Ekonomi

'Türkiye’nin sorunu düşük büyüme'

Türkiye’de artan dolar kuru, yükselen enflasyon ve işsizlik rakamları ’ekonomik kriz mi geliyor?’ söylentilerini beraberinde getirdi. Ekonomi Profesörü Erhan Aslanoğlu ile Türkiye ekonomisini konuştuk.

Konular: Piyasalar
Prof. Aslanoğlu, Türkiye’nin ekonomideki risklerinin jeopolitik riskler ve cari açık olduğunu söyledi. [AJT/İlker Taş]

türkiye’de 1 eylül’de 2.15 tl olan dolar kuru, 1 ekim’de 2.29 tl’yi gördü. abd merkez bankası'nın (fed) faizleri beklenenden erken artıracağı endişesi dünyada dolara olan talebi artırdı. bu da yurtiçinde doların tl karşısında değerlenmesine neden oldu.

haziran ayındaki işsizlik verileri ise mevsim etkisiyle düşmesi beklenirken yüksek geldi. haziran’da işsizlik yüzde 9,1 olarak açıklandı. bununla birlikte enflasyon hala tek hanede kalmasına rağmen gerilemedi. ağustos enflasyonu yüzde 9,54 oldu.

irak'ta yaşanan kaos ortamına rağmen, ihracat ise yüzleri güldürmeye devam ediyor. eylül ayında ihracat rekoru kırıldı. ihracat eylül'de 13 milyar doları aştı ve yıllık ihracat 157 milyar doların üzerine çıktı.

bütün bu gelişmeleri ve türkiye ekonomisini, “ekonomik açıdan türbülanslar olabilir ama çok vahim senaryolar yok. türkiye bir süre yapısal reformları gerçekleştirene kadar düşük büyümeyle ve düşmeyen işsizlikle mücadele etmek zorunda kalacak” diyen marmara üniversitesi ve piri reis üniversitesi ekonomi profesörü erhan aslanoğlu ile konuştuk.

türkiye’de bir ekonomik kriz mi yaşanacak? bir kriz mi geliyor?

“krizin tanımı değişir. nedir kriz? genel anlamda ekonominin daralması, eksi yani negatif büyüme, dolar kurunda sert artış, işsizliğin çok artması gibi birçok semptomu var. dolayısıyla kriz tanımı, içinde bulunduğumuz durum için doğru değil.

son 20 yılda yaşadığımız krizler genelde kur nedeniyle yani türk lirası'nın aşırı değer kaybından yaşadığımız krizlerdi. böyle bir kriz olacağını zannetmiyorum. yani 2001’de yaşadığımız gibi doların türk lirası karşısında üç katına çıkacağı gibi bir kriz olmayacak.

türkiye şu anda belki daha önce bilmediği tarzda bir sıkıntı yaşıyor. bu da büyüme oranları. potansiyel büyüme rakamlarına yaklaşamıyor. bu da isimlendirilirse bir çeşit kriz denilebilir: türkiye’nin bunu aşması gerekiyor. bunun ekonomi tarafındaki en büyük nedeni cari açık. tasarruf açığı. bu cari açık sorunu yüzünden şu anda türkiye yüzde 3-4 arası büyüme rakamı yakalayabiliyor. ancak bu türkiye’ye yetmiyor. işsizliği önleyebilmek, sosyal ve siyasal istikrar için türkiye’nin daha hızlı büyümesi gerekiyor.

bu anlamda önümüzdeki dönemdeki sorunumuz potansiyelin altında büyüme ve işsizliği düşürememe, enflasyonu düşürememe ve cari açık sorunu nedeniyle dışa bağımlı kalma olarak öne çıkıyor."

cari açık nasıl düşürülür?

"cari açık yapısal bir sorun. cari açığı düşürmenin yolları var. bunu iki bölümde ele almak gerekiyor; mikro ve makro boyutta.

makro boyutta; tasarruf açığı kapatılmalıdır, yani türkiye tasarruf etmelidir. bu bizim kişisel tasarruflarımızdan, yani cep telefonlarımızı her yeni çıkan modelle değiştirmeyip daha uzun süre kullanmaktan, toplu taşımayı kullanmaya, binalarımızın yalıtımlarından, akıllı araçlar ve binalar kullanmaya kadar topyekûn toplumsal bir tasarruf ihtiyacımız var. kaynaklarımızı en iyi şekilde kullanmak için verimliliği artırmaya ihtiyacımız var.

mikro boyutu ise; cari açık dediğimiz hesap yedi kalemden oluşur. bunun en önemlileri, ihracat, ithalat, turizm, taşımacılık gelirleri ve giderleri, işçi gelirleri ve giderlerdir. burada artıları nasıl artırırız, eksileri ise nasıl kapatırız diye düşünmeliyiz.

en büyük eksimiz ithalat. burada ithalatı düşürebilmek için, en büyük kalemimiz olan enerji ile ilgili birtakım yeni projelere ihtiyacımız var. türkiye enerji sorununu nasıl çözecek, diye düşünmeliyiz. örneğin burada nükleer enerjiden, alternatif enerjilere kadar birçok alan var. daha sistematik bir yaklaşıma ihtiyaç var. önümüzdeki döneme tarih verilerek, türkiye’nin dışa bağımlı enerji ihtiyacı nasıl azaltılır sorusunun cevabı daha detaylı tartışılarak ilerlenmesi beklentileri olumlu etkileyecektir."

nükleer enerji cari açığımızı azaltır mı?

"nükleer enerjiyi riskli görüyorum ve iyi tartışılması gerektiğini düşünüyorum. nükleer enerji yerine alternatif ve yenilenebilir enerji kaynaklarına maksimum yönelimin daha doğru olacağını düşünüyorum. türkiye’de planan iki nükleer santralin açılmasının cari açığı azaltıcı etkisi mutlaka olacaktır.

fakat enerji sorunu nükleer enerji ile çözebilmemiz için çok daha fazla, 8-10 nükleer santrala ihtiyacımız bulunuyor. türkiye gibi deprem kuşağında bulunan bir ülkede bu sayıda santral çok büyük riskler yaratabilir. iyi tartışılması ve toplumsal mutabakat gereken bir konu."

dolar bir ayda 2.15 tl’den 2.30’ye dayandı. dolar nereye kadar çıkabilir?

"doları etkileyen iki faktör var. birincisi dolar endeksi. dolar diğer para birimlerine karşı değer kazanıyor. bu devam edecek gibi görünüyor. dolar uluslararası piyasalarda değer kazandıkça, tl değer kaybedecektir. burada önemli olan sepet kura bakmak. çapraz kur etkisini,  örneğin euro/dolar paritesinin etkisini iyi izlemek ve diğer etkilerden ayırmak gerekiyor. önümüzdeki aylarda doların 2.40-2.50 tl’ye doğru yükselme ihtimali var. ancak bu arada euro 2.60-2.70 tl’ye düşüyorsa mesele değil. o da yükseliyorsa daha büyük bir sorun var demektir.

global likidite çok. kurun iki, üç katına çıkacağı bir senaryo çok zor, 2001 veya 1994’te yaşadığımız kriz gibi. ama dolarda 2.5 tl hatta 2.7 tl gibi bir senaryo mümkün."

hammadeyi dolarla alıp euro ile ihracat yapıyoruz. düşük euro ihracatçının karlılığını etkilemez mi?

"tabii ki etkiler. ama bunun etkileri majör etki olmaz. oradan gelecek zarar karşısında yapabileceğimiz bir şey yok. sırf bu nedenle bizim ticaretimiz daha kötüye gitmez. ana nedenlerin üzerine bir yan etkisi var. bunu çok majör bir konu gibi düşünmemek gerekiyor."

işsizlik haziran’da arttı? önümüzdeki dönemde de artışını sürdürecek mi?

"türkiye’de büyüme oranı yüzde 3,5 - 4’ün altında seyrediyorsa, yani özetle 4’ü geçemiyorsa işsizlik artar. çünkü işgücüne katılım yüksek. verimlilik artışı da işsizliği etkiliyor. yani yeni bir eleman almadan, elimizdeki elemanların verimini artırmaya çalışıyoruz ve her sene yüzde 1 civarında daha fazla üretiyoruz. dolayısıyla yeni eleman almadan mevcut işgücüyle verimliliği yükseltip, büyümeyi artırıyoruz. bu da işsizliği etkileyen önemli faktörlerden biri.

bunların üzerine bir de yeni iş arayan gençler geliyor alttan. örneğin geçen sene türkiye 760 bin kişiye istihdam yarattı ve yüzde 4 büyüdük. ancak 900 bin civarında kişi yeni iş aramaya başladı.

ekonomi yüzde 4 büyüyünce yeni istihdam yaratıyor ama genç nüfus nedeniyle türkiye’de iş arayan sayısı hızla artıyor.

o nedenle haziran ayında işsizliğin artması normal. çünkü türkiye ekonomisi ikinci çeyrekte yüzde 2 civarında büyüdü. bu yüzde 4’ün üzerine çıkmadıkça mevsim etkileri haricinde işsizlik ya artar, en iyi ihtimalle de aynı kalır. bu şartlarda işsizliğin yıllık ortalamasının düşmesi zor."

en önemli sorun büyüme dediniz. yıl sonunda büyümeyi ne bekliyorsunuz?

"yıl sonu tahminim büyümenin yüzde 3 - 3,2 civarı olacağı yönünde. iki ve üçüncü çeyrekte büyüme yavaş görünüyor, son çeyrek büyümeyi destekleyecek. tabii burada jeopolitik riskler çok önemli. jeopolitik riskler daha derinleşirse bu tahminlerin aşağı yönlü revize edilmesi gerekir. jeopolitik risklerden kastım, bölgesel riskler yani işid, ukrayna, irak, suriye’de yaşananlar ve bunun iç politikaya yansıması.

bu sene için büyümeyi artırmak için yapılabilecek pek fazla bir şey kalmadı. önümüzdeki yılın büyümesini artırmak için çaba harcanabilir. burada ilk yapılması gereken maliye politikasıdır. çünkü global koşullar nedeniyle faizi düşürmek ve ekonomiyi canlandırmak daha da zorlaşıyor. merkez bankası'nın faizi düşürmek gibi bir hareketi kur üzerindeki riski artırabilir. yani büyümeye para politikasıyla bir destek geleceğini zannetmiyorum.

o nedenle maliye politikaları öne çıkıyor: bu da birtakım vergilerin indirilmesi ve kamu harcamalarının artırılması demek. kamu harcamalarına bütçe imkan veriyor. bütçe dengeleri fena değil. maliye politkasının bu alanda esnekliği var. buradan büyümeye destek sağlanabilir. bir de konut ve otomobilde biriken bir talep var. kredi faizleri buralarda kalırsa ve bazı vergi ayarlamalarıyla önümüzdeki dönemde sektörel canlanmalar sağlanabilir."

enflasyon beklentiniz nedir?

"eylül enflasyonunun yüzde yarım artmasını bekliyorum. ancak ekim ayı enflasyonu daha yüksek gelecektir.

özellikle bu hafta enerjiye yapılan zam, tarla ürünlerinin bitip sera ürünlerine geçiş tarımsal ürün fiyatlarında geçici yüksek artışlar yaratabiliyor. kur artışı, yeni sezonun başlaması enflasyonu olumsuz yönde etkileyecektir."

büyüme, işsizlik, enflasyon ve cari açık konularında ne yapılabilir?

"gelişmekte olan ülkelerin genel anlamda dünyadaki algıları çok negatif değil. büyüyen ve yatırımcının yatırım yapmaya çalıştığı yerler. senaryosu ve hikayesi olan ülkeler daha pozitif etkileniyor. türkiye’nin senaryolarını pozitifleştirmesi gerekiyor. önümüzdeki dönem konusunda neden iyimser olunacağı konusunda bir beklenti yaratmak gerekiyor.

burada önümüzdeki günlerde ekonomi yönetiminin birtakım planlar yapması ve bunları özellikle yabancı yatırımcılara iyi anlatması gerek. örneğin ihracat nasıl artılır, ithalat nasıl azaltılır gibi planlar: ama bunlar kesinlikle kağıt üzerinde kalmayacak. planlar yapılıp harekete geçilecek.

bir örnek verelim:

2018’de türkiye cari açığını yüzde 5,5’e düşürecek. neden? enerji ve ithalatta şu projeleri yaparak: örneğin nükleer santralin devreye girmesi gibi. veya yenilenebilir enerjilerle enerji ihtiyacının yüzde 30’unu karşılayacağız veya kaya gazı çıkarmaya başlıyoruz gibi.

yani planların matematiğini iyi göstermemiz gerekiyor. çünkü yatırımcı rasyoneldir. neden türkiye’nin cari açığı düşecek konusuna ikna olursa, bugün türkiye’de olmaktan ve türkiye’yi finanse etmekten rahatsız olmaz. çünkü dünyada para bol. riski çok görmüyorsa ve iyi bir faiz getirisi sağlıyorsa, yabancının gelmemesi için bir neden yok. burada sorun; türkiye’nin beklenti yönetimini iyi başarması gerekiyor. türkiye’nin sosyal ve siyasal anlamda istikrarlı olacağına yabancı yatırımcının inanması gerekiyor.

yani türkiye’nin şu anda kısa vadede çözebileceği bir sorun yok ortada. orta ve uzun vadede çözebilir bu sorunlarını."

3 ekim’de fitch, aralık başında da moody’s, türkiye’nin not değerlendirmelerini açıklayacak. sizin beklentileriniz nedir?

"fitch’in not indirimi yapacağını zannetmiyorum. belki görünümü düşürebilir. burada asıl moody’s’i beklememiz gerekiyor. çünkü moody’s daha önce görünümümüzü düşürmüştü. jeopolitik risklerin artması bizim de notumuz üzerinde negatif baskı yaratabilir. bu  tehlikeli olur.

s&p notumuzu aşağı çekse bunun etkisi sınırlı olur. çünkü zaten yatırım yapılabilir notu vermemişti. ancak yatırım yapılabilir notu aldığımız derecelendirme kuruluşlarının not indirmesi kötü algılanır.

rating kuruluşlarından gelecek kötü haberler ve jeopolitik riskler büyüme beklentilerini olumsuz etkiler. çünkü finansal parametreleri bozar. tüketicinin güvenini düşürür."

abd’de faizlerin artacağı konuşuluyor. fed’in faiz artırması türkiye için en anlama geliyor?

"fed faiz artırdığında dünyanın sonu olmayacak. ancak artırma süreçleri sarsıntı yaratacaktır. türkiye’de iyi işler yaparsa bizim faizler düşmeye devam edecektir.

fed faizleri artırırsa, eğer biz de enflasyonu düşüremezsek, faizlerimiz kolay düşmeyecektir, hatta artacaktır. fed’in faizi artırması demek, bütün dünyada paranın maliyetinin artması demektir. fed faizi artırınca, fonların abd’ye gitmesi daha cazip olacaktır. orası daha az riskli bir ülke olduğu için daha fazla sermaye girişi olacaktır.

türkiye’nin veya bizim gibi ülkelerin, örneğin brezilya’nın o sermayeyi tutması için abd’den daha cazip bir teklifi olması gerekecek. yani daha iyi faiz vermesi gerekecek. dolayısıyla abd’deki faiz artışı bizde de faiz artışını tetikler.

abd’de faiz yüzde 2’ye çıktığında bizim faizimizin yüzde 3-4 seviyesinde olabilmesi için enflasyonumuzun inmesi gerekiyor. enflasyonun inmesi için de cari açık sorunumuzun çözülmesi gerekiyor. bu nedenle fed’in faiz artışı, türkiye’de büyüme konusunda önemli bir parametre olan faiz konusunda yukarı yönlü bir baskı yaratır.

ama türkiye yapısal sorunları çözme yolunda reformlar yaparsa, abd’de faizler artarken, türkiye faizleri düşürebilir de. fed’in faiz artışı illa ki bizde faiz artışı anlamına gelmiyor. ama bugünkü şartlara baktığımızda, evet, faizi arttırır.

benim kişisel görüşüm fed faizi piyasaların beklediğinden daha erken artıracak. yani 2015’in ikinci çeyreğinde artırmaya başlayacak ve 25 baz puan artışlarla devam edecek. yüzde 1-1.5 arasında bir artıştan sonra da duracaktır. 2015-2016’da abd’de faizler maksimum yüzde 2,5 civarında olacak ve orada kalacaktır. enflasyon kadar faiz verecektir.

avrupa merkez bankası’nın para bastığı bir döneme giriyoruz. japonya para basmaya devam ediyor. dünyada beş büyük merkez bankası; abd, avrupa, ingiltere, japonya  ve çin’in 2008 yılında 8 trilyon dolarlık bilançoları vardı. bugün bu rakam 14 trilyon dolar. yani bu kabaca 100 yılda 8 trilyon dolar basmış olan bu bankalar, son altı yılda 6 trilyon dolar daha basmış demek. bu para azalmayacak. yani dünyada para çok bol. piyasalarda volatilite yaratıyor. bunlar kriz nedeni olamaz. türbülans nedeni olabilir. türkiye ekonomisini kötü etkileyecek şeyler buradan kaynaklanamaz.

bizim risklerimiz, jeopolitik riskler ve cari açık. bunları çözecek adımlar atmamız gerek."

kaynak: al jazeera

Yorumlar

Bu sitede yer alan içerikler sadece genel bilgilendirme amacı ile sunulmuştur. Yorumlarınızı kendi özgür iradeniz ile yayınlanmakta olup; bununla ilgili her türlü dolaylı ve doğrudan sorumluluğu tek başınıza üstlenmektesiniz. Böylelikle, Topluluk Kuralları ve Kullanım Koşulları'na uygun olarak, yorumlarınızı kullanmak, yeniden kullanmak, silmek veya yayınlamak üzere tarafımıza geri alınamaz, herhangi bir kısıtlamaya tabi olmayan (format, platform, süre sınırlaması da dahil, ancak bunlarla sınırlı olmamak kaydıyla) ve dünya genelinde geçerli olan ücretsiz bir lisans hakkı vermektesiniz.
;