Gezi Parkı eylemleri

Brezilya, Türkiye, Peru ve Bulgaristan’daki gösterilerin ortak noktası

Ana akım medya tarafından büyük ölçüde görmezden gelinen ancak internetin etkisiyle hızla yayılan polisin şiddet içerikli sıkı önlemleri, İstanbul ve Sao Paulo’daki ilk gösterileri dönüşüme uğrattı.

Taksim Meydanı, İstanbul
İstanbul'daki Gezi Parkı protestocuları, Sao Paulo'da eş zamanlı gösterileri desteklemek için Brezilya bayrağı açtılar. [AFP/Getty]

sao paulo, brezilya – istanbul’daki gezi parkı protesto hareketi, brezilya’daki ayaklanma üzerinde nasıl bir etki bıraktı? peru’da aniden ortaya çıkan kitlesel gösterileri, komşu ülke brezilya’dan esinlenmiş bir ayaklanma olarak açıklayabilir miyiz? bu üç ülkede ve bulgaristan’da meydana gelen hükümet ve düzen karşıtı protesto hareketlerinin ortak noktası nedir?

yorumcular, son zamanlarda meydana gelen ayaklanmaları açıklamak için özel sebepler bulmaya çalıştılar. mesela; istanbul, gezi parkı’nı neo-liberal kuşatmadan korumak için ayağa kalktı. brezilya vatandaşları, toplu taşıma ücretlerindeki fiyat artışını protesto etmek için sokaklara indiler. perulular, yolsuzluğa ve kendi isteklerini ülkenin anayasa mahkemesine dayatmak isteyen hükümete karşı öfkeliydiler. eylemlerine ocak 2013’te başlayan bulgaristan’daki göstericiler ise yüksek elektrik ve su faturalarından dolayı duydukları öfkenin sonucu meydanlara indiler.

fakat bu gerekçeler acaba gerçekten son aylarda ne olduğunu açıklıyor mu? yukarıda sıralanan sebepler, birbiriyle neredeyse hiçbir bağlantısı olmayan dört ülkedeki ayaklanmaların eş zamanlı gerçekleştiğine işaret ediyor. sebep-sonuç mantığı ise sağ-sol ekseninin büyük ölçüde dışında kalan bu protestoları tam manasıyla açıklamakta yetersiz kalıyor.

aksine, bu hareketlerin ortak noktası, ideolojik olmaktan ve belirli bir şikayeti dile getirmekten ziyade yeni bir protesto yapısı arz etmesidir. bu dört ülkenin tümünde sendikalar ve siyasi partiler gibi gruplar arasında neredeyse hiçbir ilişki yoktur. örnek vermek gerekirse; peru’da temmuz 2013 boyunca başkent lima sokaklarının dolmasını sağlayan protesto çağrıları, (haberin orijinal ispanyolca metni) esasen sosyal medya ağları, e-mail listeleri ve ideolojik olmayan gruplar içinde ortaya çıktı. perulu insan hakları aktivisti rocio silvia santisteba, bir muhabirin kendisine gösterilere öncülük ettiği iddialarını sorması üzerine şu yanıtı vermişti: “biz öncülük etmiyoruz; bir araya geliyoruz.”

ana akım medya tarafından büyük ölçüde görmezden gelinen ancak internetin etkisiyle hızla yayılan polisin şiddet içerikli sıkı önlemleri, istanbul ve sao paulo’daki ilk gösterileri dönüşüme uğrattı. john robb, hiçbir grubun kendi gündemini başkasına dayatamadığı bu olayları, ‘açık kaynak gösterileri’ şeklinde tanımlıyor (analizin orijinal ingilizce metni). bilginin, internet vasıtasıyla kendiliğinden bir araya gelen ve örgütlenen vatandaşlar tarafından yayıldığı bu gösteriler; devlet, medya ve piyasa arasındaki anlaşmayı bozan bir yapı niteliği taşıyor.

brezilyalı bir dijital iletişim şirketi olan intragentes, brezilya’daki gösterilere ilişkin yaptığı bir çalışma yürüttü. çıkan sonuçlarına göre, otobüs ücretlerinin düşürülmesi çağrısı yapan passe livre (serbest geçiş) hareketi (araştırmanın orijinal portekizce metni), 13 haziran’daki polis şiddetinden sonra gösterilerin liderliğini büyük ölçüde kaybetti. bu olay, gösteri silsilesinin toplu taşıma ücretlerinin yanında diğer sebepleri de kapsamasının önünü açtı. 17 haziran’daki büyük gösterilerde, milyonlarca brezilyalı, tıpkı bulgaristan’da olduğu gibi, ülkedeki siyasi partilere karşı sokaklara döküldüler ve daha önce eşi benzeri görülmemiş çeşitlilikte posterlerle daha iyi bir genel sağlık sistemi, daha etkin bir toplu taşıma, daha iyi bir eğitim, şeffaflık ve yurttaşlık hakları gibi taleplerini dile getirdiler. aynı şey, türkiye’deki gezi parkı olaylarının ilk günlerinde de yaşandı. polisin göstericilere karşı biber gazı kullanmasının ardından, protestolar sadece bir parkın savunulmasının çok ötesine geçti. tıpkı brezilya’da olduğu gibi gezi parkı hareketi de vatandaşlık hakları, daha şeffaf bir demokrasi ve yeni bir ekonomik model için bir mücadele yapısı teşkil etme yönünde genişledi.

değiştir, karıştır ve vur

peki, ama bulgaristan, türkiye, brezilya ve peru’daki ayaklanmaların orta noktası nedir? aralarındaki bir diğer benzerlik, bu dört ülkenin hiçbirinde göstericilerin iktidar yapısını yok etmeyi amaçlamadığı gerçeğidir.

fransız filozof roland barthes’in 1960’larda yazdığı gibi, “en iyi yıkım, şifreyi yok etmek değil, onu değiştirmektir.” birbirine bağlı kalabalıklar, birleşen duygular iktidarı alaşağı etmez. göstericiler aslında iktidarın, protokollerin ve sürecin kodlarını değiştirmeyi tercih ederler. nitekim bulgaristan kongresi’nin veya brezilya’nın niteroi şehrinin işgal edilen yerel siyasi meclisinin önünde yoga yapmak, fiilen iktidarı ele geçirmek kadar yıkıcı olabilir. brezilya’daki ayaklanmalar esnasında sıkça görüldüğü gibi işgal edilen bir kamu binasının içinde hiyerarşik olmayan, katılımcı ve açık bir halk meclisi kurulması, siyasetin işleyiş biçimini değiştirebilir.

türkiye başbakanı recep tayyip erdoğan, ülkesindeki göstericileri nitelerken çapulcu kelimesini kullandığında, sokaktaki kalabalık o kodu benimsedi ve kendilerini ‘çapulcu hareketi’ olarak tanımlamakla kalmayıp gezi parkı’ndaki olayları canlı yayınlayan çapul tv kanalını kurdular. brezilya medyası ise göstericileri vandalos (zorba, barbar) olarak niteleyince, sokaktaki göstericiler de bu aşağılamayı ülkedeki sağlık sistemiyle ilişkilendirerek şöyle karşılık verdiler: “barbarlık onların doktor sırasında bekleyen babana yaptıklarıdır.”

değiştir, karıştır ve darbe vur. virüsü yay. peru’daki indignados (öfke) hareketi, repartija (bölüşüm) meselesine dikkat çekerek hükümetin siyasi kurumlarının belirsiz dağılımına vurgu yaparken, mesajın akılda kalır biçimde kitlelere yayılması için lagartija (kertenkele) simgesini kullandı.

bulgarlar ise metaforik katmanlarla yüklü bir eylem olarak, gösterilerin 45. gününde meclis binasının kapısına karpuzlar getirdiler. bunun anlamı ise şuydu: ingilizcedeki watermelon (karpuz) kelimesi, bulgarcadaki gün ve yıl kelimelerinin birlikte okunmasıyla benzer söylenişe sahiptir. komünistler bulgaristan’ı 45 yıl yönetmişti ve o protestonun gerçekleştiği gün, parlamentonun etrafının sarılmasının üzerinden de tam 45 gün geçmişti. bulgar protestoculara göre ise ülke, değişim döngüsü için yeterli olgunluktaydı.

bütün ayaklanmalar birbiriyle bağlantılı

dahası şu ki bütün ayaklanmalar birbiriyle bir şekilde bağlantılıdır. brezilya bayrağının istanbul’daki gösteriler esnasında taksim meydanı’nda dalgalandığı gerçeği veya brezilya’daki gösteriler esnasında “brezilya ikinci bir türkiye olacak!” sloganının kullanılması, bu bağlantıya dair birer örnek teşkil etmektedir. intragentes’in dijital ağlar hakkındaki çalışmasında konu ettiği üzere, 6 haziran’da sao paulo’da ilk protesto çağrısı yapıldığında, brezilya’daki en etkin on facebook sayfası arasında iki türk sayfası da mevcuttu: diren gezi parkı ve türkiye’nin gururu recep tayyip erdoğan (araştırmanın orijinal portekizce metni).

peru’daki protestolar meselesinde ise bağlantı daha uzak bir tarihteki isyanlaydı. twitter’da göstericileri mobilize etmek için kullanılan etiket (hashtag) olan #tomalacalle, 2011 yılında ispanya’da ortaya çıkan indignados (öfke) hareketi’nin kullandığıyla birebir aynıydı. (sokağa çık anlamına gelen #tomalacalle’den #vemprarua'ya (brezilya’daki gösterilerde en çok kullanılan etiket), sosyal ağlardan sokaklara akış bu ayaklanmaların en göze çarpan niteliklerinden biriydi. bu tür protestolar, gösterilerin geleneksel yapısını dönüşüme uğratıyor. ve böylelikle, ispanyol düşünür javier toret’nin de söylediği gibi, “sınırları değişen, melez, sibernetik ve zamana dirençli olup boşluklar boyunca genişleyebilen toplu bir gövde şeklinde işleyen mutasyon geçirmiş bir ağ sistemi” inşa ediyor.

belki de küresel devrim daha yeni başladı. belki küçük detayları -jestleri, posterleri, ikonları, fotoğrafları ve akımları gözlemleyerek devrimin öngörülemez akışını hissedebiliriz. passe livre hareketi’nin üyelerinden biri bir gazeteciye, “ben hiç kimseyim.” demişti. occupy wall street (wall street’i işgal et) eylemcileri de “biz % 99’uz!” diye bağırdılar. sokaklar, ‘hiyerarşik olmayan yeni bir yapı aradıkları’ gibi ‘tabana yayılmış bir demokrasi istediklerini’ ve ‘yeni bir toplumsal kurallar bütünü olduklarını’ bize fısıldar görünüyor. 18 haziran’da brezilya kongresi’nin çatısını dolduran kalabalık bir grup ise şöyle haykırmıştı: “biz daha geniş bir mücadelenin parçasıyız, yani küresel bir mücadelenin.”

brezilya’daki olayları açıklamaya çalışan macar sosyolog peter pal, bu dört ülkedeki ayaklanmaların ortak noktasını bulmamıza yardım ediyor. pal’a göre söz konusu yeni tip hareketin tanımlanması için henüz belli kategoriler mevcut olmamasına rağmen, bir sonuca yine de varılabilir: “bu ayaklanmaların tamamı, bir partiden çok bir isyan, bir hareket; disiplinden çok akış ve amaçtan çok insanları bir araya getirmeyi hedefleyen ortak olmayan bir güçle beraber bir dürtüdür.

internet üzerinden örgütlenen toplumsal hareketler, bilgisayar korsanlığı kültürü ve siyaset konularını üzerinde çalışan ispanyol gazeteci ve yazar. brezilya’nın sao paulo şehrinde yaşayan guiterrez, aynı zamandafuturamedia.net isimli küresel yenilik ağının kurucusu.

twitter'dan takip edin: @bernardosampa

bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve al jazeera’nin editöryel politikasını yansıtmayabilir.

Yorumlar

Bu sitede yer alan içerikler sadece genel bilgilendirme amacı ile sunulmuştur. Yorumlarınızı kendi özgür iradeniz ile yayınlanmakta olup; bununla ilgili her türlü dolaylı ve doğrudan sorumluluğu tek başınıza üstlenmektesiniz. Böylelikle, Topluluk Kuralları ve Kullanım Koşulları'na uygun olarak, yorumlarınızı kullanmak, yeniden kullanmak, silmek veya yayınlamak üzere tarafımıza geri alınamaz, herhangi bir kısıtlamaya tabi olmayan (format, platform, süre sınırlaması da dahil, ancak bunlarla sınırlı olmamak kaydıyla) ve dünya genelinde geçerli olan ücretsiz bir lisans hakkı vermektesiniz.
;