Görüş
Arap Baharı'nın bölgedeki ve uluslararası etkisi
İsyanların üçüncü yıldönümünde bölge ülkelerini mercek altına alan Al Jazeera, uzmanlardan beş soruda isyanları, ikilemleri ve yeni düzeni yorumlamalarını istedi.
bölgedeki gelişmeleri takip eden uzmanlara sorduk:
arap baharı sonrası orta doğu'da gelecekte neler yaşanır ve bunun uluslararası siyasete etkisi ne olur? yer değiştiren küresel enerji arz merkezleri bu denklemde nasıl bir öneme sahip?
abdelwahab el-affendi |
radikal değişimin yarattığı çalkantı kendi seyrini izlerken, bölgenin kısa vadede küresel sahnedeki varlığı da zayıf kalacak. bununla beraber, türkiye örneğinde olduğu gibi, doğru siyasi sisteme sahip olduğunuzda, insanların enerjisi yapıcı kolektif girişimlere yönelecek ve böylelikle de bölge, ekonomik ve siyasi açıdan etkin bir güç haline gelecek. işler yeniden rayına oturup, insanlar arasında tam işbirliği ve ülkeler içinde uyum sağlandıktan sonra, artık hiçbir güç bu bölgeyi görmezden gelemez. ancak bence bu zaman alacak. sürece yardımcı olmak için sabretmemiz ve elimizden gelen her şeyi yapmamız lazım.
adil latifi |
bölgesel düzlemde arap devrimlerinin orta doğu'ya etkisi iki platformda olacak. ilki içeride olup yönetici-yönetilen ilişkisini kapsayacaktır. halkçı ve özellikle de sosyal taleplere daha açılımcı bir ilişki göreceğiz. hal böyleyken siyasi açılım daha fazla zaman alabilir. bu bağlamda iran sokaklarının tüm potansiyellerle dolu olan bir ülkede açılım dayatma amaçlı hareketliliğini uzak görmüyorum.
bölgesel ilişkiler düzleminde lübnan'ın suriye'ye bağımlılığından nihai olarak kurtulacağını düşünüyorum. ayrıca suriye-iran ekseni ve beraberindeki hizbullah'ın konumu zayıflayacaktır. bu durum türkiye'yi ittifaklarını gözden geçirmeye ve belki avrupa ile tekrar yakınlaşmaya mecbur bırakacak. jeostratejik açıdan ise orta doğu bölgesinin en önemli enerji kaynağı olarak kalmasına rağmen ticari ilişkilerin yoğunlaşması sebebiyle bugün ağırlık merkezinin, avrupa ve atlas okyanusu'ndan pasifik okyanusu'na kayacağını düşünüyorum. yani enerjinin önemine rağmen, değişen ticari ilişkiler abd'nin tutumlarındaki öncelikleri gözden geçirmesine sebep olacaktır.
ahmet ağırakça |
arap baharı'nın yaşandığı coğrafyanın dünyanın son yüz yüzyıldaki enerji merkezi oluşundan dolayı abd ve ab bu bölgeyi kolay kolay müslümanlara ve islami sistemden yana olanlara bırakmak istemeyecektir. bunun için de batı ile islam'dan yana olanlar arasındaki bu mücadele devam edecektir. müslümanlar kendi topraklarının hakimiyetini emperyal güçlerin elinden kurtarıncaya kadar mücadelesine devam etmek zorundadır.
müslümanların bu direniş hareketlerine devam etmeleri halinde orta doğu her zaman çatışma alanı olarak devam edebilir. haçlı seferleri'nden bugüne kadar olduğu gibi, 21. yüzyıldaki orta doğu'da enerji kaynakları için verilen savaş ve mücadeleler bir müddet daha devam edecektir. abd ve ab, ele geçirdikleri siyasi nüfuzlarını bir günde altın tepsi ile bize teslim etmeyeceklerine göre, bu itişme ve kakışmalar, altın tepsiyi birbirimizden zorla çekip alma mücadeleleri sürecektir.
ahmet uysal |
arap baharı ile bölgeye demokrasinin gelişinin çok kolay olmayacağı anlaşıldı. özellikle bölge dengelerini etkileyecek konumdaki mısır'ın demokratikleşmesi önünde daha büyük engeller ortaya çıktı. zor ve kanlı da olsa mısır'daki darbecilerin yol haritası ilerliyor. referandum yapılmış, katılım resmi söylemlerde bile düşük kaldı (% 38,6). toplumsal destek olmadan mısır'ın ciddi sorunlarını aşması mümkün değil. uluslararası desteğin yetersiz olması yüzünden esed rejiminin yakın zamanda düşmesi beklenmiyor. özellikle iran ile abd'nin uzlaşma çabaları ve ortaya çıkan el kaide yüzünden esed'in gidişi uzun zaman alacak. ancak bu uzlaşma başarısız olursa, esed'in gidişi hızlanacaktır.
abd, kendi petrol üretimini arttırdığı için giderek orta doğu petrolüne daha az bağımlı hale geliyor. dolayısıyla, abd'nin bölgeye ilgisi azalacağı için suudi arabistan, iran, türkiye ve israil gibi bölgesel güçler arasındaki rekabet, çatışma veya işbirliği daha önemli hale gelecektir. bu ülkeler daha fazla bir araya gelecek ve aralarında farklı kamplaşmalar görülecektir. avrupa, çin ve hindistan'ın orta doğu petrol ve doğalgazına bağımlılığı devam edeceği için yeni dinamikler devreye girebilecektir. israil'in güvenliği batı için daha az önemli olacağı için israil daha saldırgan bir politikaya da yönelebilir. bu tartışmalarda özellikle doğu akdeniz'de bulunan yeni doğalgaz yatakları israil, türkiye, kıbrıs, lübnan ve mısır gibi birçok ülkeyi ve ab ve çin gibi alıcıları ilgilendiriyor. özellikle suriye krizinin yönü bütün bu tartışma ve mücadeleleri etkileyecektir. ciddi dönüşümler ve mücadeleler yaşandığı için bölgemizde daha kargaşalı ve çatışmalı bir gelecek beklenebilir.
arif ebu hatim |
arap baharı devrimlerinin etkisi uzun yıllara uzanacak. yaşananlar tunuslu genç buazizi'nin korkusuzca ateşlediği atıl bir volkanın alevlenmesine benziyordu. bahar devrimleri batılı gündemlerin bölgedeki şeklini ve yönünü değiştirdi. batı diplomasisi mutlak yöneticiyi desteklemenin dışında bir başka yöne kaydı ve halkların iradesini dikkate aldı.
yalnız bazı arap devrimlerinin akıbeti kötü oldu. suriye'de devletin tamamen yokluğu, libya, mısır ve yemen'deki güvenlik sisteminin kısmen çökmesi, cihatçı akımların yükselişi veya en azından nüfuzunun ve faaliyetlerinin artması ve popüler liderlerinin çoğalması noktasında batı'yı korkuttu.
halil enani |
arap baharı'na ilişkin öngörüler belirsiz. yine de orta doğu'nun, istikrarsızlık, şiddet ve çatışmalarla dolu meçhul sulara girdiği rahatlıkla söylenebilir. arap baharı sonrası sürecin çarpıcı özelliklerinden biri de devletin zafiyeti. bölgedeki birçok ülke, ya libya, yemen ve suriye örneklerindeki gibi devletin çöküşüne ya da mısır ve tunus'ta olduğu gibi devletin yetki ve denetim zafiyetine tanık oluyor. bu da orta doğu'nun küresel siyaset üzerinde stratejik ve ekonomik anlamda bir yük olarak kalmasına neden olacaktır. bölgenin küresel enerji piyasasına olan önemli katkısı göz önünde bulundurulursa, buradaki istikrarsızlık ve belirsizlik enerji piyasasını etkileyecektir.
hoşeng ose |
maalesef batı (abd ve avrupa), orta doğu bölgesiyle ve özellikle de suriye ile islamcı aşırıların holokostuymuş gibi bir ilişki kurdu. dolayısıyla batı suriye halkının ve orta doğu'nun birçok yerindeki trajedinin sürmesine burnunu soktu. washington ve brüksel'in tıpkı irak, libya ve öncesinde kosova'da yaşandığı gibi suriye'ye doğrudan askeri müdahalede bulunulmaması amaçlı rus-çin vetosundan dolayı çok mutlu olduklarını düşünüyorum. rus-çin vetosu olmasaydı bile nato veya abd, britanya ve fransa, esed rejiminin kalması veya gitmesi kararının yahudi lobisinin rus, avrupa ve amerikan siyasi karar alma organındaki ağırlığı ve etkisinden dolayı tel aviv'in elinde olması gibi basit bir sebepten dolayı suriye'ye müdahalede bulunmazlardı.
dolayısıyla orta doğu krizleri belki de onlarca yıl daha sürecek. çünkü orta doğu ülkelerinin demokrasiye, olgun rejimlere, adalet, kalkınma ve özgürlüğe kavuşması batı ve abd'nin bölgenin geleceği üzerinde tahakküm kurma gerekçelerini ortadan kaldıracaktır. bölge ülkelerinin özgürleşmesi ve bağımsız kararlar alabilmesi batı tahakkümünün ve bölge kaynakları üzerindeki kontrollerinin dağılmasına yol açacaktır.
krizlerin sürmesi batı'nın bölge kararları üzerindeki kontrolünün sürmesini haklı çıkarmaktadır. john kerry bunu cenevre-2 konferansındaki önceliğin terörle mücadele olduğunu belirterek açıkladı. yani esed sonrası dönemde (batı'nın esed'in yemen senaryosuna benzer şekilde gitmesi üzerinde rusya ile anlaşması halinde) batı'yı ve yeni rejimi, el kaide ve işid ve nusra gibi kollarına yönelik bir savaşla ezmeye itecektir. yani esed rejiminin düşmesi sonrası suriye kan gölünden kurtulamayacak.
her halükarda barışsız savaş olmaz. her savaşın bir barışı vardır. tıpkı ikinci dünya savaşı sonrasında yaşandığı gibi büyük savaşları büyük barışlar izler. krizler ve savaşlar ne kadar şiddetlenirse şiddetlensin barış ve istikrardan beslenen daha iyi bir yarın umuduna daima bir alan vardır.
murtaza hussain |
amerika birleşik devletleri, kaya petrolü devrimiyle enerji konusunda giderek bağımsız hale gelirken, orta doğu petrolüne olan bağımlılığı da azalıyor. ancak basra körfezi ve israil’in güvenliğinin sağlanması bakımından bölgede aktif rol oynamaya devam edeceği kanaatindeyim. arap baharı, suudi arabistan gibi körfez ülkelerine sıçramadıkça bu durumu etkilemeyecektir ki, öyle bir durumda da küresel petrol ve sevkiyat hatları ciddi şekilde etkilenip, bariz bir amerikan müdahalesine yol açabilir.
richard falk |
bu zor bir soru. bence petrol ve gaz konusunda orta doğu'ya olan bağımlılıkları bir nebze azalan avrupa ve amerika birleşik devletleri, kısa vadede bölgesel gelişmeler konusunda daha rahat davranma eğilimi gösterecektir. libya ve irak'ta tecrübe edildiği üzere, müdahalenin getireceği zorluklar işleri akışına bırakma yönündeki bu eğilimi muhtemelen daha da pekiştirecek ve bu da, söz konusu ülkelerin siyasi kaderini kontrol etmenin cazibesini azaltacaktır. ancak bu ihtimal, israil'in iran'a saldırması ve daha büyük çaplı bir savaş çıkması halinde bozulabilir ki, bu da, hem dünya enerji arzı ve fiyatlarının halen orta doğu'nun istikrarına dayandığını, hem de bölgenin, 21. yüzyıl jeopolitiğinde ne derece önemli bir mücadele noktası olduğunu gösterecektir.
arka planda ayrıca hidrolik kırma teknolojileri ile ilgili belirsizlikler de mevcut. bunun ciddi kazalara ya da başka sıkıntılara yol açması, orta doğu siyasetine dair kaygıların hızla yeniden canlanmasına ve hatta bölgedeki başlıca petrol ve gaz üreticisi ülkelerdeki siyasi durum karşısında daimi bir zafiyet oluşmasına bağlı olarak batı'da paniğe yol açabilir. ekonomik büyüme, yaşam standartlarının yükselmesi ve nüfus artışına ilişkin öngörüler göz önüne alınacak olursa, dünyanın enerji ihtiyacı önümüzdeki yıllarda muhtemelen artmaya devam edecek ve üstüne üstlük karbon emiliminin iklim değişikliği üzerindeki olumsuz etkilerine dair kaygılar, durumu daha da karmaşık hale getirecektir.
salih senusi |
arap baharı'nın bölgedeki getirilerinden biri mezhepçi ve etnik haritalarının ortaya çıkışıydı. bu iki haritanın şu iki şart oluştuğu takdirde siyasi haritalara dönüşmesi yönünde güçlü bir ihtimal var: birincisi batı'nın ve süper güçlerinin bu haritaları desteklemesi ve çıkarlarını buna uyumlu hala getirmesi. ikinci şart iran, türkiye ve suudi arabistan gibi bölgesel güçler arasında bir anlayışın olmaması ve çekişmenin alevlenmesi.
kuşkusuz suriye'de yaşananlar büyük ve bölgesel güçlerin ağırlıklarının ölçüldüğü bir laboratuar. çıkan sonucun orta doğu'nun geleceği üzerinde büyük etkisi olacak. çünkü bu geleceğin lübnan, irak, suriye, iran, türkiye, suudi arabistan ve israil'le doğrudan ilişkisi bulunuyor. yalnız israil şu ana kadar ne kazandı, ne de kaybetti. suriye ordusu gibi bazı nizami orduların ortadan kalkması, alternatifinin israil için tehlike oluşturmayacağı anlamına gelmez. orta doğu'daki büyük kargaşanın dini ve etnik çekişme şeklinde patlak vermesi israil'e güven getirmeyecektir.
iran'a karşı bir savaşa girilmedikçe enerji kaynakları pek etkilenmeyecektir ve bunu suriye laboratuarının sonuçları belirleyecektir.
selame kile |
öncelikle gelecek, devrimlerin gelişimi ve başarısıyla irtibatlıdır. bu yüzden görünen o ki siyasi ekonomik formatın değiştirilmesini, halkların taleplerini gerçekleştirecek, sanayi ve sosyal gelişimin gerçekleştirilmesi için kalkınma dönemine açacak rejimlerin kurulmasını öngören bir noktaya geleceğiz. bu gelişme, 2008 yılında baş gösteren küresel ekonomik kriz bağlamında gerçekleştiğinden, kapitalizmin egemenliğini kırması ve farklı bir küresel gelişmenin ufkunu açması amaçlı uluslararası kalkınma bağlamında gelecek süreci etkileyecektir.
ikinci olarak rusya, yakın değişimlerin gölgesinde asya veya körfez'den avrupa'ya planlanan doğalgaz hatları arzını engelleyerek kendi üzerinden avrupa'ya giden enerji hatlarının yolunu koruyacaktır. ayrıca abd açısından petrol yeterliliğinin sağlanması, genel olarak arap bölgesinden uzaklaşmasını güçlendirecektir.
bu makalede yer alan fikirler yazarlara aittir ve al jazeera’nın editöryel politikasını yansıtmayabilir.
Yorumlar