Görüş

IŞİD’in dönüşümü ve Paris saldırısı

"IŞİD 6 ay önce önlenmesi güç ama etki alanı sınırlı “yalnız kurt” eylemlerini teşvik ediyordu. Ama son 1 ayda Ankara, Sina, Beyrut ve Paris gibi sınır ötesi karmaşık terör eylemleri örgütleyebilecek konuma geldi. Bu nasıl oldu? Batı’nın ürettiği çözümlerin sonuçları ne?" IŞİD ve Ortadoğu uzmanı Serhat Erkmen Al Jazeera için yazdı.

Paris'te IŞİD'in üstlendiği saldırılarda 129 kişi hayatını kaybetti. [Fotoğraf: Getty Images]

paris’te gerçekleşen terör saldırısı dünya çapında yeni bir terör dalgasının dönüm noktalarından birisini oluşturuyor. işid’in yeni dalga saldırılarını anlamak için 10 yıl öncesinde yaşananlara bakmak öğretici olabilir.

el kaide’nin afganistan’da 2001’in sonlarından itibaren aldığı darbeler sonucu geçirdiği dönüşüm nasıl onun örgüt yapısı ve saldırı stratejilerinde önemli değişiklikler yarattıysa, işid’in son 1,5 yılda geçirdiği dönüşümün de yeni stratejisi üzerinde etkili olduğu söylenebilir.

işid’in benzerlerinden farkı ne?

işid, sadece bir terör örgütü değil. belli bir toprak parçası üzerinde egemenlik iddiası olan, kendisine ait halkı, rejimi, hukuk düzeni, idari teşkilatlanması ve kurumları bulunan bir proto-devlet. uluslararası bir meşruiyete sahip olmasa da, ele geçirdiği topraklarda hak iddia eden ve dünyanın değişik yerlerinden ideolojisine inanmış insanları göçe çağıran bir yapısı var. bu yapı içinde, kabul edelim ya da etmeyelim, bir hukuk düzeni ve idari teşkilatlanması da mevcut. vergi almaktan kentsel hizmetler vermeye kadar pek çok işlem gerçekleştiriyor.

işid, irak ve suriye rejimleri tarafından dışlanmış halk üzerinde sadece kuvvet yoluyla değil aynı zamanda güvenlik ve refah sağlayan kurumlar yaratma yoluyla kalıcı olmayı hedefliyordu.

elbette işid kendi kategorisindeki hareketler düşünüldüğünde ilk örnek değil. afganistan, somali ve irak’ta irili ufaklı öncülleri bulunan işid’in öncekilerden farkı, kontrol ettiği alanın büyüklüğü, coğrafi konumu nedeniyle yarattığı jeostratejik etki ve kitle propaganda araçları sayesinde ulaştığı taraftar kitlesi.

işid, ortaya çıktığı andan itibaren kendisine uzun ve kısa vadeli stratejik hedefler belirledi. ilk evrelerinde, kısa vadeli hedefleri toprak kazanımı, kazanımların pekiştirilmesi, yerel güvenliğin sağlanması ve sürdürülebilir bir idari yapı kurmaktı. irak islam devleti’nden suriye’ye genişleme evresinde (kabaca 2011-2013 arası) bu hedefler çerçevesinde hareket ediyordu.

bir dönüm noktası: haziran 2014

bu evrelerin tamamlanmasından sonra çıkarttığı yerel isyanı bölgeye yayma, bir “devlet” kurma, yeni bir nüfus yaratma ve coğrafi genişleme gibi uzun vadeli bir stratejik plana geçti. bu süreç, irak ve suriye’deki merkezi otoritelerin yetersizliği ve iç savaşların etkisiyle kısa sürede tamamlandı. haziran 2014, bu sürecin tamamlanmasında bir dönüm noktası oldu. bu tarihten itibaren kısa sürede şaşırtıcı derecede genişleyen bu yeni aktöre verilen tepki, işid’in yapısında önemli bir değişim süreci başlattı.

işid, mevcut bölgesel düzene, rejim ve sınırlar bağlamında meydan okuyan bir devlet kurma sürecinin bir parçası olarak içeride hayli otoriter, dışarıda agresif bir politika izledi. topraklarını genişletme çabası, hem doğal kaynaklarını artırmayı hem de fetih yoluyla rakibi olan diğer örgütlere karşı prestij elde etmeyi ve kaynakların yeniden dağıtımı yoluyla “göreli bir refah dağıtımını” amaçlıyordu.

böylece irak ve suriye rejimleri tarafından dışlanmış halk üzerinde sadece kuvvet yoluyla değil aynı zamanda güvenlik ve refah sağlayan kurumlar yaratma yoluyla kalıcı olmayı hedefliyordu. ancak, çoklu cephede savaşan revizyonist hareketlerin çoğunda olduğu gibi büyük bir tepkiyle karşılaştı, bu tepki yapısında ve stratejisinde önemli bir değişime sebep oldu.

koalisyonun işid’le mücadelesi ve örgüte etkileri

çatışmasının doğası itibarıyla “yakın düşman”a odaklanan işid’in çatıştığı aktörlerin arasına büyük güçlerin girmesi onu büyük bir çıkmaza sürükledi. çünkü başta abd olmak üzere koalisyon üyeleri işid’le doğrudan savaşarak bir bataklığa girmek yerine temelde 4 hedefe odaklanan bir strateji belirledi: genişlemesini durdur; taarruz aşamasından savunma aşamasına geçmek zorunda bırak; iletişim ve ulaşımını sınırla; önemli liderlerini hedef al.

dört ayaklı bu stratejinin “başarı”sı, işid açısından çözülmesi gereken bir dizi stratejik sorun yarattı. haziran-kasım 2014 arasında irak ve suriye’de hızla genişleyen örgüt bu tarihten itibaren yavaş ama sürekli toprak kayıplarına uğradı. bu kayıplara karşılık bazı yerlerde kazanımlar elde etse de kritik yerlerin kaybı ya da bazı bölgeleri elde tutmak için harcadığı eleman ve kaynak onu ciddi ölçüde sıkıntıya soktu.

işid’in “yakın düşman”la yaşanan savaştaki mücadelesinde stratejik kayıpları, “düşman”a destek sağlayan ülkelere de savaşı yayma düşüncesini hızlandırdı. 

taarruz evresinde hızla ilerleyen işid’in, hava kuvvetlerinin bombardımanı sonucunda kritik cepheleri tutamadığı ve çekilmek zorunda olduğu görüldü. ayrıca, hava taarruzları sonucunda çatışmaya giden birliklerin hareket serbestisi sınırlandığı için taktik düzeyde sıkıntılar yaşamaya başladı. bu nedenle elindeki petrolü satmakta büyük sorunlar yaşamasa da yeni gelirler elde etmesi güçleşti. uyguladığı sert yöntemler genel itibarıyla bir düzen sağlasa da kayıpların çokluğu ve dışarıdan gelenlerdeki göreli azalma onu içeride daha fazla asker toplama ihtiyacına yönlendirdi. özetle, “yakın düşman”la yaşanan savaştaki mücadeledeki stratejik kayıpları, “düşman”a destek sağlayan ülkelere de savaşı yayma düşüncesini hızlandırdı.

savaşı yaymak ve sıklığını artırmak

farklı ölçeklerde olsa da 2000’lerin başında el kaide de afganistan’da benzer sorunlar yaşamıştı. abd ve müttefiklerinin afganistan’ı işgali sonucunda el kaide liderliği dağılmak ve güvenli alanlara çekilmek zorunda kalmıştı. bu durum onun kaynaklarını ve konvansiyonel gücünü olumsuz etkilemişti. bunun sonucunda el kaide “uzak düşman”la 1998’de başlattığı savaşını yaymak ve sıklığını artırmayı tercih etmişti.

nitekim 2002’den itibaren tunus, endonezya, türkiye, ispanya, ingiltere ve hindistan başta olmak üzere çok sayıda ülkede son derece karmaşık ve ölümcül eylemler gerçekleştirdi. o dönemde el kaide’nin eylemlerinin yatay örgütlenmiş, merkezle ilişkisi gevşek hücrelerce gerçekleştirilmiş olması, örgütün zayıflamasının bir sonucu olarak değerlendirilmişti. fakat sonradan ortaya çıkan belgelerin çoğu, aslında “stratejik eylemler”in tamamının el kaide’nin merkez liderliği tarafından planlandığını, uygulamasının eylemin biçimi ve coğrafi konumuna göre yerel hücrelerce yapıldığını gösteriyordu.

işte bugün de, işid’in içinden çıktığı ve tecrübesinden pek çok şey öğrendiği el kaide’nin gösterdiği reflekse benzer bir yanıt üretme çabası içinde olduğu görülüyor. ancak el kaide ile işid arasında farklılıklar var.

işid’in silahlı eylemlerine bakıldığında, örgütün aynı zamanda konvansiyonel savaş, gayri nizami harp ve çıkar amaçlı suç örgütleri gibi hareket edebilen, esnek bir mekanizmaya sahip olduğu görülüyor. suriye ve irak’ta devlete karşı konvansiyonel savaş yürütürken, dış destek bulan diğer silahlı gruplarla gayri nizami harp teknikleriyle mücadele ediyor. işid’in terör eylemlerini de içeren gayrinizami harp yöntemlerini, kurulduğu dönemden itibaren yakın çevrede, ancak kendi kontrol sahası dışında kitlesel eylemlerde uyguladığını görüyoruz. kuveyt ve bahreyn’de şii araplara yönelik eylemleri bunun ilk önemli örnekleriydi.

2015: “yalnız kurt” eylem çağrısı

2015 itibariyle işid eylem çağrısını genişletti ve takipçilerini eyleme çağırdı. örgüt, yayın organı dabiq dergisinin 5. sayısından itibaren neredeyse her sayıda “yalnız kurt” eylemi çağrısını yineledi.

savaşı batı’ya taşıyan el kaide nasıl 2000’lerde pek çok yeni destekçi bulduysa, bu eylemlerden sonra işid’in de aynı dinamiklerden etkileneceği unutulmamalı. 

geçen süre zarfında işid çok çabuk öğrenen bir yapı olduğunu gösterdi. el kaide’nin yıllar içinde geliştirdiği “merkez-yakın çeper-esinlenen bağımsız hücreler” sistematiğini işid daha kısa bir süre içinde geliştirebildi. aynı el kaide’de olduğu gibi kritik eylemlerin merkezine kendisini oturtan ve eylem hedefiyle bağlantılı olarak kendisine biat eden örgütlerden veya yerel teşkilatlardan yararlanan bir yapıya dönüştü. bunu yaparken iki önemli avantajı vardı: izinden gidebileceği bir örgüt ve öncüllerine kıyaslanamayacak ölçüde yabancı militan.

paris - bombay – ankara saldırılarındaki benzerlik

uzmanların da işaret ettiği gibi paris’teki terör saldırısı bazı farklar olsa da 2008 bombay saldırısını anımsatıyor. aslında teröristlerin kullandığı silahlar bir yana bırakılırsa ankara saldırısı da planlama, uygulama ve merkez-hücre ilişkisi bağlamında benzerlikler taşıyor.

burada dikkat edilmesi gereken nokta, işid’in 6 ay önce önlenmesi güç ama etki alanı sınırlı “yalnız kurt” eylemlerini teşvik ederken, 1 ayda dört (ankara, sina, beyrut ve paris) sınır ötesi karmaşık terör eylemi örgütleyebilecek bir konuma gelmesidir. bu süreçte engellenen eylemlere bakıldığında örgütün en az bu kadar daha eylem planladığı görülebilir.

işte bu nokta, işid’in el kaide’yi aştığı ve en az “yakın düşman” kadar “uzak düşman”a da odaklandığını gösteriyor. işid’in eylemlerine batı’nın ürettiğini düşündüğü çözümlerin nasıl sonuçlandığı ortada. fransa işid’e aynı abd’nin el kaide’ye karşı yaptığı gibi savaş açtığını duyurdu. bugün el kaide eski el kaide değil, içerik ve biçim değiştirdi ama hâlâ yaşıyor.

işid, el kaide’den farklı bir yapıya sahip ama onun da bu şekilde ortadan kalkmayacağı görülüyor. üstelik savaşı batı’ya taşıyan el kaide nasıl 2000’lerde pek çok yeni destekçi bulduysa, bu eylemlerden sonra işid’in de aynı dinamiklerden etkileneceği unutulmamalı.

eğer süreç böyle devam ederse, farklı yer ve zamanda, belki farklı eylem biçimleriyle bu olaylar devam edebilir. şu anda bir sonraki ülkeyi ve eylemin biçimini kestirmek kolay değil. çünkü işid, kararları alırken son derece merkezi ama uygularken büyük ölçüde ademi merkeziyetçi bir yapıyla hareket ediyor. bu avantajını kullanmaya devam etmek isteyecektir. karşısındaki güçlerin ise bulduğu çözümler sorunu çözmeye değil, daha karmaşıklaştırmaya yarıyor.

doç. dr. serhat erkmen, ahi evran üniversitesi uluslararası ilişkiler bölümü öğretim üyesi ve 21.yy türkiye enstitüsü ortadoğu ve afrika masası başkanı. ümit özdağ ve sedat laçiner ile birlikte 'irak krizi (2002-2003)' kitabını derleyen erkmen, 21. yüzyılda sosyal bilimler dergisi'nin editörlüğünü yürütüyor.

twitter'dan takip edin: @serhaterkmen

bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve al jazeera'nin editöryel politikasını yansıtmayabilir.

Serhat Erkmen

ahi evran üniversitesi uluslararası ilişkiler bölümü öğretim üyesi ve 21.yy türkiye enstitüsü ortadoğu ve afrika masası başkanı. doktorasını ankara üniversitesi sosyal bilimler enstitüsü'nde tamamladı. Devamını oku

Yorumlar

Bu sitede yer alan içerikler sadece genel bilgilendirme amacı ile sunulmuştur. Yorumlarınızı kendi özgür iradeniz ile yayınlanmakta olup; bununla ilgili her türlü dolaylı ve doğrudan sorumluluğu tek başınıza üstlenmektesiniz. Böylelikle, Topluluk Kuralları ve Kullanım Koşulları'na uygun olarak, yorumlarınızı kullanmak, yeniden kullanmak, silmek veya yayınlamak üzere tarafımıza geri alınamaz, herhangi bir kısıtlamaya tabi olmayan (format, platform, süre sınırlaması da dahil, ancak bunlarla sınırlı olmamak kaydıyla) ve dünya genelinde geçerli olan ücretsiz bir lisans hakkı vermektesiniz.
;