Türkiye

Davutoğlu: Amerikalılar karşımızda mahcup

Başbakan Davutoğlu, IŞİD örgütünün güçlenmesinden, uçuşa yasak bölge ilan edilmemesini ve Özgür Suriye Ordusu’nun yeteri kadar desteklenmemesini sorumlu tuttu. “İki senedir biz bunların olacağını Amerikalılara anlatıyoruz" dedi.

Başbakan Davutoğlu, Cumhurbaşkanlığı için alınan ancak Başbakan tarafından da kullanılacağı açıklanan uçağı ilk kez kullandı. [Fotoğraf: Milliyet Gazetesi]

ahmet davutoğlu, başbakan olduktan sonra ilk yurtdışı gezisini yaptığı kktc’den dönüş yolunda gazetecilerin sorularını yanıtladı. davutoğlu, işid'in ilerleyişinin nedenlerini sıraladı. abd’nin türkiye karşısında mahcup olduğunu şöyle anlattı:

“iki senedir biz bunların olacağını anlatıyoruz amerikalılara. amerikalılar şu anda öyle mahcup ki bizim karşımızda. dedik ki ya; özgür suriye ordusu’nu destekleyelim, silah verilsin diyorduk ya da fiili olarak burada ‘no fly zone’ ilan edelim. çünkü ‘no fly zone’ ilan edilmemesidir işid’i güçlendiren. suriye uçakları, rejimin uçakları özgür suriye ordusu’nu tepeden vurdu. rejim korktuğu için cephe savaşına girmedi. rakka’da, azzaz’da şu anda işid’in hakim olduğu yerlerde muhalefet çekilmek zorunda kalınca karadan rejim girmediği için karadan işid girdi. dolayısıyla taktiksel olarak aralarında bir koalisyon oluştu ve suriye rejimi yakın zamana kadar, işid onlara saldırana kadar tek mermi atmadı. ‘böyle giderse, özgür suriye ordusu desteklenmezse rejim de tümüyle nusayri nitelik kazandığı için mezhebi bir nitelik, sünnilerin hepsi işid’e gidecek, radikalize olacak dedik. ya 'safe haven ve no fly zone' olsun, orada muhalefet korunak altında olduğu bölgede bulunduğu yeri savunabilsin, ya muhalefete ciddi silahlar verilsin ve savaşsınlar. şimdi ne oldu, özgür suriye ordusu zayıfladı, zayıfladı. peki kim kazandı, işid.”

"öso’yu zayıflatmanın sonuçlarını gördüler"

davutoğlu uçuşa yasak bölge ile bölgeye ilişkin fikirlerinin abd ve müttefikler tarafından desteklenmeye başladığını ifade etti.

“şimdi daha yakınlar. maliki ve esad konusunda uyarılarımızı dinlememiş olmanın sonuçlarını gördüler. özgür suriye ordusu’nu zayıflatmanın sonuçlarını gördüler. 22 milyon sünni var suriye-irak hattında. lübnan’ı da koyarsanız, 25’e yakın. adı onun için irak şam islam devleti örgütün. sünniler hiçbir yerde sistemde etkili değiller, dışlanmış durumdalar. dışlamamak için tarık haşimi’yi, nuceyfi’yi, hepsini bağdat’ta tutmaya çalıştık. halk bıktığı için, işid’i, bari bunlar sünni, en azından bize dokunmazlar diye savunmadı bölgesini.”

"el nusra iddiaları kesinlikle yalan"

davutoğlu, "türkiye'ye 'nusra'ya yardım etmeyin' dedik ama türk hükümeti nusra ve ahrar-u şam militanlarının sınır geçişlerine göz yumdu" diyen abd'nin eski ankara büyükelçisi francis ricciardone’nin sözlerini yalanladı. tepkisini abd dışişleri bakanı john kerry'ye de ilettiğini söyledi.

“onu hangi şartlarda yaptı bilmiyorum yani, niçin söyledi, haber nasıl çıktı. ama aynı gün (abd dışişleri bakanı) kerry bizdeydi, ben ona da söyledim, yani bu tür açıklamalar doğru değil. ‘bilmiyorum’ dediler. el nusra iddiaları kesinlikle yalan."

"basın özgürlüğü falan değil”

15 eylül pazartesi günü amerikan the new york times gazetesinde çıkan ve türkiye'den irak şam islam devleti (işid) örgütüne yoğun katılım olduğu iddialarını anlatan bir haber yayımlanmıştı. o haberde, ankara'nın hacıbayram mahallesi'nin işid'in eleman devşirme ve toplama merkezi haline geldiği öne sürülmüş, haberin fotoğrafında cumhurbaşkanı tayyip erdoğan ve başbakan ahmet davutoğlu'nun hacı bayram veli camii'nden çıkarken çekilmiş fotoğrafları kullanılmıştı. erdoğan bu ve benzeri haberler için, "en hafif tabiriyle edepsizliktir, alçaklıktır, adiliktir. türkiye’yi teröre destek veren, göz yuman bir ülke gibi göstermek densizliktir" demişti. davutoğlu’nun değerlendirmeleri ise şöyle:

“paralel dediğimiz yapının yayın organı bir haber yapıyor, aynı resimle new york times manşete alıyor. cumhurbaşkanımız ile hacı bayram’da cuma namazı kıldık değil mi? çıkarken çekilmiş bir resim. paralel yayın bu resmi birinci sayfadan veriyor, diyor ki ‘türkiye’de 1100 küsur işid’li var’, aynı resimle new york times ‘davutoğlu ile erdoğan işid’in elemanlarının toplandığı camide namaz kıldılar’ diyor. el insaf yahu! hacı bayram’ın kemikleri sızlar. yani bu bile meselenin işid değil algı oluşturmak olduğunu ortaya koyuyor. bu basın özgürlüğü falan değil.”

"rehinelerimiz zarar görse ellerine kına yakacaklar"

“amerikan yönetimi, rehinelerle ilgili diyor ki ‘bunlar hakkında yayın yapmayacaksınız’ ve hiç kimse hiçbir şey yazmadı. yapılan doğru. çok daha önce öldürürlerdi haber olsaydı. biz başarısız olan kurtarma operasyonunu da biliyorduk. o gün kaç uçak kalktığını biz takip ettik. bütün amerikan basını sustu, amerikan aileleri sustu. şimdi bizim 49 rehinemiz var. geçen tüsiad geldi işid’le ilgili şeyler... dedim ‘sizi niye bu kadar ilgilendiriyor, oradaki canlarla ilgileniyor musunuz?’ o 49 insanı ben tanıyorum. o çocuğu ben gönderdim oraya’. ama aynı amerikan yayın organları, böyle yayın yaparak bizi işid hakkında açıklama yapmaya zorluyor ve rehineleri tehlikeye atmamızı istiyor. çok mu zor, ekim 2013’te bakanlar kurulu kararı var 'işid terör örgütüdür' diye. 50 kere söyledik. şimdi her gün desek yeni bir şey mi söylemiş olacağız. peki biz basını yasaklamış oluyoruz da amerika niye olmuyor? ingiliz gazeteleri türk işid’cilerden bahsediyorlar da onları öldüren ingiliz’i niye konuşmuyorlar? dikkat dağıtmak istiyorlar. mesele ak parti iktidarına vurmak, rehineler yumuşak karın gibi görülüyor. rehinelerimiz zarar görse zaten ellerine kına yakacaklar tabiri caizse. bir şey demediğimiz zaman da ‘türkiye işid’i eleştirmiyor. demek ki arkasında’. bu kadar iğrenç bir oyun.”

"tüsiad başkanı'nın sözlerine üzüldüm"

tüsiad başkanı haluk dinçer capital dergisinde yayımlanan röportajda, türkiye’de kutuplaşma olduğunu söylemişti. ayrıca türkiye’nin 2023 hedeflerinin yakalanmasını zor bulduğunu ifade etmişti. davutoğlu tüsiad başkanı’nın bu sözlerine de cevap verdi.

“geçen hafta tüsiad başkanı bizdeydi. gayet iyi bir görüşme yaptık ama açıklamalarını gördüğümde doğrusu ciddi çelişkiler fark ettim, üzüldüm. bir kere ‘kutuplaştırıcı’ diyor. kendisine de söyledim, son bir ay içinde cumhurbaşkanı seçiminden sonra sayın cumhurbaşkanımızdan herhangi bir gerginlik ifade eden ya da bir sitem ifade eden bir söz duyuldu mu? yok. ki muhalefet lideri ‘savaş dışında görüşmem’ diyerek, son derece provokatif bir şekilde saldırmış olmasına rağmen. resmi törende kitap fırlatılmış olmasına rağmen böyle bir şey olmadı. peki, benden oldu mu? bir kişiyi ötekileştirici, karşıya koyucu bir tavır oldu mu? ben haluk bey’e sordum, 'yok' dedi kesinlikle. peki nereden çıkıyor suçlamanız? cumhurbaşkanının resmi töreninde dünyaya türkiye’yi rezil edercesine kitap atan kim? chp. toplu bir şekilde bağıra çağıra tbmm’yi terk eden kim? chp. ak parti’den tepki geldi mi? kürsüyü işgal mi etti? genel başkan, başbakan oldum, bir teşekkür telefonu gelmedi. 10 gün geçti, kongrelerinden sonra aradım, hayırlı olsun dedim. kim kutuplaştıran? ikide bir bir sivil toplum örgütünün kutuplaştırıcılıktan bahsetmesi kutuplaştırıcı bir etki yapar. illa bizi bir şekilde tahrik etmek amacı varsa, biz sabırla yaklaşırız.”

"o zaman niyet başka"

“ben kendileriyle konuştuğumda bu konuları bana dile getirmemişlerdi. yani 2023 hedefleriniz hayal diye bana söylememişlerse, cumhurbaşkanımıza söylememişlerse halka dönüp bunu söylemeleri kusura bakmasınlar doğru değil. olumlu ve verimli geçen görüşmelerden sonra bu söylendiği zaman, o zaman niyet başka. neyse.”

"sanki ben muhatap olma peşindeyim"

başbakan davutoğlu ile ana muhalefet partisi chp genel başkanı kemal kılıçdaroğlu arasında “muhataplık” tartışması sürüyor. chp lideri, davutoğlu’nu “bağımsız davranması halinde” muhatap alacaklarını söylemişti. davutoğlu buna da tepki gösterdi.

“kılıçdaroğlu’na,'diyaloğa hazırız' mesajı verdim, cevaba bakın: ‘bağımsız davranacağını gösterirsen muhatap oluruz.’ sanki ben onunla muhatap olma peşindeyim. o kadar yukarıdan bir dil ki, kim akıl verdiyse, benim meşruiyetimi ve otoritemi tartışmak kılıçdaroğlu’nun haddi değil. kriter koymak da, şart koymak da haddi değil. bir dakika, ne oluyoruz yani. lütuf gibi, muhatap almasan ne olur, alsan ne olur yani. tüsiad başkanı çıkıp da bütün bu olumlu mesajlara rağmen kutuplaştırıcı dil diye bir şey söylüyorsa... ben konuştum, cumhurbaşkanımız konuştu, cumhurbaşkanımız onların davetine gidecek. bizi kimse suçluluk psikolojisine sokamaz, bunu herkes bilsin. biz desteği halktan aldık ve halka döneriz. başka da hiçbir yerde ne kılıçdaroğlu, ne tüsiad;,ne benim, ne sayın cumhurbaşkanımızın meşruiyetini tartışma hakkına da, haddine de sahip değildir. bana kimse dönüp kriter koyamaz, diyalog için şart da koyamaz. şimdi tüsiad’a çağrı yapıyorum; kutuplaşmayı engellemek istiyorlarsa kutuplaşma lafını bir daha ağızlarına almasınlar artık, yeter.”

kaynak: milliyet gazetesi

Yorumlar

Bu sitede yer alan içerikler sadece genel bilgilendirme amacı ile sunulmuştur. Yorumlarınızı kendi özgür iradeniz ile yayınlanmakta olup; bununla ilgili her türlü dolaylı ve doğrudan sorumluluğu tek başınıza üstlenmektesiniz. Böylelikle, Topluluk Kuralları ve Kullanım Koşulları'na uygun olarak, yorumlarınızı kullanmak, yeniden kullanmak, silmek veya yayınlamak üzere tarafımıza geri alınamaz, herhangi bir kısıtlamaya tabi olmayan (format, platform, süre sınırlaması da dahil, ancak bunlarla sınırlı olmamak kaydıyla) ve dünya genelinde geçerli olan ücretsiz bir lisans hakkı vermektesiniz.
;