Türkiye

Tanıyan da tanımayan da cenazedeydi

Ankara’daki saldırıda hayatını kaybeden Dicle Deli’nin cenazesi, yüzlerce kişinin katılımıyla toprağa verildi. Okul arkadaşları ve öğretmenlerinin yanı sıra onu hayatında hiç görmeyenler de cenazedeydi. Kimi 'vefa borcunu' ödemek için, kimi de 'bugün birlik günü' diyerek törendeydi.

Konular: Türkiye
Dicle Deli'nin cenazesi kadınların omuzlarında taşındı. Fotoğraf: Başak Çubukçu / Al Jazeera Türk

gözleri... iri, kapkara gözleri… sesini, sözünü duymayanlar için hatırlarında kalacak ona dair en önemli detay… o gözler, yakalarda taşınan fotoğraflardaydı. ankara’daki saldırıda hayatını kaybeden 17 yaşındaki dicle deli’nin cenazesi yüzlerce kişinin katılımıyla toprağa verildi. dicle’ye veda etmeye gelenler sadece arkadaşları, ailesi değildi. onu hiç tanımayan azımsanmayacak sayıdaki kalabalık, törende bulunmayı kendilerine görev edinmişti.

cenazeye katılım çağrısı bir gün önce sosyal medya üzerinden yapıldı. o çağrıda ilk buluşma yeri istanbul bakırköy’deki özgürlük meydanı’ydı. meydanda sabahın erken saatlerinde toplanmalar başladı. gelenler başları önünde, simsiyah kıyafetler içindeydi.

Sınıf arkadaşları Dicle Deli'nin ailesinin yanından bir an olsun ayrılmadı.

kalabalıkta belirgin derecede kendini sıyıran bir grup vardı. bu grup, dicle’nin en yakın arkadaşları, sıra arkadaşlarıydı. sessiz ama içten içe tepkili. kendi ifadeleriyle yanlarına ‘yabancıları’, yani siyasi partileri ya da siyasi oluşumları yaklaştırmayan… dicle deli henüz lise öğrencisiydi ve bakırköy anadolu lisesi’nde okuyordu. hayalleri vardı, yarım kaldı.

‘mücadelesine çok erken başladı’

zor bir çocukluk geçirdiğini ortaokul öğretmeninden öğreniyoruz. ismini vermekten kaçınıyor ancak dicle'yi anlatmak da istiyor.

yedi çocuklu bir ailenin beşinci çocuğu dicle deli. aile, siirt’ten istanbul’a göç eden bir aile; önce bakırköy, ardından da avcılar’da yaşamaya çalışan. baba faik deli, bakırköy belediyesi’nde zabıta memuru. anne ev hanımı.

öğretmeninin anlattıkları beş yıl öncesine dayanıyor. kardeşleriyle birlikte bakırköy’deki behramağa ortaokulu’na gittiği dönemler. branş öğretmeni, dicle ve kardeşlerinin ‘dışlandığını' söylüyor ve genç kızın daha o yaşlarda mücadele etmeye başladığını, kardeşlerini kanatları altına almaya çalıştığını ifade ediyor. 

Branş öğretmenine göre Dicle hayat dolu, cıvıl cıvıl bir genç kızdı.

‘dicle düzgün bir çocuktu. barış isteyen bir çocuktu. amacı insanların canına kıymak ya da kin beslemek değil. barışı getirebilmekti. yollarımız ayrıları beş, altı yıl oldu. ama dicle’yi unutmak pek mümkün olmadı. her zaman olgun ve mücadeleci bir çocuk oldu. siirtlilerdi ve diğer çocuklar tarafından dışlanıyorlardı. ben buraya gelerek, bu acıyı onunla paylaşmak istedim. üç yıl boyunca, haftada dört saat boyunca onun dersine giren bir öğretmen olarak ona vefa borcum var benim’.

bakırköy meydanı’ndan kalkan otobüsler, peşi sıra silivrikapı’daki hadım ibrahim paşa camii’ne geldi. cami avlusu kalabalık, bir o kadar da dışarıda var. surların dibine sıkışan camiye açılan tüm sokaklar dolmuş durumda. sloganlar atılıyor; yer yer sert, öfkeli... 

‘tanımıyorum ama buradayım’

cami avlusunda en dikkat çekici ayrıntı, birbirini hayatında hiç görmemiş, aynı siyasi düşünceleri paylaşmamış toplumun farklı kesimlerinden gelenlerin yoğunluğu ve de yan yana durması.

kimi slogan atarak tepkisini dile getiriyor, kimi de bir köşede kendi halinde fatiha duasını okuyarak. ebru parlak, annesi sevinç parlak ile cenazeye katılanlardan. yakasında dicle deli’nin fotoğrafıyla gözyaşı döküyor. bazen öfkeleniyor bazen susuyor.   

Parlak ailesi, hiç tanımadıkları halde Deli ailesine destek olabilmek için cenaze törenine katıldı.

‘istanbul’da yaşıyorum. ben aileyi ya da hayatını kaybeden arkadaşımızı tanımıyorum. ben sadece bu vahim olay üzerine cenaze törenine katılmaya karar verdim. sadece acılarını paylaşmak için buradayım. ben de bu ülkenin insanıyım. acı şeyler yaşıyoruz üst üste. bu kardeşlerimizin yaşadıklarını bizim yaşamayacağımızın garantisi yok. hangi parti üyesi, hangi etnik kimlikten, hangi inanıştan… benim için hiçbir kıymeti yok. kaybettiğimiz kardeşimiz, bizim kardeşimiz, bizim insanımız. tek bildiğim bu.’

‘ölenlerin hepsi birer dicle… ‘

baba faik deli ayakta durmaya çalışmaktan yorgun. gazetecilere verdiği röportajda kendisinin şans eseri kurtulduğunu söylüyor.

Faik Deli: Barış çığlımız duyulsun artık.

‘ben kızımla birlikte gittim yürüyüşe. ama ben kortej içinde arkadaşlarımla birlikte selamlaşmış olmasaydım iki dakika sonra ben kızımın yanında olacaktım ve şu an karşınızda olmayacaktım. orada gidenlerin hepsi birer dicle. onlar bizim onurumuz, kardeşimiz. ben kızımın acısını nasıl hissediyorsam, orada yaşamını yitiren onurlu bir mücadele uğruna hayatını yitirenlerin hepsi birer dicle’dir benim için. acılarını yüreğimde hissediyorum. bizim barış çığlığımızı birilerinin duyması lazım. yeter artık, doymadınız mı kana, doymadınız mı bunca cana.’

dicle deli’nin cenazesi namazın ardından silivrikapı mezarlığı’nda toprağa verildi.

kaynak: al jazeera

Yorumlar

Bu sitede yer alan içerikler sadece genel bilgilendirme amacı ile sunulmuştur. Yorumlarınızı kendi özgür iradeniz ile yayınlanmakta olup; bununla ilgili her türlü dolaylı ve doğrudan sorumluluğu tek başınıza üstlenmektesiniz. Böylelikle, Topluluk Kuralları ve Kullanım Koşulları'na uygun olarak, yorumlarınızı kullanmak, yeniden kullanmak, silmek veya yayınlamak üzere tarafımıza geri alınamaz, herhangi bir kısıtlamaya tabi olmayan (format, platform, süre sınırlaması da dahil, ancak bunlarla sınırlı olmamak kaydıyla) ve dünya genelinde geçerli olan ücretsiz bir lisans hakkı vermektesiniz.
;