Görüş
AK Parti'de liderlik ve kadro
Toplumsal nabzı kamuoyu anketleri aracılığıyla en fazla ölçen parti olan AK Parti'nin, hem parti hem de Türkiye’nin geleceğini ilgilendiren bir konuda başlattığı istişare süreçlerinin sahici olduğu ve kamuoyunun eğilimlerini dikkate alarak bir karar verileceği aşikardır.
30 mart 2014 yerel seçimlerinden sonra türkiye siyaseti, cumhurbaşkanlığı seçimlerine kilitlendi. yerel seçimlerden önce siyaset ve toplum, adalet ve kalkınma partisi'nin (ak parti) yüzleştiği krizlerin üstesinden gelip gelemeyeceği, cumhurbaşkanlığı seçimlerine nasıl bir moral/psikoloji ile gideceği, başbakan recep tayyip erdoğan’ın aday olup olmayacağı sorularına cevap aramaya çalıştı. ak parti’nin yerel seçimlerden zaferle çıkması üzerine, 31 mart’tan itibaren cevabı beklenen sorular nitelik değiştirmeye başladı.
erdoğan’ın cumhurbaşkanı olacağı, toplum ve siyasette genel kanaat halinde. bülent arınç, beşir atalay gibi ak partili üst-düzey yetkililerin, ak parti’nin cumhurbaşkanı adayının erdoğan olacağı yönündeki beyanları, bu kanaati perçinledi. buna ilaveten, cumhurbaşkanı abdullah gül’ün 18 nisan’da kütahya’ya yaptığı ziyarette “...bugünkü şartlar çerçevesinde benim gelecekle ilgili bir siyaset planımın olmadığını burada paylaşmak isterim" ifadesini kullanması, önemli bir gelişmeydi.
2 mayıs’ta gerçekleşen ak parti mkyk toplantısında, partinin tüzüğünde yer alan üç dönem kuralının devamı ile erdoğan’ın çankaya köşkü'ne çıkması yönündeki irade beyanı dikkate alındığında, cumhurbaşkanlığı seçimlerinde erdoğan’ın ak parti adayı olmasının önemli ölçüde netlik kazandığı görülüyor.
tartışmanın momenti erdoğan’ın nasıl bir cumhurbaşkanlığını tasarladığı, sistem değişimini düşünüp düşünmediği, erdoğan sonrasında ak parti’yi neler beklediği, üç dönem kuralının devam ettirilmesinin hem ak parti hem de genel türkiye siyaseti için ne anlama geldiği konularına yoğunlaşıyor. ak parti’de istişare süreçlerinin devam ettiği dikkate alınırsa, isimler üzerine yoğunlaşarak yapılan tahlillerin spekülasyondan öteye gidemeyeceği ortadadır.
türkiye siyasal tarihinde, bütün önemli adım ve kararlarından önce toplumsal nabzı kamuoyu anketleri aracılığıyla en fazla ölçen parti hüviyetini muhtemelen ak parti taşıyor. dolayısıyla hem parti hem de türkiye’nin geleceğini bu kadar yakından ilgilendiren bir konuda ak parti’nin başlattığı istişare süreçlerinin sahici olduğu ve kamuoyunun eğilimlerini dikkate alarak bir karar verileceği aşikardır.
bu nedenle, an itibariyle isimleri paranteze alarak, erdoğan’ın yarı-resmiyet kazanan cumhurbaşkanlığı adaylığı ile ak parti mkyk’nın muhafaza ettiği üç dönem kuralının, ak parti ve türkiye siyaseti için doğuracağı muhtemel sonuçlar üzerinden bir analizin yapılması daha doğru olacaktır.
erdoğan’ın cumhurbaşkanlığı ve ak parti’nin üç dönem kuralının etkileri üç nokta üzerinde yoğunlaşıyor:
1) ak parti’nin toplumsal tabanını oluşturan kesim, erdoğan’ın siyasal sistemde en etkin aktör olarak devam etmesini, bugüne kadar elde ettikleri kazanımlarını korumak ve başlayan toplumsal geçişkenliği sürdürmek için elzem görüyor.
ak parti tabanında; türkiye’nin hâlâ bir geçiş sürecinde yer aldığı, son 12 yıldaki kazanımların kırılganlık arz ettiği ve konsolide olması için daha zamana ihtiyaç duyduğuna yönelik güçlü bir inanç mevcut. söz konusu inanç, erdoğan’ın üst düzey konumda yer alması isteğini depreştiriyor. özetle ak parti’nin tabanı, erdoğan’ın yükleneceği görevin, ünvanından bağımsız olarak siyasal sistemdeki en önemli aktör olmayı sürdüreceği bir konumda bulunmasını talep ediyor.
bu minvalde, cumhurbaşkanlığına adaylık konusunda güçlü sinyaller veren erdoğan’ın seçilmesi halinde, bu kurumun siyasal sistemdeki yeri ve toplum ile ilişkisi yeniden kurgulanacaktır. 1961 ve 1982 anayasalarında, rejimin bekçiliği ve kurulu düzenin hamiliği görevi verilen cumhurbaşkanlığı kurumunun, önümüzdeki dönemde elde edeceği toplumsal meşruiyet ile daha icracı bir yapıya kavuşturulup iktidar denkleminin en önemli organına dönüştürülmesi kuvvetle muhtemeldir.
siyasal yenilenme ve gelenek
2) ak parti’nin üç dönem kuralını toplum, erdoğan’ı merkeze alarak değerlendiriyor. toplum, erdoğan’ın tekrar başbakan olmak istemesi halinde bu kuralın değişmesini talep ediyor. erdoğan’ın çankaya köşkü'ne çıkacağı bir denklemde ise üç dönem kuralının devam ettirilmesi yönünde bir irade ortaya koyuyor.
erdoğan’ın cumhurbaşkanlığına aday olacağının berraklaşmaya başlaması ile üç dönem kuralının devam ettirilmesi kararı, birbirini besleyen iki süreç olup kamuoyunun tercihiyle de uyum gösteriyor.
ak parti’de yaklaşık 70 milletvekilinin bir sonraki dönemde aday olma şanslarını ortadan kaldıran üç dönem kuralı, siyasette önemli sonuçlar doğurabilir. öncelikle bu kural, parlamenter siyasetin bir meslek haline dönüşüp köhneleşmesini, toplumdan soyutlaşmasını engellemek suretiyle siyasete yenilenme fırsatı sunuyor. bu veya benzeri bir kuralın genel ilke olarak diğer siyasi partiler tarafında da benimsenmesi, türkiye siyasetini daha genç ve dinamik kılacaktır.
buna karşın, siyasette deneyimin ve sürekliliğin önemini vurgulayan başka bir yaklaşım, türkiye’nin henüz geçiş sürecinde yer aldığına işaret ederek üç dönem kuralın devamının üreteceği muhtemel maliyetlere dikkat çekiyor. siyasette deneyim ve sürekliliğin önemi yadsınamaz.
türkiye’nin bugüne kadar parlamenter siyasete veda eden siyasetçilerin deneyimlerinden yeterince yararlanamadığı ortadadır. tecrübeden faydalanmadaki bu eksiklik; siyasal eğilimlerin gelenek üretip süreklilik kazanmaları ve kurumsal ortak akıl ortaya koymalarını engelleyen bir işlev görmüştür.
fakat parlamenter siyaseti, deneyimin aktarılması için yegane mekanizma kabul eden anlayış artık revize edilmelidir. türkiye’de uzun süre siyasal ve kamusal görevlerde bulunan kişilerin, bu sürede elde ettikleri deneyimleri aktaracakları farklı kurumsal yapılar üzerine düşünülmelidir.
abd ve gelişmiş batı demokrasilerinde bu işlevi ifa eden yapılar mevcuttur. düşünce kuruluşlarından sivil toplum kuruluşları ve güçlü siyasetçilerin isimleriyle anılan vakıflara kadar geniş yelpazedeki kurumsal yapılar, batı’da böyle bir işlev görürler.
örneğin, yaklaşık 80 ülkede şubesi bulunan konrad adenauer vakfı, almanya’da hıristiyan demokrat siyasetin bir gelenek olarak gelişmesinde önemli katkılar sunuyor. yine abd’nin eski başkanlarından jimmy carter’ın kurduğu carter merkezi; dünyanın birçok yerinde, seçim gözlemciliğinden fakirlikle mücadeleye ve eğitim meselelerine kadar farklı alanlarda katma değer üreten çalışmalar yürütüyor.
ak parti’de 70 civarında ismin, en azında bir dönem dahi olsa, parlamenter siyasete veda etmesi, böyle bir arayışı tetiklemelidir. bu kişilerin siyasal ve kamusal deneyimlerini aktaracakları yeni kurumsal yapılar ile girişimler üzerinde ciddi fikir teatileri yapılmalıdır.
ak parti'nin kadro hareketi niteliği
3) üç dönem kuralı ile erdoğan’ın cumhurbaşkanlığı yönündeki irade beyanı, ak parti’yi lider merkezli parti görüntüsüne dair kritik bir karar almaya zorluyor.
ak parti, kurucu kadrolarının içinden geldiği milli görüş geleneği gibi nihayetinde bir kadro ve bunun devamı olarak kurum hareketi olarak doğdu. fakat geride bıraktığı yaklaşık 12 yıllık iktidar deneyiminde erdoğan’ın mütemadiyen daha da belirginleşen güçlü liderliği nedeniyle, partinin kadro hareketi hüviyeti daha silik bir hâl alıp lider merkezli bir yapılanma daha baskın görüntüyü oluşturdu. bu da kurumsal yapı ile aklın yeteri kadar çalıştırılmamasına sebebiyet verdi.
ak parti, eğer türkiye siyasal hayatında ana aktör ve akım olarak devamlılık sağlamak istiyorsa, kadro hareketi hüviyetini daha güçlendirmek ve kurumsal aklını daha işlevsel kılmak mecburiyetindedir. aksi takdirde, lider merkezli görüntü ve yapı, ak parti’yi daha kırılgan kılacak ve kurumsal aklın gelişmesini engelleyecektir.
erdoğan’dan sonra ak parti’nin başına gelecek kişi, erdoğan kadar güçlü ve toplumsal karizmaya sahip olamayacaktır. bu yüzden de ak parti, şimdiye dek elde edilen başarıları sürdürebilmek için kurumsal yapıları daha fazla işler kılmak, kadroları tahkim etmek zorunda kalacaktır.
son yıllarda erdoğan ismi, istikrarlı bir şekilde ak parti markasının önüne geçmişti. yeni bir lider ve kadro yönetiminde, ak parti markası daha ön plana çıkarılıp kurumsallaştırılabilir. aksi bir yönelim, ak parti’nin geleceği için parlak bir senaryoya işaret etmeyecektir.
hülasa, ak parti, 10 ağustos 2014’teki cumhurbaşkanlığı seçimleriyle beraber, yaklaşık yarım asırdır hüküm süren siyasal sistemi değiştirip ‘icracı bir cumhurbaşkanlığını merkeze alan yapıda’ yeniden kurgulamanın mücadelesini verecek gibidir. buna ilaveten, önümüzdeki dönemde türkiye siyasetinin yönünü, partiler arası rekabet kadar, üç dönem kuralında olduğu gibi, parti-içi değişimler/dizaynlar tayin edecektir.
galip dalay, lisans eğitimini istanbul üniversitesi işletme fakültesi'nde tamamladı. london school of economics and political science'da (lse) avrupa çalışmaları alanında yüksek lisans yaptı. halen siyaset, ekonomi ve toplumsal araştırmalar vakfı (seta) siyaset araştırmaları bölümü'nde araştırmacı olarak görev yapmakta olup yine seta tarafından yayımlanan insight turkey dergisinin kitap değerlendirmeleri bölümünün de editörlüğünü yürütüyor. dalay, orta doğu teknik üniversitesi uluslararası ilişkiler bölümü'nde doktora eğitimini sürdürüyor.
twitter'dan takip edin: @galipdalay
bu makalede yer alan görüşler yazara aittir ve al jazeera’nın editöryel politikasını yansıtmayabilir.
Yorumlar