Görüş

Süper Lig A.Ş.'nin sancılı yolu

Kulüpler Birliği, Süper Lig yayın ihalesinin kendileriyle yayıncı kuruluşlar arasında yapılmasını önerdi. Kurulması planlanan Süper Lig A.Ş.'nin 'sancılı yolunu' spor yazarı Alper Öcal kaleme aldı.

Konular: Spor, Futbol

kulüpler birliği vakfı başkanı göksel gümüşdağ, 10 mart'ta yapılan toplantı sonrasında türkiye profesyonel liglerinin yayın hakları ve sponsorluk gelirleri dahil olmak üzere tüm gelir kaynak yönetimlerinin kulüpler birliği tarafından üstlenilmesi konusunda anlaşıldığını belirtti.

göksel gümüşdağ açıkça rol model olarak ingiltere ve almanya'dan feyzalındığını söylemekte de sakınca görmedi. türk futbolu için tarihi bir adım söz konusu fakat örnek alınan bu iki ülkedeki futbol organizasyonları hayli farklı.

ingiltere'de dönemin beş büyükleri manchester united, liverpool, arsenal, tottenham ve everton'un 1988 yılında ortaya attığı yeni bir süper lig fikri west ham, nottingham forest, aston villa, sheffield wednesday ve newcastle united ile genişleyerek 10 kulübün desteğini almıştı. 1991'de 16 kulübe ulaşan isyancıların sayısı 1992'de 22 kulübe yükselmiş ve söz konusu kulüpler toplu olarak ligden çekilip premier league limited şirketini kurunca, o zamana dek direnen federasyonun da yapabileceği bir şey kalmamıştı. 
 

tff'nin bu gelire ulaşmasında aslan payını yayın gelirlerinden aldıkları % 12'lik dilim oluşturuyor. süper lig kulüplerinin bu parayı tff'ye yedirmek istemediği başkanların yaptığı açıklamalara bakılırsa aşikâr. 

by Alper Öcal

1992 yılında kurulan premier league'de her kulübün ligi yöneten şirket içinde eşit oranda bir hissesi yani oy hakkı var. her ay düzenli olarak toplanan şirketin genel kurulunda, her delege kendi gündemini genel kurula taşıyabiliyor. karar alınabilmesi için 3'te 2 çoğunluğun, yani 14 kulübün oy desteği şart. fa olarak bildiğimiz federasyonun hissedarlığı ise özel bir statüye sahip. küme düşme, lige yükselme ve başkanlık seçimleri dışında rutin işleyişte herhangi bir gündeme dahil olamıyorlar. ligler bittikten sonra yapılan toplantıda küme düşenler şirketteki hisselerini lige yükselenlere devrediyorlar ve işleyiş aynı şekilde devam ediyor.

almanya'daki yapıysa daha bütünlüklü ve karma. ligaverband ismiyle bilinen ve türkiye'deki kulüpler birliği vakfı'nın benzeri olan lig birliği, aralık 2000'de 1 milyon € sermayeyle kısa adı dfl olan bir limited şirket kuruyor. 2001-02 sezonundan itibaren ülkedeki tüm profesyonel liglerin lisans ve pazarlama faaliyetleri dfl üzerinden yönetilmeye başlanıyor. dfl aynı zamanda liglerde mücadele edecek kulüplerin uyması gereken türlü standartları belirlemek ve bunlara dair uygunluk lisansı vermekle de yetkili. dfl şirket olarak değil ama kendisini kuran lig birliği aracılığıyla kısa adı dfb olan almanya futbol federasyonu'na üye. almanya'da profesyonel futbolu dfl'nin ceo'su ve genel müdür'ü, lig birliği'nin 7 üyeden oluşan yönetim kurulu ve federasyondan üyelerinin de olduğu 4 kişilik danışman kurul hep birlikte yönetiyor.

kısacası; dfl bağımsız ancak federasyonla da işbirliği içinde ve tüm profesyonel ligleri gözeten bir şirketken, premier league tam bağımsız ama sadece zirve lige odaklanmış bir şirket.

göksel gümüşdağ'ın kurulacağını belirttiği süper lig a.ş. isminden anlaşılacağı üzere muhtemelen premier league benzeri bir anlayışla kurulacak.

kulüpler birliği vakfı içinde şampiyonluk yaşamış kulüplerin delegeleri ve diğerleri arasındaki geçmiş kavgalar hatırlandığında, eşit hisseli bir yapının çatışma olmadan varlığını ne kadar sürdüreceğini kestirmek zor. öte yandan para sözkonusu olduğunda ilk adımı atmakta kulüplerimizin çok cesur olduğu da malum.

gelir kavgası

zira türkiye futbol federasyonu'nun bağımsız denetimden geçmiş haziran 2013 ve mayıs 2014 yılları arasındaki mali tablolarında gelir hanesinde 318 milyon 440 bin 554 tl yazıyor. profesyonel futbolun bu gelirdeki payı 183 milyon 581 bin 55 tl. oran olarak % 57,6'ya tekabül ediyor. 60 milyon tl'yi aşan sponsorluk gelirleri de eklendiğinde bu oran % 70'i buluyor.

tff'nin bu gelire ulaşmasında aslan payını yayın gelirlerinden aldıkları % 12'lik dilim oluşturuyor. 

süper lig kulüplerinin bu parayı tff'ye yedirmek istemediği başkanların yaptığı açıklamalara bakılırsa aşikâr. süper lig a.ş. fikrinin bu yüzden doğmuş olma ihtimali de yüksek. kulüplerin kendi ürünlerini pazarlamak istemesi en doğal hakları olmakla beraber kulüp dışına giden kesintiler konusunda türkiye'nin avrupa'nın en cimri anlaşmasına sahip olduğunu da unutmamalılar.  

başarırlarsa devrim denen süper lig a.ş. ile ülke futbolundaki tüm ipler süper lig kulüplerine verilmiş olacak ve bir tür dikta kurmuş olacaklar.

by Alper Öcal

örneğin rol model alınan ingiltere'de son 4 yılda yayın gelirlerinin her sezon ortalama % 21,45'i premier league'de mücadele eden kulüplerin dışında kalan, hakemler derneğinden gençlik organizasyonlarına dek uzanan farklı yerlere harcandı. almanya'da bu oran % 20, fransa'da % 19 ve italya'da % 17,5.

federasyon'da yaklaşan başkanlık seçimleri öncesi 302 delegenin 126'sına sahip olan süper lig kulüpleri ligin şirketleşme fikrinde kararlı görünse de iş sadece federasyonda bitmiyor.

türkiye'de böyle bir hareketin devlet ve federasyondaki genel kurul desteğini almadan oluşması mümkün değil. zira türkiye’deki her türlü futbol faaliyetini yürütmek, düzenlemek ve denetlemek, meclisten çıkan ve 16/05/2009 tarihinde resmi gazete'de yayımlanan kanuna göre türkiye futbol federasyonu'na devredilmiş durumda. tff statüsünün 74. maddesine göre de yayınların düzenlenmesi, programlanması, merkezi olarak pazarlanması ve kulüplere dağıtılmasının sorumluluğu tff'ye ait.

statünün 74/6. maddesi: "kulüplerin yayın kuruluşları ile yapacakları sözleşmeler, tff’nin gözetim, denetim ve onayına tâbidir. tff tarafından onaylanmayan sözleşmeler, tff’ye karşı hüküm ifade etmez. gerekli yayın yetki belgesi tff'den alınmadığı sürece hiçbir müsabaka televizyonda, radyoda, internette ve benzeri hiçbir ses ve veri taşıyıcılarında yayınlanamaz" diyor.

bilhassa aziz yıldırım'ın ara sıra yaptığı havuzu bozma çıkışının gerçekleşmemesinin sebebi bu madde. gelinen noktada süper lig'de yer alan tüm kulüpler havuzu bozmadan ama havuzu oluşturan şartları kendisi düzenlemek istiyorlar. kulüpler birliği'nin isteğinin hayata geçebilmesi için tff statüsünün ve 74. maddenin değişmesi gerekecek. kulüpleri yeterli delegasyon desteği var.

başarırlarsa devrim denen süper lig a.ş. ile ülke futbolundaki tüm ipler süper lig kulüplerine verilmiş olacak ve bir tür dikta kurmuş olacaklar.

yeni haliyle düzenleyici ve denetleyici bir çatı kurum olmaktan öteye geçmeyecek tff delegasyonunda küçük bir değişimle durum tersine çevrilebilir. süper lig a.ş. ile bağımsızlığını ilan eden zirve ligin % 42 olan temsil ağırlığının tff'den arındırılıp, yerine oyunun içinden gelmiş daha homojen bir delegasyon ve adil kurumlardan oluşan, tarafsız bir tff konursa ülke futbolunda çok şey rayına oturabilir.

alper öcal 1982 doğumlu. beykent üniversitesi mis ve işletme bölümlerinden mezun. vatan gazetesinde spor yazarlığı, lig tv'de brezilya serie a ligi danışmanlığı ve bloomberg ht kanalında futbol ekonomisi üzerine program yaptı.

bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve al jazeera'nin editöryel politikasını yansıtmayabilir

kaynak: al jazeera
 

Yorumlar

Bu sitede yer alan içerikler sadece genel bilgilendirme amacı ile sunulmuştur. Yorumlarınızı kendi özgür iradeniz ile yayınlanmakta olup; bununla ilgili her türlü dolaylı ve doğrudan sorumluluğu tek başınıza üstlenmektesiniz. Böylelikle, Topluluk Kuralları ve Kullanım Koşulları'na uygun olarak, yorumlarınızı kullanmak, yeniden kullanmak, silmek veya yayınlamak üzere tarafımıza geri alınamaz, herhangi bir kısıtlamaya tabi olmayan (format, platform, süre sınırlaması da dahil, ancak bunlarla sınırlı olmamak kaydıyla) ve dünya genelinde geçerli olan ücretsiz bir lisans hakkı vermektesiniz.
;