Çözüm süreci
Davutoğlu: Talimat üzerine kavga çıkardılar
Başbakan Ahmet Davutoğlu, HDP'lilerin Meclis’teki kavgayı Kandil'den gelen talimat üzerine çıkardığını savundu. Muhalefeti "Kaostan medet ummak" ile suçladı.
başbakan ahmet davutoğlu, pakistan gezisi dönüşü uçakta kendisine eşlik eden gazetecilerin sorularını yanıtladı. iç güvenlik paketi hakkında meclis’te çıkan kavgayı değerlendiren davutoğlu, muhalefeti provokasyonla suçladı. “iki kadın milletvekili, özgecan olayından sonra öyle bir intiba vermek istiyorlar ki kadın milletvekilleri gidip kürsüyü işgal ediyor. kadınlığı neredeyse bir provokasyon unsuru olarak kullanıyorlar” yorumunu yaptı. davutoğlu şunları söyledi:
“iki kadın milletvekili, özgecan olayından sonra öyle bir intiba vermek istiyorlar ki kadın milletvekilleri gidip kürsüyü işgal ediyor. kadınlığı neredeyse bir provokasyon unsuru olarak kullanıyorlar. özgecan olayı dolayısıyla psikoloji yükselmişken 'ak parti kadına saldırdı' olsun istiyorlar. peki kürsüde konuşan ak parti grup başkanvekili’ne sen niye müdahalede bulunuyorsun? peki yerinden dinlemesi gereken kadın veya erkek milletvekilinin kürsüde ne işi var? peki kürsüde meclis başkanlığı’nda oturan ayşenur bahçekapılı kadın değil mi? çıkıyorsunuz ona saldırarak onun elindeki çekici almaya çalışıyorsun. mahmut tanal’ın bütün bu paralel yapıyla ilişkisi bilinmiyor mu? her gün televizyonlara çıkıp, bank asya olayı oluyor, o gidiyor konuşuyor; bilmem başka olay oluyor, o gidip konuşuyor ve dün ayşenur hanım’a, o da kadın, peki ona niye erkekler gidip elindekini almaya çalışıyor? ondan sonra arbede çıkıyor. yani meclis’in de bir adabı var, bir şeyi var, meclis’in çoğunluğunu bir parti oluşturacak ama küçük bir azınlık meclis kürsüsünü işgal edecek. böyle şey olur mu? dikkat edin, nasıl bir algı operasyonu. yani kadın milletvekilleri üzerinden tekrar şiddet uygulanıyor kadına meclis’te gibi bir algı oluşturma çabası, tesadüf değil bu.”
“hdp-mhp ortak hareket ediyor”
hdp ile mhp’nin birlikte hareket ettiğini belirten davutoğlu bu partilerin kaostan medet umduklarını söyledi. davutoğlu, “normal bir siyasi süreçten değil de kaostan siyaset üretmek. normal siyasi süreç nedir? seçime gidiliyor. o süreçte senin her türlü yöntemi barışçıl anlamda kullanma imkânın var. yani önümüzde üç sene yok. üç ay sonra bir seçim, dört ay sonra bir seçim var. o seçimde bile türkiye’de varsa bir iddian bir değişim gerçekleştirebilirsin yani. farklı bir iktidar oluşturma imkânın zaten var. ama sen bunu denemiyorsun. ve bir kaotik şeye yöneliyorsun. aslında bu gezi, 17–25 aralık ve kobani olayları farklı üç kesimin kaos çıkarma denemeleriydi. şimdi bunların bir zeminde, bunları bir araya getirmeye çalışanları görüyoruz” dedi.
iç güvenlik paketi
“iç güvenlik paketinin hangi unsuruna, iç güvenlik ve özgürlüklerin korunması açısından hangi unsuruna niye muhalefet ediyorlar” diye soran davutoğlu, “kılıçdaroğlu’nun ağzından bir şey duydunuz mu? yok. otoriterleşme diye simgesel bir dil kullanırlar. bir şekilde toplumda huzursuzluk çıkarırlar. hdp, neye karşısın sen? hangi maddeye karşısın? 6-7 ekim olaylarında ortaya çıkan tabloyu benimsemediğini söyleyen veya buna karşı sert eleştiriler getiren mhp neye karşı? yok bilinmiyor” dedi.
davutoğlu şöyle konuştu:
“bir tek söyleyebilecekleri şey var. polisin gözaltı süresini 24 saatten 48 saate... polisin değil, polisin 24 saat, savcı 48 saat. avrupa’daki bütün uygulamalar bundan daha fazla. bir tek fransa bizimle aynı. diğer bir şey işte polis araması denilebilir. bu da dünyanın her yerinde olan ve ihbar üzerine arama, yolcu durdurmak değil. yani bonzai taşıyan bir aracı arama imkânı yok şu an polislerin. kobani olaylarında elimizde resimler var. görüntüler var. polis birini tutuyor, molotofkokteyli atmış, saldırmış falan. polis tutmuş, savcıya sevk ediyor. o sırada savcı, şu veya bu gerekçeyle bu insanları bıraktığı zaman, ki olaylarda gördük bunu, paralel yapıdan başka faktörle, yüzlercesini anında bırakıyor. tekrar aynı kişiler sokağa gidip, molotofkokteyli atmaya devam ediyor. “
“elimizde istihbaratlar var”
ellerinde istihbaratlar bulunduğunu belirten davutoğlu, “zaten istihbarata gerek olmadan da açıklamalar var. şimdi hdp dün grup konuşmasında 'biz kilitleyeceğiz' dedi. chp, kılıçdaroğlu 'direnin' dedi, mhp onların yanında olacağını ifade etti. ortada böyle bir tablo var. buradaki temel husus bence, bunlar, bu partiler seçimle bir netice elde edemeyeceklerini düşünüyorlar. muhalefet seçime odaklanmak yerine gerginliğe odaklanıyor. tabii istihbarat da var yani, işte belki basına yansıyan bazı şeyleri de gördünüz. chp ile paralel arasındaki ilişkiler. şimdi bunlar hep bizim önümüze geliyor. herkesin takip ettiği olaylar. perde gerisinde bir senaryo yazılmaya çalışılıyor. bu senaryoda hep şu intiba var, toplumu geren ak parti. şimdi bakın toplumu geren kim? kobani olayını kim çıkardı, hdp. sokağa milleti kim çağırıyor, chp. bunlara kim destek veriyor, mhp. toplumu geren, benden şimdiye kadar muhalefete dönük olarak ortamı geren bir açıklama gördünüz mü?” diye konuştu.
çözüm sürecinde son durum
başbakan davutoğlu çözüm sürecindeki son durumu da şöyle aktardı:
“çözüm süreci 2012 kasım’ı, aralık’ı gibi başladı, 2013 mart’ında nevruz’da yapılan açıklamayla da ivme kazandı. peki bu açıklama ne diyor? silahlı unsurlar türkiye’den çekilecek ve silahlı mücadele bırakılacak anlamına geliyor. iki sene geçti, yapılmadı. aksine 6-7 ekim olaylarıyla şiddet kırsaldan kente indirilmeye çalışıldı; şiddet, terör atmosferi. peki hükümet ne yaptı? bunun için yasa çıkardı, demokratikleşme paketleri ilan edildi. talep edilen şey bir yasal çerçeve kazandırmaktı, o yapıldı.
suriye ve irak’taki gelişmeler dolayısıyla kürt kartı tekrar birileri tarafından kullanılmak isteniyor bölgeyi dizayn etmek için. türkiye’de demokratik bir çözümle neticeye ulaşılması güzel bir örnek.
dikkat edin, tarih vermiyor; denmeye çalışılıyor ki ben sürekli tarih ortaya koyuyorum. peki kendi verdiğin tarihe niye uyulmadı? mart 2013 nevruz’da iki ay içinde unsurlar çekilmeye başladı dedin, peki nerede o unsurlar şimdi? iki yıl geçti, şimdi yine silah bırakmayı şarta bağlamaya çalışıyorlar. ya silahı bırakmak doğal bir parçası bütün bu sürecin. efendim müzakere başlasaydı... peki ne yapıyor bu imralı’ya gidenler gelenler, bir süreç yürüyor. eğer bir müzakere zemini denilmişse meclis bir müzakere zemini. getirirsin, konuşulur demokratik siyaset içinde. imralı’ya giden gelen heyetler, belli hususlar konuşuluyor, hepsinin detaylarını biz biliyoruz. bu sürecin doğası içinde bunlar paylaşılır. ama mesele bir tehdit, bir şantaj dili üzerinden halkı baskı altında tutmak çabası ise buna izin vermeyiz. çözüm sürecinin eğer istemiyorlarsa onun zeminini hazırlamaya çalışıyorlar.”
'talimat üzerine olay çıkarıyorlar'
başbakan davutoğlu, hdp'lilerin kck yöneticileri ile yaptığı görüşmeyi kastederek, meclis'teki kavgayı da bu kandil ziyaretine bağladı.
"bakın çok ilginç, o talimat üzerine meclis’te olay çıkarıyorlar ve bu olaya da chp sahip çıkıyor, mhp destek veriyor, tablo bu. ne zaman biz çözüm sürecini belli bir olgunluğa getirmişsek bir gerginlik çıkardılar. ne zaman biz çözüm sürecini belli bir olgunluğa getirmişsek bir gerginlik çıkardılar. habur olayını düşünün, oslo görüşmelerini düşünün... şu anda bu şeyi yapan ve bazı dış unsurlarla paralel yapı, örgüt içine sızmış unsurlar birlikte bu süreci sabote ettiler. sonra tesadüf mü allah aşkına, 2013 nevruzu sonrası biz türkiye’de olumlu bir atmosferle çözüm sürecine gidilirken, hani silahlı unsurlar çekilecekken, gezi üzerinden öylesine bir ajitasyon yapıldı ki ve oraya katılan aktörleri düşünün bu sefer. 17-25 aralık bir anda ülkenin psikolojisi atmosferi değişti. cumhurbaşkanı seçimi yapıldı, taşlar yerine oturdu devlette ve hiçbir gerilim yaşanmadı. bu sefer 6-7 ekim olayları çıkarıldı, tam bir çözüm sürecinde ivme beklerken. şimdi aylardır sabırla yürütülen çalışmalarla bir yere gelindi. bu sefer bu iç güvenlik üzerinden gerilim oluşturulmaya çalışıldı. burada doğal bir süreç yok, yönlendirilmiş bir tepki var.”
“bilinmiyor zannedilmesin”
bu tepkinin arkasında paralel unsurların olduğunu kaydeden davutoğlu şunları söyledi:
“çünkü onu da biliyoruz, paralelle ilgili bazı unsurların nerede, hangi örgüt mensubuyla konuştuğunu biz biliyoruz. kimse bunların bilinmediğini zannetmesin. bu kadar gerginlik psikolojilerine giderken kimin kiminle konuştuğunu, chp’nin paralelle ne yaptığını, örgütün paralelle ne ilişkiler kurduğunu biliyoruz.”
“hdp süreci tıkarsa yüzde 10’u aşamaz”
davutoğlu “çözüm sürecinin başarıyla sonlanmasını gerçekten istiyorlar mı? yoksa hdp, seçimlerde istediği oyu alabilmek için mi gerilimi yüksek tutuyor?” sorusuna ise şu yanıtı verdi:
“bu ihtimal söz konusu ama bir ikilem var burada. hdp hem batıdaki oylara talip olacak, yani örgüte yakın unsurların dışındakilerden oy isteyecek, -hani syriza örneği diyeyim- geniş toplum kesimlerine hitap etmeye çalışacak, hem de şiddeti benimseyecek. bu parti öyle bir ikilemle karşı karşıya ki... hdp ya türkiyelileşecek ve her kesime açılacak, ki o zaman çözüm sürecine daha fazla sarılması lazım ya da şiddet diline sarılacak tekrar, dar bir siyasi kitleye mahpus olacak ve seçimlerde yüzde 10’u aşamayacak. şimdi yalpalıyorlar. chp ise ulusalcı bir dille kendi geleneksel tabanına hitap ederek yol yürümeye kalksa aynen hdp’nin tabanı gibi daralıyor. açıldığı zaman, işte bekaroğlu’nu, yaşar nuri’yi alarak açılmaya çalışıyor ama bu sefer de kendi geleneksel kitlesi tepki vermeye başlıyor ve partinin ayarı bozuluyor. işte hep diyorum biri türk baas’ı, biri kürt baas’ı, ikisi de dar kitleyle örgütçü bir yapı. hdp’nin istediğini yapsanız ‘kobani düzeni’ diyeyim, yani 6-7 ekim düzenine gideceksiniz. chp’nin düzenini kursanız 'şişli düzeni' olur, birbirlerine girerler.”
davutoğlu, eski cumhurbaşkanı abdullah gül’ün milletvekili adayı olup olmayacağı yolundaki soruya şu yanıtı verdi:
“geçen hafta kendisiyle bir vesileyle görüştük, sayın cumhurbaşkanımız da görüşüyor, ben de görüşüyorum ama öyle bir talep söz konusu olmadı. yani bunun şu anda konuşulması için erken veya en azından böyle bir talep ve ortam oluşmuş değil. ak partili kurucu kadroları her zaman bu siyasetin içindedirler, dışında değiller zaten. yani hiçbir zaman abdullah bey’den ak parti’nin dışında bir tavır, tutum sergilediğini görmediniz herhalde. ak parti bu anlamda geleneği oturmuş, kültürü oturmuş bir parti. kim emek vermişse yani bu konuya da o kadar çok milletvekili ve tabiri caizse bir siyasi tabaka oluşmuş ama hiç kimse de ak parti’den ne gönül olarak kopuyor, ne fiilen siyaset anlamında kopuyor. o anlamda da abdullah bey ak parti’nin önemli kurucularından birisi, bu hareketin kurucularından; dolayısıyla şu anda da eski cumhurbaşkanı olarak hiçbir zaman ak parti tabanından ya da kadrolarından uzaklaşmış, kopmuş değil. ama siyasetin o kendi doğası var, onun içinde değerlendirmek lazım.”
kaynak: hürriyet – yeni şafak
Yorumlar