Görüş

Davutoğlu tercihi ve Erdoğan'dan sonra AKP

Erdoğan, Davutoğlu tercihiyle dünyaya ve bölge ülkelerine kendi kafasındaki dış politika anlayışının hayati bir sürekliliğe yaslandığı mesajını veriyor. 2023 hedefine sadece bir retorik malzeme olarak değil, gerçekten inandığı için bir “dünya liderliği” vizyonu ile girmek istiyor.

28 Ağustos'ta cumhurbaşkanlığını devralacak olan Erdoğan, yeni hükümeti kuracak olan Ahmet Davutoğlu ile çalışacak. [Fotoğraf: AA]

recep tayyip erdoğan’ın yüzde 51.79’luk oy oranıyla galip çıktığı 10 ağustos 2014 cumhurbaşkanlığı seçimleri, sadece türkiye’nin genel siyasal hikâyesinin değil, adalet ve kalkınma partisi'nin (akp) kendi öznel tarihinin de şimdiye kadarki en kritik durağına işaret ediyor. bu kritik durağın ilk adımları oldukça tartışmalı bir şekilde atıldı. önce abdullah gül’ün akp genel başkanı ve başbakan olamayacağı anlaşıldı. ardından bu iki görevi de üstlenecek kişinin dışişleri bakanı ahmet davutoğlu olduğu ilan edildi. erdoğan’dan sonra akp’nin gireceği güzergâhı anlamak için ilk olarak davutoğlu isminin tercih edilme nedenleri üzerinde durmak gerekiyor.

davutoğlu tercihinin anlamı

öncelikle, davutoğlu ismi erdoğan’ın dış politika vizyonunu temsil etmesi açısından önemli. erdoğan, 2023 hedefine sadece bir retorik malzeme olarak değil, gerçekten inandığı için bir “dünya liderliği” vizyonu ile girmek istiyor. özellikle ortadoğu’da son dönemde yaşanan gelişmelerle birlikte bölge; erdoğan’ın yükselişinin kurumsallaşma zemini olması arzulanan, risklerle dolu bir siyaset zemini sunuyor. erdoğan, bu yoldaki yürüyüşünü kesintiye uğratmak niyetinde değil ve yolu bilen bir rehberle yürümek istiyor. son dönemde muhalifler nezdinde sıkça eleştirilen türk dış politikasının tıpkı türkiye siyasetinin diğer temel alanları gibi geçirdiği büyük bir dönüşüm var.

erdoğan’ın üç dönem kuralındaki ısrarı, hem parti içi yenilenmeyi ve dinamizmi canlı tutmaya, hem kendi çevresinde yükselen yeni parti içi elite yönelik bir ödül mekanizması sunmaya yarıyor. davutoğlu ismi bu açıdan da kritik. 

by H. Bahadır Türk

erdoğan bölgedeki kritik gelişmelerin, bölge politikasına müdahil olarak kendi liderliğini öne çıkarabileceği bir dizi fırsat sunduğunu düşünüyor. risklerin kontrolü açısından da genel politikanın birlikte belirlendiği bir isimle daha yakın bir bağ kurmak önemli. ikincisi, erdoğan bu tercihiyle dünyaya ve bölge ülkelerine kendi kafasındaki dış politika anlayışının hayati bir sürekliliğe yaslandığı mesajını veriyor. üçüncüsü, erdoğan özellikle gezi parkı olayları ve 17 aralık sürecinin meydan okuması karşısında bir süredir parti içinde yükselmekte olan yeni ve genç bir kadroyla daha derin bir ortaklık tesis etti. erdoğan bu kadronun, partinin kuruluş döneminden bu yana birlikte çalıştığı isimlere oranla daha tercih edilebilir olduğuna inanıyor. bunun nedeni, hem bu isimlerden söz konusu kriz anlarında yeterince destek görüp istifade edemediğini düşünmesi, hem de üç dönem kuralıyla parti içi elitlerin hareket döngüsüne bir ivme katmak istemesi.

bu açıdan erdoğan’ın üç dönem kuralındaki ısrarı, hem parti içi yenilenmeyi ve dinamizmi canlı tutmaya, hem kendi çevresinde yükselen yeni parti içi elite yönelik bir ödül mekanizması sunmaya yarıyor. davutoğlu ismi bu açıdan da kritik. zira bu döngünün sağlıklı bir biçimde işlemesi için hem yeni ekibin onaylayacağı bir isim, hem de her şeye rağmen partinin tecrübeli isimlerinin huzursuzluğunu kısmen de olsa bastırmaya yetecek koyulukta bir ideolojik kimliği ve erdoğan’la yakınlığı olan bir figüre ihtiyaç var.

dördüncüsü, hukuki düzenlemeler ne olursa olsun, erdoğan’ın cumhurbaşkanlığı dönemi fiili olarak bir başkanlık/yarı başkanlık şeklinde geçecek ve bu süreçte erdoğan, gülen cemaati ile savaşını sürdürmek isteyecek. bu açıdan davutoğlu, aynı zamanda cemaat'le mücadele için uygun ve kararlılığı kanıtlanmış bir ortak. beşincisi, erdoğan parti içi ilişkilere ve bürokratik mekanizmadaki işleyişe müdahale ederken kendisiyle bir yetki savaşına girmeyecek ve kamuoyunda olası bir cumhurbaşkanı-başbakan gerilimi yaratmayacak, sorun çıkarmadan asli görev olarak cumhurbaşkanı yardımcılığı yapacak bir isme ihtiyaç duyuyor. davutoğlu bu bakımdan da erdoğan için güvenebileceği bir figür.

Akademiden başbakanlığa

erdoğan’ın ve akp’nin geleceği

tüm bu süreçte, tıpkı cemaat-akp savaşı gibi, emareleri iki tarafın askerlerince de ilk etapta saklanmaya çalışılan bir gerilime tanık olduk. erdoğan ve abdullah gül arasında bir süredir örneklerini gördüğümüz kontrollü gerilimin zirveye çıktığı bir süreç yaşandı. resmi görev süresi 28 ağustos 2014’te dolacak olan abdullah gül’ün akp kongresinde aday olması engellendi. çankaya köşkü’ndeki veda resepsiyonunda abdullah gül, açık bir biçimde olan bitenden rahatsızlığını yansıttı. eşi hayrünnisa gül ise akp’ye yakınlığıyla bilinen bazı medya mensuplarına karşı aldığı tavır ve yaptığı “asıl intifadayı ben başlatacağım” açıklaması ile kendinden söz ettirdi. gül’ün yaşananları bir kenara not ettiği ve kolay unutmayacağı açık. ama şimdilik kazanan takımdan ayrılmak istemeyeceği de öyle.

risk almak konusunda erdoğan’a oranla çok daha dikkatli bir siyasetçi olan gül, parti içinde potansiyelini koruyup yeni teklifleri ve uygun koşulların oluşmasını bekleyecektir. şartlar oluşmadığı sürece gül, parti içi bir muhalefet ya da bir ayrılık hareketinin bayrak taşıyıcısı olmayacaktır. bu yeni dönem, gül ve erdoğan arasındaki incelikli siyasal hamlelerin bir pazarlığa ve uzlaşmaya çevrilmeye çalışılacağı bir dönem olacaktır öncelikle. uzlaşma imkânının ortadan kalkması ve erdoğan’la birlikte akp’nin sendelemesi, gül’ün ismini yeniden güçlü bir şekilde öne çıkaracaktır. gül’ün bu noktada ne yapacağını ise o dönemin koşulları ve gül’ün artık risk almaya hazır olup olmadığı belirleyecektir.

hem erdoğan’ın bundan sonraki dönemdeki başarısı hem akp’nin hâkim parti konumunu koruması açısından krizlerden uzak bir ekonomik yapı hayati önemde. erdoğan ve ekibi, tüm bu hesapları yaparken bu alana özel bir önem verip diğer süreçleri bu alan içinden şekillendirmek isteyecektir.

risk almak konusunda erdoğan’a oranla çok daha dikkatli bir siyasetçi olan gül, parti içinde potansiyelini koruyup yeni teklifleri ve uygun koşulların oluşmasını bekleyecektir.

by H. Bahadır Türk

akp’nin kendi kimliğinin bir parçası haline gelen hizmet siyaseti; özellikle erdoğan’ın öne çıkacağı bir süreç içinde sürdürülecek, erdoğan’ın konumu bu siyasetin başka örnekleriyle daha da sağlamlaştırılmak istenecektir. bu açıdan çankaya seçimlerinde erdoğan’ın sürekli olarak cumhurbaşkanlığını bir hizmet makamı olarak gördüğünü ve hastane, yol, okul, köprü gibi tesislerin yapımının artarak devam edeceğini vurgulaması önemlidir.

olası bir ekonomik dalgalanma, gücün kontrolsüz bir biçimde tek elde toplanmasının yol açabileceği artan otoritarizm ve pkk ile müzakerede ciddi bir aksama, akp’nin ve erdoğan’ın baş etmekte zorlanacağı yeni krizler yaratabilir. ancak erdoğan ve akp merkezli bu üç hassas noktaya ek olarak türkiye muhalefeti akp’yi zorlayacak siyasal hamlelere girişecek bir enerji yaratmazsa, erdoğan’ın cumhurbaşkanlığı konumu ne akp’nin hâkim parti pozisyonunu ne erdoğan’ın kendi liderliğini olumsuz etkiler. aksine bu süreçten yenilenmiş bir akp ve tam anlamıyla bir külte dönüşmüş lider olarak erdoğan daha güçlü çıkabilir.

tarihsel olarak sosyalizmin, kapitalizm karşısındaki geriye düşmüş konumunun altında başka pek çok şeyle birlikte çok basit bir gerçek yatar. kapitalizm, sosyalizmin eleştirilerinden hep bir şeyler öğrenmeye çalışır, onun kendine dair çizdiği kriz öngörülerinden kurtulmanın yolları üzerinde düşünür, asli dinamikleriyle bu eleştirilerin altında yatan kaygıları belli jestlerle uzlaştırmaya çalışır. akp ve erdoğan’ın başarısı da kapitalizm gibi düşünmelerinde saklı. erdoğan’dan sonra akp’nin geleceğini belirleyecek şey, bu dikkatli tutumu sergilemeye devam edip edemeyeceklerine bağlı olacak. yeni bir döneme, türkiye siyaseti için çok ilginç şeylere tanık olacağımız bir döneme giriyoruz. alea iacta est.

doç. dr. h. bahadır türk, çankaya üniversitesi siyaset bilimi ve uluslararası ilişkiler bölümü’nde öğretim üyesi. birikim, toplum ve bilim başta olmak üzere çeşitli dergi ve derlemelerde yayımlanmış yazıları bulunmaktadır. yayımlanmış kitapları: şirket ve parti: genç parti ve “yeni siyaset” (iletişim yayınları, 2008), çoban ve kral: siyasetnamelerde ideal yönetici imgesi (iletişim yayınları, 2012), hayali kahramanlar hakiki erkekler (iletişim yayınları, 2013), muktedir: türk sağ geleneği ve recep tayyip erdoğan (iletişim yayınları, 2014).

bu makalede yer alan görüşler yazara aittir ve al jazeera'nin editöryel politikasını yansıtmayabilir. 

H. Bahadır Türk

çankaya üniversitesi siyaset bilimi ve uluslararası ilişkiler bölümü öğretim üyesi. Devamını oku

Yorumlar

Bu sitede yer alan içerikler sadece genel bilgilendirme amacı ile sunulmuştur. Yorumlarınızı kendi özgür iradeniz ile yayınlanmakta olup; bununla ilgili her türlü dolaylı ve doğrudan sorumluluğu tek başınıza üstlenmektesiniz. Böylelikle, Topluluk Kuralları ve Kullanım Koşulları'na uygun olarak, yorumlarınızı kullanmak, yeniden kullanmak, silmek veya yayınlamak üzere tarafımıza geri alınamaz, herhangi bir kısıtlamaya tabi olmayan (format, platform, süre sınırlaması da dahil, ancak bunlarla sınırlı olmamak kaydıyla) ve dünya genelinde geçerli olan ücretsiz bir lisans hakkı vermektesiniz.
;