Görüş

Türk-Kürt gerginliğinin boyutları

AKP nezdinde, Kürt sorununun çözümüne askeri yöntemlerle ulaşılamayacağı yönünde bir kanaat var.

İki Türk askeri devriye geziyor.
Askeri yöntemler bu çok taraflı sorunun çözümünü daha da zorlaştırıyor. [Reuters]

pkk’nın gerçekleştirdiği ve 24 türk askerinin hayatına mal olan hakkari eylemi, ankara’nın askeri misillemesini getirdi ve bir o kadar pkk savaşçısı öldürüldü.

ancak burada en önemli nokta bu eylemin sonrasının da olduğudur. zira bu eylem zamanlaması, gösterge ve hedefleri açısından sıradan askeri bir eylemden ibaret değildir. aksine bir yandan kürt sorununa siyasi çözüm bulmayı hedefleyen siyasi çabaların başarısızlık sürecinin, diğer yandan devam eden bölgesel çekişmeler savaşında kürt kartının öneminin ifadesidir. özellikle de bölgenin arap baharı devrimlerine sahne olduğu gelişmelerin gölgesinde…

pkk bölgesel bir kart mı yoksa halk devriminin temsilcisi mi?

hakkari eyleminin gerçekleşmesinin hemen ardından recep tayyip erdoğan, dışarıyı suçlayarak saldırının arkasında (türkiye’nin istikrarını, ekonomik refahını ve bölgesel ağırlığının artmasını hedef alan) gizli ellerin olduğuna işaret etti ve ülkesinin terör örgütlerine destek verenleri sorumlu tutacağını açıklayarak tehdit de iliştirdi.

türk medyası konuşmaya geniş yer ayırdı ve analizler üç noktaya odaklandı.

  1. suriye: suriye rejiminin, türkiye’nin suriye ayaklanmasını destekleyen tutumu, muhalefete ve özellikle de müslüman kardeşler hareketine kucak açması arka planında erdoğan hükümetine karşı pkk kartını seferber etmeye çalıştığı yönünde derin bir kanaat var.  rejim böylelikle ankara’yı suriye’de yaşananlara yönelik tutumunu gözden geçirmeye sevk etmesi umuduyla bu kartı harekete geçirebileceğini göstermiş oldu ve bu çaba, şam’ın on yıldan fazla bir süre önce adı geçen partiyle (pkk) güçlü ilişkilerini hatırlattı. bu ilişki, pkk lideri abdullah öcalan suriye’yi terk etmeseydi ve ardından kenya’da yakalanmasaydı iki taraf arasında bir savaşı ateşlemek üzereydi.
  2. iran: pkk ve iran kolu pjak’a karşı türkiye ile iran arasında güvenlik işbirliğine rağmen bölgedeki türk rolünün artması ve türkiye’nin kendi topraklarında nato füze radar sisteminin konuşlanmasına onay vermesi taraflar arasındaki ilişkileri gerdi. şam ile tahran arasındaki stratejik ilişkilerin gölgesinde ankara’da, iran’ın türkiye’yi kendi iç sorunlarıyla meşgul ettirmek ve iki ülke arasındaki tarihi rekabet arka planında, türkiye’nin rolünün artmasına nokta koymak için pkk kartını kullanmaktan uzak olmadığı yönünde bir kanaat var. ankara’ya nato’nun bölgeye yönelik projeleri içinde yer almaması gerektiğini anlatmanın yanısıra, tahran’ın bir süre önce pkk başkanlık konseyi üyesi murat karayılan’ı yakaladığını açıklaması ve ardından ankara’nın olayın iç yüzünün açıklanması talebine rağmen bu açıklamasından geri adım atması türkiye’nin şüphelerini arttırdı.
  3. israil: türkiye ile israil arasında son yıllarda anlaşmazlıkların artmasıyla birlikte ankara, israil’in güvenlik ve askeri açıdan pkk’yı güçlü şekilde desteklediğini düşünüyor. israil dışişleri bakanı avigdor lieberman’ın bu alandaki açıklamaları dikkat çekiciydi. lieberman bir süre önce hamas hareketini destekleyen türk tutumu arka planında türkiye’de kendi devletlerini kurmaları için kürtleri destekleme planı yapılması çağrısında bulunmuştu.

aslında bu bölgesel çevrelerin pkk’ya destek verdiklerinin doğruluk boyutu bir yana, türkiye’nin kürt tırmanışına yönelik kanaati şu iki noktada özetlenebilir:

birincisi, adı geçen parti (pkk), türkiye’nin bölgede yaşanan gelişmelerin hareketini desteklemek yerine içine kapanmaya sevk ederek türkiye’yi zayıflatmanın ve artan rolüne nokta koymanın bölgesel aracıdır.

ikincisi pkk, amacı türkiye’yi dış planlar doğrultusunda bölmek olan terör örgütünden başka bir şey değildir.

buna karşın pkk, türkiye’nin bu politikasının, kemal atatürk döneminden bu yana gelen türk hükümetlerinin izlediği inkar ve uzaklaştırma politikasının ifadesi olarak işi kurtarma aracı olduğu düşüncesinde.

kürt sorununun çözümü için bir yol haritası sunan erdoğan’ın kendisi, seçim stresi altında bu plandan geri adım attı. oysa pkk, kürt devleti kurma, konfederasyon ve federasyon taleplerinden geri adım atmaktan başlayarak idari yönetim talebine kadar daha fazla ödün vermişti.

türk hükümetinin pkk’nın açıkladığı ateşkesi veya diyalogu reddetmesi karşısında pkk’nın önünde bedeli ne olursa olsun siyasi çözüm masasına kendisini dayatmak amacıyla şiddete başvurmak dışında bir seçenek kalmamıştı. pkk bu bağlamda bölgesel zıtlaşmalar ve çekişmelerden istifade etmekte de tereddüt etmedi; özellikle de kürtlerin bulunduğu ülkeler kürtlerin bölgede bir ulusal devlet kurma hayallerini bitirmekte anlaşmışken. aynı zamanda nüfusları 30 milyon olan kürtler, bölge halkları arasında devletleri olmayan tek halk olduklarını düşünüyorlar.

siyasi sıkıntı ve tercihlerin tartışması

türkiye’nin resmi olarak ‘dağ türkleri’ diye tanımladığı kendi kürtleriyle ilişkisinde tam bir ikilem söz konusu. bu tanımlama ulusalcı inkar politikasını tesis etti. sonrasında ise kürt ulusalcı ayrışmasını gördük. bu denklem kürt-türk çekişmesini, kan ve baruta batmış bir tünele koydu.

raporlar türk ordusunun 1994 yılından beri pkk’yı bitirmek ve sığınaklarını yerle bir etmek amacıyla otuz defa kuzey irak’a girdiğini ifade ediyor. aldığı yıkımın boyutuna rağmen pkk, her defasında gücünü onarabildi ve gerginliği arttırmanın yeni bir dalgasına başladı.

pkk’nın türkiye kürtleri arasındaki popülaritesi, mecliste otuz altı milletvekilliği kazanan barış ve demokrasi partisi (bdp) kanalıyla kendisine siyasi kanat oluşturmakta başarılı olacak derecede arttı. dahası bdp neredeyse türkiye kürtleri sahasındaki tek parti oldu. zira özellikle de yerel seçimlerde büyük başarı elde etmesi sonrası kendisiyle rekabet edecek bir başka parti bulunmuyor. bu durum partiye türkiye kürtleri arasında daha fazla nüfuz ve güvenilirlik kazandırdı.

türk siyasetinin sıkıntısı, kürtleri inkar politikası üzerine inşa edilen klasik temellerin dışına çıkamamasında saklı. bu siyaset, halkların hayatındaki sosyal, siyasi ve ekonomik değişimlerin rolünü anlamaktan aciz siyasi düşüncenin esiri olmuştur. bu rol özgürlük bilincinin ve idrakinin ifadesidir.

derinde, türk siyasi yönetimi ve özellikle de adalet ve kalkınma partisi nezdinde, kürt sorununun çözümüne askeri yöntemlerle ulaşılmayacağı yönünde bir kanaat var, ancak buna rağmen şu an türkiye’nin güvenlik ve istikrarını koruyacak siyasi bir çözümü gerçekleştirmekten ve kürtlerin ulusal kimliğini tanımaktan aciz görülüyor. peki niçin?

ortada üzerinde durulması gerekli sebepler var ve bu sebeplerin en önemlileri şunlar:

  1. milliyet olarak farklı ötekinin kimliğini tanıyamayan dar görüşlü milliyetçi kültür üreten milliyetçi ideolojik kapalılık. bu ideolojik dar görüşlülüğü somutlaştıran ifade olarak türkiye’nin şehirlerindeki meydanlara  ‘ne mutlu türküm diyene’ şeklinde sloganların asıldığı biliniyor.
  2. bu ideoloji, iktidara gelmekle ilişkili seçim hesaplarından hareketle kendisinin esiri bir siyaset sınıfı doğurdu. adalet ve kalkınma partisi, bu denklemi kırma girişimlerine rağmen bu boyuttan kurtulmakta başarılı olamadı.
  3. kürt milliyetçiliğini geçen yıllar boyunca ulusal düşman derecesinde gören ordu, bu sorunun demokratik barışçıl çerçevede çözülmesine götürecek gerçekçi her değişime karşı durdu.
  4. kürt ulusal haklarına ve özelikle de kürt kimliğini tanımanın türkiye ve bölgedeki kürtlerin büyük nüfusu gereği ülkeyi bölebileceğine yönelik temel türk endişesi.

gerçekten de bu ve diğer sebepler kürt sorununun barışçıl çözümünü engelleyen ideolojik bir yapı oluşturduğundan, türk siyaseti tam bir sıkıntı içinde görülmektedir. zira türk siyaseti bir yandan askeri yöntemlerin çözüm bulmadaki başarısızlığının farkında, ancak diğer yandan da soruna demokratik çözüm üretmekten aciz.

türk siyaseti kendi sıkıntısı içinde şu etkenlere bel bağlıyor:

  1. kürtlerin bulunduğu ülkelerle bölgede bir kürt oluşumunun kurulmasını engelleme konusundaki anlaşmada kendini gösteren bölgesel etken. çünkü bu oluşumun kurulması bu ülkelerin bölünmesi anlamına gelecek. dolayısıyla aralarında kürt milliyetçiliğinin yükselişiyle mücadele etmek amacıyla ikili ve üçlü anlaşmalar yapıldı.
  2. batı ülkelerinin kendi çıkarları doğrultusunda hareket ettiği, türkiye’nin jeopolitik önemi ve rolü gereği bu ülkeyle çıkarlarının değişmeyeceği ve dolayısıyla pkk’yı terör hanesine koydukları düşüncesinde kendini gösteren uluslararası etken. batı’nın türkiye’de yaşananın aksine irak’taki kürt hareketine olan sempatisini gördük.

türkiye’nin kürt politikasındaki sıkıntısı, milli bütünlükten yoksunluğunda ve çözüm ufkuna çıkması için gerekli bir girişime muhtaç olmasında saklı. türkiye sorunun federal sistemin kurulmasını öngörse dahi barışçıl şekilde çözülmesi gerekli bir iç sorun olduğunu itiraf etmedeki tereddüde son vermeli.

yeni anayasa ve çözüm ufku

hakkari eyleminin göstergeleri konusundaki en ilginç analiz ‘eylemin kürt sorununu erdoğan’ın bizzat kendisinin vaat ettiği yeni anayasa gündemine almayı hedeflediği’ şeklindeydi. bu analiz siyaset dünyasında ilginç olduğu kadar heyecan vericiydi de.

özellikle de türkiye gibi bir ülkede eylemleri bütün tasavvurların üzerine çıkan ergenekon örgütünün bulunduğu derin devlet diye bir yapı bulunuyor. bu durum bazı kesimleri, eylemin, türkiye büyük millet meclisi’nin ülkenin yeni anayasasını hazırlama oturumlarına başlamasına denk getirildiği yönünde böyle bir analize sevk etti.

analiz, erdoğan ölçeğinde de olsa hiçbir türk liderin pkk ile diyalog başlatma ve dolayısıyla 40 binden fazla türk’ün ve kürt’ün öldüğü çatışmalardan sonra kanlı görüntüsünü dikkate alarak pkk’yı tanıma gücünün olmadığını gözler önüne seriyor. özellikle de bu türden bir diyalog kapısının herhangi bir türk lider tarafından açılması, bu liderin türk siyasetini yöneten ideolojik boyut gölgesinde siyasi ve ulusal güvenirliliğini kaybetmesine yol açacaktır.

bu siyaset, sonuçları bölge dışına taşan arap baharı devrimi gölgesinde kürt sorununu şişesinden çıkması sonrası kuşatamaz veya çözümünü sonsuza kadar erteleyemez.

nihayetinde bir dizi iç sorun yaşayan ülke olarak türkiye gerçekçi reformlar yapmadıkça bu sorunlardan kurtulacak gibi görünmüyor.

buradaki ironi, kendisini arap dünyasında değişim hareketinin lideri olarak gösteren, demokrasi, özgürlük ve çoğulculuktan dem vuran türkiye’nin çok geçmeden kendi kürtlerine karşı inkarcı ve uzaklaştırıcı bir zihniyetle ilişki kurduğunu gözler önüne sermesidir.

sözün özü kürt-türk gerilimi ve bu seçeneğin faydasız olduğuna dair derin kanaatin gölgesinde, bütün dikkatler yeni anayasaya odaklanmış durumda. öcalan’la pkk’ya bütün yönleriyle liderlik yaptığı imralı’daki hapishanesinde gerçekleştirilen gizli görüşmenin başarısız olması sonrası bu yeni anayasa tarafları arzulanan çözüme sevk edecek bir köprü olarak görülmektedir. 

1967 suriye doğumlu yazar, suriye televizyonunda haber editörü ve müdürü olarak çalıştı, iran merkezli el alem televizyonunun şam muhabirliği ve müdürlüğünü yaptı. el hayat, en nehar ve el müstakbel gibi gazetelerde makaleleri yayınlandı. türkiye ve kürt konularında uzman olan yazarın türkiye ve dış politikanın sorunları adıyla bir kitabı da bulunuyor.

bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve al jazeera’nın editöryel politikasını yansıtmayabilir.

Hurşid Deli

1967 suriye doğumlu yazar, suriye televizyonunda haber editörü ve müdürü olarak çalıştı. iran merkezli el alem televizyonunun şam muhabirliği ve müdürlüğünü yaptı. el hayat, en nehar ve el müstakbel gibi gazetelerde makaleleri yayımlandı. Devamını oku

Yorumlar

Bu sitede yer alan içerikler sadece genel bilgilendirme amacı ile sunulmuştur. Yorumlarınızı kendi özgür iradeniz ile yayınlanmakta olup; bununla ilgili her türlü dolaylı ve doğrudan sorumluluğu tek başınıza üstlenmektesiniz. Böylelikle, Topluluk Kuralları ve Kullanım Koşulları'na uygun olarak, yorumlarınızı kullanmak, yeniden kullanmak, silmek veya yayınlamak üzere tarafımıza geri alınamaz, herhangi bir kısıtlamaya tabi olmayan (format, platform, süre sınırlaması da dahil, ancak bunlarla sınırlı olmamak kaydıyla) ve dünya genelinde geçerli olan ücretsiz bir lisans hakkı vermektesiniz.
;