Ahmet Davutoğlu

"Kobani ‘süreçle’ irtibatlandırılamaz"

Başbakan Ahmet Davutoğlu, IŞİD kuşatması altındaki Kobani’nin düşmesini istemediklerini belirtti, "Eğer Kobani düşerse, Türkiye’nin hiçbir dahli olmadığı halde, bu çözüm sürecine mal edilirse hata olur ve vebali kararı alanların olur" dedi.

Davutoğlu Kobani'deki gelişmeler ile çözüm sürecinin ilişkilendirilmemesi gerektiğini söyledi. [Fotoğraf: AA]

başbakan davutoğlu, a haber-atv ortak canlı yayınında gazetecilerin sorularını yanıtladı.

davutoğlu bir gazetecinin, “dün akşam cumhurbaşkanı erdoğan başkanlığında yapılan güvenlik zirvesinde ne kararlar alındı?" şeklindeki sorusu üzerine, suriye ve irak sınırında türkiye’deki şartlardan bağımsız olarak gelişen dinamik bir durum olduğunu söyledi.

"bugün geldiğimiz noktada böyle bir tezkereye ihtiyaç vardı" ifadesini kullanan başbakan davutoğlu, "2007’den beri irak tezkeresi çıkartıyoruz; dağlıca baskını, terör saldırısı sonrasında 2012’den beri de suriye ile ilgili akçakale’ye dönük saldırılarla başlayan ve oradan beri de bir suriye tezkeremiz vardı. biz bu iki tezkereyi birleştirdik. çünkü birçok açıdan yeni bir durum söz konusu ve bu iki tezkereyi birleştirmek suretiyle daha entegre bir strateji; hem irak, hem suriye sınırlarını gözeten bir strateji geliştirme ihtiyacını da ortaya koymuş olduk" diye konuştu. 

‘bize dokunan da bir yılan var’

"önümüzde dört opsiyon var tabiri caizse, dört senaryo veya dört tavır alış söz konusu olabilir" şeklinde konuşan davutoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:

"bütün bu gelişmeler yaşanırken ve bir de uluslararası bir koalisyon ilk defa suriye ve irak bağlamında oluşmuşken birincisi şunu diyebiliriz: ‘ne biz müdahale edelim veya ne biz bu konuya müdahil olalım, ne de uluslararası toplum. bırakalım doğal seyrinde devam etsin.' bunu dememiz çok büyük bir risk içerir. bunu dediğiniz anda bundan sonra işid’in bütün sınır kapılarını kontrol etmesi ya da rejimin hava saldırıları sonrasında halep başta olmak üzere çok daha büyük göç dalgalarıyla uğraşmamız anlamına gelir. dolayısıyla var olan statükoyu seyretmek, izlemek, 'kendi doğal seyrine bırakalım, bize dokunmayan yılan bin yaşasın' mantığı ki; burada bize dokunan da bir yılan var, bu söz konusu değil."

ikinci olarak "biz karışmayalım uluslararası koalisyon ne yapıyorsa yapsın" şeklinde bir senaryonun düşünülebileceğini dile getiren davutoğlu, şöyle devam etti:

"böyle dediğimiz anda da uluslararası koalisyon içinde bulunan hiçbir ülke, buna amerika birleşik devletleri de dahil, bu olaydan bizim kadar etkilenmiyor ve hiçbir ülke de bu olayı, suriye’deki gelişmeleri, irak’taki gelişmeleri bizim kadar etkileyebilecek, özellikle suriye bağlamında, kapasiteye sahip değil. en çok etkilenen de biziz, en çok etkileyebilecek durumda olan da. böyle bir şeyi suriye gibi dost ve komşu ülkenin kaderini, irak gibi dost ve komşu ülkenin kaderini ve hepsi akraba olan toplulukların kaderini uluslararası koalisyonun bizim olmadığımız karar mekanizmalarına bırakamayız. üçüncü senaryo ‘uluslararası koalisyon madem var, tezkere çıkardık, uluslararası koalisyon bizden ne talep ederse biz değerlendirelim; uygun görürsek yapalım, uygun görmezsek yapmayalım.' bu da çok edilgen bir tavırdır. yani karar bir yerde alınacak, suriye’nin kaderi bir yerde belirlenecek, irak’ın kaderi bir yerde belirlenecek ve türkiye’ye denilecek ki mesela ‘bize şu destek ver’ biz de 'evet' veya 'hayır' diyeceğiz. biz bunu da kabul etmeyiz.

dördüncü senaryo, tezkereyi, onun için açık söyleyeyim, kelime kelime, bazı yerlerde bizzat ben kaleme aldım, kelime kelime, virgül virgül titizlikle yazdık. tehditleri açık tanımladık. alınacak tedbirlerin, muhtemel bütün çerçevesini net olarak belirledik ve şunu demiş oluyoruz biz bu tezkereyle: bizim suriye ve irak ile ilgili komşu ülkeler olarak, bölgemizle ilgili, bizim bölgemizle olarak, başkalarının değil bizim bölgemiz olarak, türkiye’nin sınırlarıyla ilgili, bizim ülkemiz ve ulusal çıkarlarımız olarak, milli bir stratejimiz vardır."

başbakanlık görevine geldikten sonra da, iki ayrı karar alarak, "çözüm süreci" ve "ulusal güvenlik" mekanizmalarını kurduklarını, bu mekanizmaların her hafta düzenli olarak toplandığını anlatan davutoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:

"birinde çözüm süreci, birinde ulusal güvenlik. birbirleriyle irtibatlı olduğunda da birlikte topluyoruz. sonuncusunu, bakanlar kurulunun arasında yaptık, çıktık tekrar yaptık, bakanlar kuruluna girdik. hiç aksatmadan yaptık. ihtiyaç olduğunda da cumhurbaşkanımız başkanlığında, biraz önce bir araya geldiğimiz gibi bir araya geliyoruz."

“kılıçdaroğlu bugün, ‘işid'e de razı olalım' dedi”

davutoğlu, muhalefetin kamuoyunda, tezkerenin işid'e karşı değil, rejime karşı hazırlanmış gibi sunduğuna işaret ederek, şunları söyledi:

"yani dün kılıçdaroğlu'nun açıklamasını dinleyince gerçekten hayretler içinde kaldım. aylarca bizi işid'e karşı hareket etmemekle, hatta işid'i terör örgütü olarak tanımlamamakla suçladı. rehinelerimizin orada olmasına rağmen. şimdi işid tehdidini açıkça ifade eden bir tezkereye 'hayır' dediler. niçin hayır dediler? rejime karşıymış tezkere. yani açık bir şekilde 'esad'ı şam'da muhafaza edebilmek için işid'e de razı olalım' dedi bugün kılıçdaroğlu. sırf esad'ı korumak için. hani milletvekilleri oraya kadar gittiler, esad'ın ayağına. bombalar atılırken, büyük bir zulüm işlenirken, şimdi bugün de tezkereye 'hayır' diyerek, 'aslında esad kalabilecekse bu şekliyle, bu baskıcı, zulümle, kimyasal silah kullanan bir lider olarak, biz de işid'e razı oluruz' dedi chp bugün. bu tarihe geçecek bir kayıttır. bu öngörüsüzlük, çok açık bir şekilde."

hdp'nin de tbmm'deki oylamada, tezkereye "hayır" dediğine dikkati çeken başbakan davutoğlu, "günlerdir bize diyorlar ki, kobani'ye destek olun. peki biz hukuk devletiyiz. nasıl destek olacağız? elimizde bir tezkere olması lazım; bir araç, yasal zemin olması lazım. bunu çıkartıyoruz, dün demirtaş'a da söyledim" diye konuştu.

pyd’ye geçen sene özgür suriye ordusu ile birlikte hareket etmeleri gerektiğini söylediklerini dile getiren davutoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü :

"bütün kuzey hattını birlikte, tek bir çatı altında koruyun' dedik. çözüm süreci de devam ettiği için, 'biz sizi düşman görmüyoruz' dedik. fakat onlar ikircikli bir politikayla rejimle işbirliği yaptılar ve özgür suriye ordusu'na rejimle birlikte saldırdılar. bir taraftan da işid saldırdı ılımlı muhalefete. ilımlı muhalefet sıkışınca bu sefer işid, pyd'ye yürüdü, kobani'ye yürüdü, sınıra kadar."

“kobani ‘süreçle’ irtibatlandırılamaz”

kobani’nin düşmesini istemediklerini belirten başbakan davutoğlu, “düşmemesi için elimizden geleni yaparız” dedi. pkk lideri öcalan’ın "kobani ile çözüm süreci bir bütün" şeklindeki açıklamalarının hatırlatılması üzerine davutoğlu şunları söyledi:

“bunu çözüm süreciyle doğrudan ilişkilendirmek tamamiyle yanlış. ne alakası var? saldıran işid. çözüm sürecinde muhatap biziz. süreci bakanlar kurulu’nda yasal sürece bağladık. kobani düşerse, türkiye’nin hiçbir dahli olmadığı halde, bu çözüm sürecine mal edilirse hata olur ve vebali kararı alanların olur. kobani'deki kürtler de kardeşimizdir. önemli olan bizim tarihe nasıl geçeceğimizdir. kobani'deki gelişmelerin sorumlusu pyd'dir. çözüm süreci bizim milli projemizdir. bizim vatandaşlarımızla ilgilidir. olaylar olmasa da çözüm süreci vardı.”

“türk silahlı kuvvetleri’nin (tsk) kobani’ye girmesi halinde türkmenler de haykırsa, bizi niye kurtarmıyorsunuz diye, oraya da mı girelim?" diye soran davutoğlu, meclis’ten çıkarılan tezkere ile bir askeri harekat kararının alınmadığını belirtti. davutoğlu “tezkere çözüm sürecini garanti altına alıyor. bu yolla biz sınır ötesindeki kardeşlerimize 'size katkı sağlamaya hazırız' diyoruz” dedi.

'olağanüstü bir durum yok'

"tezkere tbmm genel kurulu'nda görüşülürken neden katılmadınız" sorusu üzerine davutoğlu, "çünkü doğal bir seyir. geçmiş tezkerelere de bakın, 2007'den bu yana çıkan irak tezkerelerine, 2012'de çıkan; hiçbirine sayın başbakanımız katılmamıştır. muhalefet genel başkanları da katılmamıştır. bizim için şu anda olağanüstü bir durum yok. yani katılmamakla topluma verdiğim mesaj şu; türkiye'de şu anda yarın savaşa girecekmişiz gibi olağanüstü bir durum yok" cevabını verdi.

tezkerenin kabul edilmesinin ardından toplanan güvenlik zirvesinin “yarın savaşa gireceğiz” anlamı taşımadığını da belirten davutoğlu, “cumhurbaşkanımızla bir araya gelmemizin nedeni, kurban bayramı'na çıkmadan önce kurumların görevlerini teyit etmekti” diye konuştu.

davutoğlu, “süleyman şah’a saldırılırsa savaş olur mu?” sorusu üzerine de, “haber tamamen spekülatiftir, tüm tedbirler alındı. her türlü senaryoya türkiye her zaman hazır” cevabını verdi.

türkiye’nin meşru müdafaa da dahil, ulusal güvenliği gerektiğinde her türlü tedbiri alacaklarını kaydeden davutoğlu, “hiçbir kararı beklemeyiz” ifadesini kullandı.

‘bizim tercihimiz bm gücüdür’

davutoğlu, koalisyon güçleriyle ve abd ile görüştüklerini, görüşmeye devam edeceklerini de belirterek, uçuşa yasak bölge ve güvenli bölge ihtiyacına dikkat çekti. davutoğlu şunları söyledi:

“işid çekilirse bu sefer rejim girecek. bizim tercihimiz bm gücüdür. kimse kendi kendine bir işe girişmez. suriye ile aramızda bir güvenli bölgenin olması gerekiyor. bunu gündeme getireceğiz. bunun için güvenlik konseyi kararına ihtiyaç yok. zaten 1270 ve 1278 sayılı iki güvenlik konseyi kararı vardır. uluslararası tehditlere karşı nasıl hareket edileceği bellidir. karar çok açık. mülteciler için güvenli bir bölge gerekli. bunun bm teminatı altına alınması gerekir.”

‘uçuşa yasak bölgede ısrar edeceğiz’

uçuşa yasak bölgenin, yeni bir göçü engelleyeceğini belirten başbakan davutoğlu, işid'e karşı batı ittifakında türkiye'nin önceliklerinin gözetilmesi gerektiğini söyledi. davutoğlu şöyle devam etti:

“32 ülkenin katıldığı bir koalisyonda, bu ülkelerden farkımız türkiye’nin doğrudan sınırının olmasıdır. bizim önceliklerimiz var, mülteciler için önceliklerimiz var. havadan vurmalar başarılı oldu, işid çekildi. peki  rejim girerse oralara ne olacak? yine insanlar bize kaçacak. türkiye’nin tek başına yapacağı bir kara harekatı düşünülmemelidir. uçuşa yasak bölge bizim talebimizdir. tüm bu yaşananların nedeni, uçuşa yasak bölgenin olmamasıdır.

tüm türkiye sınırı ılımlı muhalefetin elindeydi. suriye rejimi karadan giremedi ama havadan bombalarla, scud füzeleriyle ılımlı muhalefeti vurdu. çünkü hava kuvvetleri tek mezhepten. suriye ulusal koalisyon güçleri çekilince işid geldi. rejimle işid’le taktik işbirliği yaptı. pyd de rejimle işbirliği içinde olaylara karışmadı. özgür suriye ordusu’nun çekilmesini bekledi. bunu o zaman pyd’ye anlattık. bu geçici bir durum diye. abd’ye de ne kadar anlattık. keşke o kriptolar yayınlanabilse.

uçuşa yasak bölge olmazsa, ne olacak biliyor musunuz, gidilecek işid mevzileri vurulacak. işid çekilecek, esad taktiksel bekleyecek ve müthiş bir hava saldırısıyla halep’i havadan vuracak. 3 milyon insan türkiye’ye hareketlenecek.  uçuşa yasak bölge olmazsa, türkiye çok daha büyük bir göç dalgasıyla karşı karşıya kalacak. batı harekete geçecek mi, hayır. bunu ben batılı bir p5 ülkesinden birinin dışişleri bakanı'na söyledim, ki yezidilere biz bağrımızı açtık, 46 bin yezidi var şu anda türkiye'de. ama yezidiler vurulana kadar, hıristiyanlar kaçana kadar bm güvenlik konseyi kararı çıkmadı. çok acı bir şey. yani gayrimüslimlere dokunulana kadar, ne kadar müslüman öldürülürse, neredeyse önemsizmiş gibi, istatistik gibi bu kadar şey bir dünya. tabii o zaman da o müslümanlar, biz hiçbir şekilde tasvip etmiyoruz ama her türlü radikal eğilimlerin içine yöneliyorlar. aynen bosna'da da öyle oldu işte. onun için aynı hatanın yapılmamasını istiyoruz. uçuşa yasak bölgede ısrar edeceğiz, güvenli bölgede ısrar edeceğiz. sadece bugünü kurtarmak için değil, yarını da planlayabilmek için bunlar elzem.

 

Yorumlar

Bu sitede yer alan içerikler sadece genel bilgilendirme amacı ile sunulmuştur. Yorumlarınızı kendi özgür iradeniz ile yayınlanmakta olup; bununla ilgili her türlü dolaylı ve doğrudan sorumluluğu tek başınıza üstlenmektesiniz. Böylelikle, Topluluk Kuralları ve Kullanım Koşulları'na uygun olarak, yorumlarınızı kullanmak, yeniden kullanmak, silmek veya yayınlamak üzere tarafımıza geri alınamaz, herhangi bir kısıtlamaya tabi olmayan (format, platform, süre sınırlaması da dahil, ancak bunlarla sınırlı olmamak kaydıyla) ve dünya genelinde geçerli olan ücretsiz bir lisans hakkı vermektesiniz.
;