Türkiye
Sorun bugünkü Türkçe'de
Erdoğan'ın "Türkçe'nin mevcut kelime haznesiyle felsefe yapamazsınız" açıklamasını felsefe profesörlerine sorduk. Onlara göre de Türkçe'yle felsefe yapılır ama bugünkü Türkçe'yle değil.
cumhurbaşkanı erdoğan'ın "türkçe'nin mevcut kelime haznesiyle felsefe yapamazsınız" sözü yeni bir tartışmayı alevlendirdi. tartışma "türkçe felsefe yapmaya uygun değil mi?" sorusuyla başlayınca işin özünden uzaklaştı. al jazeera'ye konuşan felsefe profesörleri cumhurbaşkanı'nın yanlış anlaşıldığı görüşünde.
istanbul kemerburgaz üniversitesi öğretim üyesi prof. dr. kaan h. ökten, "herhangi bir dilin felsefe yapmaya yetersiz olduğunu iddia etmek zor" dedi. ökten cumhurbaşkanı erdoğan’ın kastının farklı olduğunu belirtiyor:
erdoğan’ın sözlerini benzer şekilde anlayan bir diğer isim de istanbul üniversitesi öğretim üyesi teoman duralı. duralı, cumhurbaşkan'ının itirazının 'iğdiş edilmiş olan türkçe’ye' olduğunu söyledi.
"cumhurbaşkanı o sözleri iğdiş edilmiş, kesilmiş, biçilmiş olan türkçe için söyledi. türkçe’nin bu bozulmuş hali elverişli değil demek istiyor. türkçe her türlü işleme müsait bir dildir ama bozulmuş hali müsait değildir."
profesör kaan ökten kendi çalışmalarında türkçe’nin bütün imkânlarından yararlandığını söyledi:
"ben kendi çalışmalarımda türkçe’nin bütün imkânlarından yararlanıyorum. hem modern versiyonundan hem de eski birikimiyle bize nakledilmiş zenginliğinden yararlanmaya çalışıyorum. biz şu anda türkçe’nin bir bilim dili olarak, özellikle felsefe dili olarak ortaya çıkışında çok önemli bir yere gelmiş bulunuyoruz. türkiye’de kullanılan felsefe terminolojisi, felsefe kavramları, felsefe sözcükleri o kadar yerinde ve zengin ki bunu başarısızlık olarak göstermenin sağlam bir altyapısı yok. ben yazdığım yazılarda da, çevirilerde de geniş bir dil ufku kullanıyorum."
profesör teoman duralı’ya göreyse şu anda bazı üniversitelerde okutulan dil ile toplumun dili arasında ciddi kopukluk var:
görüşlerine başvurduğumuz iki akademisyen cumhuriyet sonrası dil devrimine ilişkin yaklaşımlarda ise farklılaştı. duralı’ya göre değişim süreci yanlış işletildi.
"ortada akıllıca yürütülen bir şey yoktu. bir duygu vardı, bir nefret vardı, işi duyguya havale ettiğiniz zaman hatadan hataya düşersiniz, tutarsız kalırsınız. bu değişim sürecini ben tayin etseydim önceliği başka yerlere verirdim. önceliği türkçe’nin temel kavramlarının, temel sözcüklerinin türkçeleştirilmesine verirdim. mesela “ateş”in türkçe’de adı “od”dur. birçok kelimemiz bu kökenden gelmiştir. oda gibi, otağ gibi. hayat kelimesini değiştirmeye kalktılar olmadı. tasavvur yerine imaj dediler, güzelim “mektep” yerine fransızca’dan “ekol” kelimesinden gelen “okul” dediler, bence olmadı."
profesör ökten’e göreyse cumhuriyet’in ilk yılları felsefe açısından başarılı yıllardı.
"türkiye’nin cumhuriyet dönemi felsefe çalışmalarının hem nitelik açısından hem de yaygınlaşma açısından başarılı olduğunu düşünüyorum. türkiye’de bu cumhuriyet devrimleri sayesinde hem felsefe yapanların sayısı artmıştır hem de iyi derecede felsefe yapan insanlar ve çalışmaların sayısı artmıştır. bizi geri götürmüştür, mahvetmiştir şeklinde de anlamamak lazım."
kaynak: al jazeera
Yorumlar