek üzere, mahkemenin kararları etkili bir şekilde uygulanmamıştı.

yüksek mahkeme’nin bazı üyeleri, 10 ocak’ta, kararname kararlarının uygulanmamasıyla ilgili olarak hükümet’e yönelik bir uyarı yayınladı. uyarıda altı olası seçenek sıralandı ve nihai karar 16 ocak’ta yüksek mahkeme’ye üye bütün hakimlerin katılacağı bir duruşmaya bırakıldı.

söz konusu seçeneklerden biri, başbakanı “‘dürüst’ olmayan bir insan olarak” nitelendiriyor ve dolayısıyla parlamentodaki koltuğuna uygun olmadığı ifade ediliyor.

“uyarı ateşi”

bu arada, sivil hükümetle, devletin güçlü bir kolu olan ordu arasındaki gerilim de devam ediyor.

gilani (pakistan’da ordu ve bağlantılı istihbarat kuruluşları için kullanılan terimle) “müesses nizama”  birkaç kez uyarı ateşi açmıştı. memogate duruşmalarında yüksek mahkeme’ye ifade verirken “anayasaya aykırı” davrandıkları iddiasıyla, pakistan istihbarat servisi (inter services intelligence/isi) genel başkanı ve genelkurmay başkanı’nı eleştirmişti.

daha sonra, aynı dava ile ilgili olarak “görevi kötüye kullanma ve hukuka aykırı eylem” gerekçesiyle, orduya yakınlığıyla tanınan emekli bir korgeneral olan savunma bakanını da görevden almıştı.

gilani’nin, isi, general ahmed şuca paşa ve genelkurmay başkanı general eşfak pervez kayani’ye yönelik eleştirileri, ordunun “ülke için ağır etkileri olabilecek çok ciddi sonuçlar” konusunda uyaran bir açıklama yayınlamasına sebep oldu.

on beş yıl önce olsaydı, böylesi bir açıklamanın ardından, kayani’nin sabahın erken saatlerinde, devlet televizyonunun gelenekselleşmiş soluk mavi duvar kağıdının önünde (sağ omuzunun üzerindeki tabloda pakistan’ın kurucusu muhammed ali cinnah kararlı bir bakışla izlerken) “büyük bir isteksizlikle” ve “ulusal çıkarlar için” devreye girmekten görev duygusuyla bahsettiği bir resmi açıklama yapması beklenirdi. (her iki ifade, pakistan’ın inişli çıkışlı demokratik geçmişinde askeri müdahaleleri duyuran ordu komutanları tarafından kullanılmıştır.)

peki, şimdi ordunun 111. tugay’ı, başbakanın kapısını kırmaya çalışmıyorsa, gerçekten ne değişti?

ordu ve siyaset uzmanı ecaz haydar şunları söylüyor: “bulunduğumuz noktaya gelmemizin birkaç sebebi var… öncelikli olarak ülke içinde, ordu [açık bir biçimde ve tek taraflı olarak harekeye geçme konusunda] isteksiz davranıyor. sınırlarını ve yetkileri üzerindeki kısıtlamaları fark ediyor… aslında [durumu] geçiştirme arzusu var.”

haydar, ordunun müdahale etme konusundaki isteksizliğine sebep olarak, bin ladin’in ölümüyle sonuçlanan tek taraflı abd baskını ve karaçi’deki pakistan deviz kuvvetleri üssü’ne taliban safındaki militanlarca gerçekleştirilen saldırıda, ordunun halk önünde büyük başarısızlıklar yaşamasını gösteriyor.

haydar, aynı zamanda, ülke içindeki güvenlik tehditleri karşısında operasyonlara devam edebilmek için ordunun “halkın desteğini büyük ölçüde arkasına alması” gerektiğini de ifade ediyor. haydar al jazeera’ye ayrıca şunları söyledi:

"şu anda ordu, tabii ki, büyük bir oyuncu olmaya devam ediyor. ancak, en baskın güç olmaktan [çok] uzaklaştı ve benim ‘eşitler arasında birinci’ olarak tarif ettiğim bir sıraya düştü.”

lahor’da yaşayan bir başka uzman dr. hasan askeri rizvi, haydar’la aynı düşüncede.

rizvi, al jazeera’ye “pakistan’ın iç işleri yönetilemez hale geldi ve ülke giderek zapt edilemez bir duruma geliyor. ekonomi alt üst olmuş durumda ve ordu bu sorunla karşı karşıya kalmaktan korkuyor” dedi.

yönetimde “sivil yüzler” olmadığı sürece uluslararası mali yardım bulmakta güçlük çekeceklerini de ekleyen uzman; “ordu ayrıca terörle mücadele içinde ve bunun için sivil bir örtüye ihtiyacı var. iktidarı eline alır almaz bu sivil örtüyü kaybedecektir” iddiasında da bulundu.

yüksek mahkeme’nin rolü değişiyor

bu arada, ordu açık bir şekilde harekete geçebilecek bir konumda olmadığı için, yüksek mahkeme’nin rolü daha büyük önem kazanıyor.

geçtiğimiz beş yıl boyunca, ülkenin en üst mahkemesi, iftihar muhammed çudri’nin başkanlığında, artan petrol fiyatları ve hükümet atamaları gibi birbirinden apayrı konulara karşı çıkmak için ilk mahkeme yetkilerini birçok kez kullandı.

yüksek mahkeme’de mesleklerini icra eden bazı avukatlar, al jazeera’ye, mahkemenin kendisine yapılan başvuruların “kamu açısından önem arz eden sorunlar” kategorisinde olup olmadığını veya pakistan anayasası (orijinal ingilizce metin) tarafından garanti altına alınan bireylerin temel haklarıyla ilgili olup olmadığını değerlendirmekte yararlandığı ölçüleri gevşettiğini söylediler.

(mahkemenin halihazırda görmekte olduğu “memogate” davasının dilekçesi de, pakistan anayasası’nın vatandaşların güvenlik hakkını, “onurunu” ve kamu açısından önem arz eden bilgilere erişme hakkını garanti altına alan 9, 14 ve 19a maddelerine göre dinlenebilir olarak kabul edilmiştir.)

yüksek mahkeme’nin yeni canlandırılan rolü, hem eleştiri hem de övgü alıyor. destekleyenler mahkemenin yönetim ve yolsuzlukla ilgili sistematik sorunları ele almak için devreye girdiğini söylüyor. ancak karşıtları farklı düşünüyor.

rizvi al jazeera’ye “yargı siyasallaşmakta. yüksek mahkeme maalesef artık daha çok medya yönelimli ve televizyon kanallarında yayınlanacak açıklamalar bulmaya çalışıyor. yüksek mahkeme, kanıt olmadığı sürece [başbakanla ilgili doğru olmayan iddialarda bulunmamalı] ve kanıt varsa onu mahkum etmeli” dedi.

rizvi ve haydar gibi kimi gözlemciler, eski başbakan pervez müşerref yönetiminde güçlü bir ordu ve onun istihbarat kurumlarını karşısına alarak isim yapan mahkemenin şimdi parlamentonun karşısında askerlerle aynı saftaymış gibi göründüğünü düşünüyor. iki uzman, benimsenen bu yeni duruşun illa ki generallerle suç ortaklığı yapmak anlamına gelmediğinde de hemfikir.

rizvi şunları söylüyor: “her ikisinin de [yargı ve ordu] göreve seçimle gelmemiş kurumlar olduğu söylenebilir. seçilmiş kurumlara baskı uyguluyorlar. parlamento ve seçilmiş hükümetin, halk tarafından seçilmemiş yargı ve orduyla karşı karşıya gelmesine sebep olan durumlar yaratıyorlar.”

haydar ise ordunun göreve seçimle gelen hükümete baskı yapma konusunda yasal ve anayasal olanlar başta gelmek üzere, önüne gelen bütün kırıkları kullanmaktan çekinmeyeceğini, ancak açık açık eyleme geçecek kadar ileri gitmeyeceği söylüyor.

haydar’ın çözümlemesine göre, mevcut çıkmaz sonucunda hükümet [iktidardaki parti, muhalefet, ordu veya yargıyı] tam olarak tatmin etmeyecek tavizler vermeye çalışacak.

bu yönde toplantılar zaten yapılmakta. kayani, 14 ocak cumartesi günü zerdali ve gilani ile görüşmüş ve muhalefet tarafından anlaşma anlamına gelen açıklamalar yapılmıştı.

eskiden görmediğimiz tepkiler

bu noktada, bir anlamda bir “evrim” gerçekleştiğinden bahsedebiliriz: kurumlar, daha önceleri başka bir alternatif olmadığı için ülkeyi yüzünü daha çok orduya çevirmek zorunda bırakan güç yapısına odaklanacak şekilde ele aldıkları sorunlar karşısında artık yeni tepkiler geliştiriyorlar.

bu durum, özellikle, yüksek mahkeme açısından, sorumluluklarını ne kadar genişleteceği ve eskiden anlaşıldığı şekliyle, siyasi istikrar için kamu yararını koruma rolünden geri adım atıp atmayacağı sorularına işaret ediyor. mahkeme bu meseleyi ulusal uzlaşı kararnamesi davasındaki kısa kararında zaten kendisi teyit etmişti.

haydar şunları söylüyor: “biz, sadece kurumların kendi alanlarını ne şekilde tanımlamaya ya da yeniden tanımlamaya çalıştığına değil, aynı zamanda bu ülkenin gündemindeki bahis ve tartışmalara da bakıyoruz. sorunların karmaşıklığına bakıyoruz. bunların hiçbiri doğrusal değil, çünkü çok fazla değişken var ve zaten [durum] bu yüzden çok ilgi çekici.

ulusal meclis, 16 ocak pazartesi günü, mevcut hükümet için güvenoyu yapılmasına yönelik bir teklifi görüşmek için bir kez daha toplandı.

siyasi muhalefetin liderleri erken seçim için baskı yapmaya devam ediyor olmasına rağmen, muhalefetin güvenoyu düzenlenmesini talep eden teklifin kabul edilmesini sağlayacak kadar oyu yok.

uzmanlar, php’nin bu yıl 2 mart’ta planlanan senato seçimlerini gerçekleştirmesine izin verildiği takdirde, seçimlerin planlandığı tarih olan mart 2013’ten öncesine alınacak şekilde bir tavizin gerçekleşebileceğini düşünüyor. php’nin ise dolaylı oylama kanalıyla, meclisin üst kanadında daha önce hiç olmadığı kadar çok koltuk kazanacağı tahmin ediliyor.

yüksek mahkeme’deki hakimlerin tümü, 16 ocak günü ulusal uzlaşı kararnamesi davasıyla ilgili olarak, başbakan ve hükümete yaptırım uygulanıp uygulanmayacağını ve uygulanacaksa neler yapılacağı konusunu değerlendirmeye başladı.

pakistan siyasetinin potasında sıcaklık yükselirken, demokratik yöntemlerle seçilmiş mevcut hükümet, en azından şimdilik, ileri doğru hareket ediyor gibi görünüyor.

twitter'dan takip edin: @asadhashim

kaynak: al jazeera

Yorumlar

Bu sitede yer alan içerikler sadece genel bilgilendirme amacı ile sunulmuştur. Yorumlarınızı kendi özgür iradeniz ile yayınlanmakta olup; bununla ilgili her türlü dolaylı ve doğrudan sorumluluğu tek başınıza üstlenmektesiniz. Böylelikle, Topluluk Kuralları ve Kullanım Koşulları'na uygun olarak, yorumlarınızı kullanmak, yeniden kullanmak, silmek veya yayınlamak üzere tarafımıza geri alınamaz, herhangi bir kısıtlamaya tabi olmayan (format, platform, süre sınırlaması da dahil, ancak bunlarla sınırlı olmamak kaydıyla) ve dünya genelinde geçerli olan ücretsiz bir lisans hakkı vermektesiniz.
;